SON DAKİKA
GÜNCEL Salı 15 Temmuz 2025 09:01

ÜZERİNDEN 9 YIL GEÇTİ İZLERİ HALA DÜN GİBİ TAZE

Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi FETÖ tarafından gerçekleştirilen hain darbe girişiminin 9. yılında, demokrasisine sahip çıkmanın gururunu ve o gece yaşanan acıların ağırlığını birlikte yaşıyor

Üzerinden 9 yıl geçti izleri hala dün gibi taze

Esmanur KARABAKLA

15 Temmuz 2016 gecesi, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içerisine sızmış Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu bir grup tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı ve karanlık kalkışmalarından biri olarak kayıtlara geçti. Aradan geçen 9 yıla rağmen, o gece yaşananlar hem devletin kurumlarında hem de toplumun hafızasında derin izler bırakmaya devam ediyor. 

Gecenin seyrini değiştiren birçok olay ve Türk halkının demokrasisine kahramanca sahip çıkışının yakın tarihli öyküsü 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü başlığı altında milli bir gün statüsünde yurt genelinde coşku, hüzün, sevinç ve gururla kutlanıyor.  

Girişim aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni medya çağında doğru bir strateji ve hitabetle bu gibi darbelerin önlenmesinde dünyaya örnek olması bakımından da uluslararası kamuoyunda yankı uyandırmaya devam ediyor.

Erdoğan’ın CNN Türk’te yaptığı o meşhur FaceTime bağlantısıyla milleti meydanlara çağırdığı ve milli mücadeleyi başlattığı anlar, dünya genelinde birçok ülkenin stratejilerine ilham kaynağı oldu. Bugün ve gelecekte, bu önemli hadiseyle ilgili çok sayıda sosyo-politik ve sosyo-demografik araştırma yapılmakta ve yapılmaya devam edecektir.

Öyle ki, Sudan’ın 30 yıllık lideri Ömer el-Beşir, 2016 sonrası kendi iktidarına yönelik kalkışmalarda, Erdoğan’ın 15 Temmuz’da izlediği yöntemi örnek aldı. Camilerden halkı seferber etmeye yönelik çağrılar yapıldı, sosyal medya denetim altına alındı ve ordu içindeki muhalif unsurlar hızla tasfiye edildi. Sudan devlet medyasında "Türkiye’de olduğu gibi halkın iradesiyle kalkışma bastırıldı" ifadeleri öne çıktı. Beşir, bu yöntemlerle bir süre ayakta kalabildi ancak 2019’da ordu tarafından görevden alındı. Benzer şekilde, 2017’de darbe girişimiyle sarsılan Ekvator Ginesi’nde de yönetim, Türkiye’deki 15 Temmuz tecrübesine benzer reflekslerle sosyal medyayı engellemiş, halkı direnişe çağırmış ve kurum içi tasfiyelerle kontrolü sağlamıştı. Her iki örnek, 15 Temmuz’un yalnızca Türkiye’de değil, otoriter rejimlerin kriz anlarındaki yönetim stratejilerine de ilham kaynağı olduğunu ortaya koydu.

Saat saat darbe girişiminin seyri

Darbe girişimi, 15 Temmuz 2016 Cuma akşamı saat 21.00 sularında Ankara'da başlayan olağandışı hareketlilikle kamuoyunun dikkatini çekmeye başladı. Türk Hava Kuvvetlerine ait F-16’lar başkent semalarında alçak uçuşlar yaparken, Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri askerlerce kapatıldı.

Saat 22.00’ye doğru Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı çevresinden silah sesleri yükseldi. TSK içinde örgütlenmiş FETÖ mensubu cuntacı subaylar tarafından Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar rehin alındı. Aynı saatlerde İstanbul’da TRT binası ve bazı stratejik noktalar silahlı darbecilerce ele geçirildi.

Saat 00.13’te dönemin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk televizyonuna bağlanarak halkı meydanlara çağırdı. Erdoğan’ın çağrısı, darbe girişiminin seyrini değiştiren kırılma noktası oldu. Milyonlarca vatandaş, darbecilere karşı direnmek üzere sokaklara döküldü.

