SON DAKİKA
GÜNDEM Pazar 06 Mart 2022 02:12

ENFLASYONUN NEREDE DURACAĞI BELLİ DEĞİL

Rusya – Ukrayna savaşının ne zaman biteceğine dair seyrin tahmin edilemez olması, çatışmaların bölgeye yayılma ihtimali, tedarik sıkıntısı, girdi maliyetlerinin giderek artması ve enerji ile gıda fiyatlarında yaşanan yüksek dalgalanmalar ülkelerde enflasyonları belirsiz seviyelere taşıyor.

Enflasyonun nerede  duracağı belli değil

Sedat YILMAZ

Dünyanın en büyük sorunu ölçülemeyecek seviyeye gelen jeopolitik riskler ve buna bağlı yükselen enflasyon. Enerji ve gıda kaynaklı fiyat artışları hız kesmeden devam ederken küresel enflasyon öngörülemez hale geliyor. Fiyatların her ay en az yüzde 2 ve daha üzerinde artış kaydettiği dünyada enerji ve tarım kaynakları üzerinde yoğunlaşan ve derinleşme ihtimali bulunan sıcak çatışmalar soruna daha büyük ve girift bir boyut kazandırıyor.

Enerji merkezi Rusya ve gıda merkezi Ukrayna arasında süren savaş tüm şiddetiyle sürerken barışa yönelik herhangi bir emare gözlenmiyor. Rusya – Ukrayna savaşının ne zaman biteceğine dair seyrin tahmin edilemez olması, çatışmaların bölgeye yayılma ihtimali, tedarik sıkıntısı, girdi maliyetlerinin giderek artması ve enerji ile gıda fiyatlarında yaşanan yüksek dalgalanmalar ülkelerde enflasyonları belirsiz seviyelere taşıyor.

Bölgede savaş gerginliği Türkiye’yi de ekonomik yönden etkiliyor. Ocak ayını yüksek enflasyonla kapatan Türkiye, Şubat’ta da aynı trendi korudu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre tüketici fiyatları (TÜFE) Şubat’ta yüzde 54,44’e, üretici fiyatları (ÜFE) yüzde 105,01’e yükseldi. Şubat’ta aylık TÜFE yüzde 4,81, ÜFE yüzde 7,22 olarak gerçekleşti. Gıda ürünlerinde KDV indirimine rağmen fiyat artışlarını durdurmak giderek imkansızlaşıyor.

Enerji fiyatları katlanıyor

Rusya – Ukrayna savaşının bölgesel yayılma özelliği göstermesi, riskler sebebiyle İran dahil OPEC ülkelerinin tedarikte yetersiz kalması ve üretimde fiyat yükseltici politikalar uygulaması, petrol ile beraberinde doğalgaz fiyatlarını yükseltiyor. Petrolün varili son olarak 120 doları, doğalgaz fiyatları 200 euroyu test etti.

Ukrayna işgalinin uzaması, taraf ülkelerin barış görüşmelerinde ilerleme sağlayamaması, gerginliğin artmasıyla Rusya’ya yönelik yaptırımların enerji sektörünü hedef alması, buna karşılık Rusya’nın yüksek oranda güç kullanması ve savaşa yeni ülkelerin katılım ihtimali, 2008 yılında Çin’in ithalatını üç katına çıkarması sonucu 148 dolara kadar çıkan petrol fiyatına yeni bir tarihi zirve yaşatacağı endişelerine yol açıyor. Petrol Haziran 2008’de 148 doları gördükten sonra aynı yıl küresel krizin başlamasıyla Aralık ayında 36 dolara kadar gerilemişti.

Ukrayna işgalini durdurmak için batı ülkelerinin Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımları arasında Rus enerjisine olan bağımlılığın azaltılması da yer alıyor. Özellikle Almanya’nın Kuzey – Akım 2 projesine yönelik ruhsatlandırmanın iptali ile ilgili gelişmeler petrol ve doğalgaz ihracatçısı Rusya’yı yeni arayışlara yönlendiriyor. Başta Avrupa olmak üzere batının doğalgazda LNG’ye yönelmesi, enerji ihracatçısı Rusya’ya ciddi bir müeyyide olacağı tahminleri yapılıyor. Avrupa’nın petrol ve doğalgazda Rusya ve ardından Norveç’e bağımlılığı enerji tedarikinde yeni haritaları gündeme getiriyor. Avrupa’da sadece Almanya yüzde 50 oranında Rus gazına bağımlı bulunuyor.

