Dolar $
32.49
%-0.18 -0.05
Euro €
34.87
%0.14 0.04
Sterlin £
40.68
%0.06 0.02
Çeyrek Altın
3996.92
%0.99 38.57
SON DAKİKA
GÜNDEM Salı 20 Ekim 2020 02:07

HUKUK EKSİKSE YATIRIM OLMAZ

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "!Hukuki güvenliğin eksik olduğu bir yerde yatırım ortamı olmaz. Nedir hukuki güvenlik? Öngörülebilirliktir. Hukuki güvenlik haklı olanın hakkına, en makul sürede erişmesidir. İşte bunun için Yargı Reformu önemlidir. Yatırımı Yargı Reformu olmadan çekemezsiniz" dedi

Hukuk eksikse yatırım olmaz

Neşe BERBER

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, İstanbul Tahkim Merkezi’nin önemine dikkat çekiyor. İstanbul Tahkim Merkezi’nin TBB ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) ortak yönetimine devredilmesini isteyen Feyzioğlu, “Hükümetin doğrudan veya dolaylı temsilcilerinin genel kuruldan ayrılması değerlendirilmelidir. Böylece İstanbul Tahkim Merkezi dünyadaki başarılı emsalleri gibi bir yapılanmaya kavuşacaktır” dedi. Türkiye Barolar Birliği ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin İstanbul Tahkim Merkezi’nin kurucu ortağı olduğunu hatırlatan Feyzioğlu, tahkimin görmezden gelinmesinin tehlikesine şu sözlerle atıfta bulundu: “İstanbul tahkime gelecek iş Dubai, Londra, Moskova’ya gider. Halbuki milli tahkimde kalması hepimizin menfaatinedir.”

Metin Feyzioğlu, baro seçimleri ile TBB genel kurulu, TBB’nin projelerini hakkında önemli açıklamalarda bulundu

Donanımlı avukatlar yetişmeli

Adli Yıl açılış konuşmanızda İstanbul Tahkim Merkezi’nin TBB ve TOBB’a devredilmesini istediniz. Bu konuyu biraz açar mısınız?

-Tahkim ticari hayatın artık vazgeçilmez bir gerçeğidir, bunun için de bizim İstanbul Tahkim Merkezi'miz var. Kanunda Türkiye Barolar Birliği, başka bazı kurumlarla mesela Türkiye Odalar Borsalar Birliği gibi kurumlarla, kurucu ortak yapmış buraya. Tahkime karşı olabilirsiniz, olmayabilirsiniz ama bir gerçeklik var. İnkâr etseniz de etmesiniz de tahkim var. Tahkimi görmezden gelmeniz şuna sebebiyet verir: İstanbul tahkime gelecek iş Dubai tahkime gider, Londra tahkime gider, Moskova'ya gider vs. Hâlbuki, milli tahkimde kalması hepimizin menfaatinedir. O zaman bizim yapmamız gereken çok önemli bir iş var. İstanbul Tahkim Merkezi'ni daha işler hale getirmek ve İstanbul Tahkim Merkezi'nde tahkim davası takip edebilecek donanımda avukat yetiştirmek. Türkiye'de bir avuç azınlığın elinde tahkim davasında vekillik. Kendilerini yetiştirmişler güzel, takdir ediyorum ama bu sayının Türkiye gibi bir devlette yeterli olmadığını söylüyorum. Bizim muhakkak suretle tahkim davası takip edecek bilgide, tahkim usullerini bilen çok sayıda avukata ihtiyacımız var. Size bir oran vereceğim şaşıracaksınız; Türkiye'de avukatlık hizmetinden kaynaklanan gelirin yüzde 92'si yabancı avukatlık firmalarıyla birlikte gayri resmi çalışan çok az sayıda büroya gidiyor. Yüzde 92 bir tarafta, yüzde 8 bir tarafta. İşte gençlerin derdi bu, bunlara parmak basmak da bazı çevreleri herhalde rahatsız ediyor. Bu bir milli duruştur ve İstanbul Tahkiminin, daha işlevsel, daha etkin, daha yaygın faaliyet göstermesini istemek; yargıya alternatif üretmeye çabalamak değil, tahkim davalarının Türkiye'de kalmasına çabalamaktır. Siz biliyor musunuz? Biz örneğin İstanbul Barosu yönetimi ile iş birliği içerisinde İstanbul'da tahkim vekilliği eğitimi açamadık. Ne kadar önemli halbuki, İstanbul Tahkim Merkezi orada ve İstanbul Barosu ile birlikte biz bu konuda çalışamıyoruz. Çok acı.

