SON DAKİKA
GÜNDEM Cuma 17 Haziran 2022 01:07

FAİZ ARTIŞLARI BÜYÜK RESESYON HABERCİSİ

ABD Merkez Bankası'nın (FED) 75 baz puanlık agresif faiz artışıyla beraber ülkeler sırayla faizlerini yukarı çekiyor. Dünyanın ünlü finans kuruluşları enflasyona karşı artırılan faizlerin ekonomilerde ciddi bir durgunluğa yol açacağı, sıkılaşmanın ekonomik aktiviteleri olumsuz etkileyeceğini bildirdi.

Faiz artışları büyük resesyon habercisi

Sedat YILMAZ

ABD Merkez Bankası’nın (FED) 28 yıl sonra ilk kez 75 baz puan faiz artırması ve dünyadaki birçok merkez bankasının faiz artırma furyasına dahil olması küresel ekonomi ve ülke ekonomileri açısından olumsuz bir gelişme olarak görülüyor. Uluslararası finansal kuruluşlar raporlarında yüksek enflasyon ortamında faiz artışlarının ekonomileri resesyona götüreceğini ve kalıcı stagflasyonist bir ortam  ihtimalinin kuvvetlenmesinin mümkün olduğunu bildiriyor.

ABD Merkez Bankası (FED), politika faizini 75 baz puan artışla yüzde 1,50-1,75 seviyesine çıkardı. FED yetkilileri yılsonuna kadar 175 baz puanlık faiz artışı olma ihtimalinin yüksek olduğunu kaydettiler. FED yüzde 2'lik enflasyon hedefine dönme konusunda güçlü bir eğilim olduğuna vurgu yaparken eldeki Hazine tahvilleri ve mortgage destekli menkul kıymetleri azaltmaya devam edeceğini açıkladı.

FED’den sonra faiz artış zincirine İsviçre Merkez Bankası (SNB) sürpriz 50 baz puanla katıldı. Hong Kong Para Otoritesi faiz oranını 75 baz puan yükselttikten sonra Brezilya Merkez Bankası 50 baz puanla faizini artıran ülke oldu. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Haziran’da faiz artırmadı ancak Temmuz’dan itibaren artışlara başlayabileceğini açıkladı.

İngiltere Merkez Bankası (BOE) 25 baz puan artışla faiz furyasına katıldı. Hindistan Merkez Bankası (RBI) da 10 baz puan faiz artışına gitti. RBI repo faiz oranı yüzde 4,40'tan yüzde 4,90'a çıkardı. Piyasalarda beklenti faizin yüzde 4,80'e yükseltileceği yönündeydi.

FED’den sonra faiz kuyruğu

İsviçre Merkez Bankası, Fed'in faizleri 75 baz puan artırmasından sonra yükselen enflasyon korkusuyla 50 baz puanlık faiz artışı yaptı.  Banka rekor düşüklükteki politika faizini 50 baz puan artırarak eksi yüzde 0,25’e çekti. Böylelikle banka 2007 yılından beri ilk faiz artışı kararını almış oldu. SNB açıklamasında, “Enflasyonu istikrara kavuşturmak için öngörülebilir gelecekte SNB politika faizinde daha fazla artışın gerekli olacağı göz ardı edilemez” ifadelerini kullandı. Banka enflasyon tahmini bu yıl için yüzde 2,8, 2023 için 1,9 ve 2024 için ise 1,6 olarak öngördü. Faiz artışıyla birlikte İsviçre Frangı yüzde 2 değer kazandı.

İngiltere Merkez Bankası (BOE) politika faizini 25 baz puan artışla yüzde 1,25 seviyesine yükseltti. BOE açıklamasında, “Yükselen enflasyona karşı temkinlilik sürüyor. Gerekirse güçlü artırımlar sürecek” denildi.  BOE İngiltere’de halen yüzde 9 olan enflasyonun tepe noktası olarak yüzde 11’i işaret etti. İ

FED’in ardından Çin’in Hong Kong Özel İdare Bölgesi, dolara endeksli kur rejimi sebebiyle politika faizini 75 baz puan artırarak yüzde 2’ye çıkardı. Banka Mayıs’ta da FED’i takip ederek faiz oranını 50 baz puan artırarak yüzde 1,25 olarak belirlemişti.

Çin ve Rusya’dan indirime devam

Faizle ekonominin iyileşeceğine inanan bazı ekonomistler, FED’in Temmuz’da da 75 veya 100 baz puan faiz artıracağını, güven ortamı sağlanıncaya kadar faiz artırım hamlelerinin süreceğini ileri sürdüler. Bazı ekonomistler de FED’e çağrıda bulunarak politika faizini yüzde 3’e çıkarmayı tavsiye ettiler.

