ENDİŞESİ EKONOMİDE NİSAN SENDROMU VAR
31 Mart yerel seçimlerinden sonra fiyatların artacağı görüşü toplumun hemen her kesiminde giderek yayılıyor. Seçimlerin ardından dövizin, altının artacağı, peşi sıra zamların yapılacağı beklentisi sadece yurt içinde değil yurt dışında da dillendiriliyor. Hal böyle olunca tüketiciler, "yarın bugünden pahalı" düşüncesiyle hareket edip stokçuluk yapmaya çalışıyor. Kredi kartlarındaki harcamaların artışı da bunun göstergesi

Türkiye, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere odaklanırken ekonomide de “nisan
sendromu”nun yaşandığına yönelik işaretler görülmeye devam ediyor. Vatandaşların “bugün
almazsam yarın daha pahalı olur” endişesi ile zaman kaybetmeden almayı düşündüğü ifade
ediliyor. Merkez Bankası’nın 1 Mart ile biten haftaya ilişkin verilerine göre, banka kartı ve
kredi kartı işlemleri tutarı önceki haftaya göre yüzde 15 artışla 262.6 milyar TL olması da
bunun bir göstergesi. Seçimlerden sonra fiyatların daha da artacağı düşüncesi, kartlı
harcamalarda yeni rekora neden olmaya devam ediyor. Kredi kartı harcamalarının artmasının
bir diğer unsurunun da taksitlere ve harcamalara getirilmesi planlanan sınırlama. Dar
gelirliler ekonomilerini kredi kartı ile döndürmeye çalışırken harcamalara sınırlandırma
getirileceğine yönelik açıklamalar, “Nisan ayından sonra satın alamam” düşüncesinin
yerleştiğini gösteriyor.
Stokçuluk devam ediyor
Banka faizlerinin ortalama yüzde 53, enflasyonun da yüzde 67’leri aşması, seçimin ardından
faizlerin daha da yüksek seviyeye gelebileceği endişesine neden oluyor. Hazine ve Maliye
Bakanı Mehmet Şimşek’in, “Enflasyonu artıracak adımları atmayız” açıklamalarına rağmen
tüketiciler “fiyatlar daha da artacak” endişesi ile stokçuluk yapıyor. Parası olan nakit,
olmayan ise kredi kartı ise alım yapıyor. Uluslararası çevreler de yerel seçimlerin ardından
Türkiye7de enflasyonun daha da artacağı görüşü hakim. Yapılan analizlerde, ekonomi
yönetiminin çok ciddi adımlar atması gerektiğine vurgu yapılıyor.
Uluslararası ekonomi çevreleri de Türkiye'nin yerel seçimlerden sonra inatçı şekilde yüksek
seyreden enflasyonu düşürmek için daha fazla politika adımı atması beklendiğine dikkat
çekerek yıllardır yükselen fiyatlar nedeniyle zaten zor durumda olan Türk halkının daha fazla
mağdur olacağını düşünüyor.
Mehmet Şimşek 'sabır' istedi
Hane halkı ve yatırımcıların, Merkez Bankası'nın 2023 Haziran ayında yüzde 8,5 olan faiz
oranını yüzde 45'e çıkararak yaptığı U dönüşünün, geçen ay yüzde 67'yi aşan enflasyonu
dizginlemek için tek başına yeterli olup olmadığı konusunda şüphelerinin olduğuna
değinilirken, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in, geçen yıl benimsenen Ortodoks
politikaların bu yıl içinde fiyatlarda rahatlama sağlayacağını söyleyerek sabır çağrısında
bulunduğu belirtiliyor.
Analiz haberlerde ise “Şimşek, büyük vergi değişiklikleri planlamadığını belirtirken, Merkez
Bankası da enflasyonun önümüzdeki aylarda tahminlerin üzerinde seyretmesi halinde faizleri
daha fazla artıracağını işaret eden açıklama yaptı. Ancak Şubat ayı enflasyon verilerinin
beklenenden yüksek çıkması ve iç talebin yüksek seyretmeye devam etmesi, Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın iktidardaki AK Parti için sıkı bir kampanya yürüttüğü 31 Mart seçimleri
sonrasına kadar daha fazla mali ve parasal adım atılacağına dair beklentileri artırdı” deniliyor.
Politika ilacının acılığı hissedilecek
Koç Üniversitesi öğretim Üyesi ve eski Merkez Bankası ekonomisti Prof. Dr. Selva Demiralp
da, “Yerel seçim döngüsü sona erdiğinde, para ve maliye politikaları kısa bir aradan sonra
muhtemelen yeniden sıkılaşacaktır. Yıl ortasına kadar politika ilacının tüm acılığını tadacağız.
Enflasyon en azından o zamana kadar yükselecek, asgari ücrete yapılan zamlar ve diğer mali
adımlar ise eriyecek” görüşünü aktardı.
Öte yandan JPMorgan'ın, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın nisan ayında 500 baz
puanlık faiz artışı beklediği belirtilirken, yeni bir asgari ücret artışının enflasyona daha da
zarar vereceği yönünde görüşlerin hakim olduğu ifade ediliyor.
"Veriler ışığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzun süredir yüksek faize karşı çıkması ve son
yıllarda beş merkez bankası başkanını görevden almasının yol açtığı hayat pahalılığı,
enflasyonun düşeceğine dair derin karamsarlığı artırıyor" yorumunda bulunulan analizlerde,
kredi kartında yaşanan harcama artışlarına da yer veriliyor. Uzmanların, hükümetin iç talebi
soğutmak için kredi kartı harcamalarını azaltacak önlemler alabileceği yönündeki
söylemlerine de dikkat çekiliyor.
Enflasyon öngörüler kadar düşmeyecek
Reuters’te yer alan bir analizde ise şu ifadeler kullanıldı: “Geçen mayıs ayında yeniden
seçilmesinin ardından Erdoğan, tükenen döviz rezervleri ve yükselen enflasyon beklentileri
arasında işleri yoluna koymak için yeni bir kabine ve merkez bankası yönetimi atadı. Yabancı
yatırımcılar faiz artışlarından faydalanmak için geçen yılın sonlarında Türk tahvilleri almaya
başladı. Ancak son bir hafta içinde, AK Parti yaklaşan seçimlerde İstanbul ve diğer büyük
şehirleri muhalefetten geri almaya çalışırken Erdoğan'ın enflasyonla mücadele etme iradesini
kenara bıraktı. Türkiye'nin en büyük iş grubu TÜSİAD'ın baş ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç,
yıllık enflasyonun mayıs ayından sonra baz etkileri nedeniyle düşeceğini ancak güçlü iç talep
nedeniyle Merkez Bankası'nın öngördüğü kadar düşmeyeceğini söyledi."
Öte yandan Reuters'in anketine göre yıllık enflasyon yıl sonunda %42,7 ile Merkez
Bankası'nın tahmininden daha yüksek bir seviyeye çıkacak.