Dolar $
32.55
%0.01 0
Euro €
34.87
%0.01 0
Sterlin £
40.58
%-0.08 -0.03
Çeyrek Altın
3975.06
%0.02 0.89
SON DAKİKA
Son Yazıları

TL'deki dalgalanma nelere mal oluyor!

13 Nis 2021

Türk Lirası'nın (TL) 20 Mart'tan bu yana yüzde 19'luk bir değer kaybı yaşadığını yazdık, çizdik. Bunun yanında Merkez Bankası'nın (TCMB) enflasyon hedefi kapsamında kura müdahalede tüketici fiyatları (TÜFE) bazlı reel efektif döviz kuru endeksini (REK) esas aldığını biliyoruz. İşte son 22 günde serbest piyasada yüzde 20'ye yakın değer kaybeden TL'nin 3 aydır artışta olan reel değeri de gerilemeye başladı.

Doların 8,47 liradan satıldığı Kasım 2020’nin ilk haftasında 60 ile tarihi dipleri gören REK, Merkez Bankası’nda başkanlığa Naci Ağbal’ın getirilmesiyle yükselişe geçmiş, dolar kurunun ortalama 7,3’e düştüğü Ocak 2021’de endeks 69,45’e çıkmıştı. Geçen ay Mart’ta ise REK’teki yükseliş durmuş ve endeks TCMB tarafından 65,71 olarak bildirilmişti. Dolar kurundaki artışla birlikte Nisan’da REK’in Kasım 2020 seviyelerine gelmesi bekleniyor.

Malumunuz TCMB, Türkiye’nin dış ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre TL’nin ağırlıklı ortalama değerini nominal efektif döviz kuru (NEK), NEK’teki nispi fiyat etkilerinin arındırılmasıyla oluşturulan ortalamaya da reel efektif döviz kuru (REK) diyor.

Peki REK niçin önemli? Şöyle ki, REK enflasyon, dış ticaret ve cari dengenin yanında kura müdahale ile işgücü, hatta işsizliğe varan geniş bir yelpazede parametre görevi görüyor. Bunun için Merkez Bankası; TÜFE, ÜFE ve birim işgücü maliyetlerden arındırdığı 3 farklı alt endeks oluşturuyor ve enflasyon hedefleri kapsamında kura yapacağı müdahaleyi, enflasyondaki gidişatı ve diğer makro gelişmeleri takip ediyor.

***

Bu kadar lafı etmemin sebebi, REK projeksiyonunda dün açıklanan cari denge ve işsizlik oranları ile Nisan ayı enflasyonuna daha farklı bir gözle bakmak...

Haberlere bakalım… TCMB cari denge veya ödemeler dengesi dediği kalemde Türkiye’nin Şubat’ta beklentilerin üzerinde aylık bazda 2,6 milyar dolar, oniki aylık dilimde 37,7 milyar dolar açık verdiğini bildirdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Şubat’ta işsizliğin yüzde 12,2’den yüzde 13,4’e çıktığını, işsiz sayısının 250 bin kişi artarak 4,23 milyona yükseldiğini, diğer taraftan aynı ayda işgücüne 226 bin kişinin katıldığını ve rakamın 31,7 milyona yükseldiğini açıkladı.

Şubat ayında ortalama 7,1 lira seviyesinde gerçekleşen dolar/TL kurunda ise REK Ocak’a göre 66,08’den 69,69’a yükseldi.

***

Alt endekslerden olan önemi yüksek ÜFE bazlı REK de 4,69 puan artarak 82,96’ya çıkmasının yanında TL’nin Şubat’ta 7 lira seviyelerinde gezinmesine karşılık 2020 Şubat’ına göre TÜFE bazında 5,58 puan azalması ürün maliyetleri ve ÜFE’deki artışı hızlandırırken dış ticaret açığı ve yabancı çıkışlarının artması, hizmetlerden gelen para girişinin yaklaşık yarı yarıya düşmesi cari dengede açığa sebep oldu.

Aynı etkenlerin yanında TL’nin zayıflaması sebebiyle artan ithal mallardaki fiyatların ürün maliyetlerine yansımasıyla dış ticaret, cari denge, enflasyon ve işsizlikte olumsuz bir tablo ortaya çıktı.

Zirâ olayı kapasite kullanım oranı (KKO) ışığında da gözlemlersek farklı sonuçlara ulaşmıyoruz. Mamafih oluşan olumsuzlukları bu datada da net izleyebiliyoruz.

Fotoğraf şöyle: Şubat’ta kapasite kullanım oranı (KKO), Ocak’a göre 0,5 puan azalarak yüzde 74,9’a geriledi. KKO’yu aşağı çeken birinci sektör KKO’su yüzde 62,3’ten yüzde 54,8’e düşen içecek imalatı oldu. TCMB Mart ayı için de KKO’nun 0,2 puan azalarak yüzde 74,7 seviyesinde gerçekleştiğini haber verdi.

Şubat ve Mart’a yönelik KKO’da genel seyri incelediğimizde Şubat'ta tüketim mallarında KKO yüzde 71,6 olurken Mart'ta yüzde 71'e, dayanıklı tüketim malları Şubat'ta 76,8 iken Mart'ta 73'e gerilediğini görüyoruz.

***

Genel duruma teknik bakış böyle. Ayrıca Mart ayı itibariyle yüzde 31 seviyelerini geçen üretici fiyatlarının (ÜFE) iş dünyasının işsizliğe engel olmak ve enflasyonu daha da yükseltmemek için tüketici fiyatlarına tam olarak yansıtmadığını açıktan söylemek durumundayız.

Çünkü reel sektör temsilcileri, TL’nin zayıflaması, hammadde ve navlun fiyatlarındaki yüksek seviyenin devam etmesi durumunda istihdam kayıplarının yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu, artan üretim maliyetleri sebebiyle kâr marjlarının sıfıra yakın seviyelere geldiğini, söz konusu durumun dış ticaret, cari denge ve enflasyonu menfi etkilediğini, kurun ve faizlerin yüksek olduğu bir ortamı paylaşmak istemediklerini belirtiyor.

Temsilciler, pandemi ortamının en az kayıpla atlatılması adına üreten sektör için finansman kaynaklarına erişimin kolaylaştırılmasını, orta ve uzun vadede makro ve mikro alanda yapısal sorunların âcilen ortadan kaldırılmasını talep ediyor.

Dolayısıyla para ve maliye politikalarına önümüzdeki aylarda temposu hızlı ve yoğun çok iş düşecek.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları