DERİN UĞULTU - 8: BAYRAMPAŞA DEPREM RİSKİ
Yüzölçümü 9,54 km² olan, 11 mahallesiyle 274,735 nüfusa sahip olan Bayrampaşa, İstanbul'un stratejik ilçelerinden biridir.

Yapı stokunu incelediğimde;
*1980 öncesi yapılmış, 8295 binası toplam yapı stokunun %40’ını
*1980-2000 arasında yapılmış 10,240 binası toplam yapı stokunun %49’unu
*2000 yılı sonrası yapılmış 2417 binası toplam yapı stokunun %11’ini oluşturur.

Bu verilerden toplam yapı stokunun %89’unun depremden önce yapılmış eski tip binalardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu binaların büyük bir kısmı müteahhit yapımı. Hazır beton kullanılmamış, zemin etüdü olmayan, demirleri korozyona uğramış, yapı denetim hizmeti almamış, belediye tarafından denetlenmemiş binalardır.
Toplam yapı stoğunun %51’i,1 ve 4 kat arası olan bu binaların %77’si betonarme olarak inşa edilmiştir. Ancak %22’lik kısmı yığma binalardan oluşmaktadır.
Vs30 kayma dalgası hızlarına göre ilçenin tamamını incelediğimde. İlçenin %80’ninde Vs30: 150-250 m/sn. hızların hakim olduğunu orta altı ile çok kötü zemin arasına sıkıştığını gördüm. Kalan %20’si ise 300-800 m/sn. arasında orta ve üstü bir zemine sahiptir.

*PGA (En yüksek yer ivmesi) - 0,15 g -0,28 g arasında.
*PGV (En yüksek yer hızı) - 10,1 cm/s -25 cm/s arasında.
O halde, kısaca özetleyecek olursam, yapı stokunun %89’u eski binalardan oluşan, zeminin %80’i kötü ve orta altı arasında olan 274,735 vatandaşımızın ikamet ettiği bir ilçede beklenen büyük İstanbul depremi olursa sonuç ne olacaktı?
İBB ve Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesinin hazırlamış olduğu en son rapor olan Haziran 2020 verilerine göre;
*Çok ağır hasarlı yıkılabilecek 614 bina,
*Ağır hasarlı, en kötü deprem sonrası yıkılacak 1182 binaya göre,
*Olası minimum can kaybı 520 kişi,
*Ağır yaralı 340 kişi olacağı öngörülmüş.
Bu sonuçlara göre oluşabilecek geçici barınma ihtiyacı ise 23,064 hane.

Bu sonuçtan sonra Bayrampaşa’da ikamet eden vatandaşlarımızın aklından geçen soru ise sanırım en çok can kaybı olacak mahaller hangileridir?
-Muratpaşa
-Yıldırım
-Kartaltepe
-Altıntepsi

Bu mahallelerde oturan vatandaşlarımızın binalarına deprem analizi yaptırmalarını tavsiye ederim.
Ülkemizde denetim mekanizmaları başlangıçta hep işimizi zora koşacak maliyet arttırıcı unsurlar olarak görülmüştür. Ancak yapı denetim firmalarının gerekliliği zaman içerisinde kabul görmüş ve varlığının önemi anlaşılmıştır. Önceleri, yapı denetim için para ödeyen müteahhitler denetim konusunda bazı eksikliklere göz yuman firmaları tercih etseler de, en son uygulanan havuz sistemiyle ödemeyi yapan müteahhitle yapı denetim firmasının bağlantısının kesilmesi denetimin daha gerçekçi yapılmasına neden olarak amacına uygun hale getirilmiştir.
Ancak binaların zemin denetlemelerinin yapılmasının neden hala yapı denetim sistemine dahil edilmediği konusu beni hep rahatsız etmiştir. Yani düşünsenize zemin etüdü yapılırken ve zemin iyileştirmesi yapılırken, yapı denetim sistemi devre dışı. Statik açıdan hesaba katılacak tüm zemin verileri eksik olan bir bina düşünün, üst yapı kısmı çok iyi denetlenmiş. Ancak bina gerçek anlamda zemine göre inşa edilmemiş.
Ne kadar saçma…!
Oysa zemin verileri, binanın depremde yıkılmamasını sağlayacak kadar önemlidir.
Buradan yetkililere sesleniyorum, uygulamada yapılan bu yanlışlığa lütfen en kısa sürede son verin. Zira zemin ihmale gelmez. Yapı denetim sisteminde zemin denetlemesinin devre dışı bırakılması büyük bir hatadır.
Yapı denetim firmalarında Jeoloji ve Jeofizik Mühendisi denetmenler mutlaka çalışmalıdır. En az 5 yıllık mesleki denetim şartını sağlayan mühendisler zemin etüdü, veri raporlarını denetlerken. Geoteknik konusunda uzman olan İnşaat Mühendisleri de geoteknik raporları denetlemelidir. Bu denetimler hem raporlarda hem de arazide uygulama yapılırken yapılmalıdır. Aksi taktirde belediyelerde yeni işe başlamış mühendislerin bu denetlemeleri yapmaya ne zamanları ne de tecrübeleri yetmeyecektir.