LİBYA İLE EN VERİMLİ TİCARET YÖNTEMİ BARTER
Karanfil Group Yönetim Kurulu Başkanı Murtaza Karanfil, Analiz'e Türkiye ile Libya arasındaki ticaret hacmini anlattı, Türkiye'nin ihracatının her geçen yıl arttığını söyledi. Karanfil, "Libya ile en verimli ticaret yapma yöntemi barter sistemidir. Çünkü Libya'da Doğu, Batı ve Güney ayrımı var. Batı'da dahi ikili bir yapılanma var" dedi.

Röportaj: Mustafa DENİZ
Karanfil Group Yönetim Kurulu Başkanı Murtaza Karanfil, Türkiye ile Libya arasındaki uzun yıllara dayanan kadim dostluğun kendisini ihracatta da göstermeye devam ettiğini söyledi. Karanfil, “Geçen yılın ilk beş ayına göre Libya’ya ihracatımız yüzde 13,3 oranında artış gösterdi. Türkiye’nin Libya’ya ihracatı 2022’nin ilk beş ayında 1 milyar doları aştı, 1 milyar 111 dolar olarak gerçekleşti. Mayıs ayında en fazla sattığımız ürün zeytin ve zeytinyağı oldu. Artış geçen yılın ilk ayına göre yüzde 280,1. İkinci sırada yüzde 65,5 artış ile deri ve deri mamulleri ihracatı var. Üçüncü sırada elektrik ve elektronik ihracatında yüzde 57,2, çelik ihracatında yüzde 47,2 oranında artış kaydettik” dedi.
AB ve Doğu ile yaptığımız ticaret her zaman kıyaslanıyor…
Evet, ama Doğu değişiyor, ancak mevcut riskleri almaya değer mi, algısı var. Bence önce bunun temelde bir kararının verilmesi lazım. Yani Doğu’ya açılacak mıyız, AB ile mi gelişeceğiz. Bence ülke olarak bu ikilemin arasında girip geliyoruz.
Türkiye olarak her iki tarafa da açılamaz mıyız?
Daha iyi olur tabi. Çok ciddi değişiklikler yapılması lazım. Örneğin bunun için çok ciddi reformlara ihtiyaç var. Şu an Avrupa ile ihracatı konuşuyoruz, ancak Doğu’da da mesela ciddi potansiyel var. Ben hep şunu savunuyorum: Genelde dünyanın ortak kanaati içinde kaldıkları bir fikir var; Afrika kıtası dünyanın geleceğidir. Belki de önümüzdeki 100 yıl ve fazlası boyunca dünyanın neredeyse tamamı Afrika kıtasına yönelecektir. Afrika pastasını maalesef bazı emperyalist ülkeler 200 – 300 yıldır sömürerek kendi lehlerine çevirmişlerdir. Ancak dijital çağda artık dünya büyük bir köy haline dönüştü. Kapalı kapılar ardında artık hiçbir şey kalmıyor. Zengin Afrikalıları sömürmek isteyen ülkelerin çabaları maalesef boşa çıkacak ve bu iş bir yerde bitecek.
Afrika kıtasında diyaloğu ve ticareti geliştirmek için Türkiye ne yapmalı bu noktada? En önemli adım nedir?
En önemli adım ülkemizdeki reformlarımızı Afrika ya da Ortadoğu’da ticaret yapmak üzerine geliştirmemiz olacaktır.
Böyle bir çalışma var mı?
