Dolar $
32.57
%0.12 0.04
Euro €
34.76
%-0.02 -0
Sterlin £
40.5
%-0.29 -0.11
Çeyrek Altın
4064.43
%-0.07 -2.85
SON DAKİKA
Son Yazıları

Faizler aşağı, büyüme yukarı

23 Þub 2020

Son 7 ayda arka arkaya 13,25 puan faiz indirerek politika faizini yüzde 10,75'e çeken Merkez Bankası'nın hamleleri ile hükümetin maliye politikaları 2019 yılı 4. çeyrekte yüzde 5 ve yılın tamamında yüzde 0,6'lık büyüme tahminlerini kuvvetlendirdi. 2020 büyüme öngörüsü de yüzde 4.

Yatırım, üretim ve ihracata dayalı büyüme modeli, Türkiye’yi doğru istikamete ve reel ekonomiye yöneltti. Modelin temelinde düşük faiz ve yüksek büyüme çıpası bulunuyor. Ekonomiyi dolarizasyon ve sıcak paranın menfi etkilerinden kurtaracak, tasarrufları faiz yerine üretime ve verimli alanlara yönlendirecek sistemle, doğrudan yatırım çekişli sürdürülebilir bir büyüme patikasına girilecek. Negatif faiz uygulamalarının daha ötesinde ekonomiye işlerlik kazandıracak yeni model, yatırımlara yönelik finansman maliyetlerini aşağı çekerken kısa ve orta vadede istihdam, enflasyon, cari denge, yapısal ve buna benzer sorunları çözmeyi hedefliyor.

Uygulanan yeni ekonomik modelle tek haneli enflasyon ve faiz oranını ekonominin temeline yerleştirmek isteyen Türkiye, para ve maliye politikalarıyla kur ve faizi tutarak sağlıklı bir yatırım ve üretim ortamını oluşturdu. Ülkedeki tasarrufları üretime yönlendirecek düşük faiz ortamını tabana yaymak isteyen sistem, reel sektör yatırımları için ulaşılabilir finansman oluştururken borçlanma maliyetlerini de aşağı çekiyor. Faizlerin inmesiyle ihracat odaklı büyümenin önü açılıyor ve böylece ülke, istihdamı artıran genelde doğrudan kısmen de portföy yatırım çekişli ve dış risklere daha dayanıklı güçlü bir ekonomik zemine kavuşturulmaya çalışılıyor.

oecd-2

Faiz indirimleri devam eder

Kolay iş değil… Bu zamana kadar TCMB gibi dünyada faizleri bu kadar sert indiren çok az sayıda merkez bankası var. Daha geçen yılın yaz aylarında piyasa faizlerinin yüzde 40’lar olarak konuşulduğu ve politika faizinin yüzde 24 olduğu bir dönemde, Murat Uysal başkanlığında müthiş bir faiz indirme harekâtına geçen Merkez Bankası (TCMB) Şubat ayı da dahil geçen Temmuz ayından bu yana her ay ardı ardına Para Politikası Kurulu (PPK) toplantılarında fırtınalar estirdi.

Son 7 ayda toplamda 13,25 puan  faiz indiren ve politika faizini yüzde 24’ten yüzde 10,75’e çeken Merkez Bankası, üretim ve ihracatla büyümenin önünü ardına kadar açtı. Şubat toplantısında 50 baz puan faiz indiren TCMB’nin gelecek 19 Mart’ta yapacağı PPK toplantısında yine politika faizini tek haneli rakamlara yaklaştırmak için yeni hamleler yapacağı tahmini yüksek.

Yatırımlar ve istihdamdaki zayıf seyrin devam etmesine karşılık toplandığını gözleyen Merkez Bankası kredi büyümesi ve kompozisyonundaki gelişmelerin dış denge ve enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip ediyor. Banka faiz indirimleriyle artan kredi büyümesinin enflasyon, ithalat ve kurdaki yükselişe sebep olmaması için özel tedbirler alıyor. Özellikle TCMB’nin raporunda enflasyon görünümünde genele yayılan bir iyileşmeden bahsetmesi tedbirlerin işlediğini gösteriyor.

oecd-5

Jeopolitik riskler hep ön planda

Merkez Bankası’nın ayrıca küresel ekonomiyi tehdit eden koronavirüs ile ilgili projeksiyonunda da emtia fiyatları, sermaye akımları ve dış ticareti etkileyecek gelişmeleri bulabiliyoruz. Anlıyoruz ki banka bir taraftan yurt içinde para politikasıyla ekonomik dengeler oluşturmaya çalışırken diğer taraftan küresel ekonomideki olumsuzlukların Türkiye ekonomisine zarar vermemesi veya zararın en minimize şekliyle karşılanması için politikalar üretiyor.

