MADEN İHRACATI 'KONTEYNERE' TAKILDI
Türkiye İhracatçılar Meclisi Maden Sektör Kurulu koordinasyonunda İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) öncülüğünde Ege Maden İhracatçıları Birliği (EMİB), Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB), Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) ve Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) iş birliğiyle düzenlenen toplantıda, sektör paydaşlarının katılımıyla blok mermer taşımacılığında yaşanan konteyner hasarları konusunu masaya yatırdı. Blok mermer taşımacılığında konteyner hasarlarının yıllardır çözülemeyen bir problem haline geldiğini belirten İMİB Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Kalfa, armatörlerin artan taleplerinin ve limanlardaki tekelleşmenin ihracatçının rekabet gücünü ciddi biçimde zayıflattığını vurguladı. Kalfa, "Bugün İtalya bir konteyner mermer yükünü ABD'ye 2 bin dolara gönderirken, biz 6-8 bin dolar ödüyoruz. Bununla beraber hatların kondisyonu düşük konteynerleri mermer yüküne tahsis etmesi ve aktarma limanlarında elleçleme operatörlerinin özensiz hareketlerinden kaynaklanan hasarların direkt olarak ihracatçıya fatura ediliyor olması ihracattaki muhtemel rekabet gücümüzü, lojistik baskıyla zayıflatmaktadır." dedi.

İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB), blok mermer taşımacılığında yaşanan konteyner hasarlarını gündeme almak ve kalıcı çözümler geliştirmek amacıyla sektör temsilcilerini bir araya getirdi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Maden Sektör Kurulu koordinasyonunda, İMİB ev sahipliğinde ve Ege Maden İhracatçıları Birliği (EMİB), Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB), Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) ile Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) iş birliğiyle gerçekleştirilen toplantıda, ihracat sürecinde blok mermer taşımacılığında konteyner hasarlarının çözüm yolları masaya yatırıldı. Toplantıda konuşan Mustafa Kalfa, blok mermer taşımacılığında konteyner hasarlarının yıllardır çözülemeyen bir problem haline geldiğini belirtti. “Artık sadece taş değil sabrımız da kırılıyor.” diyen Kalfa, sorunların bir zincir halkası gibi birbirine bağlı olduğunu belirtti.
MUKAVEMETSİZ KONTEYNERDE HASAR KAÇINILMAZ
Kalfa, konteyner tabanındaki traverslerin esneyerek iki konteynerin üst üste konduğunda teknik olarak birbirini kilitlemesinde yaşanan sorunun, aslında eski, yorgun, kondisyonu düşük konteynerlerin mermer yüküne tahsis edilmesi ve aktarma limanlarında elleçleme operatörlerinin özensiz ve dikkatsiz hareketlerinden kaynaklandığını anlattı. Kalfa, bu hasarların hatlar tarafından direkt olarak sigorta imkanlarını sürece dahil etmeden ihracatçıya fatura edildiğini ve bir konteynerde oluşan hasar nedeniyle hasar oluşmayan diğer konteynerlerin de sevkiyatının durdurularak ardiye cezaları ile katlandığını söyledi.
ARMATÖR BASKISI VE LİMAN KARTELLEŞMESİ SEKTÖRÜ ZORLUYOR
Kalfa, armatörlerin artan taleplerinin ve limanlardaki tekelleşmenin ihracatçının rekabet gücünü ciddi biçimde zayıflattığını vurguladı: “Eskiden 300-400 dolara çözülen hasarlar bugün 13-14 bin dolarlara çıktı. Armatörler bu bedelleri katlayarak talep ediyor. Üstelik ‘ödemiyorsanız, sevkiyatınızı durdururuz’ baskısı yapıyorlar. Limanlarda da benzer bir tablo var. Özelleştirmeler sonrası üç büyük hat piyasayı kontrol eder hale geldi. Eskiden rekabet vardı, şimdi tekel var. Bizim sesimiz bu tekelin gürültüsü arasında kayboluyor. Oysa bu ülkenin ihracat yükünü çeken biziz. Artık limanlarda üç firma değil, Türkiye’nin ihracat gücü de konuşmalı. O güç de birlik olmuş, ortak akılla hareket eden bir güç olmalı. Bugün İtalya bir konteyneri ABD’ye 2 bin dolara gönderirken, biz 6-8 bin dolar ödüyoruz. Bu maliyet farkı, üretim gücümüzü değil lojistik baskıyı konuşur hale getirdi.”