İşte bunun kararını vermemiz lazım. Ben Türkiye’yi bu konuda kararsız görüyorum. Karanfil Group olarak 35 yıldır Libya ile çalışıyor, ticaret gerçekleştiriyoruz. Afrika kıtasına baktığımızda Türkiye’nin bu 53 ülkeye olan ihracatı 24 milyar dolar civarında. 100 milyon nüfuslu Mısır ihracatımızda ilk sırada yer alıyor ve rakamımız ise 3 milyar dolar. Libya ise 7 milyon nüfuslu bir ülke olmasına rağmen, bu ülkeye ihracatımız 2.5 milyar dolar. Ticaret hacmimiz ise 4 milyar dolar civarında. Sonra devamında Fas, Cezayir ve Tunus geliyor. Neticede Afrika yaptığımız ihracatın yüzde 65’i kuzey Afrika ülkelerine yapıyoruz. Burada şunu görüyoruz. Mısır’da bir siyasi anlaşmazlık yüzünden ilişkilerimiz bir ara kopma seviyesine geldi. Şu anda bir düzelme var. Bu umut verici bir şey. 100 milyon nüfuslu bir ülkeye 3 milyar dolarlık ihracat çok düşüktür. Bunu geliştirmemiz lazım. Bugün Libya’nın Cezayir’e olan ihracatı neredeyse 2 katı ve bu ülke 40 milyon nüfuslu bir ülke. Fas mesela o da yine bu rakamlara yakın. Ama Libya 7 milyon nüfuslu olmasına rağmen bu ülkeye 2.5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmek Bu kadar istikrarsızlığa ve dengesizliğe rağmen gerçekten de büyük başarı. Burada bir ışık olduğu ortada. Bizim burada odaklanacağımız bir ülke var ise bu Libya olmalıdır. Mısır’da Tunus’ta, Cezayir’de ve Fas’ta kurumsal bir otorite var, ancak Libya’da kurumsal bir otorite maalesef yok. Dolayısıyla ülke olarak biz bunu lehimize çevirebiliriz.
Türkiye reformlar yapmalı
Ne yapabiliriz?
Öncelikle ülke olarak kendi içimizde ciddi anlamda reformlar yapmalıyız. Bura örnek verecek olursam. Biz ticaret kanunumuzu Batı’dan almışız ve bunu Afrika’da uygulamaya çalışıyoruz. Batı’nın ticaret yapma kültürü ile Afrika’nın ya da Ortadoğu’nun ticaret yapma kültürü tamamen ayrıdır. Basit bir örnek verelim mesela. Sudan’da eğer ambargo varsa ve Sudan bankaları yurtdışına dolar transferi yapamıyorsa ve siz ülkemizden yaptığınız ihracatın bedelini dolar olarak banka yoluyla getirme zorunluğu koyarsanız, Sudan ile iş yapmayın demiş oluyorsunuz. Buna göre bu ülkeler sıkıntılı ülkeler. Gönül ister ki her şey güllük gülistanlık olsun ve biz de çalışabilelim. Ama 100 yıllarca emperyal ülkelerin kendi refahlarını bu ülkelerin omuzlarına yükledikleri için, bu ülkelerin birinde farklı istikrarsızlık senaryoları ortaya koymuşlar ve bizim bunları görüp en temelde kendi reformlarımızla birlikte yapacağımız bölgesel yaklaşımlarımızı ortaya koymamız lazım.
Sizce Libya ile ticaret nasıl yapılır?
Bana sorarsanız Libya ile en verimli ticaret yapma yöntemi barter sistemidir. Çünkü Libya’da Doğu, Batı ve Güney ayrımı var. Batı’da dahi ikili bir yapılanma var. Denetim mekanizması siyasette birbirine rakip iç unsurlardan dolayı özellikle ödeme konusunda oldukça zor işliyor. Dolayısıyla bir sürü engellere takılabiliyorsunuz. Ama siz bunu bir mal alışverişi ya da mal alıp hizmet vererek kalıcı bir anlaşmaya çevirirseniz. Daha verimli bir ticaret ortamı yaratmış olursunuz. Hem fiyatlandırma açısından hem de iş yapma biçimi açısından bu böyle. Dolayısıyla bölgesel dinamikleri göz önüne alıp ona göre bir yaklaşım sergilemek lazım. Ödeme sistemleri, ödeme tarzı ve ödeme çeşitliliği. Bunları geliştirmek lazım. Kısacası bu ülkeler ile ciddi anlamda ticaret yapmaya niyetimiz varsa ticaretin modellerini arttırmalıyız.
Barter sistemini biraz daha açabilir misiniz?
