Deniz DİKMEN

Ekim ayına girdik ve sonbahar her yerde kendini en güzel şekliyle göstermeye başladı. Sonbaharın o sımsıcak renkleri, doğada yaprakların tatlı tatlı sararması, kızarması ne hoştur. Bir ağaçta değişik renklerde yapraklar görülüyor. Hava artık aşırı sıcak değil ve müthiş güzel yürüyüşler yapılabiliyoruz. Tabir yerindeyse hava şerbet gibi ve ufak ufak sonbahar yağmurları da başladı. Bazı şehirler ne kadar yazlık sayfiye yerleri olarak anılsa da aynı mekanlar ilkbaharda ve sonbaharda da müthiş olur.

Gelin sizi sonbaharı en güzel şekilde yaşayabileceğiniz İtalya’nın Kampanya Bölgesi’ndeki Sorrento’ya götürelim ve bu bölgede nasıl keyifli bir tatil yapabileceğinizi değerlendirelim.

Sorrento’ya gitmek için en kolay yol, İtalya’nın başkenti Roma’ya veya direkt olarak Napoli’ye uçmak diyebiliriz.

Roma ile Sorrento arası 270 km ve aracınızla gelirseniz bu yolculuk yaklaşık üç buçuk saat sürer. Napoli’den direkt Sorrento’ya geçmek isterseniz buradaki mesafe sadece 50 km’dir. Her iki kentten ister araçla, ister tren veya otobüs hatta feribotla bile ulaşım sağlayabilirsiniz.

Biz Roma’dan aracımızla Sorrento’ya gidiyoruz. Zira buralara kadar gelmişken birkaç gün de Roma kentini gezmek istiyoruz. Yürüyerek kentleri gezmek için en güzel zaman bu günler… Çünkü, yazın İtalya gerçekten aşırı derecede sıcak oluyor.

İtalya’nın en gözde sahillerinden biri

Sabah Roma’dan yola çıkıyoruz ve aracımız da çevreyi seyrede seyrede Napoli’ye ve ardından Amalfi Kıyıları’nın minik bir komünü olan Sorrento’ya varıyoruz. Sorrento küçücük, sadece 17 bin nüfusu olan tatlı bir kasaba. Ne kadar küçük bir yerleşim de olsa zaman içinde Maxim Gorky, Johann Wolfgang von Goethe, Charles Dickens, Friedrich Nietzsche, Lord Byron ve John Keats gibi ünlülerin yollarının geçtiği bir yer olmuş Sorrento.

Burası o kadar güzel bir destinasyon ki, ister yorgunluğunuzu buradaki yerel keyifli kafelerde atabilirsiniz, çevredeki restoranlarda lezziz yemekler yiyebilir, deniz kenarında marinadan denize girebilirsiniz, daracık tarihi sokaklarında o güzelim çarşısını gezebilirsiniz.

Eğer enerjiniz yüksek ise ve çevreyi gezmek isterseniz Sorrento’yu merkez olarak kullanıp Amalfi kıyılarını boydan boya gezebilirsiniz. 1997 senesinde bir UNESCO Dünya Mirası olarak kabul edilen meşhur Amalfi kıyıları bambaşka güzellikte. Sorrento’dan örneğin feribotlarla Kapri Adası’na, Positano, Amalfi, Ravello, Praiano, Salerno’ya geçip Tiran Denizi’ndeki Salerno Körfezi’nin bu enfes sahil kasabalarını ziyaret edebilirsiniz. Bu bölge İtalya’nın en gözde sahil kesimlerinden bir tanesidir ve görsel olarak bir şölendir gerçekten. Kasabalardaki şirin yerel evler, küçük oteller ve restoranlar, limon bahçeleri ve zeytinliklerin arasında, dağların yamaçlarında muhteşem bir tatil beldesidir.

Diğer yandan Napoli Körfezi’nden ve Sorrentine Yarımadası’ndan Napoli ve Pompeji Antik Kenti’ne de geçebilirsiniz.

Biz de aracımızla öğleden sonra Sorrento’ya varıp bu harika beldenin bir yamacında bulunan otelimize yerleşiyoruz. Otelimizin muazzam ve çok etkileyici bir manzarası var. Bulunduğumuz yamaçtan bütün Napoli Körfezi’ni ve karşıda görkemli Vezüv Yanardağı’nı görüyoruz. 

Büyük ve küçük liman

Yol yorgunluğumuzu atmak için hemen üstümüzü değiştirip otelimizin şahane bahçesinde havuzun yanı başında yerimizi alıyoruz. Buradan da çam ağaçların altından bu muazzam manzarayı seyredip içeceklerimizi yudumluyoruz. Hava o kadar güzel ki. Ekim güneşi tenimizi okşuyor. Havuza girip serinliyoruz, çam ve çevredeki çiçeklerin kokuları burnumuza çalınıyor. Sessizlik o kadar güzel geliyor ki. Kulaklarımızda sadece doğanın sesleri yankılanıyor. Arada bir çevredeki daracık, virajlı yoldan geçen bir aracın sesi geliyor o kadar. Otelimizde personel çok güler yüzlü. Bizi rahat ettirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Sorrento’da yaklaşık bir hafta kalıyoruz ve o kadar güzel dinleniyoruz ki.