Brezilya Merkez Bankası, politika faizini 50 baz puan artışla yüzde 13,25 seviyesine çıkardı. Bankanın Ağustos ayında da 50 baz puan faiz artıracağı tahminleri yapılıyor. Brezilya’da Eylül ayından bu yana enflasyon yüzde 10’ların üzerinde seyrediyor.

Banka yetkilileri faiz artışını durdurmak istediklerini ancak yükselen enflasyonun faiz artırmaya mecbur bıraktığını söylediler. Brezilya’daki ekonomistler bankanın fiyat istikrarı ve kur çıpasında denge politikasını izleyemediğini, söz konusu beklentilerin enflasyonu daha yukarı ittiğini kaydettiler.

Diğer taraftan yükselen enflasyonlara rağmen faiz indiren ülkeler de bulunuyor. Çin Merkez Bankası faizini 15 baz puan düşürerek yüzde 4,45’e Rusya Merkez Bankası, politika faizini 150 baz puan indirerek yüzde 9,5’e çekti.

Ne kadar faiz o kadar resesyon

Ekonomistler arasında enflasyona karşı agresif faizi kullanmayı önerenlerin yanında faiz artışlarının ekonomiyi durgunlaştıracağını ve işsizliği artıracağına dair yorumlar daha ağır basıyor. Özellikle ABD’de Wall Street ekonomistleri faiz artışlarıyla birlikte ekonomiye yönelik sıkılaştırmanın resesyon habercisi olduğunu, faiz artışlarının devam etmesiyle ekonomilerin resesyona sürükleyeceğini ileri sürdüler.   

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in raporunda enflasyon yaşayan ülkede yumuşak bir iniş ihtimalinin zayıf olduğunun altı çizilerek, enflasyona karşı artırılan faizin büyüklüğü kadar resesyonun devreye gireceğini dile getirildi.

Operasyonel merkezi Manhattan’da olan Amerikan finansal hizmetler şirketi, ABD’nin 4’üncü, dünyanın 30’uncu büyük bankası Well Fargo raporları da ABD’nin artırdığı faizlerle birlikte resesyona koştuğunu bildirdi. Banka müşteri notunda, “FED enflasyonla mücadele için adım atıyor. Ancak bu durum ekonomiyi resesyona sürüklüyor” ifadesini kullandı.

Ekonomide dünyanın bir numaralı ülkesi ABD’de FED’in enflasyonu düşürmede başarılı olup olmayacağının henüz belli olmadığını, bankanın 1994 enflasyonunu yenmede kullanılan sıkılaşmadan daha sert bir politika izlediğini dile getiren Investech Researc Başkanı James Stack, FED’in operasyonlarında geç kaldığını kaydetti.  Finansal araştırma şirketi de raporunda, FED’in faizleri yıllık enflasyon oranından fazla artırdığını, bu etkiyle enflasyonun faizlerden daha hızlı yükseldiğini, mevcut konjonktürün FED’in tamamen farklı bir politika üretmesi gereken bir durum arzettiğini kayıtlarına aldı.

Önce enflasyon düşürülmeli

Ekonomistler küresel jeopolitik risklere ve kötüleşen arz şartlarıyla mevcut durumun değerlendirilmesi durumunda resesyon olgusunun giderek arttığını, enflasyon ile resesyonun bir arada olmasının ayrıca stagflasyonu gündeme getirdiğini, agresif sıkılaştırma politikalarının ekonomileri durgunluğa taşıyabileceğini, böyle ortamlarda öncelikle enflasyonun mutlaka düşürülmesi gerektiğini savundular.

Mevcut konjonktürü değerlendiren TERA Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, “Ekonomideki durgunluğun enflasyonla birleşimine ‘stagflasyon’ denir. Stagflasyon, modern iktisat tarihi boyunca ekonomik bir hastalık olarak belirli dönemlerde etkili olmuştur. Günümüzde büyüme ve enflasyonun önceliklendirilmesine ilişkin görüşler birbirinden farklılık gösterse de, sürdürülebilir büyüme dinamikleri için enflasyonun düşürülmesi gerektiği görüşü hakimdir. Bu doğrultuda, para politikası araçlarının kontrolü ile talep ve ikincil etkilerin baskılanması, ardından koşulların normalleştirilmesi ve büyümenin önünün açılması yoluyla fiyat istikrarının istenilen düzeye getirilmesi rasyonel bir uygulama olarak değerlendirilmektedir” dedi.

