Bölgedeki emsal oranı, deprem sonrası artan yapısal güvenlik hassasiyetleri ve yatırımcı talepleri doğrultusunda önceki 0.50 seviyesinden 0.70’e yükseltildi. Bu değişiklik, sanayi parsellerinde daha fazla kapalı alan inşa edilmesine olanak sağlayarak, üretim hacminin artırılmasını mümkün kılıyor.

Konuyla ilgili yapılan teknik çalışmalar kapsamında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanan mikrobölgeleme, zemin etütleri ve depremsellik analizleri tamamlandı. Ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından da kabul edilen yeni imar planı revizyonu, bir haftalık askı sürecinin tamamlanmasının ardından yürürlüğe girecek. Bu süreçte tüm detaylar teknik ve bilimsel temellerle incelendi.

Çardak OSB Yönetim Kurulu Başkanı İ. Okan Konyalıoğlu, yapılan düzenlemenin sanayicilere büyük avantaj sağlayacağını belirtti. Konyalıoğlu, “Sanayicimizin mevcut alanlarını daha etkin kullanmasını sağlamak ve üretim kapasitesini artırmak amacıyla önemli bir adım attık. Zemin analizleri ve depremsellik verileri ışığında bu düzenlemeyi hayata geçirdik. Yeni emsal oranıyla yatırımcılarımız, aynı parselde daha geniş üretim tesisleri kurabilecek” ifadelerini kullandı.

Yeni emsal artışıyla Denizli Çardak OSB’nin sadece üretim kapasitesi açısından değil, aynı zamanda yatırım cazibesi bakımından da öne çıkması hedefleniyor. Başkan Konyalıoğlu, bölgenin güçlü altyapısı, çevreye duyarlı yapısı ve yatırım dostu yaklaşımıyla Türkiye sanayisine örnek bir merkez haline gelmek istediklerini vurguladı.

Bu imar değişikliği, bölgenin ekonomik büyümesine ve istihdamına da pozitif katkılar yapması bekleniyor. Yatırımcıların daha geniş kapalı alanlarda üretim yapabilmesi, Çardak OSB’nin bölgesel kalkınmada lokomotif konuma yükselmesini sağlayabilir. Böylece OSB, yeni yatırımların ve üretim kapasitesinin artmasıyla birlikte bölgenin ekonomisine ve istihdamına önemli katkılar sunacak.

Denizli Çardak OSB’de gerçekleşen bu emsal artışı, hem mevcut firmaların büyümesini destekleyecek hem de yeni yatırımcıların bölgeye ilgisini artıracak sürdürülebilir ve güvenli bir yapılaşma döneminin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.