Merkez Bankası 50 baz puan faiz indirimini aslında bekle-gör prensibiyle hayata geçirdiği tahmin ediliyor. Zira TCMB’nin 100 baz puan faiz indirme imkanı da vardı. Banka gelecek Mart toplantısına kadar kredi büyümesi, ithalattaki gelişme, kur hareketi ve daha çok jeopolitik risklere dayalı ve halen 285 seviyesinde bulunan CDS ile kısa, orta ve uzun vadeli tahvil faizlerinin ekonomi üzerindeki etkilerini analiz edecek ve bundan sonraki politika duruşunu buna göre belirleyecek. Jeopolitik riskler arasında hepimizin bildiği; başta İdlib meselesi, Rusya, ABD ve AB’nin Suriye politikaları, İran, İsrail ve Arap âleminin Türkiye’ye karşı çoğu zaman yakışıksız ve olumsuz yaklaşımları bulunuyor.

oecd-1

Ticareti Türkiye ile yapalım

Türkiye’nin bir de dış ticaret hikâyesi var. Öncelikle ABD ile prensipte anlaştığımız 100 milyar dolarlık ticaret hacmi olayı, İdlib meselesiyle soğuk bir döneme giren Rusya ilişkileriyle yeniden gündemde ilk sıraya oturdu. ABD geçen yıla göre bu yıl Türkiye ile ticaret hacmi konusunda daha istekli. Elbette bunda Suriye merkezli Ortadoğu’ya yönelik emellerin yanında Çin ile imzalanan dış ticaret anlaşmalarına rağmen koronavirüs salgını sebebiyle ticaretin Türkiye’ye kaydırılması ve “Ticareti Türkiye ile yapalım” düşünceleri ağır basıyor. Demek ki gelecek aylarda dış ticarette ve bilhassa ihracatta önemli kazanımlar elde edeceğiz.

İhracatın tabana yayılması ve her geçen gün ihracat yapan firmaların arasına yenilerin katılması dış ticarette yükselen ivmeyi gösteriyor. Ocak ayı dış ticaret rakamlarına göre son 12 aylık dönemde ihracat 181,5 milyar dolara ulaştı. 12 aylık ithalat yüzde 5,36 azalışla 205,5 milyar dolar olurken dış ticaret açığı 24 milyar dolar olarak gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 76,8. Aylık bazda dış ticaret açığı 4,5 milyar dolara inerken ihracat yüzde 6,1 artışla 14,7 milyar dolar, ithalat ise yüzde 19 artışla 19,2 milyar dolar oldu.  

2019 yılında da ihracat bir önceki yıla göre yüzde 2,1 artarak 171,5 milyar dolar, ithalat yüzde 9,1 azalarak 202,7 milyar dolar gerçekleşmiş, dış ticaret açığı yüzde 43,5 azalarak 55,1 milyar dolardan 31,1 milyar dolara düşmüştü. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2018 yılında 75,3 iken geçen yılsonu itibarıyla yüzde 84,6'ya yükselmişti.

oecd-3

Büyüme tahminleri yükseliyor

Büyümede üretim ve ihracat ile birlikte tüketim ve ithalatın en kadar etkili olduğu ortaya çıkacak. Merkez Bankası (TCMB) büyüme noktasında elinden gelen her şeyi yapıyor. Faizleri kesintisiz indirmesinin asıl sebeplerinden biri ekonominin büyüme trendinde hızlanması.

Nitekim Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) Türkiye’nin 2019 ve bu yıl için büyüme oranlarını yükseltti. 2019’da yüzde 0,3, bu yıl ise yüzde 3 büyüyecek diyen teşkilat tahminlerini iki katın üzerine çıkardı. OECD’nin 2021 yılı büyüme rakamı ise yüzde 3,2. Teşkilatın Türkiye ekonomisindeki büyümeyi yorumlaması da oldukça isabetli… OECD’ye göre, Türkiye teşviklerle iç talebi canlandırdı. TL’deki değer kaybıyla ihracatını artırdı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2019 yılına ait büyüme rakamlarını gelecek hafta açıklayacak. 28 Şubat Cuma günü beklenen rakamlar pozitif. Son anketlerde 2019 yılı dördüncü çeyrek gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) tahmini yüzde 5… 2019 yılı tahmini ise yüzde 0,6. Gelecek yıl için büyüme öngörüleri de yüzde 4 civarında birleşiyor.