Tedarik zinciri daralıyor

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde sivil – asker ayrımı yapmaksızın her noktayı bombalaması enerji fiyatlarında her geçen gün artışa sebep oluyor. Son olarak Ukrayna’daki Avrupa’nın en büyük nükleer santraline yönelik bombalı saldırı küresel enerji fiyatlarını artırdı. Tedarik noktasında talebi karşılamayan arz sebebiyle alternatif kaynakların devreye giremediği bu ortamda enerji fiyatları piyasalarda beklenmedik seviyeleri ortaya çıkarıyor.

Rusya ise elindeki avantajları iyi kullanarak yaptırımlara direnmeye çalışıyor. Rusya bankalarının SWIFT sisteminden çıkarılması, FX rezervler ve servet fonlarını etkisiz hale getiren yaptırımlar enerji ihracatçısı Rusya’yı ne kadar etkileyecek bugün için bunu ölçmek oldukça zor görünüyor.

Batının Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımlarına karşılık küresel enerji şirketi Shell’in Rusya’dan varil başına 28,50 dolar indirimle petrol aldığını duyurması şaşkınlık oluşturdu. Shell, Ukrayna işgali sebebiyle 28 Şubat’ta Rusya’daki petrol projelerinden çekileceğini açıklamıştı.

Analistlere göre, sadece fiyat artışları belirli dönemler olarak değil tedarik zincirindeki darboğaz endişeleri sebebiyle de enflasyon beklentileri genele yayılıyor. Söz konusu ortamda merkez bankaları politik esnekliğini kaybederken ülkelerin büyüme, istihdam ve üretim kapasiteleri düşüyor.

Önümüze gelen fırsat

Avrupa’nın Rus petrol ve gazına bağımlılığı sebebiyle yeni enerji kaynaklarına başvurması muhtemel görünüyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in “Avrupa olarak hâlâ Rusya’ya bağımlıyız. Tedarikçilerimiz çeşitlendirilmeli ve yenilenebilir enerjiye yatırım yapmalıyız. Bu stratejik bir yatırım olacak” demesi, Karadeniz ve Akdeniz’de petrol ve doğalgaz arayan ve birçok yerde enerji kaynağı tespit eden ve bir kısmını bulan Türkiye’yi yakın gelecekte enerji merkezi haline getirmesi ihtimalleri üzerinde duruluyor.

Analistlere göre, kömür ve çelik birliği olarak kurulan AB’nin yeniden kömüre dönmesi muhtemel görünmüyor. Zira Avrupa kömürde de yine Rusya’ya bağımlı. Avrupa ya çevre kirliliğini göze alıp yeniden kömüre dönecek ya da nükleer santrallere ağırlık verecek. Gaz konusunda da bugün enerji boru hatlarıyla bir merkez konumunda olan Türkiye’nin yüksek oranda bulacağı enerji kaynaklarını satın almak zorunda kalacak.

Aynı analistlere göre, Rusya’nın enerji ihracatında batı yerine doğuya yönelmesi durumunda Türkiye yine avantajlı konuma geçiyor. Burada Trans Hazar boru hattından geçirilerek Avrupa’ya ulaştırılması planlanacak Azeri ve Türkmen gazı ancak Türkiye’den taşınabilecek. Orta Asya gazının Avrupa ulaştırılması da Türkiye’nin diğer avantajlarından biri olarak öne çıkıyor. Çünkü gaz almak isteyen Avrupa, Türkiye ile anlaşmak zorunda bulunuyor.

Diğer yandan Rusya’ya olan bağımlılığını giderek azaltan Türkiye, elinde bulundurduğu LNG terminalleriyle enerji açısından Avrupa’nın alternatif enerji merkezlerinden biri şeklinde görülüyor. Özellikle Türkiye’nin Saros körfezine 5’inci LNG terminalini kuracak olması da enerji politikalarındaki sağlamlığı ortaya koyuyor.

Gıda fiyatları tehdit unsuru

Gıda tarafında Ukrayna işgalinin başladığı tarih olan 24 Şubat’tan bu yana buğday fiyatları yüzde 22, mısır fiyatları yüzde 7 arttı. Tahıl Fiyat Endeksi, yükselen buğday ve mısır fiyatlarının etkisiyle aylık yüzde 2, yıllık ise yüzde 14,8 artış gösterdi.

