Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA
Son Yazıları

Enflasyonla savaşın diğer yolu borçlanmamak!

17 Mar 2021

Özel sektörün yurt dışından sağladığı kredi miktarına daha doğrusu toplam borcuna bakıyordum...

Geçen Ocak ayında 2020 yılı sonuna göre kısa vadeli krediler 1 milyar dolar, ticari krediler 1,4 milyar dolar artarken uzun vadeli krediler 0,1 milyar dolar gerilemiş.

Son rakamlara göre özel sektörün dış borcu gayri safi yurt içi (GSYH) oranına göre yüzde 31,8 olmuş. Söz konusu rakam 2020 yılı sonu itibariyle yüzde 32,1 seviyesindeydi.

Dahası var…

Uzun vadeli kredi borcuna ilişkin, tahvil hariç özel alacaklılara olan borç, bir önceki yılsonuna göre 903 milyon dolar azalarak 108,7 milyar dolara düşmüş.

Diğer önemli ayrıntı… Hatta en dikkat edilmesi gerekeni… Dolar cinsinden borçların toplam borç içindeki payı yüzde 61,1 ile 2006 yılından bu yana görülen en yüksek yere çıkmış.

Henüz Mart ayı tamamlanmadı. Özel sektörün borç ödemelerine göz atıldığında, Şubat ve Mart’ta vadesi gelmiş borç ödeme miktarının tamı tamına 1,3 milyar dolar olduğu görülüyor.

***

Sözü, “Küresel bazda günümüzün anlayışı ‘borçlanarak ekonomi yürütmek’ ama borçluluğun ve borç oranının da bir kriteri ve sınırı olduğuna ehemmiyet göstermeli’ demeye getiriyorum.

Dolayısıyla kamu borç stokunda uluslararası Maastricht standardı çerçevesinde nasıl ki GSYH’ye göre yüzde 60 barajının aşılması sakıncalı, özel sektör de borcunda buna benzer bir prensibi benimsemek zorunda.

Dünyanın bin bir türlü hali var... Özel sektör borçlanırken kendine nefes alma payı bırakmalı ve ona göre “denk bütçe”yi kendine yol haritası yapmalı.

Borçlanarak büyümenin “sürekli risk taşımak” olduğu hiçbir zaman unutulmamalı.

Finans ve reel sektöre yönelik borçların 2021 yılsonu itibariyle toplam uzun vadeli borç içindeki payının yüzde 19,8 olduğu, ekonomilerin ciddi fren yaptığı küresel virüs salgını döneminde şirketlerin adımlarını daha sağlıklı atmasının lüzumuna işaret etmekte fayda olduğunu düşünüyorum.

Finans sektörünün uzun vadeli kredilerde 2020 sonuna göre 253 milyon dolarlık borcundaki artışa karşılık, reel sektörün uzun vadeli borcunun 271 milyon dolar azalması şahsen beni üretim adına sevindirmiyor değil. Ancak yüksek borçluluktan da “Gulyabani”den korktuğum kadar korkuyorum.

***

Zirâ ekonomilerin artık geleneksel hâle gelen kredi yani borçla yürütülmesi sanki yavaş yavaş terkedilme vetiresi yaşıyor ama hâlâ borçlanmayı baskı haline getiren bir sistem yürürlükte.

Önümüzdeki “yeni normal dönemi”nde en azından borçluluk değil tasarruf, başkasının parası değil öz sermaye ile yürümeye daha sıcak bakma görüntüsünü izleme mutluluğunu yaşamaktan yanayım.

Tabii ki, enflasyondan, hayat pahalılığından ve geçim darlığından şikâyet etmek yerine borçlanmayı azaltmak veya tamamen borçluluktan kurtulmak en güzeli. Çünkü ekonominin en büyük belâsı olan yüksek enflasyonun en fazla kamu ve özel sektör borçluluğundan kaynaklandığını mutlaka defterin bir kenarına yazmak icâp ediyor.

“Enflasyonla mücadele etmenin diğer belki de en önemli yollarından biri, borçluluğu azaltmak, borçlanmanın hızını kesmek hatta hiç borçlanmamaktan geçtiğinin altı çizilmeli demenin tam vakti” ifadesiyle “yeni normal”e katkı vermek istiyorum.

Ha, para cambazlarının “Sürekli borçlanın, enflasyona karşı kâra geçersiniz” dediğine aldanmayın. Mamafih onlar düzenlerini; ülkeleri, şirketleri ve kişileri borçlandırma üzerine kurmuşlar, dünya kan ağlarken kâşânelerinde keyif çatıyorlar.

***

Bahsettiğim çevrelerin önemli sözcülerinden Bridgewater Associates’in sahibi Ray Dalio, “Nakit çöptür. Nakitte kalmayın… Tahvillere veya dolar cinsi varlığa yatırım yapmak nakitte kalmak kadar kötü. Nakit borçlanıp daha yüksek getirili tahvil dışı varlıklara yönelin” diye salık veriyor.

Adına yatırım uzmanı denen bu adam kalkıp, “Öz sermaye biriktirin... Sermayenizi reel sektörde değerlendirin… Faizden uzak durun… Üretimi, istihdamı, ihracatı artırın... İşsize iş, aşsıza aş olun… Ülkenizi, şirketinizi reel olarak büyütün, kalkındırın ve hayat standardını yükseltin” diyemiyor, saman altından kripto ve Cayman Adaları gibi pazarlara ışık çakarak insanları aslında “nakit doyumsuzluğu”na yönlendiriyor.

Dedim ya, 2021 Ocak ayı borçlanma konusunda oldukça fazla bilgilerle dolu.

Hedge fonlar da aynı ayda Cayman Adaları’nda 49 milyar dolarla geçen 9 ayın en büyük tahvil satışını gerçekleştirmiş. Söz konusu satışların 5 Ocak’ta ABD Georgia eyaletinde tekrarlanan seçimlerinin ardından gelmesi oldukça dikkat çekici değil mi? Çünkü burada da Demokratlar önemli bir zafer elde etmişler, bu durum büyüme ve enflasyonun hızlanacağına dair beklentileri beraberinde getirmişti.

Doğru yol; öz sermaye biriktirip üretmekten geçiyor, benden söylemesi…


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları