TÜRKİYE'Yİ BEKLEYEN ÖNEMLİ TEHLİKE
Türkiye, 2021 yılının Ekim ayında Gri Liste'ye girdi. Uluslararası Kara Para Aklama ile Mücadele Örgütü (FATF) tarafından yayınlanan bu liste, uluslararası ekonomi teşkilatlarının dikkate aldığı bir listedir ve bir ülkenin uluslararası kredilere sınırlı erişimi olduğu anlamına gelir

Ekim 2021’de Türkiye, Uluslararası Kara Para Aklama ile Mücadele Örgütü (FATF) 2000 yılında bu yana terörizm finansmanı ve kara para aklamaya karşı FATF blacklist (kara liste) ülkelerini yayınlar. Şu anda sadece Kuzey Kore ve İran bu listededir. Ancak bunun yanında bir de riskli gözlem altında ülkeler listesi vardır. Bu listeye de “Gri Liste” adı verilmektedir. OECD ve Avrupa Birliğinin her ne kadar ayrı gözlem listeleri olsa da FATF’ın yayın ve raporlamaları dikkate alınmaktadır.
Çoğu devletlerde kara para aklamayla ilgili mücadele mevzuatı vardır. Kara para aklama genellikle ceza kanununda ayrı bir suç olmakla beraber Avrupa Birliği gibi kuruluşlar kendi regülasyonlarını oluşturmaktalardır.
Gri Liste nedir?
Gri liste, bir ülkenin uluslararası kredilere sınırlı erişimi olduğu anlamına gelir. Spesifik olarak, “ülkenin belirlenen stratejik eksiklikleri kararlaştırılan zaman dilimleri içinde hızlı bir şekilde çözmeyi taahhüt ettiği ve ekstra kontrollere tabi olduğu” anlamına gelir.
Gri Liste’ye dahil olmak, bir yargı bölgesinin kara para aklamayı ve terörün finansmanını önlemeye yönelik politikalarında tespit edilen “stratejik eksiklikleri” ifade ediyor. IMF gibi kuruluşlarda bu listeyi dikkate alıyorlar.
Hangi ülkeler var?
Türkiye'nin de Ekim 2021 tarihinde dahil olduğu bu listede: Arnavutluk, Bahamalar, Barbados, Kamboçya, Gana, İzlanda, Jamaika, Moğolistan, Myanmar, Pakistan, Nikaragua, Panama, Suriye, Uganda, Yemen,Zimbabve, Ürdün ve Mali bulunuyor.
Türkiye neden Gri Listede?
Daha önce 2011’de gri listeye giren Türkiye 2014 yılında çıkmayı başarmıştı. Girmemek için pek çok önlem alınsa da 2021 yılında yeniden girdi.
FATF Türkiye’nin gri listeye alınmasının sebeplerini; ciddi denetim konularının ele alınmaması, DEAŞ ve El Kaide gibi BM tarafından belirlenen terör örgütleriyle yeterli mücadele verilmemesi, kara para aklama davaları ve terörün finansmanı kovuşturmalarının Türkiye’nin ana odak noktası olmaması sebeplerinden bu listeye girmiş oldu. Ayrıca yenilenen varlık barışının da bu listeye girmede etkili olduğu iddia ediliyor. Varlık barışı, çeşitli nedenlerle yurt dışına veya yurt içinde sistem dışına çıkarılan para, altın, döviz, taşınmaz (sadece yurtiçi), menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının vergisiz veya düşük oranlı bir vergi alınarak Türkiye’ye geri getirilmesini veya sisteme dahil edilmesini sağlamaktaydı.
Gri listeden çıkmak mümkün mü?
Gri listeden çıkmak mümkün ama bunun için öncelikle ciddi bir çalışma yapılmalıdır. OECD tarafından iddia edilen ve Birleşmiş Milletler tarafından belirlenmiş denetim konularını ele alması IŞİD ve El Kaide gibi BM tarafından belirlenen terör örgütleriyle mücadeleye odaklanması, kara para aklama davaları ve terörün finansmanı kovuşturmalarının ana odak noktası haline gelmesi gerekiyor. Ayrıca uzmanlar tarafından da iddia edilen varlık barışındaki ısrarcı tavrından çekinmesi gerekiyor.
Mauritius, Şubat 2020’de gri listeye eklendi. Buna karşılık Mauritius, bir eylem planı uygulamayı kabul etti. Bunun akabinde Ekim 2021’de gri listeden çıkmaya hak kazandı. Sosyal yardım çalışmaları, Finansal Hizmetler Komisyonu için etkin risk bazlı denetim planları geliştirildi, kara para aklama soruşturmalarını yürütebilmeleri için kolluk kuvvetlerine eğitim verdi.
Daha önce 2011 yılında gri listeye giren Türkiye, yapılan düzenlemelerin ardından dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek zamanında 2014 yılında listeden çıkarılmıştı.
