SON DAKİKA
Teknoloji Pazar 09 Kasım 2025 02:15

İNTERNET GELİŞTİ YOKSULLUK ARTTI

Türkiye, internetle tanışmasının 30. yılına yaklaşırken bu devrimin öncülerinden Faruk Eczacıbaşı, teknolojik ilerlemenin toplumsal yansımalarına dair çarpıcı bir analiz sundu. Eczacıbaşı, "Kullanım azken 10 kişiden 4'ü yoksuldu, bugün bu oran 8,5'a yükseldi" dedi.

İnternet gelişti yoksulluk arttı

Hakan ÖZBAY

Türkiye’de internetin 1993 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin (ODTÜ) yaptığı uluslararası bağlantılarla başlayan ve 1994 yılında evlere ulaşan serüvenini analiz eden Faruk Eczacıbaşı, yaptığı konuşmada teknolojinin 30 yıllık toplumsal karnesini çıkardı. Eczacıbaşı, bu süreçte yaşanan baş döndürücü gelişmelere rağmen, temel insani sorunların çözümünde gelinen noktanın çelişkilerine dikkat çekti.

Konuşmasının odak noktasına 1995 yılı ile günümüz arasındaki karşılaştırmayı koyan Eczacıbaşı, teknolojik ilerlemenin toplumsal refaha otomatik olarak yansımadığı gerçeğini çarpıcı verilerle ortaya koydu. Eczacıbaşı, 1995'te 30 binden az internet kullanıcısı varken her 10 kişiden 4'ünün yoksulluk içinde olduğunu, günümüzde ise bu oranın 8,5 kişiye yükselerek iki kattan fazla arttığını vurguladı.

“TEKNOLOJİ GURUSU DEĞİL KIRILIMIN PEŞİNDEYDİK”

Faruk Eczacıbaşı, 1995 yılında Türkiye'de internet kullanıcısı sayısı 30 binin altındayken, birkaç arkadaşıyla birlikte bu teknolojinin "gerçekten bir kırılım yaratacağına" inanarak Turk.net'i (turk.tv) kurduklarını anlattı. O dönemde kendilerine hızla "teknoloji gurusu" yaftasının yapıştırıldığını belirten Eczacıbaşı, asıl motivasyonlarının bu olmadığını net bir dille ifade etti:

"Aramızda o dönem gurular vardı ama amacımız o değildi. Daha ilk yıllarda bana kişisel bilgisayarların performansı, içindeki teknik düzenekleri sormaya başlamışlardı. Hiçbir zaman anlamadığım bir konu oldu. Bizim ilgi alanımız teknolojinin bağırsakları hiçbir zaman olmadı."

Eczacıbaşı, asıl odaklandıkları şeyin "disruption" anlamında bir "kırılım" olduğunu belirtti. "Bireysel, toplumsal veyahut kurumsal açıdan birtakım temel değişiklikler gerekiyordu, getirecekti. Acaba biz bunun için ne yapabiliriz diye bir düşünce oluşturmaya çalıştık" diyen Eczacıbaşı, "Gerçekten iyi bir vizyondu, doğru bir vizyondu, bunun kredisini almak lazım. Evet de bu değişimin tabii bu boyutta olacağını hiçbir zaman tahmin etmedik" sözleriyle o günkü öngörülerinin bile bugünkü gerçekliğin gerisinde kaldığını vurguladı.

30 YILLIK DÖNÜŞÜM

Eczacıbaşı, 30 yıl önce teknoloji dünyasının sadece "yazılım, donanım, servis" olmak üzere üç kelimeden ibaret olduğunu hatırlattı. Aradan geçen 30 yılda yaşanan devrimi ise şu sözlerle detaylandırdı:

"Şimdi buradayız. E-ticaret, sosyal medya, Wikipedia, akıllı telefonlar, paylaşım ekonomisi, Netflix ve Spotify gibi streaming şirketleri, Bitcoin ile başlayan blockchain, 3 boyutlu baskı sistemleri, AR teknolojisi, Covid ile yakından tanıştığımız Zoom ve yeni sanat alanı NFT'ler... 1995’te sadece 90 milyon olan mobil abone sayısı bugün 9 milyara ulaştı. 2002'de yılda 5 exabyte veri üretilirken, 2025'te bu rakamın 180'e çıktı."