SİGORTA, AKTARMA LİMANLARI VE STANDART EKSİKLİĞİ
Kalfa, sigorta şirketlerinin konteyner hasarlarını kapsam dışı bıraktığını, aktarma limanlarında yaşanan elleçleme hatalarının ise riski katladığını belirtti. Sigorta şirketlerinin ‘Konteyner hasarları kapsam dışıdır’ diyerek sorumluluk almak istemediğini, aktarma limanlarında ise gözetimlerinin olmamasının hasar riskini artırdığını kaydeden Kalfa “Türkiye’den yük çıkıyor, Kolombo’da, Pire’de ya da başka bir aktarma noktasında elleçleme yapılıyor. Her elleçleme, her taşıma bir risk. Çünkü bu operatörlerin dikkatsizliği ya da deneyimsizliği yüzünden konteynerler hasar görüyor. İstatistiksel olarak baktığımızda, aktarma yapılmayan sevkiyatlarda hasar oranı neredeyse sıfır. Ama bir ya da iki aktarma varsa, hasar riski katlanıyor. Çünkü bu limanlarda ne gözetimimiz var ne de bir denetim gücümüz. O yüzden biz kendi sörveyimizi, temsilcimizi oralarda bulundurmak zorundayız. Ayrıca, uluslararası bağlayıcılığı olan CTU Code gibi standartlar lashingleme işlemine bir standart getirmiyor. En temel eksiklik buradan geliyor. Biz ulusal ölçekte bazı kurallar koyuyoruz ama bunların uluslararası bağlayıcılığı yok. Bu eksiklik ihracatçıyı korumasız bırakıyor. Kamu kurumlarının da bu alana müdahale imkânı sınırlı olduğu için, sistem tamamen özel sektör insafına kalıyor.” dedi.
SEKTÖREL GÜÇ BİRLİĞİ VURGUSU
Kalfa, sorunların çözümü için sektörün güç birliği içinde hareket etmesinin zorunluluk haline geldiğini belirterek şu çağrıyı yaptı: “Bugün blok mermer taşımacılığında yaşadığımız her problem, tek bir firmanın değil bütün sektörün ortak kaderidir. Konteyner hasarlarından aktarma limanlarındaki ihmallere kadar uzanan bu zincir, ancak birlikte hareket edersek kırılabilir. Artık bireysel değil, kolektif mücadele zamanı. Bugün her armatörün karşısına tek tek çıktığımızda, maalesef elimiz zayıf. Çünkü karşımızda dev bir yapı var: Sigorta sistemleriyle, liman kartelleriyle, küresel taşımacılık zinciriyle organize olmuş bir sistem. Bizim de aynı ciddiyetle, aynı kurumsallıkla hareket etmemiz gerekiyor. Güç birliği sadece bir tercih değil, artık bir zorunluluk. Ortak bir masa kurmazsak, pazarlık değil, teslimiyet masasında oturuyoruz.”
“Bugün dünya mermer ticaretinde güçlü ülkeler kendi taşıma sistemlerini, kendi gözetim ağlarını kurdular.” diyen Kalfa, şöyle devam etti:
“Ülke olarak bizim de bunu yapacak bilgi, tecrübe ve potansiyelimiz var. Bizim hedefimiz sadece konteyner hasarını çözmek değil; Türkiye’nin mermer ihracatında önüne çıkan ve rekabet gücünü zayıflatan unsurları ortadan kaldırmaktır. Bunu ancak; kamu özel sektör iş birliği ile başarabiliriz. Bu kapsamda; ülkemizin uluslararası bir konteyner taşıma hattının olmaması büyük eksiklik. Orta ve uzun vadede, yıllar içinde kartelleşen ve güçlenen konteyner taşımacılığı hatları ile rekabet edebilmek için ulusal bir hattımızın hayata geçirilmesi gerekmektedir. Kısa vadede de ihracatımızın artması ve ihracatçımızın piyasalar ile rekabet edebilir seviyeye gelebilmesi için özel sektör tarafından yürütülen açık yük gemi taşımacılığının desteklenmesi ile ilgili işlemlerin, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı nezdinde ivedilikle başlatılması gerekmektedir. Toplam 6 milyar dolarlık maden ihracatının 2 milyar dolarını gerçekleştiren doğal taş sektörü bu kapsamda üstüne düşen görevi yerine getirmeye hazırdır.”