Hukuk yoksa yatırım gelmez

Tahkim davaları önemli diyorsunuz ya, bununla ilgili rakamsal bir şey var mı?

- Bu bahsettiğim yüzde 92 gibi kısmın önemli parçası tahkimden gelir. Çok önemli bir kısım. Biz bunu yaygınlaştırmak zorundayız, gençlere tahkim avukatlığını öğretmek zorundayız, enerji hukukunu öğretmek zorundayız, rekabet hukukunu öğretmek zorundayız. Genç meslektaşlarımın bir tek adli yardım ödeneği ya da CMK ödeneği ile yaşamak zorunda kaldığı düzene isyan ediyorum, ama bunu kırmak için birlikte çalışmamız gerekiyor. Meslektaşlarımın kendi dertlerini çözmeye odaklı olabilmeleri için, o dertlerden başlarını kaldırabilmeleri ve gereken yol gösterilmesi lazım.

feyzi-i

Barolar Birliği olarak, Türkiye'nin ekonomisine katkınızı nasıl tarif edersiniz?

-Hemen söyleyeyim; bizim katkımızın rakamla ölçülmesi mümkün değil, bizim katkımız olmazsa olmaz. Kurucu unsuruz biz. Ekonominin de kurucu unsuruyuz. Hukuki güvenlik, ekonominin en önemli girdisidir. Hukuki güvenliğin eksik olduğu bir yerde yatırım ortamı olmaz. Nedir hukuki güvenlik? Öngörülebilirliktir. Haklı olanın hakkına, en makul sürede erişmesidir. İşte bunun için Yargı Reformu önemlidir. Yatırımı, Yargı Reformu olmadan çekemezsiniz. Yabancı yatırımcı gelmez, yerli yatırımcı da parasını Türkiye'de yatırıma yönlendirmez. Dövize, altına plase eder. Bir taraftan yerli yatırımcıyı döviz altın bulundurmak yerine, yatırımın daha faydalı olduğuna teşvik edeceksiniz. Bunu vergi ile yaparsınız, bunu başka yöntemlerle yaparsınız. Öteki taraftan da Türkiye'de yatırım yapmanın hukuki güvenliğini yüzde yüz sağlamak zorundasınız. Bunu da doğru yapmalısınız. Yargıda hedef süreler bu açıdan çok önemlidir. Hangi dava, hangi iş ne kadar sürede bitecek. Bu hedef süreler, hakimlerin de denetlenmesi açısından önemlidir. Savsadı mı, zamanında üzerine düşeni yaptı mı? Bir insanın savsatması yüzünden adaletin tecelli etmesinin gecikmesi önlenmelidir. Pandemi dönemi biraz ara verildi ama toparlayacağız bunu. E-Duruşmanın makul sürede yargılanmaya çok büyük katkısı olacak. E-Tebligat.  Devlet artık E-Tebligat gönderiyor, milyonlarca E-Tebligat adresi var bugün. Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri tebligat idi. Bundan on yıl önce gerçekten adaletin etkinliğini sorgulatacak haldeydi. E-tebligat sayesinde aşıyoruz. Hatta tüm vatandaşlarımıza E-Tebligat yapacak bir hedef koymalıyız. Sadece meslek erbabına değil, sadece ticaret erbabına değil, her vatandaşa E-Tebligat yapılabilir olmalı. Başarıyoruz, alt yapımız çok iyi. Onun dışında kürsüden hüküm veren hâkimin iyi yetişmiş olması, avukatın iyi yetişmiş olması önemli. Uygulamacının hukuku bilmesi, iyi eğitim ve öğretimli olması, İstanbul Tahkim Merkezi'nin de etkin hale getirilmesi bu çerçevede çok önemli. Düşünsenize Dubai tahkime gitmek yerine işiniz İstanbul Tahkim’de çözülüyorsa, yatırımcının hesapladığı maliyet azalacak. Yatırım yapacaklara arsa tahsisi, elektrik, su, çok büyük indirimleri yapabilirsiniz ama tüm bunları sıfırlayacak nedir? Hukuki güvenlik yokluğu. Hukuken güvende hissetmezse kendisini arsayı bedava alıyorum ya da işte beş yıl ödemesiz alıyorum diye hesaplarken, ya başıma bir hukuk kazası gelirse diye düşünür vazgeçebilir. Bunu çözebilmemiz için bizim hukuki güvenlik meselesini halletmemiz lazım.