Bir ülkede siyasetin bu kadar zayıf olduğu, denetimin bu kadar yoğun ve yargının bu kadar müdahil olduğu dönemde ülke zenginliklerini hizmete çevirme razılar. Dolayısıyla Libya ile bu şekilde daha verimli ve daha karlı işler yapabiliriz. Libya’yı da ihya edebiliriz. Benim Libyalılara önerim şudur; son Amerikan Petrol İstatistik Kurumu’nun açıklaması ve Libya Odalar Birliği’nin teyidine göre ülkede 74 milyar varil petrol rezervi ve 174 trilyon metreküp doğalgaz rezervi bulunuyor. Dönüştürülebilir enerjinin dünyada geliştiğini gözlemlediğimiz zaman, önümüzdeki 5 yılda petrolün enerji olarak tüketilmeyeceği ya da azalacağı bir durum yaşanacaktır. Ben 10 yıl sonra da biteceği kanaatindeyim. Peki bu noktada Libya ne yapacak? Libya’nın tek gelir kaynağı şu an için petrol ve yüksek fiyattayken bunu nakde çevirmemesi Libya’nın her gün aleyhine işleyen bir durumdur. Eğer bizim Afrika’da partner ülkelerimizden biri Libya ise; ciddi bir şekilde uyarmamız lazım ve bu konuda aksiyon olmamız lazım. Bu 3 anlaşmayı yapamasak bile hiç değilse bu konuda ciddi bir uyarı yapmalıyız. Libya’daki siyasi kavgadan, çekişmelerden dolayı petrol bir gün açılıyor bir gün kapanıyor ve bu bitecek. O senin elindeki değer bir zamanla bir değer etmeyecek ise sonra ne işe yarayacak. Bu gidişle Libya petrolü yerin altında kalacak. Bu ciddi bir sorun ki; Libya petrolü dünyanın en kaliteli petrolüdür. Yüzeye yakın yerde olduğu için de sondaj maliyeti düşüktür. Bu konuda Libya’nın ciddi aksiyon alması lazım. Ben asla bir konuya eleştirsel yaklaşmıyorum. Var olanı nasıl güzel yapabiliriz, eksiklerimiz nedir onu nasıl tamamlayabiliriz, şekilde bakıyorum. Yoksa ben inanıyorum; bizim ülke siyasetimiz Libya’ya baktığımızda ellerinden geleni yapıyorlar, ama belki de o coğrafyaları bilmemek o coğrafyada uzman kişilerle işbirliği yapmamak neticesidir bunlar. Dolayısıyla ülkemizi Libya yaklaşımında konuyu daha uzman spesifik bilirkişilerle ele almasında fayda vardır. Bu ara Libya’da yerelde çok ciddi anlamda Türkiye hayranı insanlar var. Türkiye sevdalısı insanlar ülkemiz ile işbirliğine her zaman hazırlar. Türkiye’nin kazan kazan politikasına inanıyorlar. Türkiye’nin diğer emperyal ülkeler gibi sömürge yapmaya değil, kendilerini ihya etmek için ülkeye geleceklerini biliyorlar. Bu anlayış mevcut Libyalılarda. Bugüne kadar Libya’da hep dengeli bir politika izlemişiz.
Burada hem bakanlıklar nezdinde, ama temelde sayın Cumhurbaşkanlığımıza bağlı bir Libya masası kurulmalı. Bu olmazsa olmazdır. Buna siz ister Libya masası deyin isterseniz de Libya Girişim Platformu deyin. Siyasi irade ile ekonominin birlikte yönetileceği bir sistem bu. Bu yapı içerinde medya, iş adamları, siyasi ayağı, kanaat önderleri, askeri istihbarat gibi unsunlar da bu oluşumun içinde yer almalı. Bu şekilde daha verimli ilişkiler kurulacaktır. Libya kurumsal bir bölge olmadığı için, burada kurumsal anlamda bir muhatap bulamazsınız. Bazen çok hızlı aksiyon almanız gereken durumlar oluyor. Sadece Libya da değil, Suriye, Irak ve hatta Somali için de bu tür oluşumların faydası olacaktır.
