SON DAKİKA
Turizm Pazar 25 Eylül 2022 02:10

KARLOVY VARY'DE BİR SÜRPRİZ...

Yazın artık son demlerini yaşıyoruz. Sonbaharın şu günlerde bizi biraz üşüterek kapımızı çalıyor. Bu yazımda sizi sonbaharın olağanüstü güzellikteki mekânı Karlovy Vary kentine götürmek isterim

Karlovy Vary'de bir sürpriz...

Deniz DİKMEN

Birçoğumuz muhtemelen Çekya’da Prag kentine gitmiştir ve bu çok güzel ve kendi şahsına münhasır şehri gezmiştir. Prag‘da sonbahar mevsimi çok meşhurdur ve bu nedenle ‘ Altın Prag ‘ diye bir tabir de vardır. Çünkü Prag’daki ağaçların yaprakları sonbaharın rengini almaya başladığında her yer altın sarısına bürünür. Bizim gideceğimiz kent, Karlovy Vary, ise Prag şehrinin yaklaşık 113 km batısında ve tam Çekya - Alman sınırında bulunuyor. Bu nedenle şehrin Alman ismi de var ve ‘Karlsbad ‘olarak geçiyor. Kentin tam ortasından Tepla Nehiri akıyor ve buradan sonraki vadilerde Ohre Nehiri ile birleşiyor. Çevredeki dağlık tepeler sarı, kırmızı ve yeşil yoğun orman örtüsü ile kaplı ve bu tepeciklerden volkanik sıcak termal sular şehrin içine doğru akıyor. Karlovy Vary ‘de yaklaşık 15 adet ayrı sıcak su kaynağı bulunuyor.

Aylardan Ekim ve şerbet gibi bir hava var. Prag’dan hareket ederek otobüsle Karlovy Vary’ye gidiyoruz. Yol boyunca ağaçlardaki yaprakların sonbahar renkleri bize eşlik ediyor, hava güneşli, pırıl pırıl ve sıcaklık 20-23 derece.

vary-2

Minik şehrin güzelliği

Sabah saatlerinde kente vardığımızda bu minik şehir bizi bütün güzelliği ile karşılıyor. Burası elli bin nüfusu ile küçücük bir yerleşim ve tarihi binaları, çeşmeleri, büyük tarihi otelleri ve doğası ile harika ambiyansı ile çok özel bir kent.

Kentin tarihi sokaklarında ilk karşımıza 1701 yapımı meşhur Pupp Oteli çıkıyor. Bir yandan eski dönemlerde bu otelde Sebastian Bach, Giacomo Casanova, Johann Wolfgang Goethe, Ludwig van Beethoven, Napoléon Bonaparte, Frederik Chopin, Sigmund Freud, Franz Kafka gibi tarihin ünlü müzisyenleri, siyasetçileri, yazarları konaklarken 20 inci yüzyılda ise Karlovy Vary Film Festivali’nin burada yapılması ile birlikte Claudia Cardinale, Robert de Niro, Gregory Peck, Michael Douglas, Jacqueline Bisset, Robert Redford, Sharon Stone, Daniel Craig, Renée Zellweger, Antonio Banderas, Helen Mirren ve John Travolta gibi dünyaca ünlü aktörlerinde bu mekânda misafir edildiğini öğreniyoruz.

Nehir boyunca kentin merkezine doğru yürüyoruz, nehir yatağı ve sokaklar tertemiz.

vary-3

Özel sokak çeşmeleri var

Her yerde dağlardan gelen suyun aktığı çeşit çeşit özel sokak çeşmeleri var. Su yaklaşık 60 ile 70 derece arasında çeşmelerden akıyor ve değişik mineraller ihtiva ettiğinden çok şifalı olduğu biliniyor. Kaplıcalardan akan bu şifalı suyun başta şeker hastalarına, bel fıtığına, kemik hastalıklarına, metabolizma bozukluklarına, pankreas ve mide sorunlarına ve özellikle de strese iyi geldiği biliniyor. 

Bu sıcak şifalı suları içebilmeniz için ise kentin her yerinde ‘Lazenska pohar’ adındaki özel porselen kupalar satılıyor. Biz de elbette Karlovy Vary’ ye has bu kupalardan alıyoruz ve çeşmelerden suyumuzu dolduruyoruz. Bohemya’nın bu bölgesinin şifalı suları Roma döneminden bu yana biliniyor ve asırlardır kullanılıyordu ancak, 1370 yılında o dönemin Alman İmparatoru IV Karl burayı bir tatil ve şifa beldesi haline getirmek için Karlovy Vary kentini kurmaya karar veriyor ve o gündür bugündür burası Avrupa’nın önemli bir sağlık ve şifa merkezi haline geliyor. ‘Karlovy Vary’ veya ‘Karlsbad’ ismi de “Karl’ın Hamamı” anlamını taşıyor.