Küresel ayçiçek yağı ihracatının yüzde 80’ini karşılayan Ukrayna ve Rusya’daki savaş nedeniyle yağ fiyatları aylık bazda yüzde 8,5 arttı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO), gıda fiyat endeksinin yıllık bazda yüzde 24 artışla 140,7’ye yükseldiğini açıkladı. Aylık bazda ise endeks yüzde 3,9 artış kaydetti. Jeopolitik riskler sebebiyle enerji ve gıda fiyatlarının aynı anda yükselmesi küresel enflasyon için ciddi bir tehdit unsuru olarak görülüyor.

FAO son raporunda ithalata bağımlı ülkelerin söz konusu durumdan ciddi etkilendiğini belirtiyor. Raporda iklim ve tarıma yönelik şartlar ile ihracat yapabilme ile ilgili endişelerin küresel gıda fiyatlarındaki artışa destek verdiği de vurgulanıyor. FAO raporunda gıda enflasyonunda en büyük itici gücün enerji, gübre ve yem olduğunun altı çiziliyor. Gıda üreticilerinin kârlılık açısından zor dönemler geçirdiği hatırlatılan raporda üreticilerin üretimden vazgeçme konusunda kararsız kaldıkları ifade ediliyor.

Buğday fiyatları zirvede

Diğer yandan Ukrayna’nın Rusya tarafından işgali buğday fiyatlarını son 14 yılın zirvesine ulaştırdı. Buğday fiyatlarındaki bu artış küresel gıda enflasyonunu da yukarı yönlü tetikliyor.

Chicago Borsasında (CBOT) buğday fiyatları kile başına 4 Mart'ta 12,09 dolarla 2008'den bu yana en yüksek seviyesini gördü. Böylece en temel gıda maddelerinden biri olan buğday fiyatları hafta boyunca yüzde 40’tan fazla artış gösterdi. Buğday fiyatının nerede zirve yapacağını tahmin etmek zorlaşırken, 2008’de kaydedilen 13,17 dolarlık zirveyi geçmesinin çok yakın olduğuna kesin gözüyle bakılıyor.

Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, tahıl ihracatında Rusya ve Ukrayna’nın global ölçekte bir yere sahip olduğunu belirterek, “Savaştan en çok etkilenecek buğday piyasası olacağını söyleyebiliriz. Zira iki ülkenin toplam buğday ihracatı dünya ihracatının yüzde 30’unu oluşturuyor. Geçen sezon 7,5 milyon ton buğday ithal ettik. Rusya’nın payı 2021’de yüzde 66, Ukrayna’nın payı ise yüzde 18,5 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye her yıl 18-20 milyon ton arasında buğday üretiyor. Tüketimimizden kalan fazlalığı un, buğday, makarna gibi ürünlerle ihraç ediyoruz. Aynı zamanda 2 ay sonra hasat başlıyor ve yakın pazarlardan da buğday ihtiyacımızı karşılayabiliriz” diyor.

Küresel ekonominin tek gündemi savaş ve enflasyon

Kovid salgını sonrası normalleşme ile birlikte gelen hızlı toparlanma sonucu artan enflasyonlar, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte zirve yapıyor. Enerji ve gıda fiyatları destekli enflasyondaki artışların nerede ve ne zaman duracağına dair hiçbir öngörü bulunmuyor.

Dünyada enflasyonlar bilinemeyen zirveleri kovalarken Türkiye’de de TÜFE’nin yüzde 54,44’e, üretici fiyatlarının (ÜFE) yüzde 105,01’e yükselmesi durumun vahametini gösteriyor. FED, dünyadaki fiyat artışlarına öne çekerken Mart ayından itibaren yükseltme ihtimali olan faiz oranlarına da imalı şekilde vurgu yapıyor.

Batı ülkelerinin Ukrayna işgali sebebiyle Rusya’ya uygulanan ekonomik ambargoların küresel ekonomide olumsuz etkiler yapacağı ve fiyat artışlarını hızlandıracağı şeklinde yorumlar gündemlerden düşmüyor.

Rusya’nın yaptırımlara karşı politika faizini yüzde 9,5’tan yüzde 20’ye çıkarması, S&P’nin Rusya’nın uzun vadeli döviz cinsinden BB+ ve yerel para cinsinden BBB- olan notlarını CCC-‘ye indirmesi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dış borç vermeyi ve Rusya dışındaki bankalara para yatırmalarını yasaklaması, Rusya dışına çıkacak turiste de 10 dolar harcama sınırlaması getirmesi dikkat çeken gelişmeler oldu.

