Hakan Özbay

Dünyanın önde gelen otel gruplarından Accor’un Türkiye Premium, Orta Ölçekli & Ekonomi Markaları Operasyon Başkan Yardımcısı Sinan Köseoğlu, basın mensuplarıyla bir araya gelerek turizm sektöründeki son gelişmeleri ve grubun gelecek planlarını değerlendirdi. Toplantıya damgasını vuran konu ise artan maliyetler karşısında yatırımcıların kurtarıcısı haline gelen "Karma Kullanım (Mixed-Use)" projeleri oldu.

REZİDANS VE OTEL BİR ARADA

Türkiye’de otel yatırımlarının şekil değiştirdiğine dikkat çeken Sinan Köseoğlu, yatırımcıların artık tekil otel binalarından ziyade, içerisinde AVM, rezidans ve otelin bir arada bulunduğu çoklu kullanım projelerine yöneldiğini belirtti.

Köseoğlu, bu değişimin temel nedenini şu sözlerle açıkladı: "Yatırımcılar mixed-use dediğimiz çoklu kullanım projelerini daha çok seviyorlar. Çünkü çoğu yerde arsa fiyatları pahalı. Şehrin biraz daha ucuz yerlerinde bir atraksiyon merkezi yaratarak hem rezidansı hem oteli hem de alışveriş merkezini içinde barındıran projelere yöneliyorlar. En popüler olanı ise Rezidans artı Otel projesi."

Sistemin işleyişine dair detaylar veren Köseoğlu, bu modelin hem yatırımcı hem de otel işletmecisi için "kazan-kazan" durumu yarattığını vurguladı. Modele göre, rezidans daireleri tapulu olarak şahıslara satılıyor, ardından otel yönetimi bu daireleri kiralayarak kendi envanterine katıyor. Böylece otel oda kapasitesini artırırken, rezidans sahipleri de otelin teknik servis, temizlik ve havuz gibi hizmetlerinden faydalanıyor. Köseoğlu, "Tek başına otelde maliyetler pahalı, tek başına rezidansta aidatlar yüksek. Türkiye'de şu an en revaçta olan optimum çözüm bu" ifadelerini kullandı.

Accor Grubu, Türkiye genelindeki büyümesini de hız kesmeden sürdürüyor. Şu anda Türkiye’de 82 otel ile faaliyet gösterdiklerini belirten Köseoğlu, yakın zamanda 12 yeni otelin daha açılacağını duyurdu.

Özellikle Antalya’daki yeni yatırıma dikkat çeken Köseoğlu, "Antalya’da havalimanına yakın merkezde bir Mövenpick projemiz var. Buna benzer, farklı illerde de olabilecek ve değerlendirdiğimiz projeler mevcut" dedi.

Toplantının en önemli sürprizlerinden biri ise Türkiye pazarına ilk kez girecek olan "Ibis Budget" markası oldu. Köseoğlu, ekonomik segmentteki bu yeni markanın ilk adresinin Ordu olacağını açıkladı: "Ordu’nun tam merkezinde, Türkiye’de olmayan Ibis Budget markasını ilk defa getiriyoruz. Açılışını 2026’nın sonunda yapmayı planlıyoruz."

Türkiye’nin turizm potansiyelinin henüz tam olarak kullanılmadığına işaret eden Köseoğlu, Accor’un şu an 81 ilin sadece 15’inde varlık gösterdiğini belirtti. "Diğer markalı otellerin çoğu da bu 15 ilde yoğunlaşmış durumda. İllerin yarıdan fazlasında markalı otel yok. Bu bizim büyümemiz için büyük bir potansiyel" diyen Köseoğlu, özellikle Ibis, Ibis Styles ve Mercure markalarıyla Anadolu’nun geneline yayılmayı hedeflediklerini söyledi.

KARTALKAYA OLAYI MARKALAŞMAYI HIZLANDIRDI

Sektördeki bir diğer önemli trend ise mevcut otellerin uluslararası zincirlere dahil olma (dönüşüm) süreci. Köseoğlu, Kartalkaya’da yaşanan üzücü olayların ardından güvenlik ve standartların öneminin arttığını, bu durumun markalı otellere olan ilgiyi tetiklediğini vurguladı.

Yatırımcıların, uluslararası bir markanın şemsiyesi altına girdiklerinde "ALL" sadakat programı sayesinde Meksika’dan bile turist çekebildiklerini gördüklerini belirten Köseoğlu, "Önümüzdeki yıllarda büyümenin %40’ı bu dönüşüm projelerinden gelecek" öngörüsünde bulundu. Accor’un güçlü ekibi sayesinde, halihazırda işleyen veya inşaat halindeki bir oteli 3 ay gibi kısa bir sürede kendi markalarına dönüştürebildiklerini de sözlerine ekledi.

İstanbul’daki otel arzı fazlalığı tartışmalarına da değinen Köseoğlu, konuya bölgesel bakmak gerektiğini savundu. "Levent ve Beşiktaş’ta hala otele ihtiyaç var, ancak Taksim gibi bazı bölgeler doymuş olabilir" diyen Köseoğlu, Haliç örneğini vererek, Tersane İstanbul gibi dev projelerin bölgedeki mevcut otellerin de yıldızını parlatabildiğini ifade etti.