Eşsiz birer mimari değer

Nehir boyunca yürüyoruz ve çeşmelerden suyumuzu doldurup doldurup içiyoruz. Kent meydanı, pazar meydanı, eski dönemden kalma süslü spa kolonatları, sokak heykelleri, tarihi çeşmeler, hepsi o kadar estetik ve güzel ki. Karlovy Vary’de 19uncu ve 20inci yüzyılda inşa edilmiş olan 5 tane kolonat (Mill Colonnade, Park Colonnade, Market Collonnade, Castle Colonnade, Hot Spring Colonnade) bulunuyor ve sıcak su kaynakların ve çeşmelerin üstünde bir çatı vazifesi görüp, genelde bu sağlık merkezine gelen ziyaretçileri gerek güneşten gerek yağmur veya kardan koruyor. Kimisi Art Noveau tarzında kimisi Rönesans tarzında inşa edilmiş. Hepsi eşsiz birer mimari değer. Karlsbad Plaza’nın karşısında ise 19’uncu yüzyılın sonunda yapılan İmparatorluk Spa Merkezi bulunuyor.

Kenti yüzlerce Art Noveau tarzında tarihi binalar ve çevresini de doğa süslüyor.

Ağaçlar ve kentin ortasından akan nehir tarihi kentle harika bir uyum içerisinde. Daha sonra kentin ara ve arka sokaklarını dolaşıyoruz. Her yerde çok keyifli restoranlar, kafeler ve küçük birahaneler var. Burada aç kalmanız mümkün değil. Çok leziz yerel tatları ile minik restoranlar yerel iç ve dış mimarisi ile de çok hoş.

Dilerseniz kentte ormanlık alana çıkan tarihi bir füniküler de var, Diana Füniküler.

Yaklaşık 100 yaşında olan bu minik füniküler sizi Diana Seyir Tepesi’ne çıkarıyor ve oradan hem kenti hem de çevresini izleme fırsatınız buluyorsunuz.

Sırasıyla şehirde Loket Kalesi’ni, St Mary Magdalene Kilisesi ‘ni, Orthodox St Peter ve St Paul Kilisesi’ni, Karlovy Vary Müzesi’ni ve Art Galerisi ‘ni ve Moser Cam Müzesi’ni ziyaret ediyoruz.

Gün boyunca bütün kenti geziyoruz. Kent pastel rengindeki tarihi yapıları ile gerçekten çok estetik ve çok keyifli.

vary-1

Atatürk’ün konakladığı otel

Akşamüstü güneş hafiflemeye başladığında yavaş yavaş dönüş yoluna geçiyoruz ve tam Pupp Otelin sırasındaki Rudolf Hof Oteli’ne vardığımızda özel bir sürpriz bizi bekliyor.

Otelin kapısında bir plaket bulunuyor ve plakette Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 1918 yılında bu otelde konakladığı yazıyor. Plaketi görünce bir an çok heyecanlanıyorum ve bin bir düşünce ve duygu içimi kaplıyor. Atatürk, 30 Haziran 1918'den, 28 Temmuz 1918 e kadar hastalıklarına şifa bulmak için Karlovy Vary de bu otelde kalmış. O anda Atatürk’ün asaleti, zekâsı, askeri hamleleri, yaşadığı hastalıkları, yaşanan tarihi olaylar, savaş, Türkiye’nin değişimi, o döneme ait her şey canlıymış gibi gözümün önünden geçiyor. Otelin önünde bu plaketin yanında dururken hem çok gurur duyuyorum çünkü Atamıza burada büyük değer verip otelin girişine bu plaketi asmışlar, diğer yandan ise içimi büyük bir hüzün kaplıyor.

Günümüz dünyasında yaşananlara bakınca kıymetli Atamızın önemini ve temsil ettiği değerlerin ve ruhun evrenselliğini, çağdaşlığını ve tüm dünya için bunların ne kadar elzem olduğunu daha da iyi anlıyoruz. 

Mustafa Kemal Atatürk'ün 1918 senesinde tedavisi için geldiği otel, bir ay boyunca Karlsbad kentinde askeri, siyasal ve sosyal kavramları kaleme alarak ve dönemin tarihi olaylar üzerinde değerlendirmeler yaparak toplam 6 defterden oluşan "Karlsbad Hatıraları"nı yazdığı yer olmuş.

Bütün bunları hatırladıkça, düşündükçe içim ürperiyor. Meğer Karlovy Vary bizim için çok özel ve etkileyici olan bu sürprizi saklamış.

Atatürk’ü sanki orda geride bırakıyormuşuz gibi özlemle ve üzülerek bu otelin önünden duygularla dolu ayrılıp dönüş yolumuza devam ediyoruz.

Çok yakın bir zamanda, 2021 yılında Karlovy Vary kenti, ünlü su kaynakları ve 18. ve 19. uncu yüzyıllarda yapılan Avrupa hamam kültürünün mimari yapıları ile  ‘Avrupa'nın Büyük Kaplıca Şehirleri’ kapsamında bir Unesco Dünya Mirası olarak kabul ediliyor.

Avrupa’nın ortasındaki bu güzel kenti ve gezi anılarımı bana Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamını hatırlattığı ve hissettirdiği için daima özel olarak yüreğimde saklayacağım.