SON DAKİKA
Turizm Pazar 20 Temmuz 2025 02:02

ADRİYATİĞİN TARİHİ MİRASI TROGİR

Yaz deyince insanın hep aklına hemen deniz, kum ve güneş geliyor. En azından bu benim için öyle. Yazın denize girmekten daha güzel bir şey olabilir mi? Masmavi suların engin güzelliği, suyun serinletici ve yumuşacık dokunuşları, uçsuz bucaksız bir ufuk ve özgürlük hissi. Kulağa muazzam hoş geliyor değil mi?

Adriyatiğin tarihi mirası Trogir

Deniz DİKMEN

Deniz kıyısında bulunan kentler de benim için bu nedenle çok keyifli oluyor. Özellikle Akdeniz kıyıları kanımca dünya çapında gerçekten eşssiz bir güzelliğe sahip. Doğal güzelliğe bir de tarihi bir doku eklenince kent tam bir mücevhere dönüşüyor.

Bu nedenle gelin sizinle bu hafta Adriyatik’in kıyısında bulunan ve belki de hiç adını duymadığınız ama önemli kültür mirasları içinde barındıran Trogir kentine gidelim. Hırvatistan’a bağlı 12 bin nüfusu olan küçük bir kent ve Split kentinin yaklaşık 27kilometre batısında bulunuyor.

Trogir’in tarihi kent kısmı da Hırvatistan’ın ana karası ile Ciovo Adası arasında küçük bir adada konumlanmış. Bu alımlı antik kentin ismi MÖ 3’üncü yüzyıla kadar dayanıyor. Antik Yunanca olan Tragurion isminden geliyor. Trogir o dönem Yunan kolonistler tarafından bu bölgede kurulmuş önemli bir liman kentiydi ve Roma dönemine kadar bu özelliğini korudu.

trokir-2

Tragurion kelimesi Yunanca’da ‘tragos’ (erkek keçi) ve ‘oros’ (dağ) kelimelerinden oluşmuş bir isim. Bu güzel şehir de keçilerin tepesi veya keçilerin dağı anlamını taşıyor.

İlerleyen yüzyıllarda bu güzel şehir, farklı bölgelerin limanları daha çok ön plana çıkması ile birlikte Trogir kenti liman olarak biraz önemini yitirmeye başlıyor.

Biz de Hırvatistan’a mavi tura geldik. Adriyatik kıyıların tadını çıkarıyoruz. Buraların çok kalabalık olmaması ve ülkenin çok fazla adalara ve koylara sahip olması yelkenciler ve denizi sevenler için bulunmaz bir nimet. Yerleşim az, doğa çok güzel, her yer yemyeşil ve deniz tertemiz. Bu nedenle bu bölgede dostlarla kafa dinlemek ve doğanın sessizliğini hissetmek o kadar güzel ki.

Bir yandan deniz tatili yapsak ta elbette çevredeki bu güzel kentler de ilgimizi çekiyor ve bir kara turu yapıp Trogir kentini keşfetmeye çıkıyoruz. Antik kentin bulunduğu küçük ada kısmına yürüyoruz. Kent bu yaz gününde o kadar tatlı ki. Ne çok kalabalık ne de hareketsiz. Dünyanın her yerinden turistler kentin tarihi sokaklarından deniz kıyısına doğru yürüyor. Daracık sokaklarda taş binalar çok güzel gölge yapıyor. Restoranlar ve butik dükkanlar çok tatlı bir şekilde yan yana dizilmiş.

Bazı tarihi evlerin bahçeleri veya avluları da var. Oralara sofralar kurmuşlar ve bahçeleri çok güzel çiçeklerle ve ağaçlarla süslemişler. Sanki bu tarihi kentin eski bir döneminde geziyormuşsunuz gibi hissedebilirsiniz. Zaten yüzyıllar boyu bu kentten çok farklı medeniyetler geçmiş. Örneğin Romalılar, Hırvatlar, Venedikliler, Macarlar…

trokir-3

400 yılık Venedik hakimiyeti

12’nci ve 13’üncü yüzyılda Sarazen’lerin hükümdarlığında ise, Trogir kenti tekrar ekonomik olarak güçlenmeye ve parlamaya başlıyor. 1420 yılında ise Trogir 400 yıl sürecek olan bir Venedik egemenliğin altına giriyor ve çok sayıda Rönesans sanat ve mimari eser kentte ortaya çıkıyor. Meşhur Roma şairi Petronius’a ait ‘satyricon’ eseri de 1650 yılında burada bulunmuş. Roma Edebiyatının önemli bir eseri olarak dünya edebiyatında hak ettiği yerini alıyor.

1797 yılında ise, kent Venediklilerden Habsburg İmparatorluğu’nun egemenliğine geçiyor. Avusturya’nın hanedanlığı 1918 yılına kadar sürüyor.

l. Dünya Savaşı’nda Trogir Yugoslavya’nın bir parçası haline geliyor. Ardından İtalyanlar ve Almanlar bölgeyi kontrol ediyorlar. II Dünya Savaşı sırasından Trogir tekrar Yugoslavya’nın oluyor. 1991 yılından bu yana ise Trogir Hırvatistan’a bağlı bir kent.