Atılması gereken adımlar
Politika, İnovasyon, Tasarım ve Geliştirme Merkezi (PİTGEM) tarafından yayımlanan raporda, Türkiye'nin gri listeden çıkması için atması gereken adımlar sıralandı:
+ Türkiye, MASAK başta olmak üzere risk taşıyan çeşitli sektörlerin denetimi için daha fazla personel ve insan kaynağı ayırmalıdır. Yüksek riskli sektörler üzerinde gerekli ve yeterli düzeyde denetimin sağlanması için hem uluslararası standartlara uygun daha kapsamlı mekanizmalar geliştirilmeli hem de bunların etkin uygulanması ve takibi için daha fazla personel kadroya alınıp görevlendirilmelidir.
+ Yüksek riskli sektörlerde etkin risk ve durum analizi yapabilmenin önemli bir koşulu yerinde denetimlerin kapasitesini arttırabilmektedir. Bu durum da yeniden bu alanlarda yetkili devlet kurumlarındaki gerekli personel sayısının arttırılması ve çeşitlendirilmesinin önemini göstermektedir.
+ Türkiye, ilgili kurumlarında ve yürütmenin merkezi konumundaki organlarda risk analizi merkezleri oluşturmalı, bahsedilen alanlarda uluslararası uygulamaları yakalayan risk analiz perspektifleri, veri analiz teknolojileri/araçları ve kurumsal risk analiz mekanizmaları kurmalıdır.
+ Türkiye hem finans kuruluşları hem de diğer sektörlerdeki kuruluşlar ve organizasyonlar için, diğer bir deyişler finansal olmayan belirli iş ve mesleklere (FOBİM) (özellikle yüksek riskli sektörlerle ilgili iş ya da meslek sahipleri) özel bir “terörizmin finansmanı” rehberi hazırlamalı ve hepsi ile paylaşmalıdır. Siyasi nüfus sahibi kişiler, onların yakın ya da uzak aile mensupları, akrabalık ilişkileri, yakın ilişkide oldukları kişiler konusunda özel bir rehber hazırlanmalı, bağlayıcı ve yönlendirici hükümler içeren bir dosya ile risk analizi konusunda onların da bilgilenmesi sağlanmalıdır.
+ Türkiye, kayıt dışı para ve değer transferi alanlarında hizmet sağlayan kuruluşlara, döviz bürolarına kapa para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele kapsamında yaptıkları/yapabilecekleri ihlaller/yanlışlar konusunda daha caydırıcı hukuki ve idari yaptırımlar uygulamalıdır. Caydırıcı uygulamaların etkin ve kapasiteli bir şekilde hayata geçirilebilmesi için, özellikle bu konularda en etkili rolü oynama konumunda bulunan MASAK’ın operasyonel kapasitesi; öncelikle şüpheli işlem bildirimleri ve çeşitli yerlerden gelen ihbarları hızlı ve kapsayıcı şekilde inceleyip harekete geçebilmesini sağlayacak şekilde geliştirilmelidir.
+ Türkiye’nin kolluk kurumlarının, birimlerinin sadece diğer alanlarda değil, finansal istihbarat alanında da kapasiteleri geliştirilmelidir.
+ MASAK’ın da kendisine gelen şüpheli işlem bildirimleri, ihbarları, istihbaratlarını sadece kolluk birimleri ya da adli mercilerden talep geldiği zaman değil, onlardan bir talep gelmeden önce de proaktif (ön alıcı) olarak paylaşmasının kurumsal mekanizmaları ve araçları arttırılmalı ve bu konuda keyfiyet, zafiyet ve gecikmeleri asgariye indirecek uygulamalar yasal zorunluluk olarak getirilmelidir.
+ Türkiye, aklama soruşturmaları ve kovuşturmalarına yönelik Ulusal Strateji Belgesi’ni (USB) geliştirmeli; bu alanlarda yetki ve sorumlulukları bulunan tüm kurumlarda gereken denetim ve uygulama kapasitesinin nasıl yükseltildiğini ispatlayacak kurum içi rehberler ve tüm kurum uygulamalarını da içeren ulusal düzeyde kapsayıcı strateji uygulamaları olduğunu göstermelidir.
+ Dünyada kamu yönetimi, kamu işletmeciliği alanlarında artık bir norm haline gelen performans değerleri, hedefleri belirlemek, sonuç odaklı uygulama mekanizmaları kurmak şeklinde ifade edilebilecek yöntemler bu alanlarda yetkili kamu kurumları için de geliştirilmelidir. Örneğin MASAK, kolluk kuvvetleri, yargı (hâkim ve savcılar) gibi bu alanlarda en öne çıkan yetkili ve sorumlu kurumlar için ölçülebilir performans ilkeleri ve kriterleri konarak bu kurumların daha titiz ve etkin çalışması sağlanmalıdır.
+ Sınırlardan geçen nakit ve hamiline yazılı senet kuryeleri üzerindeki kontrollerin arttırılması ve bunun temel bir devlet politikası olarak uygulandığının tüm ulusal ve uluslararası kamuoyuna net göstergeler ile ispat edilmesi acil bir strateji ve eylem olarak benimsenmelidir.
