SON DAKİKA
GÜNDEM Pazar 13 Mart 2022 02:46

AMBARGO GENİŞLİYOR DARALMA KAÇINILMAZ

Ukrayna kriziyle ilgili barış girişimlerinde ilerleme sağlanamaması, Rusya'ya yönelik batı ambargosunu ağırlaştırırken uluslararası dış ticaret ve finans sisteminden soyutlanan Rusya da karşı müeyyidelerle ülke ekonomilerini zora itiyor. Enflasyon ve büyümelerdeki belirsizlik dünyayı durgunluğa sürüklüyor.

Ambargo genişliyor daralma kaçınılmaz

Sedat YILMAZ

Rusya ile Ukrayna’nın barışı sağlayacak adımlar atamaması küresel ekonomi açısından negatif bir görüntü oluşturuyor. Enerji ve gıda başta birçok emtiayı üretim ve fiyat dalgalanması açısından olumsuz etkileyen jeopolitik kriz, giderek şartları ağırlaşan ekonomik bunalıma dönüşüyor.

Her iki ülke küresel enerji, gıda ve birçok maden ile emtia üretiminde merkez bölge. Mevcut kriz bütün dünya ekonomisini durgunluğa kadar götürebilecek seviyede genişleme potansiyelini koruyor. Ancak her şeye rağmen ülkeler bulundukları statü ve isteklerinden taviz vermiyor. En son Antalya dışişleri bakanları zirvesinde yaşanan anlaşmazlık ile her iki ülke talebinin çözüm için nerede buluşacağı bugünden kestirilemiyor.

Rusya’nın talebi; Ukrayna’nın tamamen silahsızlanması ve tarafsız bir bölge olması. Diğer taraftan Rusya Ukrayna’nın kesinlikle NATO’ya katılmasını istemiyor. Ayrıca Rusya, Kırım ve Donbas’ta defactodan yana. Ukrayna taleplerinde daha yumuşak ve olabilecek şeyler istiyor… Kiev yönetimi, önce ateşkes, insani koridorların işler hale getirilmesi ve Rusya’nın ülkeden çekilmesini istiyor.

Belirsizlikle gelen durgunluk

Ukrayna kriziyle ilgili barış girişimlerinde ilerleme sağlanamaması, tarafların anlaşmaz tutumu, ABD, Avrupa ve batı ülkelerinin Rusya’ya yönelik siyasi baskısı ve ambargosu ekonomileri çıkmaza atıyor. Son olarak ABD Başkanı Joe Biden’ın Rusya ile ticari ilişkilere yönelik bir çağrı yaparak Rusya’dan yapılan ithalata yüksek tarifeler getireceği ve yeni tur yaptırımlar açıklamaya hazırlandığı bildiriliyor.

Dolayısıyla uluslararası dış ticaret ve finans sisteminden soyutlanan Rusya da karşı müeyyidelerle dünyayı ekonomi açısından bunaltıyor. Özetle artan enflasyon ve büyümelerdeki belirsizlik dünyayı durgunluğa sürüklüyor.

Geride barış için küçük bir ışık bırakmasına karşılık Antalya’daki Türkiye, Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları ortak zirvesinden netice çıkmaması, Rusya – Ukrayna savaşının uzayacağını gösteriyor. Yaşanan tedarik zincirindeki zorluklar, üretim kısıtlarının yanında ABD ve Avrupa’nın Rusya’ya yönelik genişleyen ekonomik ambargoları Rusya’dan çok, küresel ekonomiyi vuruyor.

Küresel merkez bankaları bugünkü durumu, 1970’lerde yaşanan petrol kriziyle ortaya çıkan ekonomik durgunluğa benzetiyor. Bankalar risklerin jeopolitik merkezli enerji, gıda ve emtia temelinde yükseldiğini, olayı resesyonun ilerisine götürerek bir stagflasyon tehlikesi olarak değerlendiriyor.

