SON DAKİKA
GÜNDEM Pazar 30 Ocak 2022 02:20

KÜRESEL TEDARİKTE GÜÇLÜ OLAN KAZANACAK

Salgında ekonomilerin açılmasıyla artan talebi karşılayamayan ülkelerde enflasyon zirveleri zorluyor. Fiyat artışlarını yükselten birinci neden tedarik zincirindeki kopukluk. Tedarik ve lojistiği kuvvetli devletler enflasyonu az hissediyor. Türkiye de fiyat artışlarına karşı tedarik gücünü daha fazla artırmak istiyor.

Küresel tedarikte  güçlü olan kazanacak

Sedat YILMAZ

Dünya 2020 yılı başından bu yana kovid salgını sebebiyle hiç beklemediği bir enflasyon sorunuyla karşı karşıya. Mal ve hizmetlerdeki ulaşım sorunları kaynaklı fiyat artışları devletlerin bütçe, cari denge ve üretim gücünü yüksek seviyede olumsuz etkilediğinden ülkeler ekonomilerini güçlükle çevirebiliyor.

Kovid salgınının ilk yılında daralan ancak açılmaların yeniden başlaması ve çarkların dönmesiyle ekonomiler güçlü artan talebi karşılayamayınca enflasyon zirveleri zorladı. Fiyat artışlarını yükselten birinci neden tedarik zincirindeki kopukluk. Tedarik zinciri ve lojistiği kuvvetli devletler enflasyonu daha az hissederken tedarik kanalları sağlıklı olmayan, lojistikte sıkıntılar yaşayan ülkeler yüksek fiyat artışları altında kalmak mecburiyetinde kaldı.

Türkiye ise yüksek enflasyona tedarik zinciri ve lojistik sıkıntılarından çok kur sebebiyle yakalandı. Kura karşı para ve maliye politikalarıyla yeni ekonomi modeline geçen Türkiye, tedarik zinciri ve lojistikle ilgili sorunlarının önemli bir kısmını halletti. Ülke şu anda mal ve hizmet ticaretinin yükseleceği gelecek yıllar için küresel ve bölgesel projeleriyle tedarik zinciri ve lojistik ağını daha da güçlendirmek istiyor.

Yakın bölgeler tercih sebebi

Tedarik Zinciri, bir ürünün hammadde olarak var oluşundan malın tüketiciye ulaştırılmasından son faaliyetlerine kadar hareket ettiği tedarikçi, imalatçı, nakliye, depolama, satış, satış sonrası hizmet dahil  tüm aktiviteleri kapsıyor. Söz konusu bağdaki yönetime ise tedarik zinciri yönetimi deniyor.

Lojistik ise, ürünlerin bir tedarik zinciri boyunca hareket etmesi ya da durması için yapılması gerekli tüm işleri ve bu zincir boyunca ürünle birlikte akış halinde bulunan bilgi ve riskin yönetimini ihtiva ediyor. Dolayısıyla, Lojistik Yönetimi de bu işlerin sağlıklı bir şekilde ve planlandığı gibi yapılmasını sağlamakla yükümlü.

Lojistik Yönetimi de müşteri gereksinmelerini karşılamak üzere, üretim noktası ve tüketim noktaları arasındaki mal, hizmet ve ilgili bilgilerin ileri ve geri yöndeki akışları ile depolanmalarının etkin ve verimli bir şekilde planlanması, uygulanması ve kontrolünü kapsayan tedarik zinciri süreci aşaması şeklinde tarif ediliyor.

Dünyada yükselen enflasyonun en büyük sebebi tedarik zinciri ve lojistiğin sağlıklı şekilde yönetilememesi olarak gösteriliyor. Dolayısıyla küresel üretim merkezi Çin’in pandemide arz – talep zincirinden kopması ve global tedarikte büyük sıkıntıların oluşmasıyla dünyada enflasyon yükseliyor. Özellikle batı devletleri mal tedarikinde Çin ve Uzakdoğu ülkeleri yerine kendi coğrafyalarına yakın bölgeleri tercih ediyor.

Enflasyonlar nasıl artıyor

Bu konuda bilgi veren uzmanlara göre, küresel imalat faaliyetindeki keskin toparlanma, uluslararası siparişlerde güçlü bir artışa sebep ve bazı tedarik darboğazlarına neden oldu. Bu durum artan teslimat sürelerini, ciddi miktarda yükselen konteyner maliyetlerini ve nihayet yüksek girdi maliyetlerini beraberinde getirdi.