+ Kara para aklama ve terör finansmanı konularında, vakalarında UYAP sistemine işlenen bilgilerin geliştirilmesi ve UYAP sistemindeki tüm bilgilerden sorumlu ve yetkili kurumların hızla ve yeterli düzeyde yararlanabilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Yine bu kurumların etkili el koyma ve müsadere istatistikleri toplayabilmesi, bu şekilde veri tabanlarını en kapsayıcı hale getirerek doğru risk ve etki analizleri yapmaları sağlanmalıdır.
+ Türkiye, terörizmin finansmanı konusunda özel bir veri tabanı geliştirmelidir.
+ Türkiye, Ulusal Risk Değerlendirmesi (URD) şablonunu geliştirmeli, bunun içerisine terörizmin finansmanı konusunda detaylı şekilde çalışılmış, sürekli güncellenen bir risk profili değerlendirmesi/taslağı koymalıdır. Tüm kurumlar bu risk profili taslağı ile uyumlu ve tutarlı bir şekilde terörizmin finansmanı soruşturmaları ve kovuşturmaları yapmalıdır.
+ Türkiye, Ulusal Risk Değerlendirmesi (URD) içerisinde geliştireceği terörizmin finansmanı risk profili ile uyumlu bir şekilde terörizmle mücadele konusunda ulusal önceliklerini de net olarak belirlemeli ve ortaya koymalıdır.
+ Türkiye’nin Ulusal Strateji Belgesi’nde (USB), terörizmin finansmanı unsurları Ulusal Risk Değerlendirmesi (URD) içerisindeki risk profiline uygun olarak geliştirilmeli, terörizmi finanse edenleri soruşturma, kovuşturma, mahkûm etme konusunda yetkili ve sorumlu olan organların, kurumların, birimlerin; hâkimler, savcılar, kolluk kuvvetleri, MASAK’ın bu unsurlar ve profili ölçüt alarak, temel dayanak olarak kabul ederek görevlerini yapmaları sağlanmalıdır.
+ Türkiye, özellikle BM tarafından belirlenen terör örgütleri ile bağlantılı olarak terörü finanse edenler ve terörün finansmanına ilişkin ağlara yönelik olarak BMGK’nın 1373 sayılı kararı uyarınca kendi inisiyatifi ile ulusal seviyede listeleme (iç doldurma) yapmalıdır.
+ Türkiye, Ulusal Strateji Belgesi’nin (USB) (2021-2025) 4’üncü Stratejik Hedefi gereğince terörizmin finansmanı ile ilgili varlıkları ivedilikle müsadere etmelidir.
+ Türkiye, finansal kuruluşlar ve daha küçük ve orta ölçekli finansal olmayan belirli iş ve mesleklere (FOBİM) ilişkin, özellikle kuyumcu ve döviz büroları başta olmak üzere, hedeflenen finansal yaptırımlara odaklanan bir denetim stratejisi oluşturmalıdır. Bu denetim stratejisi ve planını tasarlarken de öncelikli olarak kendi risk profili ve değerlendirmeleri uyarınca yüksek terörizmin finansmanı ve kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanı risklerine maruz kalan kuruluşları denetlemelidir.
Gri listeye girmek Türk lirasını nasıl etkiler?
Bir ülkenin gri listede bulunması, yabancı yatırımcının güveninin azalması anlamına gelmekle birlikte ülkeye sıcak para akışının azalmasına da neden oluyor. Bu sebeple Türk lirasının değer kaybı da olasılıklar arasında. Sıcak paradaki bu azalma bir ülkenin GSYH ‘sının yüzde 3’ü oranında gerçekleşiyor, benzer bir azalma doğrudan yabancı yatırım oranında da gerçekleşiyor.
Şirketler açısından ülkenin gri listede bulunması güven kaybına sebep olabilir. Yazar, Oya Özarslan bir yazısında” Ekonomik yaptırımlar olabiliyor, ekonomik boykotlar olabiliyor. En hafifinden, uluslararası kredi bulmak bile artık daha zorlaşacak. Yalnız hükümet için değil, belediyeler ve özel sektör için de kredi bulmak daha maliyetli ve daha zorlu olacak. Milyonlarca insan bu yeni durumdan etkilenecek” ifadelerini kullanmıştı.
Türk şirketlerini bekleyen potansiyel etkiler
Yurtdışı kaynaklı ödemelerde artık daha fazla kontrol olacağı için paranın Türkiye’ye gelmesi ya da gitmesi daha yavaş olabilir.
Ayrıca yurt dışındaki bir şirket yatırım yapmak isteğinde yatırımı Türkiye’ye yollamaktan çekinebilir ve bu sebeple fona erişim zorlaşabilir. Özellikle FATF üyesi olan Amerika Merkezli yatırımcıların son dönemde Türk start-upları fonlamakta çekingen olduğu da söylenebilir zira para bir kere riskli ülkeye geldiğinde o yatırımın gelen ülkeye geri getirilmesi zorlaşmakta. Bu noktada Türkiye’nin gerekli adımları atıp ihracatçılar olmak üzere Türk şirketlerini olumsuz etkileyecek bu listeden bir an önce çıkması gerekli.