Ekonomik sektörde yarattığı çoğaltan etkisi veya katma değeri devlet ve belediyeler bakımından vergi ve harç gibi kamu gelir katkısı sağlaması nedeniyle mikro ekonomik boyutunun yanında makro ekonomik boyutu öne çıkmaktadır. Az gelişmiş ülkelerde ve yine enflasyonist konjonktürlerde yüksek kar beklentisi doğurduğu da bir gerçektir.

Sermaye piyasasının yüksek risk ve spekülasyonlarından doğrudan etkilenmek istemeyen konut yatırımcıları, güvenilir ve garantili değer olarak gördükleri konut yatırımına yönelmektedirler. Konuta yatırım yapan kitle,  altın, döviz, mevduat gibi para piyasası veya hisse senedi ve tahvil gibi sermaye piyasası araçlarından umduğunu bulamayan yatırımcılardan oluşmaktadır. Yatırımlarını farklı araçlarla farklı yatırımlarda değerlendirme eğilimi taşıyan bu kitle konut yatırımını farklı sepete koyduğu yumurta gibi değerlendirdiğini görmekteyiz. 

Konut ihraç edilemese de 2022 yılı Temmuz ayının sonuna kadar 39.322 konut yatırımcısı ithal edilmek suretiyle yabancı sermayenin Türkiye’ye girişi sağlanmıştır. Gelinen bu nokta; konut yatırımcıları için; kamu-özel sektör işbirliği, risk dağılımı, teknik yapılanma ve destek paketleri, gelişmiş makro ekonomik yapı ve yatırımcı yapı ölçütlerinin yeniden tanımlanmasını ve yasal düzenlemelerinin sektör sorunlarını çözecek şekilde yeniden oluşturulması gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Yabancı konut yatırımcısının Türkiye’de konut kredisi kullanıp kullanamayacağı, kullanabilecek ise koşullarının ve faiz oranlarının nasıl belirleneceği ayrı bir incelemeyi ve değerlendirmeyi gerektirmektedir.

Genel anlamda genç nüfusun çoğalması ve kentlere yönelimlerinin artması, yabancı konut yatırımcısının ilgisinin ülkemize yoğunlaşması ekonomik - sosyal konut gereksinimini iyice ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün son beş yıldaki payının yaklaşık yüzde beş olduğunu dikkate aldığımızda, konut kredisi kullanma koşullarının ve oranlarının iyileştirilmesi yatırımcı bakımından sektörün gelişimine katkı sunacaktır. 

Sektörün zayıf yönleri ve sektörü tehdit eden unsurların çözümüne yönelik çalışmaların hızla devam ettiği, müteahhit şirketlerin yabancı firmalar karşısında yıkıcı rekabeti önleyen yapıcı rekabet gücünü artıran önlemler ve finansal yeterliliklerini artıracak çözümler ile vergi-sgk gibi yasalardan kaynaklanan yükleri hafifletecek düzenlemeler ve sigorta sistemi üzerinde çalışıldığına dair duyumlar inşaat şirketlerinin yüreklerine su serpmektedir. 

Devletin inşaat sektörünün üretimindeki şirketlere yönelik çözümlerinin yanı sıra tüketiciyi rahatlatacak çözümlerin de ele alınmasında yarar bulunmaktadır. Üretim bileşeni olan müteahhit, inşaatın beyaz ve mavi yakalı işçileri, kamu ve belediye çalışanları ve satış personelinin deneyim ve bilgisini artıran mesleki yeterlilik belgelendirme ile üretimde kullanılan bütün ürünlerin belgelendirilmesine yönelik düzenlemeler bir an önce yürürlüğe girmelidir. 

Başını bir çatının altına sokmak isteyen tüketici ile edindiği taşınmazdan gelir elde etmeyi düşünen tüketici ya da taşınmazın değerinin artmasını isteyen tüketici veya başka bir ülkede yaşamını sürdürmek isteyen yabancı uyruklu tüketici arasında hiçbir fark yoktur. İlgili bakanlıklar, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının tüketicilerin bilgilendirilmesine ve eğitilmesine katkı sunacak önlemler alma görevi bulunmaktadır. Kamu spotları oluşturması elzemdir. 

Tüketicilerin hukuki ve mali güvenliğinin sağlanması, konut kalite kültürü ve sözleşme kültürünün oluşturulması, konut taleplerini standardize edilmiş kültürle dile getirmesi gerektiği bilinci sektörün her aşama ve kademesindeki sektörün her bileşeni ve her ürününü daha kaliteli ve güvenli hale getirecektir.