SÜRDÜRÜLEBİLİR LOJİSTİKTE SOĞUK ZİNCİR DEVRİMİ
Soğuk zincir lojistiği, taze gıda ve ilaç gibi hassas ürünlerin bozulmadan tüketiciye ulaşmasını sağlamak için kritik bir rol oynuyor.

Ancak bu süreç, yoğun enerji tüketimi nedeniyle hem işletmelerin giderlerinde önemli bir kalem oluşturuyor hem de karbon salınımı açısından çevresel bir yük meydana getiriyor. Türkiye’de lojistik sektöründe sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda, soğuk zincir operasyonlarında yenilenebilir enerji kullanımı hızla yaygınlaşıyor.
Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve biyogaz gibi kaynaklar, depolama tesislerinin ve soğutmalı taşıma araçlarının enerji ihtiyacını karşılamak üzere kullanılmaya başlandı. Özellikle büyük lojistik merkezlerinde, depo çatılarında kurulan güneş panelleriyle elde edilen elektrik enerjisi, doğrudan soğutma sistemlerine aktarılıyor. Fazla enerji ise şebekeye verilerek hem enerji verimliliği sağlanıyor hem de işletmeler için ek gelir kaynağı oluşturuluyor.
Türkiye’de organize sanayi bölgelerinde ve lojistik parklarında yenilenebilir enerji yatırımları artarken, büyük gıda dağıtım zincirleri bu alanda öncü rol üstleniyor. Soğuk depoların enerji tüketiminin yaklaşık %40’ını oluşturan soğutma sistemleri, yenilenebilir enerjiyle desteklenerek hem karbon ayak izi düşürülüyor hem de uzun vadede enerji maliyetlerinde ciddi tasarruf sağlanıyor.
Bununla birlikte, elektrikli ve hibrit motorlu soğutmalı araçlarda da yenilenebilir enerji altyapısı için hazırlıklar devam ediyor. Bu araçlar, şehir içi ve yakın mesafe dağıtımlarda fosil yakıt kullanımını azaltarak hem yerel hava kalitesine olumlu katkı sağlıyor hem de sera gazı emisyonlarının azaltılmasında önemli bir rol oynuyor. Yenilenebilir enerji ile desteklenen bu araçların şarj istasyonlarının yaygınlaşması, Türkiye’de lojistik firmalarının sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasını kolaylaştırıyor.
Ayrıca, nesnelerin interneti (IoT) teknolojileri ve akıllı enerji yönetim sistemleri, soğuk zincir boyunca sıcaklık dalgalanmalarını gerçek zamanlı izleyerek enerji verimliliğini maksimize ediyor. Bu sistemler sayesinde, hem ürünlerin kalitesi korunuyor hem de enerji tüketiminde gereksiz harcamaların önüne geçiliyor. Enerji yönetim sistemleri, depolar ve taşıma araçları arasında entegre çalışarak toplam lojistik operasyonunun çevresel etkisini minimuma indiriyor.