Riskleri karşılayacak güçte

Dünya Bankası’ndan Franziska Ohnsorge da geçen yıl ekonomide nispeten olumsuz bir yıl sergileyen Türkiye’nin 2020 ve 2021 yılı için pozitif bir büyüme patikasına girdiğini söylüyor. Geçen yıl için negatif büyüme beklentilerine karşılık ülkenin yılı pozitif kapatacağını gördüklerini vurgulayan Ohnsorge, “Türkiye bizi şaşırtıyor. Ekonomi alınan tedbirlerle canlandırıldı. Bu yıl için Türkiye’nin yüzde 3 büyüyeceğini öngörüyoruz. Daha da fazla olabilir” derken ekonomideki iyileşmenin sebeplerini de şöyle ifade ediyor:

“Küresel ve jeopolitik riskler devam ediyor. Bundan Türkiye de etkileniyor. Ancak ülkenin kendine has riskleri bulunmasına karşılık bu riskleri karşılayacak güce sahip. Dolayısıyla büyüme sürecek. Büyüme kademeli şekilde artacak. Bu tahminimiz büyük oranda politika belirsizliğinin azalmasına ve finansal piyasaların istikrarına dayanıyor. Koronavirüs salgınına rağmen küresel ticaret iyileşiyor. Türkiye küresel ticaretten faydalanıyor. Türkiye, dünya ticaretine açık ve küresel ticaretteki iyileşmeden yararlanıyor.”

oecd-6

Altın 1700 dolara koşuyor

Türkiye politikalarıyla güneş balçıkla sıvanmaz atasözünü yabancılara da söyletiyor. Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin büyüme patikasını görmezden gelmeye çalışsa da diğer taraftan da gerçekleri itiraf etmek zorunda kalıyorlar. Nitekim Fitch Ratings, Türkiye'nin kredi notunu “BB-“ ve görünümünü “durağan” olarak teyit etti.

Önümüzdeki hafta Türkiye’nin gelecek aylardaki pozisyonunu da ortaya koyacak gelişmelere muhatap olacağız. Mesela TCMB Başkanı Murat Uysal Bursa’da bir ekonomi projeksiyonu çizecek. Yine haftaya Cuma günü Türkiye’nin 2019 yılı 4. Çeyrek ve yıllık büyüme rakamları ile Ocak ayı dış ticaret dengesi açıklanacak. Yarın Şubat ayı reel kesim güveni, kapasite kullanım oranları ve yabancı ziyaretçi sayısı verileri, ekonomik gidişatı gösterecek. Tabii Suriye İdlib, Libya, Türkiye – Rusya ve Türkiye – ABD arasındaki diplomatik ilişkiler de takip edilecek. Yurt dışında ise işsizlik, enflasyon, büyüme, güven endeksi verileri izlenecek.

Riskler altını cazip kılıyor

Koronavirüs salgınının yaygınlığını artırması, Türkiye’nin İdlib operasyonu, Rusya, ABD ve Avrupa’nın Türkiye’ye yönelik bakışları hem küresel hem de Türkiye piyasalarını etkilemeye devam edeceğe benziyor. Altın fiyatlarının 1649 dolarla rekor kırdığı bu hafta söz konusu gelişmeler çerçevesinde Borsa İstanbul yüzde 2,76 değer kaybederek haftayı 116.829 puandan kapattı. Borsa en düşük 114.543 ve en yüksek 121.242 puanları gördü. Uluslar arası piyasalarda altında onsun günler içinde 1700 dolara çıkabileceği söylentileri yüksek telden konuşuluyor.

Tabii ki haftanın en fazla kazanan yatırım aracı yüzde 5,13 ile külçe altın oldu. Altının gramı 324 liradan, Cumhuriyet altını 2 bin 155 liradan ve çeyrek altın da 526 liradan satıldı. ABD Doları da yüzde 1,07 değer kazanarak 6,1190 liraya, euro yüzde 0,61 artışla 6,6110 liraya yükseldi. Yatırım fonları içinde en fazla kazandıran ise yüzde 3 ile kıymetli madenler oldu.

