Deniz DİKMEN

Farklı bir kıtayı keşfetmek, uzun yolculuklar yapmak benim için her zaman çok keyiflidir. Tüm kıtaların birbirinden çok farklı olması hep heyecanlandırmıştır ve ne zaman farklı bir kıtaya gitsem başka bir gezegene gitmiş gibi hissederim kendimi. Avustralya ayrı bir dünya, Afrika ayrı bir diyar, Kuzey Amerika bambaşka bir enerjidir. Her kıtanın hem coğrafyası hem insanı, kültürü ve tarihi birbirinden çok farklıdır ve kendi kıtasından dış dünyaya bakışı da çok farklıdır.

Paris Charles de Gaulle Havalimanı’nda Fortaleza uçağını beklerken beni yine çok değişik bir heyecan sarmıştı. Çünkü, Güney Amerika kıtasına gidip orda uzunca bir süre değişik bölgeleri gezecektim. İstanbul’dan Paris aktarmalı uçacaktık ve Güney Amerika kıtasında ilk durağımız Brezilya’nın Fortaleza kenti olacaktı. Yola bu duygularla çıktık.

Brezilya’nın Fortaleza kenti bizi pek de sıcak karşıladı. Güneş bizi ısıtarak sardı adeta. Fortaleza  kıtanın kuzeydoğusunda çok stratejik bir noktada yer alıyor. Burası Koloniyal dönemlerde Avrupa’dan gelen gemiciler için Güney Amerika kıtasında ilk yanaştıkları liman ve ilk ayak bastıkları toprak olarak biliniyor. Kent günümüzde Brezilya’da Ceara eyaletinin başkenti konumunda. Kentin 3 milyona yakın nüfusu ile Brezilya’nın beşinci büyük kenti. Fortaleza, Portekizce ‘kale’ anlamını taşıyor ve 1726 senesinde kurulmuş olan bir kent. Sahil kesimi hilal şeklinde olan şehir, Pajeu Nehir’inin kıyısında konumlanıyor. Ama, benim size bugün anlatacağım yer görünce çok sevdiğim beğendiğim Quebrada. 

Ceará eyaletinde, Fortaleza'nın yaklaşık 160 kilometre güneydoğusunda yer alan bir zamanların sakin balıkçı köyü  Quebrada.  Onlarca yıl önce maceraperestleri buraya çeken, bölgenin en sembolik sahil kasabalarından biri. Brezilya'nın güneşli kuzeydoğu kıyılarında saklı Canoa Quebrada, bir destinasyondan ziyade bir histir. Ham güzelliğin, rahat ritimlerin ve bir tutam bohem ruhun baş döndürücü bir karışımı burası. Çok özel bir mekan zira, Praia de Canoa Quebrada 1970 li yıllarda Avrupalı hippiler tarafından keşfediliyor ve çok seviliyor. O döneme kadar burada sadece yerel balıkçılar ve Kızılderililer yaşarmış. Yerel insanların misafirperverliği ve doğanın büyüsü ile Fransa ve İsviçre gibi Avrupa ülkelerinden gelen hippiler burayı çok sevmiş, buraya yerleşmiş ve zamanla yerlilerle evlenmişler ve böylece burada güzel bir insan mozaiği oluşmuş.

Korsanlar ve efsaneler

Korsanların ve efsanelerin zengin tarihi, yerel kültüre nüfuz etmesi bize burada bir sürpriz yaptı. Bir uçurumun yüzüne oyulmuş hilal ve yıldız sembolü, Canoa Quebrada'nın alametifarikası haline gelmiş Şehrin girişinde de olan bu ay yıldız amblemi 1970 yıllarda yerel zanaatkar Francisco Fernandes Pinto tarafından tasarlanmış. İlhamını Halley Kuyrukluyıldız’ından ve Türkiye, Tunus gibi ülkelerin bayraklarından ve o ülkelerin korsanlarından gelen hediyelik eşyalardan almış sanatçı.

Turizm, balıkçı topluluğunda değişimlere yol açtı. Pousadalar (pansiyonlar) çoğaldı ve sokaklar asfaltlandı. İronik bir şekilde "Broadway" olarak adlandırılan ana cadde artık barlara, restoranlara ve hediyelik eşya dükkanlarına ev sahipliği yapıyor.

Canoa Quebrada'yı ziyaret edenler çeşitli aktivitelerin tadını çıkarabilirler. Kumullar boyunca 4x4 araçlarla yapılan gezileri, kum tepelerinden dik bir şekilde Lagüne doğru hızlıca sürdüğümüz araçların verdiği adrenalin ve Atlantik Okyanusu’nun nefes kesici manzaralarını sunuyor. En yüksek kumullardan sıcak lagünlere zip-line yapmak da tercihlerden biri olabilir.