Hafta boyunca bölgeden gelen haber akışı piyasaları etkilerken özellikle Avrupa’nın en büyük santrali Zaporijya Nükleer Santrali sahasındaki çatışmalar pay piyasalarındaki satışları artırdı. Dolar/Ruble paritesi bu gelişmelerle haftayı 48,24 değer kazancıyla rekor seviye olan 124’ten tamamlarken, Rusya'nın 5 yıllık CDS risk primi de 1.131 baz puan artarak 1.672 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Bu arada dolar endeksinde de kuvvetlenme sürüyor.  Dolar endeksi haftalık yüzde 2 yükselerek 98,5'le 25 Mayıs 2020 haftasından bu yana en yüksek haftalık kapanışını gerçekleştirdi.

Söz konusu gelişmelerle yurtiçinde Borsa İstanbul Bileşik Endeksi yüzde 1,96, altın yüzde 5,75, dolar/TL yüzde 2,78 değer kazanırken euro yüzde 0,13 değer kaybetti. Yurtiçi piyasalarda 1000 TL’lik yatırım borsada 1019,6 lira, altında 1057,5 lira, dolarda 1027,8 lira, euroda 998,7 lira oldu.

7 – 11 Mart haftasında piyasalar yurtiçinde; İşsizlik Oranı, Cari Denge, Sanayi Üretimi, TCMB Piyasa Katılımcıları Anketi, ABD’de; Dış Ticaret Dengesi, TÜFE, Michigan Tüketici Güven Endeksi, Euro Bölgesi’nde GSYH, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Faiz Kararı Toplantısı, Japonya’da GSYH, ÜFE, Dış Ticaret Dengesi ve Çin’de enflasyonu takip edecek.

Gelişmeler doğrultusunda yurtiçi piyasalarda performans şöyle oluştu:

BIST 100… Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi en düşük 1.912,23, en yüksek 2.047,01 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 1,96 artarak 1.990,75 puandan tamamladı. Analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 1.950 puanın destek, 2.040 seviyesinin direnç konumunda bulunduğunu belirtiyor.

DOLAR/TL… Uluslararası dolar endeksinin haftalık bazda yüzde 2 değer kazanması dolar/TL kurunu da yukarı çekti. ABD doları yüzde 2,78 değer kazanarak 14,2680 liradan haftayı tamamladı. Dolardaki yurtdışı kuvvetlenmesiyle birlikte kurda yükselişlerin olacağı tahmin ediliyor. Kurda direnç 14,5, destek 14 lira civarında seyrediyor.

EURO/TL… Avrupa Birliği parası euro, TL karşısında  yüzde 0,13 değer kaybederek 15,5820 liraya geriledi. Euro/dolar paritesindeki düşüş TL’ye yaradı. Kurda 16 lira direnç, 15 lira destek konumunda.

ALTIN… Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden bu yana yükseliş trendini sürdüren ons altın 1970 dolar seviyesinde direniyor. Ons altında destek 1950, direnç 2000 dolar seviyesinde. Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 5,75 kazançla 890,60 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 5,71 artışla 5.888,00 liraya yükseldi. Geçen hafta sonu 1.361,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı da 1.439,00 liraya çıktı. 24 ayar külçe altında destek 880 lira, direnç ise 900 lira olarak öngörülüyor.

PETROL… Altın gibi petrol de Rusya’nın Ukrayna işgali nedeniyle yukarı yönlü seyrini devam ettiriyor. 120 dolar seviyesini zorlayan brent petrolde direnç 130 dolar, destek ise 115 dolar seviyesinde bulunuyor. Petrol fiyatlarındaki yükseliş hareketi jeopolitik risk unsurlarının devreye girmesiyle küresel arz tarafındaki kesinti endişelerinden dolayı destek bulmaya devam ediyor.

KRİPTO PARA… Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sırasında Zaporijya nükleer santraline saldırması kripto para pazarında değer kayıplarına yol açtı. Bitcoin haftalık yüzde 0,07 değer kaybederek 38.976 dolara, Ethereum yüzde 4,8 değer kaybederek 2.634 dolara geriledi. Pazarda en fazla değer kazanan Terra yüzde 13,44 getiri sağlarken BNB de yüzde 1,2 oranında kazanç sağladı.

ABONE OL