Yine aynı yetkililere göre, tüm bu göstergeler; en az yıl sonuna kadar özellikle Euro Bölgesi’ne gerçekleştirilen lojistik hizmet maliyetlerinin baskı altında kalacağına işaret ediyor. 2022'nin ilk çeyreğinde de Avrupa'da talep artışı, kapasitenin yüksek talep göreceği bir pazarda nakliye fiyatlarını kesinlikle yukarı çekecek. Omicron varyantının etkisi ve daha ciddi kısıtlamalar olması durumunda, senaryoların vahameti derinleşebilir. Sorunlar, herhangi bir kısa vadeli düzeltmeyle çözülemeyecek kadar geniş ve başta ABD olmak üzere tedarik zincirlerinde dalgalanmaların süreceği de net bir şekilde ortada.

Uzmanlar, Eylül 2021 yılı itibariyle 11 bin dolara dayanan küresel navlun fiyatların Kasım’da 9 bin 500 dolara kadar inse de hâlâ dünyada konteyner krizinin yaşandığını, ortalama 1800 dolar olan normal konteyner fiyatlarının asla bu fiyatlara inmeyeceğini ve tedarik zincirinde önemli bir halka olan konteyner taşıma ücretlerinin küresel enflasyonu yukarı yönlü destekleyeceğini dile getiriyorlar.

Tedarikte merkez ülke Türkiye

Üretim ve tedarikte Avrupa Birliği (AB) kriterlerine uyumda önemli bir çizgi yakalayan Türkiye son yıllarda kara, hava ve denizyolu taşımacılığına yaptığı yatırımlarla lojistikte küresel bir güç olmada başarılı adımlar attı. Son 20 yılda ulaşım ve iletişim altyapısına 1,2 trilyon lira yatırım yapan ve bunun yüzde 60’dan fazlasını karayollarına ayıran Türkiye, lojistik bağlarını kuvvetlendirerek küresel ulaşımda birçok sorunu çözdü.

Asya’dan Avrupa ve Amerika’ya kadar arz – talep ve lojistik krizi dünyayı yeni arayışlara yöneltirken Türkiye, tedarik ve lojistik merkezi olmada yatırımlarını hızlandırdı. Pandemide küresel konteyner krizi yaşanırken 4 saatlik uçuş mesafesinde 1,7 milyar insanın yaşadığı 38 trilyon dolar GSYH’ye sahip ve 7 trilyon dolarlık ticaret hacmi bulunan 67 ülkenin merkezindeki Türkiye, en büyük ticaret partneri AB’ye kara taşımacılığını yüzde 70 artırdı.

Küresel ticaretin gelecek 30 yıl içinde iki kat daha fazla büyüyeceğine dikkat çekilen dünyada Süveyş Kanalı’nın ihtiyaca cevap veremeyeceği, çözümün Türkiye üzerinden geçecek Yol – Kuşak projesi ile Kanal İstanbul gibi yatırımlar olacağı belirtiliyor.

Türkiye’nin stratejik önemi

Türkiye’nin ihracat odaklı rotasıyla birlikte Asya ile Avrupa’yı buluşturan yeni lojistik koridorunun Anadolu’dan geçtiğini ve Marmara Bölgesi’nin Avrupa’ya tedarik zincirinde önemli bir merkez haline geldiğini dile getiren uzmanlar, “Türkiye için şu anda dünya lojistik sektöründe yaşanan sıkıntılar, bir fırsat olarak gözüküyor. Asya ülkelerine bağımlı olan firmalar için Türkiye’nin; lojistik üssü olma potansiyeli sayesinde önümüzdeki zaman diliminde cazip hale geleceği tartışmasız. ABD ve AB başta olmak üzere Uzakdoğu ülkeleri için Türkiye’nin konumu tartışılmayacak kadar önemli. İşte Türkiye’nin stratejik önemi bir kez daha ortaya çıktı” diyorlar.

Süveyş Kanalı’nın ancak 10 milyar dolarlık bir mal taşımacılığı potansiyelini bulunduğunu, gelecek dönemde mal ticaretinin çok fazla artacağını ve kanalın burada yetersiz kalacağının altını çizen uzmanlar, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in 2013 yılında Türkiye’den de geçen İpek Yolu Ekonomi Kuşağı’nı birlikte inşa etme projesini gündeme getirdiğini, kısaca Kuşak – Yol anılan yeni İpek Yolu ekonomi kuşağının karadan ve denizden Doğu Asya, Orta Asya, Batı Asya, Afrika ve Avrupa’nın birbirine bağlanacağını söylediğini hatırlatıyor.

Uzmanlar, “Asya – Avrupa – Afrika kıtalarının ortasında yer alan Türkiye, coğrafi ve jeopolitik konumu nedeniyle Çin’in Kuşak –Yol projesinde önemli bir yere sahiptir. Bu proje, Türkiye-Çin ikili ekonomik ve ticari ilişkilerinin gelişmesinde yeni fırsatlar oluşturuyor” değerlendirmesini yapıyorlar.

