SON DAKİKA
GÜNDEM Pazar 15 Ağustos 2021 02:37

GÜÇLÜ BÜYÜME TRENDİNE GİRDİK

Ekonomik büyüme, kapasite kullanım, sanayi üretimi ve turizm desteğinde yükselen bir ivmeyle zirveye gidiyor. Haziran'da kapasite kullanım yüzde 76,6'ya, sanayi üretimi ise yüzde 23,9'a yükseldi. İlk çeyrekte yüzde 7 büyüyen GSYH'nin, 2. çeyrekte yüzde 20'lik performans sergilemesi bekleniyor.

Güçlü büyüme  trendine girdik

Sedat YILMAZ

Türkiye ekonomisi küresel salgın ile tabii afetler başta olmak üzere tüm dış riskler ve iç siyasi çekişmelere rağmen son üç çeyrektir yüksek büyümesini devam ettiriyor. Pandemi yılı olarak dünyaya damgasını vuran 2020’nin 3’üncü çeyreğinde yüzde 6,3, son çeyreğinde 5,9 ve 2021 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7 Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyümesi yaşayan Türkiye, bu yılın ikinci çeyreğinde de çift haneli yüksek büyümeye imza atmaya hazırlanıyor.

Türkiye 2013 yılından bu yana yıllık bazda GSYH’de hiç eksi pozisyona düşmemiş görünüyor. 2013 yılında yüzde 8,5 büyüyen Türkiye ekonomisi 2014’te yüzde 5,2, 2015’te yüzde 6,1, 2016’da yüzde 3,2, 2017’de yüzde 7,5, 2018’de yüzde 3, 2019’da yüzde 0,9 ve 2020’de yüzde 1,8 oranında büyüyerek yüksek bir başarı elde etti. Hatta Türkiye bu yılın ilk çeyreğinde GSYH 1,4 trilyon lira ile 2019’dan bu yana elde edilen en yüksek rakamı yakaladı.

İlk çeyrekte sektör bazında da yüksek büyümeler oluştu... Tarımda yüzde 7,5, sanayide yüzde 11,7, inşaat dahil hizmetler sektöründe yüzde 5,3 büyüyen Türkiye’de toplam sabit sermaye yatırımları yüzde 11,4 artarken özel tüketim ve kamu tüketimi harcamaları sırasıyla yüzde 7,4 ve yüzde 1,3 arttı. İlk çeyrekte net ihracatın büyümeye katkısı yüzde 1,1 oldu. Temmuz ihracatı ile birlikte büyümeye verilen katkının ilk çeyreğe göre bir kat daha fazla olması bekleniyor.

İlk çeyrekte büyümeye önemli katkı veren ve bugün kapasite kullanım, sanayi üretimi ve istihdama ciddi katkı veren makine teçhizat yatırımlarının yüzde 30,5 oranında büyümesi en dikkat çekici gelişme olarak kayıtlara geçti.

Büyümede sınır tanımıyor

Sanayi üretiminde öncü göstergelerden Reel Kesim Güven Endeksi’ndeki yukarı yönlü trend, Haziran’dan sonra Temmuz’da yüzde 76,7’ye yükselen kapasite kullanım oranı ile artışa geçen istihdam, 2. çeyrekte Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) çift rakamlı olacağını haber veriyor.

Kapasite kullanım oranı da yüzde 76,4 oldu. İmalat sanayisi genelinde kapasite kullanım oranı, bir önceki aya kıyasla 0,1 puan artarak yüzde 76,7’e ulaştı. Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) Temmuz’da 109,8’den 112,1 seviyesine yükseldi. Aynı dönemde mevsimsellikten arındırılmamış RKGE de 114,8 oldu ve 2012 yılından bu yana en yüksek değerini aldı.

Endeks incelendiğinde genel gidişat, gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı, son üç aydaki toplam sipariş miktarı, gelecek üç aydaki toplam istihdam, sabit sermaye yatırım harcaması ve mevcut toplam sipariş miktarına ilişkin değerlendirmeler endeksi artış yönünde, gelecek üç aydaki üretim hacmi ve mevcut mamul mal stokuna ilişkin değerlendirmeler endeksi azalış yönünde olduğu görüldü.

Söz konusu iyimser gidişat istihdama da yansıdı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2021 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre 823 bin kişi azalarak 3 milyon 399 bin kişiye düştü. İşsizlik oranı ise 2,5 puanlık azalış ile yüzde 10,6 seviyesinde gerçekleşti.

Merkez Bankası’nın sıkılaştırma politikaları sonucu daralacağı tahmin edilen sanayi üretiminin, ekonomideki açılma dolayısıyla Temmuz’da yine kuvvetli bir çıkış yapacağı görülüyor.

Yatırımcıya güven veriyor

Küresel salgının yoğun olarak yaşandığı geçen yıl iç ve dış talepteki zayıflığa rağmen yüzde 1,8 büyüyen Türkiye ekonomisinin bu yıl aşılama ve pandemi tedbirleriyle yılı yüzde 7’ler seviyesinde büyüme ile bitireceği öngörülüyor.

Türkiye’nin yıllık bazda aralıksız pozitif büyümesi yerli ve yabancı yatırımcıya güven veriyor. Doğrudan ve portföy yatırımlarına kapı aralayan büyüme rakamları yatırımcılar ve yurtdışı kaynaklı üretim ve yatırım kararlarını müspet etkiliyor. Ekonomide güven endekslerinin yükselişi de yabancı yatırımcının ülkeye gelişini hızlandırıyor.

Bu yıl artışa geçen turizm gelirlerinin yanında son belirlemelere göre Haziran’da doğrudan yatırımlarda 796 milyon dolar, portföy yatırımlarında Türkiye’ye 2,8 milyar dolar net giriş gerçekleşti. Haziran hesabıyla yılın ilk 6 ayında net hata ve noksan kanalıyla döviz girişi 8,7 milyar dolar oldu.

Uluslararası piyasalardaki tahvil ihraçları tarafında 2,91 milyar dolar net borçlanma gerçekleştirildi ama diğer yatırımlarda ülkeye 3,4 milyar dolarlık net giriş görüldü.

Sanayi üretimi büyümenin bel kemiği konumunda. Haziran’da yüzde 21 piyasa beklentilerine karşılık sanayi üretimi aylık bazda yüzde 2,3, yıllıkta yüzde 23,9 arttı. Ayrıca arındırılmamış rakamlarla yıllık değişim yüzde 23,7 oldu. Geçen yıl Haziran ayında sanayi üretimi yıllık yüzde 17,7 şeklinde gerçekleşmişti.

Söz konusu sonuçlara göre Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Koronavirüs salgını nedeniyle tüm dünya ülkelerinde görülen ekonomik daralmaya rağmen Türkiye yüksek büyümeler yolunda hızla ilerliyor. Türkiye, sanayi üretiminde Ekonomik İş birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri arasında zirveyi paylaşıyor.

Cari denge istikrarın ölçüsü

Haziran ayında 1,27 milyar dolar ile yılın en düşük cari açığına ulaşan Türkiye ekonomisi, aşılama, dış talep, turizm, sanayi üretimi, kapasite kullanım ve büyümenin öncü göstergelerinde gözlenen iyileşmelerle pozitif alanını genişletti. Özellikle cari işlemler dengesinin çekirdek verilerde fazlaya geçmesinin fiyat istikrarına önemli katkı vereceği tahmin ediliyor.

Büyümenin en önemli etkenlerinden imalat sektörünün yıllık bazda yüzde 24,8 büyümesi ve imalat sektörü altında yer alan 24 sektörün 17’sinde aylık yükseliş görülmesi, Türkiye ekonomisindeki güçlülüğü gösteriyor. Haziran ayı verisinin yüzde 23,9 gelmesiyle yılın ikinci çeyreğinde oluşacak yüksek GSYH büyümesini haber veren sanayi üretiminin arındırılmamış verilerinin yıllık bazda yüzde 40,3 artması da büyümede önemli bir işaret olarak görülüyor.

Ekonomi hakkında sürekli menfi raporlar yazan Fitch Ratings dahi son değerlendirmesinde, “Türkiye 2021 yılı ilk çeyreğindeki güçlü performansın ardından yüksek devir etkisi ve ekonomik aktivitedeki direncin sürmesi sonucu GSYH büyüme tahminimizi yüzde 6,3’ten yüzde 7,9’a revize ediyoruz” ifadelerini kullanmak zorunda kaldı.

Ekonomistlerden gelen genel görüşler, büyümede yılın ilk yarısında iktisadi faaliyetlerin beklenenden daha olumlu bir performans sergilemesi ve aynı performansın 3’üncü çeyrek başı olan Temmuz’da da devam ettiği yolunda şekilleniyor.

Yüksek büyümeler devam eder

Ekonomistler, yılın ikinci yarısında GSYH büyümesinin düşük baz, pandemi kaynaklı belirsizlikler, orman yangınları ile sel felaketlerinin turizm üzerinde yapacağı muhtemel olumsuzluklar ile Merkez Bankası’nın sıkı para politikasından taviz vermeyen uygulamalarının büyümeyi 3 ve 4’üncü çeyreklerde biraz aşağı çekmesine karşılık yıllık büyümenin yüksek geleceğini öngörüyorlar.

Yılsonu büyüme tahminlerini de veren ekonomistler mevcut risklere rağmen büyümenin yüzde 7’den aşağı olmayacağını, aşılamanın dördüncü çeyrekte yoğunlaşmasıyla iktisadi faaliyetlerdeki artışlara paralel GSYH büyümesinin tahminlerin üzerine çıkabileceğini belirtiyorlar. Ekonomistler 1 Eylül’de açıklanacak ikinci çeyrek büyümesinin öngörüleri aşabileceğine vurgu yapıyorlar.

Yurtiçinde Haziran’dan kademeli, Temmuz’da tam açılmayla birlikte oluşan talep artışı, ihracatta gelen rekor rakamların etkisiyle sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı ve diğer öncü göstergelerin büyümede fotoğrafı olumlu hale getirdiğini dile getiren ekonomistler, imalatın alt kalemleri olan dayanıklı tüketim lalında yüzde 30,9, ara malında yüzde 28,3, sermaye malında yüzde 25, dayanıksız tüketim malında yüzde 18,1 ve enerji sektöründeki yüzde 16,8’lik artışların öncü göstergelerle uyumlu bir görüntü çizdiğini belirtiyor. Ekonomistler, özellikle Temmuz’da kapasite kullanım oranının yüzde 76,7 gelmesinin yüksek büyümenin 3’üncü çeyreğe de taşınacağının göstergesi olduğunu kaydediyor.

Gelişmiş piyasalardaki ralliler, gelişenleri taşıyamadı

ABD ve Avrupa borsalarındaki yüksek alımlar, gelişen piyasalarda olumlu etki göstermedi. Özellikle Standard and Poor’s (S&P) tarafında rekorlar gelmesi ve bu rekorlara Avrupa borsalarının ayak uydurmasına karşılık başta Asya Pasifik endeksleri olmak üzere birçok gelişen ülke piyasalarında yatay seviyeler gözlendi ve MSCI Gelişen Ülke Endeksi ile S&P 500 arasında makasın açılmasına sebep oldu. Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişen piyasalardaki hareketsizliğin sebebi daha çok yatırımcının gelişmiş ülkeleri tercih etmesinden kaynaklandı.

Genellikle yurtiçi ekonomik verilerle hareket etmeyi tercih eden gelişen ülke piyasaları, bekle-görde kalırken Türkiye’de ise enflasyona dair olumsuzluklara rağmen Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 19’da sabit tutması ve enflasyon üstü faiz uygulamasından taviz vermeyeceğinin anlaşılması bu hafta piyasalarda daha çok borsa yönlü bir hareketi beraberinde getirdi. Özellikle TCMB kararıyla dövizde satışların hızlandığı ve kurun 8,50’lere kadar gerilediği görüldü.

Türkiye’de piyasaları olumsuz etkileyen diğer etkenler ise yaklaşık 15 gün devam eden ve daha sonra kontrol altına alınan orman yangınları ve hafta içinde Batı Karadeniz’de meydana gelen sel felaketleri piyasalarda yatırım iştahında azalmalara neden oldu.

Söz konusu gelişmeler sonunda borsa, haftalık bazda yatırımcısına kazandırırken altın, dolar ve euro kaybettirdi. Borsa İstanbul’da hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 0,90 değer kazanırken, altının gram satış fiyatı yüzde 0,57, dolar/TL yüzde 1,01, euro/TL yüzde 0,99 değer kaybetti. Piyasalarda 1000 TL’lik yatırım borsada 1009 lira, dolarda 989,9 lira, euroda 990,1 lira altında 994,3 lira oldu.

Piyasalarda oluşan rakamlara göre beklentiler şöyle oluştu:

BIST 100… Borsa İstanbul (BIST) 100 Endeksi hafta içinde en düşük 1.409,81, en yüksek 1.449,25 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 0,90 artarak 1.447,64 puandan tamamladı. Gelişen piyasalara bağlı yeni hafta için nötr bir hava gözlenirken yatırımcılar daha çok Asya Pasifik bölgesinde Güney Kore piyasalarını takip edeceğe benziyor. Borsada haftaya kâr realizasyonlarının da görülebileceği tahminleri yapılırken piyasada muhtemel çekilmelerde 1410 kuvvetli destek, 1450 puan ise güçlü direnç olarak kendini gösteriyor.