Ertelemenin sebebi tehlike

İçişleri Bakanlığı genelgesi ve ardından Yüksek Seçim Kurulu kararıyla tüm baroların genel kurulları ertelendi. Yorumunuz nedir?

-Pandemi sebebiyle olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Daha önce benzerini yaşamadık. Hem ekonominin ve devletin çarklarını döndürmeye devam etmek hem vatandaşlarımızı korumak zorundayız. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu birkaç ay daha dişimizi sıkarsak en kötüsünü atlatacağımızı söylüyor. Bu nedenle İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun çok ayrıntılı bir tavsiye kararını esas alarak, ekonomiyi kilitlemeyecek, adliyeler noterleri kısmen de olsa kapatmak, devlet dairelerinin çalışmasını askıya almak gibi devletin işleyişine ağır zarar verecek tedbirler yerine mümkün olduğu kadar, maske-mesafe-hijyen kurallarının ihlal edilmesi olası toplu etkinlikler yapılmaması yönünde bir genelge yayınladı. Dikkat buyurun, bu genelgede baro genel kurulu, sendika, siyasi parti vs yazmıyor. Umumi Hıfzısıhha Kanunu’na dayanıyor bu genelge. Genelgeyi değerlendiren İl Hıfzısıhha Kurulları da genelgede sözü edilen etkinliklerin 1 Aralık 2020 tarihine kadar ertelenmesine karar verdi. Bu karar da yine aynı Kanun’un verdiği yetkiye dayanıyor. Ertelenmesine karar verilen etkinliklerden hakim güvencesinde yapılması gereken genel kurulların akıbeti hakkında son sözü söyleme yetkisi Yüksek Seçim Kurulu’nda. Genelgenin ve İl Hıfzısıhha Kurulları’nın kararlarının yayınlanmasını takip eden ilk günlerde baro genel kurulları olduğu için konu, ilçe seçim kurullarına, oradan da ülke çapında tek uygulama olmasını teminen Yüksek Seçim Kurulu’na intikal etti. YSK, toplamda 130 bin avukatın genel kurullara katılması durumunda, Bilim Kurulu’nun uyardığı tehlikeleri de dikkate alarak kanaatimce, yani sayıları da göz önünde tutarak erteleme kararını nihai olarak verdi. YSK’nın halk sağlığı kaygılarını ön planda tuttuğunun ispatı da Kilis Barosu  Genel Kurulu oldu sanıyorum. Kilis Barosu genel kurul tarihini 2 Ekim 2020 Cuma günü olarak belirlemiş. İl Hıfzısıhha Kurulu,  o sabah açıklanan İçişleri Genelgesi’ni görmemiş ve karar almamış. Genel kurul ve seçim yapıldı. YSK da toplantı yapıldığına, insanlar bir araya geldiğine ve bunu geri almak mümkün olmadığına göre genel kurulun ve seçimin geçerli olduğuna karar verdi. Katılım da yüzde 97 olunca, seçimin sağlık gerekçesiyle tekrarı yanlış olacaktı.