Gece boyunca çatışmalar, bombalamalar ve işgal girişimleri sürdü. TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Emniyet Genel Müdürlüğü hedef alındı. Özellikle Ankara’daki Gölbaşı Özel Harekât Daire Başkanlığı'na yapılan saldırıda 51 polis şehit oldu.

Darbenin bedeli 251 şehit binlerce gazi

Darbe girişimi sabah saatlerine doğru püskürtülürken, 251 vatandaş şehit düştü, 2 binden fazla kişi yaralandı. Şehitler arasında sivillerin, polislerin ve darbe karşıtı askerlerin olması dikkat çekti. En çok can kaybı, darbecilerin açtığı ateşe ve bombalı saldırılara maruz kalan Ankara ve İstanbul’da yaşandı.

FETÖ’nün darbedeki rolü ve yargı süreci

Darbe girişiminin ardından yürütülen kapsamlı soruşturmalarda, girişimin arkasında Fetullah Gülen liderliğindeki FETÖ yapılanmasının olduğu net biçimde ortaya kondu. Gülen, darbenin planlayıcısı olarak gösterildi ve Türkiye, ABD’ye defalarca iade talebinde bulundu.

Başta “Yurtta Sulh Konseyi” üyeleri olmak üzere on binlerce asker, polis, yargı mensubu ve kamu görevlisi gözaltına alındı ya da tutuklandı. Darbe davaları, 2017 ile 2021 yılları arasında tamamlandı. Ankara’daki Akıncı Üssü Davası, darbenin ana davası olarak kayda geçti. Bu davada 475 sanık yargılandı ve 291 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.

Devlet yapısında derin reformlar 

Darbe girişimi sonrasında Türkiye, kamu kurumlarındaki FETÖ yapılanmasına karşı büyük bir temizlik hareketi başlattı. Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edildi. OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yaklaşık 125 bin kamu görevlisi görevden uzaklaştırıldı ya da ihraç edildi.

2017 Anayasa değişikliğiyle parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçildi. Bu yapısal dönüşümün temelinde, “bürokratik vesayet” ve “paralel devlet” yapısının önlenmesi hedefi yer aldı.

Toplumsal hafızada kalan kırılma anı 

15 Temmuz, Türkiye'de toplumsal bir kırılma anı olarak kabul ediliyor. Her yıl 15 Temmuz, “Demokrasi ve Millî Birlik Günü” olarak anılıyor. Şehitler için yurdun dört bir yanında anma törenleri düzenleniyor, o gece yaşananlar hem görsel arşivlerde hem belgesellerde kayıt altına alınıyor.

FETÖ ile mücadele kapsamında yürütülen eğitim, medya ve sivil toplum politikaları da bu gecenin mirası oldu. FETÖ’nün toplumsal ve kurumsal etkilerine karşı bilinçlendirme kampanyaları hâlen sürdürülüyor.

9 Yıl Sonra Demokrasi Bilinci Güçlendi mi?

2025’e gelindiğinde Türkiye, 15 Temmuz’un ardından güvenlik reformları, kurum içi denetim mekanizmaları ve siber tehditlere karşı yapılan yatırımlarla yeni bir güvenlik paradigmasına geçmiş durumda. Ancak uzmanlar, demokrasinin yalnızca güvenlik önlemleriyle değil, ifade özgürlüğü, hesap verebilirlik ve sivil toplumun güçlendirilmesiyle sağlamlaşabileceğini vurguluyor.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ayşe Kılıç, “15 Temmuz, sadece bir darbe girişimi değil, devlet-toplum ilişkilerinde de bir dönüm noktasıdır. Devletin refleksi kadar toplumun gösterdiği direnç de demokrasiyi yeniden inşa etmenin temel taşı oldu” görüşünü paylaşıyor.

Unutulmayacak karanlık bir gece

15 Temmuz 2016, Türkiye'nin tarihinde hem karanlık hem de direnişle aydınlanan bir sayfa olarak yerini aldı. O gece yaşananlar, yalnızca siyasi değil, sosyolojik ve kültürel bir hafızaya dönüştü. 9 yıl sonra bile, bu girişimin yarattığı travmalar kadar kazandırdığı dersler de hâlâ tartışılıyor. Türkiye, bir daha böyle bir tehditle karşı karşıya kalmamak için hem iç güvenlikte hem demokratik standartlarda daha güçlü olma yolunda ilerlemeye çalışıyor.

ABONE OL