Kırşan, elektrikli araçlar, batarya teknolojileri, yenilenebilir enerji sistemleri, savunma sanayi ve endüstriyel robotlar gibi birçok alanda kullanılan nadir toprak elementlerinin, küresel ölçekte jeopolitik dengeleri yeniden şekillendirdiğini vurguladı. Dünya genelinde yaşanan ticaret savaşlarının ve rekabetin temelinde bu minerallerin yer aldığını ifade eden Kırşan, minerallerin yeni dönemde “yeni petrol” olarak konumlandığını söyledi.

Çin’in küresel kritik mineral üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini kontrol ettiğine dikkat çeken Kırşan, maden çeşitliliği açısından dünyada üst sıralarda yer alan Türkiye’nin bu alanda önemli bir avantaja sahip olduğunu belirtti. Türkiye’nin nadir toprak elementleri bakımından güçlü aday ülkeler arasında yer aldığını kaydeden Kırşan, Eti Maden’in Beylikova’daki pilot tesisinde yürütülen çalışmaların da bu potansiyeli desteklediğini aktardı.

Kırşan, nadir toprak elementleri rafinasyon teknolojisinin büyük ölçüde Çin’in tekelinde olduğunu hatırlatarak, ABD, Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Avrupa ülkeleriyle ortak projeler geliştirilmesinin önemine işaret etti. Bu kapsamda kamu kurumları ve üniversiteler bünyesinde yürütülen çalışmaların koordinasyonu için ulusal bir strateji belgesi hazırlanması gerektiğini dile getirdi.

Önerilen yapının, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı’nın ortak çalışmasıyla şekillendirilmesinin Türkiye’ye önemli katkılar sağlayacağını vurgulayan Kırşan, bu sayede maden potansiyelinin sanayi ihtiyaçlarına uygun, çevresel ve yönetişim kriterleri gözetilerek değerlendirilmesinin mümkün olacağını ifade etti.

Kurulacak yapı ile kamu-özel sektör iş birliklerinin güçleneceğini belirten Kırşan, Türkiye’nin kritik mineraller alanındaki yatırım ikliminin iyileşeceğini ve kaynakların gelecek nesillerin menfaatleri doğrultusunda değerlendirileceğini söyledi.