Barter sistemine tekrar dönecek olursam; bu tür bölgelerde iş yaparken en ciddi sorununuz iş hak edişinizi almakta zorluk yaşamanızdır. Barter sisteminde bunu tamamen ortadan kaldırıyorsunuz. Çünkü siz aslında paranızı baştan almış oluyorsunuz. Mesela eğer ben Türk petrolleri olarak yılda 40 milyar dolar ham petrol ithalatı yapıyorsam, bunun 5 milyar dolarlık kısmını Libya’dan yapayım, ödemeyi de müteahhitlik hizmeti olarak vereyim. Müteahhitler de bu sayede orada hem birbirleri ile rekabete girmemiş olurlar hem de orada işveren kurumlar işi yapar, ama parasını benden alırlar. Garantör benim çünkü. Böyle bir iş birliği yapılırsa o belki geçmişteki sıkıntıları da bu sayede kapatabiliriz. Bu şu an ciddi bir sorun. Geçmişten bir kapı var; demirden bir perde çekilmiş. Bu perdeyi kırmadıkça yeni işler yapamıyoruz. Gelin yeni sayfalar açalım. Ülkede alacaklarımızı alamadıkça yeni sayfa açamayız. Birinin mağduriyeti üzerine mutluluk ihva edemezsiniz. Dolayısıyla Türk müteahhitlerimizin de hakkını korumamız lazım.
Barter ile gelecek alışverişin yüzde 5-10-20’si eski alacaklara kayabilir. Bu şekilde alacak meselemiz hallolabilir. Libya’ya bölgesel yaklaşmadığımız zaman maksimum verim de alamıyoruz. Libya’nın yapısına baktığımızda Libya7da iş veren kurumlar kamu kurumlarıdır. Buradan iş alan kurumlar ise özel sektördür. Peki ne oluyor biliyor musunuz? Ankara’da anlaşmalar imzalanıyor, sonra Libya’da bu anlaşmalar yokmuş gibi davranılıyor. Bunları biz yaşıyoruz. Libya siyasi olarak içerde zayıf. Siyasi kargaşası olan bir ülke dışarıya karşı da zayıftır. Partner ya da kardeş olmak birinin diğerine yaslanması ile değil, birbirine yaslanması ile olur. Biz ede burada birlikte iş yapacaksak, samimi olmamız lazım. Türkiye’nin gösterdiği samimiyeti Libya’nın da göstermesi lazım. Bunu için de gerekli oluşumları yapmayı sağlamalıyız. Ben bundan tarafım. Eğer Libya’da işveren kurumlar devlet kurumlarıysa ve iş alan kurumlar da özel sektör ise burada verimlilik biraz düşük olur. Neticede ben şuna bakıyorum. Vefa, tecrübe elbette önemli, ama bir de rakamlara bakalım. 50 yılda 29 milyar dolarlık bir ticaretimiz var Libya ile. Bu rakam çok düşük. Dolayısıyla bunu artırmamız lazım.
Var mı peki Türkiye’nin böyle bir niyeti?
Aslında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika seyahatleri bunu gösteriyor. Ciddi bir eğilim var, ama bunu yasal düzenlemelerle de zenginleştirmemiz lazım
Yasal düzenleme şu an için yok ama…
İşte onun için ben Türkiye’deki bürokratik idareye takıldığı veya bir kararsızlık olduğunu görmekteyim. Ya da tam olarak Kuzey Afrika’nın cevherini henüz keşfedememişiz. Temelde bu var. Bütün dünya Afrika kıtasının verimlilik, iş sahası ve tüketim açısından 100 – 200 yılda geleceğin kıtası olacağında mutabık ise, bizim de elimizde Libya varken, bu ülkede Afrika’ya yönelik kalıcı anlaşmaları işbirliklerini yapmıyorsa, buradan iki sonuç çıkıyor. Ya bu cevherin farkında değiliz ya da ikilem içindeyiz.
Libya üzerinden Afrika’ya açılmak mümkün
O zaman Libya üzerinden aslında bütün Afrika’nın tamamına açılmak mümkün…
Evet ya da en azından Ortadoğu ve Batı Afrika’ya açılmak mümkün. 120 yıl önce aslında Osmanlı bunun farkına varmış. Afrika’ya açılan kapı Libya’dır. Libya coğrafik yani jeopolitik olarak Mısır’a ya da Süveyş Kanalı’na hatta Cebeli Tarık Boğazı’na alternatif olarak gösterilmemeli, bir destekçi olarak sunulmalıdır. 1 yıldan az bir süre önce Süveyş Kanalı’nda sıkışan geminin emtia fiyatlarının ne kadar yükselmesine neden olduğuna şahit olduk. Şimdi Libya bunun destekçisi olur. Libya bunun her ne kadar alternatifi gibi görünse de aslında bu bakış açısı yanlıştır. Yok Libya’da istikrar olursa Dubai ticaret köyü olmaktan çıkar. Çünkü Libya hem Afrika’ya açılan kapıdır hem Avrupa’nın göbeğinde bir ülkedir. O nedenle biz Libya’da istikrarsızlığı körükleyelim, düşüncesi yanlıştır.