DÜŞEN MALİYETLER VE DERİNLEŞEN YOKSULLUK

Faruk Eczacıbaşı, konuşmasında teknolojinin maliyetleri nasıl dramatik bir şekilde düşürdüğüne dair etkileyici örnekler verdi. 1995’te insan genomunu dizilemenin maliyetinin 100 milyon doların üzerindeyken şimdi 500 dolara indiğini, lityum-iyon batarya fiyatlarının kilovatsaat başına 5.500 dolardan 181 dolara düştüğünü ve güneş panellerinin 8 dolardan 0,26 dolara gerilediğini belirtti.

Ancak bu olumlu gelişmelerin yanında, toplumsal ve çevresel sorunların arttığına dikkat çekti. 1995'te şehirlerde yaşayanların oranının %45 iken bugün %58'e çıktığını, karbon emisyonunun 23 milyar tondan 37 milyar tona yükseldiğini ifade etti. Ortalama yaşam süresinin 66'dan 73'e yükselmesini olumlu bir gelişme olarak kaydederken, konuşmasının en vurucu noktasını yoksulluk verisiyle yaptı:

"1995’te her 10 kişiden 4 kişisi yoksulluk içindeydi. Bugün 8 buçuk civarında. Yani iki katından fazla arttı" Eczacıbaşı'nın bu tespiti, dijital devrimin ve artan bağlantısallığın, toplumsal refahı ve gelir dağılımı adaletini sağlamada yetersiz kaldığını net bir şekilde ortaya koydu.

“YENİ HİKAYEMİZ VAR MI?”

Yapay zeka ve yüksek dil modelleri ile yeni bir paradigmanın eşiğinde olduğumuzu belirten Eczacıbaşı, kendisinin de ChatGPT'yi bir milyona ulaştığı beşinci günde kullanmaya başladığını söyledi. "Bugün dünyanın yarısı internetin doğuşunu görmedi bile. Üstelik 'ajanlarla' (AI agents) tanıştık. Dünya daha da değişti" diyerek değişimin hızına vurgu yaptı.

Darwin'in "En güçlü olan tür değil, değişime en uyum sağlayan tür hayatta kalacaktır" sözünü hatırlatan Eczacıbaşı, "İspatı, 30 yıl içinde bir sürü sektör battı. Yeni kuruluşlar, '7 Silahşörler' (Magnificent Seven) olarak adlandırılan biri hariç teknoloji devleri, dünyanın tepesine yerleşti" dedi.

Konuşmasının felsefi boyutunda teknolojinin "amaç değil, araç" olduğunu unuttuğumuzu vurguladı. "Teknoloji; yapay zeka, bilgisayar, çekiç, matkap... Siz ne için kullanmak istiyorsanız onun arayüzünden başka bir şey değil. Hikayeyi gerçekleştirmek için insanların yarattığı şeyler. Amaç değil, bunu unutuyoruz" diyen Eczacıbaşı, şu kritik soruları sordu:

"Kurulduğumuz zaman oluşturduğumuz amaca ulaştık mı? Çok emin değilim. Sanki biz koşmaya devam ettikçe amaç bizden uzaklaşıyor. Bir paradigma bitti, kendi hikayeleriyle bitti. Şunu sormanızı istiyorum: Acaba yeni paradigmanın hikayesi var mı? Bambaşka bir hikaye olması lazım. Ben emin değilim olduğundan."

Eczacıbaşı, başarının değişimi lafta bırakmayıp "içimize sindirmekten" geçtiğini belirtti. Son olarak, 30 yıl sonra 101 yaşında olacağını dile getiren Eczacıbaşı, her ne olursa olsun gelecek için kafa yormaya devam edeceğini dile getirerek, hayatını bu yola adamış olduğunu vurguladı.

ABONE OL