Tüm bu gelen geçen farklı medeniyetler, ister istemez kentin ruhuna, sokaklarına, insanlarına ve kültürüne yansımış. Bu harman da işte böylesine eski kentlere çok apayrı bir ruh ve derinlik katıyor. 2300 yıllık kent tarihinde günümüze kadar bir çok saray, kilise, kuleler ve kaleler sağlam olarak gelebilmiş. Kentin şehir planı eski Yunan dönemine kadar uzanıyor ve Romanesk kiliseler, Venedik dönemine ait Rönesans ve Barok yapılar sağlı sollu sokakları süslüyor.

trokir-1

Trogir’in en göz alıcı binası ise, kentin batı kapısında bulunan 13’üncü yüzyıla ait Trogir Katedrali veya namı diğer Aziz Lawrence Katedrali’dir.

Sokakları gezerken hava sıcak. Muhteşem bir dondurmacının yanından geçerken serinlemek için kendimize güzel birer yerel dondurma ısmarlıyoruz. Elimizde dondurmalar sokakları keyifle dolaşmaya devam ediyoruz.

Bu küçük ama çok güzel kentin merkezinde yaklaşık 10 tane kilise var. Ayrıca, 13üncü yüzyıla ait birçok bina bulunuyor. Kentin ana giriş kapısı 17’nci yüzyıla, kent surları ise 15inci yüzyıla ait. Kentin deniz tarafında 15inci yüzyıldan günümüze gelen Kamerlengo Kalesi yükseliyor ve kente harika karakteristik bir özellik katıyor. Küçük ve büyük Cipiko saray binaları da yine 15’inci yüzyıla ait.

Kenti gezerken onlarca tarihi bina göreceksiniz ve birçok minik detaylar keşfedeceksiniz. Tarihi kent merkezine vardığınızda 1482 yılı yapımı Aziz Sebastian Kilisesi’ni göreceksiniz. Bu kilise kentin önemli mihenk taşlarından bir tanesi. Zira kilise zamanında bu bölgede veba salgınında ölen insanların anısına yapılmış olan bir yapıt. Kilisenin kulesinde bulunan saat ise Trogir’in sembollerinden biridir.

Tarihi ta Roma dönemine kadar uzanan bu meydanda günümüzde restoranlar ve kafeler bulunuyor, bazen müzisyenler gelip meydanda yerel müzikler çalıyor, şarkılar söylüyor. Bu güzel meydan kente güzel bir ambiyans katıyor.

trokir-4

Tatlı, tuzlu yerel lezzetler

Kentin deniz kıyısında kendimize güzel bir yer buluyoruz. Eski limanın ambiyansı o kadar tatlı ki. Tarihi binaların arasında palmiye ağaçları kendini gösteriyor ve denizden muhteşem güzel bir esinti var. Denizin tuzlu kokusu, mavi suları güneşin altında parlıyor ve küçüklü büyüklü tekneler minik dalgalarda sallanıyor.

Bu güzel atmosferde kendimize güzel bir öğle yemeği ısmarlıyoruz. Limana geleni geçeni seyrediyoruz. Bu şahane ambiyansta oturmak o kadar keyifli geliyor ki bize anlatılmaz.

Trogir’de özellikle balık ve deniz ürünleri yiyebilirsiniz. Rafioli, Brudet, Fritule, Peka, Gradele, Buzara, Dalmatinska Pasticada, Octopus under the bell gibi birçok tatlı, tuzlu yerel lezzetleri de restoranlarda bulabilirsiniz ve tadabilirsiniz. Biz yediğimiz her yemekten çok memnun kalmıştık ve çok beğenmiştik, özellikle balık ve deniz ürünleri şahaneydi.

Limanın harika sayfiye yerinde serin meltemlere karşı oturmak ve yerel lezzetleri tatmak, bir yandan hafif kulağımıza çalan yerel müzikler muhteşemdi. Bu güzel kente doyamadan tekrar akşamüstü yolumuza devam ediyoruz.

1997 yılında bu şahane tarihi kent Orta Avrupa’nın Ortaçağ’dan bu yana ama özellikle Romanesk, Gotik, Barok ve Rönesans dönemine ait en iyi korunmuş mimari yapıları nedeniyle UNESCO Dünya Mirası listesine alındı.

Eğer bir gün Hırvatistan’ın bu çok güzel kıyı şeridinden geçerseniz, küçük adadaki bu nefis tarihi kenti gezmeyi sakın unutmayın. Mutlaka deniz kıyısında bir keyif kahvesi için veya güzel bir yemek yiyin. Beni hatırlayın. Çok ama çok seveceksiniz.

trokir-5

ABONE OL