Ambargoya karşı ambargo

Batının Rusya’ya uyguladığı ambargo yayılırken Rusya, elindeki ekonomik kozları bir bir sahaya sürüyor. ABD ve Avrupa’nın yaygınlaşan ekonomik müeyyidelerine karşı Rusya, birçok ürünün ihracatını yasakladı. Ambargonun yılın tamamında uygulanacağı bildiriliyor.

Ülkenin tüm temel hammaddede ihtiyacı karşılayabilecek seviyede olduğunu açıklayan Vladimir Putin liderliğindeki Rusya, gübre, şeker ve tahıl dahil birçok ürünün yurtdışına çıkışını askıya aldı. Rusya, dünyada yüzde 12’lik payıyla en büyük gübre ihracatçısı ve yüzde 20 payıyla buğday ihracatçısı ülke konumunda bulunuyor.

Ambargo listesinde teknoloji ürünleri, telekomünikasyon, tıbbi ekipman, otomobil, tarım makineleri, vagon ve lokomotif, konteyner, türbin, metal ve taş işleme makineleri, monitörler, projektörler, konsollar ve paneller dahil olmak üzere birçok ürün yer alıyor.

Ukrayna işgaline karşı ekonomik ambargo ve yaptırımlar uygulayan ve bu  yaptırımlar içinde başı çeken ABD ve İngiltere, Rusya’dan gaz ve petrol alımını durdurmuş, bunun üzerine enerji fiyatları rekor fiyatlarla kendini göstermişti.

Büyümede yumuşak inişler

Majör merkez banka başkanları öngörülemez datalar üzerinde hareket etmede zorlandıklarını açıklarken ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, ABD’de yükselen ve yüzde 7,9 seviyelerine gelen enflasyonda Rusya etkisinin olduğunu ve bu etkinin rahatsız edici şekilde gelecek aylarda daha fazla hissedileceğini söylüyor.

Rusya – Ukrayna savaşının belirsizliğine vurgu yapan Yellen, jeopolitik kriz sona erse de etkilerinin yılsonuna kadar devam edeceğini belirtiyor. Petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki agresif artışlar sebebiyle özellikle benzin fiyatlarında çok anlamlı seviyelere ulaşıldığını vurgulayan Yellen, ekonomide yavaş bir inişin olacağını, kısa vadede bir resesyondan bahsedilemeyeceğini, ancak savaşın uzaması durumunda farklı durumların ortaya çıkabileceğini kaydediyor.

Ekonomistler özellikle Rusya’nın tarafsızlık talebini konuşabileceklerine dair açıklamalarına karşılık Ukrayna’nın bir inçlik toprak parçasını teslim etmeyeceklerini bildirmesinin krizi tırmandıracağını, mevcut durumun temel maddelerde fiyat hareketlerinin yukarı yönlü sürekliliğini ve risk algısının daha da artabileceğini vurguluyor.

Öngörülürlük zorlaşıyor

Küresel ekonominin baş aktörü ABD’de son 40 yılın enflasyonu görüldüğünü ve çekirdek enflasyonun yüzde 6,5 seviyelerine dayanmasının ABD Merkez Bankası’nı (FED) tamamen şahin politikalara yönlendirebileceğine vurgu yapan ekonomistler, ülkede enerji fiyatlarının yıllık yüzde 26’ya, gıda fiyatlarının yüzde 8’e yaklaşması enflasyondaki sorunun ne kadar büyük olduğunu gösterdiğini dile getiriyor.

Ukrayna kriziyle oluşan belirsizliğin pandemi risklerinin üzerine eklendiğini ve öngörülürlüğün bir kat daha zorlaştığının altını çizen ekonomistler, “Üretim kısıtları ve tedarik zinciri zaten dünyanın en büyük meselesiydi. Bu iki etken fiyatlarda enflasyona zirve yaptırmıştı. Şimdi bu iki etkenin üzerine bir de daha geniş kapsamlı jeopolitik risk eklenince bugünkü fotoğraf ortaya çıktı” değerlendirmesini yapıyor.

Üretim kısıtları, tedarik zinciri sorunları ve jeopolitik risklerin birbirini etkileme özelliğinin genele yayıldığına vurgu yapan ekonomistler, geçen aylardan gelen enflasyonun baz etkisinin sürekli artan fiyatlarla yok olduğunu, ekonomilerde durgunluğun yanında artan fiyatların at başı gideceğini tekrarlıyor.

Tehlike sadece enflasyon değil

FED’in yanı sıra krizi daha sıcak hisseden Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) Ukrayna’nın Avrupa ekonomisine verdiği zararı minimize etmenin yollarını arıyor. Yükselen enflasyonu ellerindeki her türlü araçla durdurmayı hedeflediklerini bildiren ECB guvernörleri varlık alımlarının merkezde ağırlık tutabileceğini, faizlerle ilgili yapılabilecek ayarlamanın ikinci planda yer aldığına vurgu yapıyorlar.

Avrupa ortalamasında enflasyonun yüzde 6 dayandığını ve bu hedefin 3 katı seviyesinde olduğunun altını çizen guvernörler, devam eden Ukrayna savaşının enerji fiyatlarındaki artışlarla birlikte fiyat istikrarında ciddi etkiler yapacağını tahmin ettiklerini, diğer taraftan sanayi üretiminin yaşanan tedarik kısıtları nedeniyle bir yavaşlama ortamına gireceğini bunun da ekonomik büyümeyi bu yıl için aşağı çekeceğini öngörüyor. Dolayısıyla guvernörler sadece enflasyonu değil, durgunlukta fiyatların yükseldiği stagflasyon ortamına işaret ediyor.

ECB guvernörleri Rusya’ya uygulanan batı ambargoları, diğer taraftan Rusya’nın karşı ambargosunun fiyatları volatil hale getirdiğini, nitekim birçok emtianın piyasalarda fiyat açısından takip edilemeyecek hale geldiğini, ayrıca piyasalardaki yatırımcının ters pozisyonlarda yakalanarak önemli zararları hanesine yazdırdığına işaret ediyor.

Petrol cari açığı yükseltiyor

Enerji fiyatlarının yüksek seyretmesi Türkiye’yi de yakından etkiliyor. Ocak ayına ait ödemeler dengesindeki açığın 4 yılın zirvesine çıkması, petrol, doğalgaz ve diğer enerji fiyatlarındaki yüksek seyirler sebebiyle gerçekleşti.

Cari açık, bir önceki yılın aynı ayına göre 5,34 milyar dolar artarak 7,11 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bunun sonucunda on iki aylık cari işlemler açığı 20,22 milyar dolar oldu.

Dış ticaret açığının da etkisiyle yükselen cari açığın enerji fiyatlarındaki dalgalanma ile yön bulacağı belirtiliyor. Dış ticaret açığı Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 235 artarak 10,26 milyar dolara yükselmişti.

Cari açık verisini yorumlayan ekonomistler, cari dengede, Ocak ayındaki enerji kaynaklı olumsuz resmin Şubat ayı öncü dış ticaret verilerinin ortaya koyduğu ve Mart ayından itibaren de Rusya krizi etkenli olarak devamlılık arz edeceğini düşündüklerini yorumluyor. Aynı ekonomistler 2022 yılı cari dengenin 2020 yılında gerçekleşen 36,7 milyar dolarlık seviyeye gidebileceğini öngörüyor.

Büyüme tahmini aşağı yönlü

Sanayi üretimi ise kapasite kullanımındaki yükseklik ayakta tutuyor. Türkiye’de Ocak ayında sanayi üretimi takvim etkisinden arındırılmış verilerle, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7,6 arttı ancak mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veride yüzde 2,4 geriledi. Arındırılmamış veri ise yıllık yüzde 8,2 yükseldi.

Sanayi üretimindeki Ocak verisindeki zayıflıkta kar yağışı ve diğer nedenler sebebiyle enerji kesintilerinin etkili olduğu gözleniyor. Ekonomistler son verilerle birlikte büyüme tahminlerinin aşağı yönlü riskleri beraberinde getirdiğini, Rusya – Ukrayna savaşı, özellikle dış talep ve enerji fiyatlarındaki artışlar sebebiyle sanayi üretiminde zayıflığın öne çıktığını dile getiriyor.

Savaştaki seyrin belirsizliği enflasyonist baskıları artırıyor

Pandemi etkilerinin yanı sıra Rusya – Ukrayna savaşının olumsuz yansımasıyla küresel petrol, gaz, gıda ve emtia fiyatlarındaki yükselişler sürüyor. Küresel anlamda gelişmiş veya gelişen ülkelerdeki enflasyon artışları ve büyümelere yönelik endişeler pay ve alternatif piyasalarda risk iştahını tehdit ediyor. Buğdaydan yakıta kadar emtia fiyatlarında yaşanan sert yükselişler küresel enflasyonist baskıların artışına neden oluyor.

Analistler, Antalya'daki Rusya – Türkiye - Ukrayna toplantısından somut bir sonuç çıkmamasının ardından piyasalarda satış baskısının arttığını belirterek, konuya ilişkin haber akışının yatırımcı fiyatlamalarında temel faktör olmaya devam ettiğini söylüyor.

Artan enflasyonist kaygılar sonucu para politikalarının beklenenden daha “şahin” olacağı görüşlerinin güçlendiğine işaret eden analistler, bu kapsamda gelecek hafta FED ile İngiltere Merkez Bankası (BOE) toplantısından çıkacak kararların yakından izleneceğini belirtiyor.

Uluslararası ünlü Rystad Energy, dünyada ülkelerin Rusya’dan petrol ithalatına yasak getirmesi durumunda brent petrolün 240 doları görebileceğini ileri sürüyor. ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs ise raporunda petroldeki yüksek fiyatı ancak talepteki sert düşüşün durdurabileceğini raporladı.

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksander Novak da, petrol ihracatına yasak ve ambargo getirilmesinin dünya ekonomisine yıkıcı bir etkisi olacağını belirterek, “Petrol fiyatları akıl almaz seviyelere, varili 300 dolara çıkar. Batı dünyası Rus enerjisine kısa sürede alternatif bulamaz” ifadelerini kullanıyor.

Petrol fiyatları hafta için 132 dolara kadar çıktıktan sonra barış görüşmelerinin etkisiyle 112 dolara kadar geriledi. Gaz fiyatları ise Ukrayna’daki savaş sebebiyle Avrupa’da henüz yüksek seviyeleri koruyor. Piyasada risk göstergelerinden dolar endeksi 99 seviyesinde yüksek seyir izlerken ons altın 2057 doları gördükten sonra 1983 dolara kadar çekildi. Küresel ETF altın pozisyonlarının bu hafta 45 tondan fazla artış kaydetmesi ve bir yılın en yüksek seviyesine ulaşması dikkat çekiyor.

Pay piyasalarında Borsa İstanbul, 24 Şubat’ta Ukrayna’nın işgaliyle 1851 puanı gördükten sonra 2053,85’ten haftayı kapattı. ABD Dow haftayı 33.342, Alman DAX 13,655, İngiliz FTSE 100 7.150 ve Çin Şangay 3.309 puanla kazançla kapattılar.

14-18 Mart haftasında piyasalar yurtiçinde bütçe dengesi, Merkez Bankası (TCMB) faiz kararı, ABD’de ÜFE, FED faiz kararı, konut başlangıçları, sanayi üretimi, ikinci el konut satışları, Euro Bölgesi’nde sanayi üretimi ve TÜFE, İngiltere’de BOE’nin faiz kararı, Japonya’da sanayi üretimi, TÜFE, BOJ’un faiz kararı, Çin’de ise sanayi üretimi ve perakende satışlar takip edilecek.

Bu hafta Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 3,17, altının gram satış fiyatı yüzde 4,87, dolar/TL yüzde 3,25, euro/TL yüzde 3,79 değer kazandı. Buna göre yurtiçinde 1000 TL’lik bir yatırım borsada 1031,7 lira, altında 1048,7 lira, dolarda 1032,5 lira, euroda 1037,9 lira oldu.

Yatırım araçlarında haftalık performans şöyle gerçekleşti:

BIST 100… Borsa İstanbul (BIST) 100 en düşük 1.963,76, en yüksek 2.068,27 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 3,17 artarak 2.053,85 puandan tamamladı. Endeksin küresel piyasalara paralel pozitif yönde hareket etmesi bekleniyor. Analistler, Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin haber akışının yatırımcı fiyatlamalarında temel faktör olmaya devam ettiğini belirtirken 1.950 puanın destek, 2.090 seviyesinin direnç konumunda olacağını öngörüyor.

DOLAR/TL… ABD doları yüzde 3,25 değer kazanarak haftayı 14,7310 liradan kapattı. 4 Mart haftasında kur korumalı TL mevduatın etkisiyle yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 1,7 milyar dolar azalarak 215,8 milyar dolardan 214,1 milyar dolara geriledi. FX korumalı mevduat 539 milyar lira olarak hesaplanırken KKM’ye rağmen dövize olan ilgi sebebiyle kurdaki yüksek artış dikkat çekti. Doların yükselişinde ABD’deki yüksek enflasyon sebebiyle FED’in şahin tavrı etkili oldu. Kurda 15,5 direnç, 14,5 destek konumunda öngörülüyor.

EURO/TL… Euro yüzde 3,79 artışla 16,1730 liraya yükseldi. Parite kaynaklı yükselişte ECB’nin şahin kanala girebileceği endişeleri kurda euro lehine döndü. Euro/TL’de destek 16 lira, direnç 16,5 seviyelerinde bulunuyor.

ALTIN… Ukrayna gerginliği altın fiyatlarını yüksek tutuyor. Barış görüşmelerinin başlamasıyla 1983 dolara kadar düşen ons altında 2050 dolarlar hâlâ hedef olarak duruyor. Gerginliğin devam etmesi altın fiyatları 2000 dolar çizgisinde tutacak gibi görünüyor. Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 4,87 kazançla 934,00 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 4,89 artışla 6.176,00 liraya yükseldi. Geçen hafta sonu 1.439,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı da 1.509,00 liraya çıktı.

PETROL… Pandeminin etkileriyle yüksek seyreden petrol fiyatları Rusya – Ukrayna savaşıyla birlikte tap yaptı. 132 dolara kadar çıkan petrol 112 dolar seviyesine inmesine karşılık hâlâ fiyatlarda yükseliş potansiyeli bulunuyor. Petrol şirketlerinin ortaklıklarını sona erdirmesi, küresel lojistik şirketlerinin de Rusya’ya yaptırım uygulamasıyla petrol fiyatlarında arz kaynaklı sert dalgalanmaların olabileceği tahmin ediliyor. Brent petrolde 105 dolar destek, 120 dolar direnç olarak görülüyor.

KRİPTO PARA… Ukrayna gerginliği ile 30 bin dolarlı seviyeye inen pazarın lider parası Bitcoin, ABD Başkanı Joe Biden’ın kripto para kararnamesi imzalayacağına dair yaptığı açıklamalarla 42 bin dolar seviyesine ulaştıktan sonra gelen satışlarla 38.800 bin dolara geriledi. Diğer yandan işgalden bu yana Ukrayna’ya yapılan kripto para bağışı 60 milyon doları geçti. Söz konusu gelişmelerle Bitcoin, haftayı yüzde 5,31 kayıpla kapattı. Piyasanın ikinci parası Ethereum da yüzde 4,9 değer kaybederek 2.560 dolardan işlem gördü. Piyasada tek değer kazanan yüzde 1,56 ile Terra oldu. En fazla değer kaybeden paralar yüzde 12,3 ile Solana, yüzde 10,1 ile Cardano olarak kayıtlara geçti.