Sorrento’nun içinde Marina Grande (Büyük Liman) ve Marina Piccolo’yu (Küçük Liman) geziyoruz. İnsanlar buradaki sahil kesimlerinden denizin o lacivert sularında yüzüyorlar, güneşleniyorlar.

Akşam üstleri veya akşamları Sorrento’nun çarşısına inip Via San Caesareo Caddesi’nde dükkanları gezip ufak tefek alışverişler yapıyoruz. Sokak çalgıcıları ve şansımıza o gün bir bando neşeli müzikleriyle bize eşlik ediyor.

Sorrento’da 14’üncü yüzyıla ait Sorrento Katedrali’ni ve Santi Felice e Baccolo Kilisesi’ni ziyaret ediyoruz, müzeleri geziyoruz.

Otellerden Sorrento merkezine shuttle araçları var. Dolayısı ile saat başı hiç yorulmadan otelinizin kapısının önünden merkeze rahatlıkla gidip gelebiliyoruz.

Kapri Adası gezisi

Sorrento’nun merkezinde o güzel restoranlardan bir tanesini gözümüze kestirip yerel mutfağın lezzetlerini tadıyoruz. Burada deniz ürünleriyle yapılan Kampanya Bölgesi’ne has özel lezzetlerini de tadabiliyorsunuz.

Örneğin Gnocchi alla Sorrentina (Sorrentina usulü domates, mozarella peynirli ve fesleğenli patatesli mantı) deneyebilirsiniz. İçinde kalamar, karides, midye, deniz tarağı gibi deniz ürünleri olan değişik makarna ürünleri tadabilirsiniz. Napoli’ye yakınlığı nedeniyle Sorrento’da muhteşem pizzalar yiyebilirsiniz. Bu konuda pek çok çeşit olsa da esas yerel ve en çok sevilen ve makbul olan çeşidi ise, en sade olanı yani sadece mozarella ve parmesan peynirli, rokalı ve domates soslu olan pizza. Peynir severler için ise, bölgeye has Treccia peynirini tatmalarını önerebilirim.

Sorrento’nun en lezziz yemekleri daima bölgede güneşin altında olgunlaşmış mis gibi limonlarla, İtalyan zeytinyağı ile, el yapımı taze makarnalarla, taptaze deniz ürünleriyle, yerel manda mozarella peynirleri gibi malzemelerle elde edilir. Yemekler genelde çok az çeşit ama çok kaliteli yerel malzemelerle bir araya getirilir ve olağanüstü lezzetler ortaya çıkar.

Bildiğiniz üzere İtalyan Mutfağı bizim damak tadımıza da çok yakındır ve dolayısı ile bu bölgede ne yeseniz çok seveceksinizdir. 

Haftanın diğer günlerinde Ekim ayın sonbahar ışıklarında günübirlik Kapri Adası gezisi yapıyoruz. Minicik ama çok tatlı ve çok şık, bir zamanlar da Avrupa’nın sosyetesinin geldiği özel bir lokasyon burası.

Müthiş bir lokasyon

Bütün gününüzü bu tatlı adacıkta geçirebilirsiniz, adanın arka kısmında bulunan küçük ve büyük limandan denize girebilirsiniz, sokaklarında İtalyan kahvenizi yudumlayabilir, İtalyan dondurmalarınızı yiyebilirsiniz, muhteşem zakkumların, zeytin ağaçların, nar ağaçların, yaban havuçların, fesleğenlerin, incir ağaçların, aloe vera bitkilerin bolca bulunduğu Akdeniz bahçelerinde, küçük sokaklarında kaybolabilirsiniz. Müthiş bir lokasyondur Kapri Adası.

Geriye kalan günlerde de gerek aracımızla gerek feribotla çevredeki dağ köylerini ve sahil kasabalarını geziyoruz. Buradaki güzelliklere gerçekten doyum olmuyor. Positano ve Amalfi bölgelerine gittiğinizde mutlaka buradaki dev sapsarı limonların içinde servis edilen limon sorbeleri tadmanızı tavsiye ederim.Sokakta kağıt külahlarda satılan çok lezziz balık ve deniz ürünlerini denemenizi isterim.

Burada gün batımı gerçekten çok güzel. Lacivert suların ardında güneş kıpkırmızı batıyor. Rüzgar ılık ılık esiyor ve sizi sanki emin bir şekilde limanınıza ulaştırıyor. Bölgenin manzaraları, jeolojik formasyonları, doğası, sahilleri, denizi, mutfağı, güler yüzlü insanları ve yöresel ürünleri hepsi birbirinden güzel.

Sorrento ve çevresi İtalya’da gerçekten çok özel bir bölge. Şu anda bile yani Ekim’de yumuşacık bir sonbahar güneşin eşliğinde Sorrento’nun yamaçlarında oturmayı, muhteşem Vezüv ve Napoli Körfezi manzarası izlemeyi, Limoncello’mu yudumlamayı, lacivert sularda denize girmeyi hayal ediyorum. 

Günün birinde İtalya’nın güneyine yolunuz düşerse bu cennet köşesine muhakkak uğramanızı ve sonbaharda altın sarısına bürünen bu bölgede güzel günler geçirmenizi tavsiye ederim.