Ayakkabılarımızı çoraplarımızı çıkarıp yalınayak upuzun ve pırıl pırıl sahilde dostlarla birlikte uzun yürüyüşler yapıyoruz. İstediğimiz gibi bu mis gibi sahillerde koşup muhteşem deniz havasını içimize çekiyoruz. Rüzgar yumuşak yumuşak yüzümüzü okşuyor. Bembeyaz kum tepeleri rüzgarın etkisiyle değişik şekiller almışlar. Gökyüzü değişik mavi tonlarda bize eşlik ediyor. İnsanlar güzel, doğa güzel daha ne olsun. Bu Kumtepelerinde ve kum tepelerin arasında biriken su havzalarında gün boyu çok eğleniyoruz. Geleneksel Jangada tekne turları, uçurumları keşfetmenize olanak tanıyor. Canoa Quebrada, geçirdiği dönüşüme rağmen benzersiz karakterini koruyor ve size ayrı bir gezi fırsatı sunuyor.

Gün boyu kum tepelerinde resmen çocuklar gibi oynadıktan sonra yorulmuş olarak buggyleri yerine bırakıp Praia de Canoa Quebrada’da bulunan Araçlati köyünü de geziyoruz. Burası çok huzurlu bir yere benziyor. Köyün şirin sokaklarından bu sonsuz kumsallar enfes görünüyor. Denizin dalgaları beyaz köpükleriyle gerçekten birer dantel gibi denizi süslüyor. Çevredeki minik evler, çiçekler, çalılar, her şey çok tatlı ve bu köye çok yakışıyor.

Hippiler gözümün önüne geliyor

1970’lerde buraya gelen hippiler gözümün önüne geliyor. Burayı sevmekle ne kadar haklılarmış. Bu kent Brezilya’nın ve yerel kültürün ruhunu çok güzel yansıtıyor. Akşamları ise, herkes bu caddede buluşup Reggae müziği dinliyor, dans ediyor eğleniyor.

Köydeki evler çoğunlukla tek katlı ve renkli. Bazı evlerde çok tatlı duvar resimleri var. Quebrada'da graffiti sanatı yaygın olarak görülmektedir. Bu sanat, duvarlarda ve sokaklarda çeşitli temalarla kendini gösterir. Grafiti, sosyal mesajlar, kültürel ifadeler ve sanatsal tasarımlar için bir platform sunar. Bu sanat, Quebrada'nın sokak kültürünün önemli bir parçasıdır ve bölgenin estetik görünümüne önemli katkıda bulunuyor. Duvarları rengarenk papağan ve çiçek figürleri ile süslemişler. Dükkanlarda rengarenk mayolar, pareolar, şapkalar, güneş gözlükleri, aksesuarlar, el işi dekoratif eşyalar ve turistik hediyelik eşyalar satılıyor. İnsanlar çok güler yüzlü. Keyifle bu minik çarşıyı ve köyü gezip tekrar sahile dönüyoruz.

Sahilde bulunan bir tatil köyünün bahçesinde palmiye ağaçların altında nefis denizi ve dalgaları seyrederek ve yerel meyvelerden yapılmış tropik meyve suyu içerek günün yorgunluğunu atıyoruz. Bütün gün güneşin ışınları, denizin dalgaları ve rüzgarın sesi bize tatlı bir yorgunluk vermiş. Ciğerlerimiz mis gibi temiz havayı almış olmanın mutluluğu içinde. Pek adını bile duymamış olduğumuz Atlantik Okyanusu’nun diğer yakasında bulunan bu beldeden ne çok keyif aldık. İnsanın alışık olduğu ortamlardan kopup, böylesi doğal, güzel yeni mekanlara gelmesi ruhunu özgürleştiriyor. Brezilya'nın kuzeydoğusundaki bir zamanlar ücra bir plaj olan Canoa Quebrada, adeta uluslararası bir sansasyona dönüşmüş. İngiliz televizyon dizisi "Celebrity Race Across the World", bu sahil cennetini ilgi odağı haline getirmiş. Canoa Quebrada'nın mütevazı bir balıkçı köyü olarak geçmişi, cazibesini daha da artırıyor. Fransız Yeni Dalgası yönetmenleri, 1960'ların altın rengi kumsallarını keşfedip birçok film için mekan olarak kullanmış bu şirin yeri. Onların gelişiyle bölge, huzur arayan film yapımcıları ve hippi gezginler için bir cennete dönüştü. Kasabanın bohem ruhu, yeni kazandığı şöhrete rağmen hâlâ varlığını sürdürüyor. Doğal dram, macera ve rahat ritmin bir araya geldiği Canoa Quebrada, sizi yavaşlatmak için tasarlanmış bir yer gibi hissettiriyor. Kayalıklar ve deniz, hamaklar ve müzik arasında, gezginlerin Ceará sahilinin bu köşesine tekrar tekrar dönmesi şaşırtıcı değil.

Gezimizin devamında Brezilya’da birçok yer görmüştük. Olağanüstü İguazu’yu ve elbette muhteşem kumsalları ve doğası ile Rio de Janeiro’yu da keşfetmiştik. Güney Amerika’yı çok sevdik.

İnşallah, yakın bir zamanda Güney Amerika’nın diğer kesimlerine de gidebiliriz ve oradaki farklı coğrafyaları, kültürleri ve insanları deneyimleyebiliriz ve ruhumuz yine özgürlüklere yelken açar. Bir gün sizin de bu muhteşem yerlerde olmanızı diliyorum.