Bu hafta Türkiye’de 1000 TL’lik yatırım borsada 972,4 lira, altın 1051,3 lira, dolar 1011 lira ve euro 1006,1 lira oldu.

Yatırım araçlarında genel seyir ve beklentiler ise şöyle oluştu:

BIST 100…

Borsa İstanbul BIST 100 endeksi, Türkiye’nin İdlib’de operasyon başlatması üzerine en düşük 114 bin seviyelerine kadar gerilemesine karşılık haftayı 116.829 puandan kapattı ve gelecek hafta için ümit verdi. Koronavirüs salgınına karşılık küresel ekonomide büyümeye yönelik gelişmelerle birlikte diğer uluslar arası endekslerin ılımlı hareketleri Borsa İstanbul’u da olumlu etkiliyor. BIST 100 gelecek hafta veri gündemine göre yön belirleyecek. Teknik olarak 118.200’de güçlü direnci bulunan BIST 100 endeksinin 115.500, 113.700 ve 111.200 destekleri mevcut.

oecd-4

DOLAR/TL…

İdlib’le birlikte artan jeopolitik risklere rağmen stabil bir yükseliş gösteren kur, önce Suriye ve sonra Libya’daki gelişmelerle yön arayacak. Haftaya açıklanacak büyüme rakamları ile güven endeksi ve TCMB Başkanı Murat Uysal’dan gelecek açıklamalarda da kur üzerinde etkili olacak. Halen 6,09 lira seviyesinde hareket eden dolar 6,08 lira seviyesinde belirleyici olmayı sürdürecek. Yukarı harekette 6,12 lira kuvvetli direnç, aşağı sarkmalarda ise 6,05 lira destek görüntüsü veriyor.

EURO/TL…

Dolar karşısında özellikle koronavirüs salgını sebebiyle zayıf seyrini 1,08 ile sürdüren euro, TL karşısında ise yurt içi alımlara bağlı 6,61 lira üzerinde kalmak için direniyor. Bunda Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ekonomik iyimserlik sinyalleri de etkili oluyor. TL’nin euroya karşı zayıflığı ise jeopolitik gelişmelerden kaynaklanıyor. Kur teknik olarak 6,58 lira seviyesinde pivot mesajı verecek. Kurun 6,55’lerin üzerinde kalması yeni yükselişleri beraberinde getirebilir. Kurun 6,65 lira seviyesinde direnci, 6,50 lirada ise güçlü direnci bulunuyor.

ALTIN…

Çin’den yayılan virüs endişeleri her geçen gün daha da artıyor. Son rakamlara göre Çin’de Kovid-19 salgınında can kaybı 2 bin 347’ye çıktı. İran’a da atlayan virüs salgını burada 5 kişinin ölümüne sebep oldu. Salgın sebebiyle uluslar arası piyasalarda altın fiyatları rekorlar kırıyor. Altın en son 1650 dolara yaklaşarak 1700 dolarlar için mesaj verdi. Altın fiyatlarının yükselmesinde sadece virüs salgını değil ABD on yıllık tahvil faizlerindeki gerileme, ABD Merkez Bankası’nın (FED) bu yıl yeniden faiz indirmeye devam edeceğine dair spekülasyonlar da etkisini gösteriyor. Teknik olarak halen 1643 dolar seviyesinden işlem gören ons altında 1660 dolar kuvvetli direnç, 1635 dolar ise güçlü destek konumunda.

PETROL

Koronavirüs salgınının Çin dışında da sınır genişletmesi yükselen petrol fiyatlarını yeniden aşağı çekmeye başladı. Brent petrol haftanın son günü 58 dolar ile yüzde 2’ye yakın değer kaybederken fiyatların aşağı gelmesinde Suudi Arabistan’ın da yayılan salgına karşı endişeleri etken oldu. Petrol fiyatlarının daha da düşmesini Çin’in salgınla düşen enerji talebini iyileştirebileceği yönündeki haberler ve ABD’den gelen stok artışları engelledi. Teknik olarak brent petrolde 56 dolar destek, 59 dolar direnç görüntüsü veriyor. ABD tipi WTI petrolünde ise 53 dolar belirleyiciliğini sürdürüyor.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları