TÜSİAD'IN YENİ BAŞKANI ORHAN TURAN OLDU
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği'nin (TÜSİAD) yeni Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan oldu.

TÜSİAD'ın 52. Olağan Genel Kurul Toplantısı bugün gerçekleştirildi. Genel kurulda yapılan oylamada eski Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD üyesi Orhan Turan, TÜSİAD'ın yeni Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçildi.
Başkan seçilmesine ilişkin açıklamanın ardından genel kurulda konuşan Turan, katılımcılara yeni yönetim kurulu adına teşekkürlerini sunarak, bu önemli göreve layık görüldükleri için mutluluk ve onur duyduklarını ifade etti.
Turan, 18 yıldır üyesi olmaktan gurur duyduğu, yönetim kurullarında ve denetleme kurulunda görev yaptığı TÜSİAD'da, yönetim kurulu üyeleri ile birlikte şevkle çalışacağını belirterek, son 3 yıl başkanlık görevini yapan Simone Kaslowski ile yönetim kurulu üyelerine teşekkür etti.
"TÜSİAD, Türk iş dünyasının fikir üreten fabrikasıdır" diyen Turan, TÜSİAD'ın yarım asırlık bu önemli vasfını daha da güçlendirmek için ellerinden gelen tüm gayreti göstereceklerini söyledi.
"TÜSİAD iş dünyasında öncü roller üstlenmeye devam edecek"
Orhan Turan, dünyanın tüm ezberleri sınayan bir dönüşümden geçtiğini belirterek, jeopolitik gerilimler, ekonomik krizler ve doğal afetlerin görünümü büsbütün ve günlük olarak değiştirdiği bir insanlık manzarası ile karşı karşıya olduklarını aktardı.
Değişimin dünyanın her yerinde, her an ve her seviyede yaşandığını, bireylerin, kurumların ve toplumların da sürekli değişime sürekli dönüşümle yanıt verme stratejisi geliştirdiğini vurgulayan Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gün geçtikçe daha net görüyoruz ki hem ülkemizde hem de dünyada yerleşmiş olan merkez ve çevreye dayalı düşünce ve eylem sistemi bu manzarayı anlamlandırmak için artık yeterli değil. Ufkumuzu bu yeni manzarayı anlamlandıracak ve değerlendirecek şekilde genişletmeli, tazelemeliyiz. Doğu ile batı, İstanbul ile Anadolu, siyaset ile toplum, ekonomik büyüme ile refah arasında kaynaşma ve bütünleşme görmeliyiz. TÜSİAD, yarım asırdan bu yana dünya ve ülke meselelerini anlamlandırma ve iş dünyamızın düşünce ufkunu genişletme misyonunu başarıyla yerine getirdi. Hiç şüphesiz TÜSİAD, kalıpların hüküm sürmediği, ön yargıların bizi sınırlamadığı bir geleceğin inşasında iş dünyasının bütüncül ve kapsayıcı lideri olarak öncü roller üstlenmeye devam edecektir."
"Kapsayıcılık, iletişim ve iş birliğine tüm çalışmalarımızda azami özen göstereceğiz"
TÜSİAD'ın yeni Yönetim Kurulu Başkanı Turan, Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve küresel ilişkiler bağlamında zorlu bir dönemden geçtiğini belirterek, "Yönetim kurulumuz, köklü kurum kültürümüzden de güç alarak bağımsız, gönüllü ve öncü bir sivil toplum örgütü olma sorumluluğunu omuzlarında taşıyacak. Katılımcı demokrasiyi, laik hukuk devletini esas alarak, 'özgürlük kutsaldır' diyerek, rekabetçi piyasa ekonomisi, toplumsal refah ve sürdürülebilir çevre dengesinin benimsendiği bir ortama yönelik çalışmaları desteklerinizle sürdüreceğiz. Kapsayıcılık, iletişim ve iş birliği tüm çalışmalarımızda azami özen göstereceğimiz hususlar olacaktır." diye konuştu.
Turan, ekonominin içinden geçtiği bu dar boğazdan çıkmak için geçtikleri dönemde olduğu enflasyonla mücadele başta olmak üzere önerilerini karar alıcılar ve kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceklerini bildirdi.
"Hukukun üstünlüğünün hayati önemini vurgulamayı sürdüreceğiz"
Orhan Turan, Anadolu buluşmalarıyla iş dünyasının nabzını tutacaklarını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Verimliliği, istihdamı, yatırım ortamını geliştirmek; sürdürülebilir büyümenin ve kalkınmanın önündeki engelleri aşmak için birlikte çözüm üretmeye devam edeceğiz. Güçlü bir hukuk devleti ve güçlü demokrasi toplumlar için adil, müreffeh ve mutlu bir yaşam temelidir. TÜSİAD olarak bu bilinçle hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve özgürlükler konularının Türkiye için hayati önemini vurgulamayı sürdüreceğiz. Uluslararası ilişkiler alanında dengelerin yeniden değiştiği bu süreçte TÜSİAD'ın güçlü uluslararası ağları ile Türk iş dünyasını küresel platformlarda temsil etmeye devam edeceğiz."
Tüm çalışma dönemlerinde olduğu gibi bu dönemde de yeni küresel denklemde Türkiye'nin AB entegrasyonu sürecinin tazelenmesi için çalışacaklarını aktaran Turan, yeşil ve dijital dönüşüm konularına verdikleri öneme işaret etti.
"Eşitlikçi ve çevreci bir ülke hedefinin peşinde olacağız"
TÜSİAD Başkanı Turan, "Gençlere, hayallerini bu ülkede gerçekleştirmelerini sağlayacak bir Türkiye'yi inşa etmek hepimizin sorumluluğudur. TÜSİAD'ın 50. yıl projesi olarak geçtiğimiz ekimde yönetim kurulunun kamuoyu ile paylaştığı 'Yeni Bir Anlayışla Geleceğe İnşa' çalışmasını da aydınlık bir gelecek için tüm toplum kesimlerine kararlılıkla anlatmayı sürdüreceğiz." diye konuştu.
İnsan, bilim ve kurumları öncelik olarak belirleyen bir ülke olmanın yol haritasını tartışacaklarını belirten Turan, şunları kaydetti:
"Yeniden biz' olabilmek için ümidimizi asla kaybetmeyeceğiz. Bu ümide sarılmanın, Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde kurulan Cumhuriyetimizin 100. yaşının arifesinde büyük anlam taşıdığına da inanıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yaklaşırken ekonomik olarak gelişmiş, uluslararası alanda saygın, toplumsal olarak başta kadınların konumu olmak üzere eşitlikçi ve çevreci bir ülke hedefinin peşinde olacağız. Toplumsal cinsiyet eşitliğini öncelikli bir konu olarak vurgulamayı kararlılıkla sürdüreceğiz."
Turan, Atatürk'ün eşsiz vizyonuyla miras bıraktığı, çağdaş, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti anlayışında hayat bulan Cumhuriyet değerlerinin her zaman savunucusu olmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

Özilhan : "İhracatta sevindirici artışlar var"
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, Batı'nın enerjide Rusya'ya bağımlılığını azaltma girişimlerinin Türkiye'ye enerji koridorları ve arz zincirleri açılarından birçok yeni imkan sağlayacağını belirterek, "Barış tesis edildiğinde belirginleşecek yeni küresel düzende Türkiye'nin elinin bugünkünden daha güçlü olması kuvvetle muhtemel." dedi.
Özilhan, 52. TÜSİAD Olağan Genel Kurul Toplantısı'nın açılışında yaptığı konuşmada, son 15 yılda 2008 krizi, Kovid-19 salgını, iklim krizi ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi büyük problemlerle karşı karşıya kaldıklarını, tam "en kötüsünü geride bıraktık artık toparlanma dönemi" denildiğinde yepyeni bir krizle karşı karşıya kalındığını söyledi.
Krizlerin süreğen hale geldiği koşullarda ne yapılması gerektiğine ilişkin sorunun "kesin ve tartışmasız" bir yanıtının olmadığını dile getiren Özilhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Farklı birçok kriz görmüş herkesin aklına geleceği gibi cevap ihtiyatlı olmaktan ve değişen koşullara uyum yeteneğini artırmaktan geçiyor. 'Yeni bir krizle karşılaşma ihtimali yok; yakında düzlüğe çıkarız' varsayımıyla hareket etme lüksümüz yok. Elimizdeki imkanları tedbirli kullanmak ve en önemlisi de bünyemizi kuvvetlendirmek zorundayız."
"Rusya-Ukrayna savaşı en çok Avrupa'yı ve bizi olumsuz etkileyecek"
Tuncay Özilhan, dünya ekonomisinin tam da salgının yol açtığı resesyondan çıkmaya hazırlandığı bir aşamada patlak veren Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle sert bir darbe almasının kaçınılmaz olduğuna vurgu yaparak, "Bu kez karşı karşıya kaldığımız sorun stagflasyon. Çünkü hem üretimin yavaşlaması hem de fiyatların artması kaçınılmaz. Enerji, gıda ve başka temel mallarda fiyat artışı ve tedarik sorunları en çok Avrupa'yı ve bizi olumsuz etkileyecek." diye konuştu.
Savaşın buğday, gübre, nikel, paladyum ve titanyum gibi kritik ürünlerin fiyatlarına etkisinden bahseden Özilhan, bu problemlere Çin'de Kovid-19 ölümlerinin yeniden başlamasıyla tekrar gündeme gelen kısıtlamaların eklendiğini anlattı.
Özilhan, "Bu gelişmeler maalesef küresel üretim zincirlerinde yeniden aksamalara yol açacak. Ukrayna krizinin nihai ekonomik etkisi ise sürecin nasıl geliştiğine bağlı olacak. Bu nedenle etkiyi bugünden sağlıklı biçimde öngörmek kolay değil." ifadelerini kullandı.
Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaş nedeniyle küresel ekonominin ve Avrupa ülkelerinin büyüme oranındaki aşağı yönlü revizelerden bahseden Özilhan, "Ülkemiz maalesef bu son krize ekonomisinin pek de güçlü olduğu bir ortamda yakalanmadı." dedi.
"(Son gelişmeler) TL'nin değeri üzerinde baskı yaratacak"
TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan, ihracatta son dönemde sevindirici artışlar elde ettiklerini anımsatarak, Avrupa'daki yavaşlama durumunda ihracat artışının devam ettirilemeyeceğini, Rusya ve Ukrayna'dan gelecek turistlerdeki azalmanın turizm gelirlerinde beklenilen rakama ulaşmayı engelleyeceğini, artan petrol ve doğal gaz fiyatlarının ithalat faturasını kabartacağını söyledi.
Özilhan, "Bütün bu kanallar cari açık üzerinde ilave yük oluşturacak ve TL'nin değeri üzerinde baskı yaratacak. TL'nin değer kaybı da ithal girdi fiyatları üzerinden enflasyonist baskıyı güçlendirecek." diye konuştu.
Enflasyonist baskının ortadan kaldırılması ve fiyat istikrarının sağlanmasının her şeyden önce para ve maliye politikalarının fiyat istikrarı doğrultusunda uygulanmasını gerektirdiğini dile getiren Özilhan, enerjide ve üretimde ithalata bağımlılığı azaltmak için doğru bir sanayi stratejisi izlemek ve kıt kaynakları doğru alanlara yönlendirmek gerektiğini vurguladı.
"Sıra, döviz getirecek sanayi ve tarım tesislerinde"
Tuncay Özilhan, temel altyapı alanında geçen dönemde önemli bir atılım yapıldığını kaydederek, "Böylece üretim ve ticaret için zemini sağlamlaştırdık. Şimdi sıra, bu zemini kullanarak istihdam yaratacak, döviz getirecek sanayi ve tarım tesislerinde. Ancak üretim derken, altyapı derken sadece geleneksel alanları kastetmiyoruz." diye konuştu.
Ekonomik büyümenin, verimlilik artışının, istihdam yaratmanın lokomotifinin artık dijital teknolojilerin kullanıldığı iş kolları olduğunu dile getiren Özilhan, "Üretim için yatırım, yatırım için de düşük faiz oranları gerekiyor. Ancak, yatırımları canlandırmak amacıyla faiz oranlarının çok düşük tutulması yüksek enflasyon ortamında tasarrufları cezalandırıyor. Negatif reel faizler çok yüksek olunca tasarrufların yatırıma dönüşme mekanizması çalışmıyor." şeklinde konuştu.
"Türkiye, tarım ve gıdada muazzam potansiyele sahip"
TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan, tarımda uzun vadeli politikaya duyulan ihtiyaçtan bahsederek, küresel salgın ile Rusya-Ukrayna savaşının tarımın önemini gösterdiğini söyledi.
Tarımsal üretimin düştüğünü, girdilerde dışa bağımlılığın yükseldiğini, girdi fiyatlarının arttığını dile getiren Özilhan, "Türkiye, uygun iklimi, biyoçeşitliliği, geniş tarım alanları, zengin ürün deseni ve bütün bu imkanların hakkını layıkıyla verebilecek olan çiftçisiyle tarım ve gıdada muazzam potansiyeli olan bir ülke. Yeter ki doğru politikaları iyi bir planlamayla uygulayalım." şeklinde konuştu.
Özilhan, Batı'nın başta enerji olmak üzere Rusya'ya bağımlılığını azaltmaya çalıştığından bahsederek, bu durumun Türkiye'ye enerji koridorları ve arz zincirleri açılarından birçok yeni imkan sağlayacağını vurguladı.
(Barış girişimleri) Küresel ekonomi politikte Türkiye'ye önemli fırsatlar açıyor"
Tuncay Özilhan, barış tesis edildiğinde belirginleşecek yeni küresel düzende Türkiye'nin elinin bugünkünden daha güçlü olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye, Ukrayna krizinin başlangıcından beri denge politikası izliyor ve yumuşak gücünü kullanarak krizin sonlanması için ciddi bir çaba gösteriyor. Bu da Batı bloku içinde Türkiye'ye dönük olarak son yıllarda gözlemlediğimiz tutumda değişikliğe yol açıyor. Türkiye'nin oynadığı kilit rol batı ile ilişkilerin daha yapıcı bir zeminde ilerlemesi için de bir fırsat yaratıyor. Bu da kriz geride kaldıktan sonra ortaya çıkacak küresel ekonomi politikte Türkiye'ye önemli fırsatlar açıyor."
İstanbul'da yaşanması muhtemel depremin ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla gündemlerinin hep en tepesinde yer işgal etmeyi sürdürdüğünü aktaran Özilhan, toplumsal ve ekonomik kayıpları azaltmak için hazırlık çalışmalarının tüm ilgili kurum ve kuruluşlar arasında etkin bir koordinasyonla en kısa sürede tamamlanmasını istediklerini vurguladı.
TÜSİAD YİK'ten Orhan Turan önerisi
TÜSİAD YİK Başkanı Özilhan, Başkanlar Konseyi'nin yönetim kurulu başkan adayı olarak TÜSİAD üyesi Orhan Turan'ı önerdiğini belirterek, Turan ile ilgili görüşlerini paylaştı.
Özilhan, son dönem yönetim kurulu başkanı Simone Kaslowski'ye de verdiği emekler nedeniyle teşekkür etti.
TÜSİAD olarak 50 yıldır olduğu gibi bundan sonra da demokratik hukuk devleti, laiklik ve piyasa ekonomisi ilkeleri temelinde yaptıkları tespitleri ve önerileri yöneticiler ve kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceklerini kaydeden Özilhan, "Çünkü ülkemizin potansiyeline yürekten inanıyoruz. Tüm sorunlarımızın toplumsal uzlaşmayla meclis çatısı altında çözülebileceğini biliyoruz." diye konuştu.

Kaslowski: “Kuzeyimizde sonuçları 10 yıllara yayılabilecek bir savaş sürüyor"
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, “Kuzeyimizde sonuçları 10 yıllara yayılabilecek bir savaş sürüyor. Türkiye’nin önünde yapılması gereken önemli tercihler var. Yeni yol haritalarının çizilmesi gerekiyor.” dedi.
Kaslowski, 52. TÜSİAD Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, bugünkü Genel Kurul’da, son kez Yönetim Kurulu Başkanı sıfatıyla hitap ettiğini bildirdi.
3 yıl önce üstlendiği bu görevin kendisine pek çok başka şeyin yanı sıra Türkiye’nin farklı yörelerindeki kıymetli insanları, her şartta sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan sivil toplum gönüllülerini, bir zihinsel ve toplumsal dönüşümü kökleştirmeye çalışan kadınları, kabuklarını kırmaya çalışan gençleri, siyasi sistemin içinde faydalı işler yapmaya çalışan siyasetçileri ve bürokratları daha yakından tanıma imkânı sağladığını ifade eden Kaslowski, “Bu sayededir ki Türkiye’nin geleceğiyle ilgili umutlarımı diri tuttum. Dünya tarihinde yeni bir dönem başlarken, ülkemizin de kendisine layık bir konuma geleceğine yönelik inancım tüm ziyaretlerimde, temaslarımda tazelendi.” diye konuştu.
Kaslowski, görevi süresince TÜSİAD’daki çalışmalarını anımsatarak, Türkiye için önemli olduğuna inandıkları ilişkilerin derinleşmesine çalıştıklarını, iletişim çabalarını kesintisiz sürdürdüklerini, bu konularda kendilerinden görevi devralacaklara olumlu bir tablo bıraktıklarına inandığını söyledi.
"Yeni yol haritalarının çizilmesi gerekiyor"
Simone Kaslowski, Kovid-19 salgının ekonomideki yerleşik yaklaşımları, yapıları, iş bölümünü, küreselleşme anlayışını derinden sarstığı, iklim krizinin tüm ağırlığıyla insanlığın gündemine oturduğu, jeopolitik çatışmaların keskinleştiği bir sarsıntılı geçiş döneminde olunduğunu aktararak, “Kuzeyimizde sonuçları 10 yıllara yayılabilecek bir savaş sürüyor. Türkiye’nin önünde yapılması gereken önemli tercihler var. Yeni yol haritalarının çizilmesi gerekiyor.” dedi.
Ekonomik tabloya değinen Kaslowski, “Konuyla ilgili analizlerimizi, çözüm önerilerimizi, geçtiğimiz aylarda pek çok defa kamuoyu ile paylaştık. Önümüzdeki dönemde nelerin yapılması gerektiğiyle ilgili her biriniz şirketlerinizde çalışıyor, tedbirler alıyorsunuz. TÜSİAD da geleceği kurma çabalarına katkı veriyor, dünyayı takip ederek Türkiye’nin nasıl bir yol haritasına ihtiyacı olduğunu belirlemeye çalışıyor.” şeklinde konuştu.
3 yıl önce göreve geldiklerinde, “Bu yeni çağda her bir satırını emekle, kararlılıkla, başarıyla işleyeceğimiz yepyeni bir Türkiye hikayesi yazalım” dediklerini hatırlatan Kaslowski, “Yeni bir Anlayışla Geleceği İnşa” raporunun da böyle bir arayışın sonucu olarak başladığını ve kamuoyuna sunulduğunu belirtti.
Kaslowski, raporda yeni Türkiye hikayesinin üç ayağını; insan, bilim ve kurumlar olarak koyduklarını anımsatarak, Türkiye’nin geleceğinin, bilimi ve insani gelişmeyi birinci sıraya koymaktan, kapsayıcı ve güvenilir kurumlar inşa etmekten geçeceğini, ayrıca başta eğitim politikaları olmak üzere dijitalleşme dalgasının yakalanması gerektiğini vurguladı.
“Değişimin köklü olacağından şüphemiz yok”
Kaslowski, salgın ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından, dünyada geçen 30-40 yıla hâkim olan anlayışların, yaklaşımların ve hatta dinamiklerin değişeceğinin görülebildiğini, değişimin köklü olacağından şüphe etmediklerini, bu değişimin unsurlarını doğru anlamak ve yönü iyi belirlemek zorunda olduklarını söyledi.
Ekonomisi güçlü olmayan ülkelerin dünyadaki etkisinin daha da azalacağı bir yere doğru gidildiğine işaret eden Kaslowski, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aynı zamanda siyasi ve stratejik bakış açısıyla yapılan tercihlerin ekonomik hesapların önüne geçtiği tarihi bir küresel yeniden yapılanma anındayız. Jeopolitik kaygıların, ideolojik karşıtlıkların ve daha dışa kapalı ekonomik bölgeselleşme anlayışlarının ön plana çıkabileceği bir an bu. Kaygımız, Türkiye’nin bu dönüşüm anına ve dünya ekonomisinde gördüğümüz enflasyon artışına, tedarik zincirlerinin yeniden kurgulanmasına ve iklim değişikliğine karşı geliştirilen yeşil dönüşüm projelerinin taleplerine hazırlıksız yakalanması. Tüm dünyada, kalkınma politikalarında, dijitalleşme ile beraber çevreci ve kapsayıcı büyük bir dönüşüm gerçekleşiyor. TÜSİAD, bu konuyu hep gündemde tuttu ve yön gösterici raporlar yayımladı, çalışmalar gerçekleştirdi. Türkiye bu treni de yakalayabilir.”
Kaslowski, büyüme ile kalkınma arasındaki farklara işaret ederek, “Son dönemde Türkiye elindeki tüm rezervlerini hızla eritmekte. Bunların kısa sürede yeniden biriktirilmesi hiç de kolay olmayacak. Döviz rezervlerimizin yanı sıra su, orman, ağaç, zeytinlik ve insan kaynakları rezervlerimizi tüketiyoruz.” diye konuştu.
Susuzluğun yaratacağı göç, ormansızlığın getireceği çölleşme, en yetişkin ve beceriye sahip insanların yurt dışına gitmesiyle oluşacak çoraklaşmanın aslında ekonomiyi düşünürken en başta akla gelmesi gereken unsurlardan sayılması gerektiğini belirten Kaslowski, “Yüksek enflasyon beklentisi içinde, döviz kurundaki belirsizlik ve rezerv erimesi nedeniyle maliyet hesabı yapamayan, öngörüde bulunamayan bir özel sektör ancak acil durumla ilgilenebiliyor. Ama bunu aşmamız gerektiğine samimiyetle inanıyorum.” dedi.
Kaslowski, Türkiye’nin gelişmişlik düzeyinde bir ekonomide, ucuz emeğe ve düşük standartlara dayalı ihracat yoluyla kalkınma modelinin uygulanamayacağını ifade ederek, 21. yüzyılın piyasa ve teknoloji gerçekleri ucuz emekten çok, yetişmiş ve iyi eğitimli iş gücü ile verimlilik üzerine inşa edilmiş ekonomileri öne çıkardığını dile getirdi.
“Belki de ‘dolar sonrası’ bir finans dünyasını tasavvur etmeye başlamamız gerekecek”
Simone Kaslowski, hemen herkesin Türkiye’nin gıdada kendine yeten dünyadaki 7 ülkeden birisi olduğunu duyarak ve bundan gururuyla büyüdüğünü aktararak, bugünkü gerçeğin o nedenle kendisine çok hazin geldiğini belirtti.
Gıda ürünlerindeki ithalata ve ailelerin gıda bütçesine olumsuz etkisine işaret eden Kaslowski, “Makroekonomik dengelerimizi bir an önce sağlıklı bir noktaya getirdikten sonra sanayide olduğu gibi tarımda da kapsamlı bir yeniden tasarım ve yapılanma çabası içine girmek zorundayız. ‘Dövizimiz var’ diyerek ithalatla sıkıntılarımızı giderme imkanlarımızın giderek daraldığı bir konjonktüre de zaten çoktan girdik. İyi ki Türkiye’nin reel kesimi bu derecede esnek ve dirayetli.” diye konuştu.
Rezervler üzerindeki tasarrufların uzun erimde, doların tahtını sarsmasının mümkün olabileceğine dair bir tartışma başladığına dikkati çeken Kaslowski, “Belki de ‘dolar sonrası’ bir finans dünyasını tasavvur etmeye başlamamız gerekecek.” dedi.
Kaslowski, Avrupa Birliği’nde yaşanan jeopolitik dönüşümün Türkiye açısından da önemli sonuçlar yaratacağını aktararak, şunları kaydetti:
“Ancak halen derin bir kriz içindeki AB-Türkiye ilişkilerinin yalnızca jeopolitik nedenlerle düzeleceğini beklemek yanlıştır. Yeni dönemin demokratik ve otoriter sistemler arasındaki rekabet ve hatta mücadelenin de derinleşeceği bir dönem olması ihtimali yüksektir. Bu durumda başta Avrupa Birliği olmak üzere, transatlantik ortaklarımız ile ilişkilerin gelişmesi için Türkiye’deki hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, bireysel haklar, düşünce ve ifade özgürlükleri gibi konularda silkinmek, hızla restorasyona gitmek ve ülke demokrasisini tahkim etmek gerekecektir.”
Avrupa Birliği üyeliğinin, stratejik hedef olarak korunma ve ilerletilmesi gerektiğini vurgulayan Kaslowski, “Bu üç yıl boyunca tüm çalışmalar, temaslar, edindiğim yeni dostlarla yaptığımız konuşmalar, zaten bildiğim bir gerçeği bana bir kez daha öğretti. Toplum olarak yaşadığımız derin duygusal dalgalanmalara rağmen Türkiye’nin yeri Batı dünyasındadır.” diye konuştu.
Kaslowski, Türkiye’nin Atatürk ilkeleri ışığında ilerlemesi ve gelişmesi yolunda çalışmasının, TÜSİAD’ın her zaman ana doğrultusu olacağını vurguladı.
Konuşmaların ardından TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Tuncay Özilhan, bugün görevi sona eren TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski’ye plaket takdim etti.
Daha sonra, TÜSİAD'ın Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu asil ve yedek üyelerinin seçimine geçildi.