DOLAR/TL… Merkez Bankası’nın (TCMB) faizi sabit bırakmasıyla umduğunu bulamayan kur hafta sonu kapanış itibariyle kayıp yaşadı. Bu hafta ABD doları yüzde 1,01 değer kaybederek 8,5400 liraya kadar geriledi. Bir ara 8,50’leri gören dolar 8,55 – 8, 56 aralığında seyrini sürdürüyor. Cuma günü 92,97’ye kadar çıkan dolar endeksinin 92,52’ye inmesi ve TCMB’nin politika faizini yüzde 19’da bırakması üzerine TL karşısında değer kaybeden doların gelecek hafta destek bazında 8,45’ler, direnç bazında ise 8,60’lar takip edilebilir.

EURO/TL… Haftayı TL’ye karşı yüzde 0,99 azalarak 10,0600 liradan kapatan euro, yatay seyrini sürdürüyor. TCMB’nin faiz kararıyla 10,01’lere kadar çekilen kur, daha sonra euro/dolar paritesinin yüzde 6 artışla 1,18’leri görmesiyle TL’ye karşı 10,06 seviyelerine yükseldi. Euronun TL’ye karşı 10,1 desteğini aşağı yönlü kırması Avrupa parasının seyirdeki güçsüzlüğünü gösteriyor. Kısa vadede 10,08’i denemesi muhtemel kurun destekleri ise 10,01’den başlıyor.

ALTIN… Yaklaşık 1 ay içinde 1830 dolardan 1687’lere kadar düşen ve oradan 1760 dolarda dengelenen ons altında ABD’deki 10 yıllık tahvil faizlerindeki dalgalanmalar ve ABD verilerinin etkisiyle 1800 doların altında seyir sürüyor. Altın kayıplarını telafi edip etmeyeceği bugünden belli olmazken geçen Cuma günü ABD tarım dışı istihdam ve işsizlik verileri sonrasında sert satışlarla 1687 dolara geriledi. Ons altının gelecek hafta 1770 – 1797 dolar arasında seyri öngörülüyor. Ons altında geri çekilmelerde 1700 dolar tekrar görülebilir. Kapalıçarşı’da ise işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 0,57 kayıpla 486,00 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 0,56 azalışla 3.223,00 liraya geriledi. Geçen hafta 792,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı ise 788,00 liraya düştü. Ons altın hafif alıcı pozisyonuna geçerken dolar/TL kurunun 8,55’lerde bulunması altın fiyatlarını yukarı çekebilir. Halen 488 liradan işlem gören gram altında destek 484 lira, direnç ise 490 lira şeklinde oluşuyor.

PETROL… Pandemide delta varyantının etkisini artırması başta Çin olmak üzere petrol talebinde gerilemelere sebep oluyor. ABD Başkanı Joe Biden ise OPEC’ten petrol üretimini artırmasını istiyor, ancak talebin karşılık bulma şansı bulunmuyor. Halen 71 dolar seviyesinde hareket eden brent petrolde oluşan duruma göre destek noktası 65 dolara kadar iniyor. Teksas petrolünde (WTI) fiyatlar 68 dolar seviyesinde hareket ediyor.

KRİPTO PARA… Merkez bankalarının gündemlerinde olan dijital paraların kripto pazarını etkilemeyeceğine dair yorumlar, Bitcoin’in yeniden 100 bin dolar bandını aşacağına dair söylentiler, diğer taraftan Elon Musk’un Bitcoin’i affetmesi, JP Morgan’ın Bitcoin fonu kurması, AB standartlarında Fransa’da Bitcoin fonunun yürürlüğe alınması, ayrıca futbolcu Lionel Messi’nin transfer parasının bir kısmının Bitcoin ile ödeneceği ve Fenerbahçe’nin kripto para piyasasına girmesinin yanında ABD’de Bitcoin’e karşı yeni önlemler alınacağının açıklanması, kripto para borsası Binance’in, Hong Kong’daki kullanıcılar için türev ürün işlemlerini kaldırdığını duyurması pazarda dalgalı bir seyir ortaya çıkarmasına karşılık kazançları da artırdı. Bitcoin haftalık bazda 46.600 doları geçerek yüzde 7,2, Ethereum 3.250 dolarla haftalık yüzde 5 getiri sağladı. Haftanın en fazla kazandıran kripto parası yüzde 49,5 ile Ripple oldu. Ripple’in fiyatı 1,211 dolar seviyesinde hareket ediyor. Pazarda en fazla kazandıran ikinci para ise yüzde 48,7 ile Cardano olarak kayıtlara geçti. Cardano 2.180 dolardan işlem görüyor.