Sonuç olarak stagflasyon etkisinin petrol fiyatlarının yıkıcı etkisinin hissedildiği 1970’li yılların ekonomisinde önemli bir yansımaya sahip olduğunu hatırlatan Enver Erkan, “Bu noktada, FED’in uygulama ayağında faiz oranlarını düşük tutması 1970’lerde yüksek enflasyonist baskıyı beraberinde getirdi. Volcker, FED'in başına geçtiğinde sert bir reçete uygulamak ve faiz oranlarını keskin bir şekilde artırmak zorunda kaldı ve enflasyonu bu şekilde normalleştirirken büyümede şok bir düşüşe katlanmak zorunda kaldı. Bu perspektifle dünkü açıklamaları karşılaştırırsak, 75 baz puanlık artışı emerek FOMC toplantısına giren piyasalar, Powell’ın bu büyüklükte bir artışın daha gelebileceğini ancak bunun yeni normal olmadığını söylemesi ile belli ölçüde rahatlama gösterdi”  diye konuştu.

Enflasyonda ana sebep dış riskler

Rusya ve Çin kaynaklı ekonomik riskler ve enflasyon kaynaklarının yine dışsal etkenler olarak politika açıklamasında kendine yer bulurken, ekonomik görünüme ilişkin risklerin yakın vadeli büyüme tahminlerindeki kayda değer revizyonlar eşliğinde yansıma bulduğunun altını çizen Enver Erkan, “Tıpkı 70’li yılların yüksek enflasyonlu döneminde olduğu gibi, günümüzde arz sorunlarının enflasyonun tek kaynağı olarak görülmemesi, merkez bankalarının reflasyonist politikalardan geri adım atmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, ekonomideki zorlu toparlanmaya rağmen enflasyon baskısı merkez bankalarını daha normal bir politikaya yönlendirmektedir” yorumunu yaptı.

Merkez bankaların enflasyona karşı faiz artırırken stagflasyondan da kaçınmalarının görevlerinin bir parçası olduğuna dikkat çeken Enver Erkan, “FED de bunu yaparken stagflasyondan kaçınması gerekecek. Bu yılki sert patika da bu nedenle gelecek yıl aynı şekilde öngörülmüyor. FED’in tahminleri bu senenin geri kalanı için toplamda 175 baz puanı işaret ediyor. Vadeli fonların fiyatlaması Temmuz döneminde de 75 baz puan faiz artış ihtimalini ön plana koymakla beraber FED’in faiz artışlarını da illa ki simetrik dağıtması gerekmiyor. Eğer bir 75 baz puan Temmuz’da gelecekse bu projeksiyonlara göre kalan 3 toplantıda 100 baz puanlık hareket alanı daha kalıyor. Fed, bu hamlelerin oranını verilerdeki duruma göre değerlendirecek” ifadelerini kullandı.

Altın ve kriptolar dalgalı

Diğer yandan FED’in agresif faiz artışı ve İngiltere ve İsviçre dahil diğer merkez bankalarının FED’i takip etmeleri küresel finansal piyasalarda olumsuz bir seyir izlenmesine sebep oldu. Hisse senedi borsaları ABD ve Avrupa ve Asya’da negatif yönlü kararsız bir rota çizdi. Türkiye’de de Borsa İstanbul küresel borsalar eşliğinde günü kayıpla kapattı.

FED’in sıkılaşma döngüsünü fiyatlayan kripto varlık piyasaları FED Başkanı Jerome Powell'dan gelen rahatlatıcı açıklamaların ardından bir miktar nefes aldı. 20 bin dolar sınırına kadar gerileyen Bitcoin, FED kararının ardından 23 bin eşiğini test etti, kapanışını 21 bin dolardan yaptı. Günü ekside kapatan Ethereum ile yükselişle kapatan Cardano ve Dogecoin’de de yukarı yönlü küçük çaplı hareket görüldü.

FED’in faiz kararı ve açıklamalarıyla altında 3 ayın en hızlı yükseliş ivmesi korundu. Spot altın uluslararası piyasalarda 1845 doları gördü.  Altın ECB’nin yükselen tahvil getirilerini durdurmak için yeni bir enstrüman çıkaracağını açıklamasıyla yükselişe geçmişti.

Ekonomistler, altının geleneksel olarak enflasyona karşı en iyi koruma aracı olduğunu, ancak faizlerin yüzde 3,5 sınıra gelmesi nedeniyle dolar tercihinin daha fazla olduğunu, böyle kaotik durumlarda yatırımcının risklerini çeşitli enstrümanlara dağıtarak ilerlemelerini tavsiye ettiler.

ABONE OL