Bölgede gözde ülke Türkiye

Üretim ve tüketim açısından birçok pazara yakın olan Türkiye’ye hem üretim hem de lojistik açısından önemli doğrudan yatırım çekebileceğini belirten uzmanlar, uzun yıllar devam edeceği gözlenen mevcut tedarik zinciri ve lojistik sorunlarının Türkiye’ye ciddi manada fırsat sağlayacağını vurguluyor.

Asya’da üretim yapan birçok küresel şirketin rekabet etme kabiliyetlerini her geçen gün kaybettiklerini, bu durumun yeni arayışları gündeme getirdiğini belirten lojistik uzmanları, “Özellikle Marmara bölgesi gibi Avrupa’ya yakınlık, sanayi deneyimi, doğal kümelenme gibi hususları da üst üste koyduğumuzda; Türkiye’nin lojistik alanında dünyanın yeni merkezlerinden biri olma fırsatına sahip olduğunu kavramak güç değil. Küresel tecrübeler ve son yıllarda lojistik alanında yaşanan tüm bu açmazlar perspektifinde ‘Kanal İstanbul’ projesi iyi düşünülmesi lazım. Zira Kanal İstanbul projesi, fotoğrafa parça değil bütün odaklı bakmanız halinde size başkaca açılardan çok önemli avantajları gösterecek” diyorlar.

Türkiye’nin salgın krizini çok önemli bir fırsata çevirebileceğini kaydeden uzmanlar özellikle lojistik alanında yapılması gerekenleri şöyle sıraladılar:

“Yeter ki bu alanda derinleşebilecek politikalar izlenebilsin. Yaşlanan filoların yenilenebilmesi için vergi indirimi, teşviklerle sektörde faaliyet gösteren firma sayısının arttırılması, yabancı yatırımların özendirilmesi, küçük işletmelerin dönüş yükü probleminin çözülmesi, sektörel buluşmaların arttırılması ve uluslararası lojistik fuarı tertip edilmesi, sektöre dair altyapı ve çevre, bilgi iletişim yatırımlarının desteklenmesi sektöre sıçrama yaptırabilir.”

Milli konteyner hattı

UTİKAD Yönetim Kurulu üyesi ve Denizyolu Çalışma Grubu Başkanı Cihan Özkal, küresel enflasyonun artmasında en baş sebep olan konteyner sorunun ne zaman biteceğinin bilinmediğini bu yıl da konteyner gemisi ve yeri arzında düşük büyüme beklendiğini söylüyor. En iyi tahminlerle sıkıntının 2023 yılına kadar ulaşabileceğine vurgu yapan Cihan Özkal, “Armatörler navlunları düşürmemeye gayret edeceklerdir. Talebin düştüğü̈ yerden arzı çekip, yüksek yerlere kaydıracaklardır. Pek çok çok uluslu şirket Uzakdoğu odaklı üretim modelini bırakıp kaynaklarını çeşitlendirme yoluna gidiyor. Bu kaynak, tedarikçi, yeni üretim sahaları arayışında Türkiye önde geliyor” ifadelerini kullanıyor.

BBM Dergisi’ne röportaj veren Kavukçu Group Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Avşin Kaşıkcı da ihracatın 500 milyar dolar hedefine kısa zamanda oluşturulması için “milli konteyner” hattının kurulması gerektiğini söylüyor.

Avşin Kaşıkcı, “Eğer ülkemizin 500 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmasını istiyorsak yapmamız gereken stratejik adımlardan bir tanesi de devletimizin konteyner taşıma sektörünü yakın izlemede tutarak sektördeki oligopolistik yapıyı kıracak bir milli hattın en kısa zamanda hayata geçirilmesi” diyor.

Ülkeler enflasyona karşı farklı politikalar geliştiriyor

Küresel bazda fiyat artışları devam ederken ülkeler kendi politikalarına göre farklı stratejiler oluşturuyor. Bazı merkez bankaları yükselen enflasyona karşı faiz artırırken bazıları ise mevcut faizleriyle devam ediyor, bazıları ise üretim düşüklüğü sebebiyle faiz indiriyor.

Yurtiçinde ekonomi gündemine damgasını vuran Merkez Bankası’nın (TCMB) enflasyon raporu oldu. TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun açıkladığı “Liralaşma Strateji” dikkat çekti. Kavcıoğlu, “Liralaşma Stratejisi”nin TCMB’nin politika gözden geçirme sürecinin asli unsurlarından biri olduğunu söyledi. Kavcıoğlu yılsonu enflasyon tahminini yüzde 11,8’den yüzde 23,2’ye yükseltti. Türkiye’de salgında vaka sayısının 90 bine çıkması endişe oluşturdu. Ayrıca sanayiye elektrik kısıtlaması kalktı. İran'dan Türkiye'ye gaz arzının test amaçlı olarak sınırlı miktarda başladığı bildirildi.