Arkadaşlara iş aş lazım

Şimdi yeni dönem için projeler var mı?

-Dikkat ederseniz sizinle konuşurken devamlı ruhsat imzaladım. Bunlar sabah masama konan 450 ruhsatname. Yolları açık olsun genç meslektaşlarımın, hayırlı olsun. Bu arkadaşlarıma iş lazım, aş lazım ben bu derdin sorumluluğu altında çalışıyorum ve meslektaşlarımın asıl sorunları bunlar. Yani inanılmaz bir artış var. Şu anda 130 bin avukat var, belki daha fazla. 130 bin avukatın yaklaşık 100 bini aktif. 30 bini ya emekli olmuştur ya da çalışmasını yavaşlatmıştır almıştır. Bu yüz bin avukatın 55 bini 5 yılını doldurmamış. Bu şu demek: Kira sıkıntısı var. Faturalarını ödeme sıkıntısı var. Yanında çalışabileceği avukat sayısı da azalmış durumda. Sayı kontrolsüz artınca, oran bozulmuş. 25 bin stajyer avukat var. 130 bin avukatın 30 bini artık yavaş yavaş mesleği bırakmaya başlamışsa, 55 bini de 5 yılın altında ise,  kaldı mı size yanında staj yapabileceğiniz sadece 45 bin avukat. Bu, stajyer avukat staj yapacak yeri kolay kolay bulamaz demek. Stajyer avukatların yaşam koşulları zor, çünkü kıdemli avukat sayısı az, stajyer avukat sayısı çok fazla dolayısıyla çok değerli de olsa stajyer avukat meslektaşım sayı çokluğunun arz talep dengesinin bozulmuş olması sebebiyle yer bulamaz. Emeğinin karşılığını da kolay kolay alamaz.

Sloganla sorun çözülmez

Siz peki ne yapacaksınız?

-Avukatlık mesleğinin sorunları çözmemiz lazım. Bunlar sloganla çözülmez. Bunlar, orta ve uzun vadeli akılcı planlarla çözülür. Önemli adımlar attık, sınav getirdik. Bu sınav sayesinde 2020'de hukuk fakültesine kayıt olanlar artık 4 yıllarını bitirdiğinde giriş sınavını başaramazsa avukatlık stajına başlayamayacak. Sınav geldiğinde sisteme,  oto kontrol de sağlayacak. Üniversite sınavında 190 bininci sıradan sonrası için kontenjan elverişli olsa dahi baraj vardı, o 190 bin bu sene 125 bine çekildi. Bu sene vakıf üniversitelerinin kontenjanının üçte biri dolmadı hemen sonuç aldık. İnşallah önümüzdeki sene 100 bine iner. Şimdi sınavı ve sıralamayı birleştirdiğimizde çok ciddi bir etkinin oluşacağını, yeni kayıtların azalacağını sanıyorum. Ayrıca hukuk fakültelerinin birleşmesi ve daha kaliteli bir eğitim -öğretim düzeyine yükselmesi de olasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız iradesini ortaya koymasaydı sınav gelmezdi, Adalet Bakanımız takip etmeseydi olmazdı. YÖK Başkanımız aynı düşüncede olmasa idi hazırlıklar bitmezdi. Biz istemesek ve takipçisi olmasak bir yerlerde takılırdı bu projeler. Hepimiz birlikte çalıştık, getirdik, oldu. Kim kazandı? Ülke kazandı, millet kazandı, meslektaş kazandı.

YARIN: İnsan Hakları Eylem Planı hayata geçmeli

ABONE OL