Bilerek mi bu şekilde yapılıyor?
Aslında baktığınızda Libya’da öyle ciddi istikrarsızlık yaratacak unsurlar bulunmuyor. Libya’da 41 yıl Kaddafi dönemi, 17 yıl kraliyet dönemi, 20 yıl İtalya hakimiyeti ve 360 yıl da Osmanlı hakimiyeti mevcut. Burada şunu görmemiz lazım; Dışarının Libya’ya müdahil olmasına gerek yok aslında. Çünkü Libyalılar kendi kavgalarıyla zaten istikrarsızlığı yaratıyorlar. Bunun temel nedeni şudur; Libya’da bir siyasi deneyim, bilgi birikimi yok. Burada bizim eğer Libya’ya yaklaşımımız bu yönlü olursa, birlikte yapacağımız çok iş olur.
Libya’nın bakış açısı
Peki Libya’nın bakış açısı nedir Türkiye’ye?
1911 yılında Gazi Mustafa Kemal Libya halkını direnişe hazırlıyordu. 1952 yılında Libya’ya biz buradan başbakan tayin etmişiz. Yine 1954 ve 1956 yıllarında Libya’da kurulan bir partinin sloganı “Türkiye ile birleşelim” olmuş. Libya ile bugüne kadar iki büyük anlaşma yaptık. Bunlar önemli anlaşmalar. Bu tabi kolu kanadı kırılmış bir Libya’nın Doğu Akdeniz’deki haklarını savunmak için yapılan Türkiye’nin de Doğu Akdeniz’de alternatif projelerin bertaraf edilmesi için yaptığı Münasır Ekonomik Bölge Anlaşması. Ancak bu anlaşmanın ne anlama geldiğini çok iyi anlatmamız lazım. Libya’nın batısındaki istikrarsızlıktan dolayı orada ciddi bir devlet kurumu olmadığından bunu yapamadık henüz.
TRT Arapça kanalımız var. Bölge için bir faydası oluyor mu?
Evet, TRT Arapçayı kurduk, ama şöyle bir korun var orada. Bölgesel kültürleri bilmediği için kanalın standart bir hitabı var. Bu da tabi kanalın etkinlik derecesini düşürüp, arttırabiliyor, ülkelerin kültürlerine göre. Mesela bizde haber izleme saati 19:00 – 20:00 arasıdır. Libya’da bu saat 14:00’tür. Her Afrika ülkesinde bu saat değişebiliyor.
Karanfil Group Libya Faaliyetleri
* Karanfil Group Libya’yı yatırımlarının merkezi olarak konumlandırdı ve Libya’ya ihracat yapan firmalar arasında ilk 100’de yer alıyor.
* 2021 yılını yaklaşık 190 milyon dolarlık ihracat ile kapattı. 2022 yılı mayıs ayında ülkeye 4,4 milyon doları aşan ihracat gerçekleştirdi. Böylece ülkeye olan ihracatını yılın ilk beş ayında 48 milyon doların üstüne taşıdı.
* Karanfil Group Libya’da 30 yıldır iş yapıyor ve bugüne kadar Türkiye’deki 26 bin firmayı, bünyesindeki 120 bin Libyalı müşteri ile buluşturdu.
* 25 yıl öncesine kadar Misrata-İzmir arasında gerçekleştirdiğimiz gemi seferlerini Nisan 2022’den itibaren Misrata-İstanbul rotasında olmak üzere yeniden başlattı. Ayda 4 kez olmak üzere 900 yataklı yolcu, 1.700 ton yük ve 400 araba taşıyan seferler düzenleniyor. Yakın gelecekte rotamıza Antalya, Bursa ve Marmaris limanlarımızı da ekleyeceğiz. Bu seferlere gösterilen büyük ilginin diğer Afrika ülkeleri tarafından da gösterilmeye başlayacağından eminiz.