Yurtdışında ise bu hafta ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz kararı piyasalar için etkili oldu. FED toplantı sonunda yaptığı açıklamada faizleri sabit bıraktığını ancak yakın zamanda faiz artışlarının gündeme gelebileceğini, Mart ile birlikte varlık alım programının sonlandırılacağını bildirdi.

Piyasalarda dikkat çeken en önemli gelişme kripto para pazarının lideri Bitcoin’deki sert düşüş oldu. Gerilemede Rusya – Ukrayna arasında artan gerilim ile FED’in sıkılaşma politikalarına geçeceğine dair açıklaması olduğu gösteriliyor. ABD’nin 1984’den bu yana yüzde 5,7’lik büyümesi dikkat çekti.

Enflasyonist baskı nedeniyle IMF bu yıl küresel ekonomik büyümeyi yüzde 4,9’dan yüzde 4,4’e indirdi. IMF Türkiye’nin 2021 büyümesi için yüzde 11’lik bir tahminde bulundu.

Yurtiçi gelecek hafta gündeminde Ocak ayı enflasyonu başı çekiyor. Ekonomistler aylık bazda TÜFE’nin yüzde 10,09 olmasını bekliyor. Gelecek hafta yurt içinde, pazartesi dış ticaret dengesi, salı imalat sanayi PMI, perşembe TÜFE ve Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ve cuma TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru verileri takip edilecek.

Gelecek hafta gözler İngiltere ve Avrupa merkez bankalarının politika kararları ve ABD'de tarım dışı istihdam başta olmak üzere yoğun veri gündemi takip edilecek.

Küresel piyasalar, FED şahinleşen tutumuyla satış ağırlıklı bir seyir izlerken, gelecek hafta gözler İngiltere ve Avrupa merkez bankalarının politika kararları ve ABD'de tarım dışı istihdam başta olmak üzere yoğun veri gündemine çevrildi.

Söz konusu gelişmelerle yurtiçinde Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 1,39, altının gram satış fiyatı yüzde 1,77, euro/TL yüzde 1,16 değer kaybederken, dolar/TL yüzde 0,62 değer kazandı.

Yatırım araçlarındaki performans şöyle oluştu:

BIST 100… Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi en düşük 1.880,18, en yüksek 2.019,43 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 1,39 azalarak 1.983,18 puandan tamamladı. Analistler, BIST 100 endeksinde teknik açıdan 2.010 puanın direnç, 1.970 puanın destek konumunda olduğunu tahmin ediyor.

DOLAR/TL… ABD doları yüzde 0,62 değer kazanarak 13,5440 liraya yükseldi. Doların güçlenmesinde FED’in şahinleşme kararı etkili oldu. Yurtiçinde ise kur korumalı TL mevduatına yönelik ilgi devam ederken kurun yükselmesini de önlüyor.

EURO/TL… Haftalık bazda euro yüzde 1,16 azalarak 15,1020 liraya geriledi. Eurodaki gerileme euro/dolar paritesi kaynaklı olduğu gözlendi.

ALTIN… FED’in sıkılaşmaya yönelik açıklamaları altın fiyatlarını baskıladı. 1860 dolara dayandıktan sonra 1790’lara kadar gerileyen ons altın satış trendinde işlem görüyor. Kapalıçarşı’da ise işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 1,77 kayıpla 777,00 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 1,78 azalışla 5.141,00 liraya geriledi. Geçen hafta sonu 1.298,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı da 1.274,00 liraya düştü.

PETROL… Yükseliş serisini sekizinci haftaya taşıyan petrolde Brent petrol 2014’ten bu yana ilk kez 91 dolar seviyesini test ederken WTI Ham petrol dün 2022’nin yeni zirvesi olan 88.50 dolar seviyesine yükseliş gerçekleştirdi. FED’in şahinleşme açıklamalarıyla yönünü aşağı çeviren petrol, Rusya – Ukrayna geriliminin arz kesintilerine sebep olacağı beklentisiyle düşüşler sınırlanıyor. Piyasa gelecek hafta gerçekleştirilecek OPEC toplantısına odaklandı.

KRİPTO PARA… Petrolde olduğu gibi Rusya – Ukrayna krizi ile FED’in yakında faiz artıracağına dair beklentiler kripto para piyasasında sert düşüşleri beraberinde getirdi. Önce 32 bin dolar seviyesine kadar inen Bitcoin sonra 38 bin dolarda sakinledi. Haftalık bazda ise Bitcoin yüzde 6,8 oranında değer kazandı. Ethereum ise yüzde 4,8 artarak 2 bin 500 doların üzerinde işlem görüyor. Haftanın en fazla değer kazanan parası yüzde 8,3 ile Dogecoin, en fazla düşen parası yüzde 17,4 ile Terra oldu.