Yeşil OSB modeli, klasik sanayi anlayışını çevresel sürdürülebilirlik, enerji ve kaynak verimliliği, atık yönetimi, su tasarrufu ve yeşil altyapı gibi kriterlerle birleştiriyor.

Firmalar, özellikle Avrupa pazarında Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi düzenlemeler nedeniyle düşük karbonlu ve çevre dostu üretim süreçlerine uyum sağlamak zorunda. Bu durum, OSB’leri hem çevresel sürdürülebilirlik hem de rekabet avantajı açısından öncü adımlar atmaya yönlendiriyor.

Türkiye’de sanayi bölgeleri, teknik altyapı, enerji verimliliği, atık su yönetimi ve yenilenebilir enerji gibi alanlarda projeler geliştirerek yeşil sertifika almak için çalışmalar yürütüyor. Bu süreçte Türk Standardları Enstitüsü (TSE) tarafından kriterleri karşılayan OSB’lere sertifika veriliyor.

OSTİM OSB, Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu’nun (OSBÜK) 23’üncü Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda Yeşil OSB Gümüş Kategori sertifikasına layık görüldü. OSTİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, “Dünya bize ait değil, bizden öncekilerden emanet aldık ve bizden sonrakilere daha iyi ve yaşanılabilir bir şekilde teslim etmek zorundayız” dedi.

Aydın, OSTİM OSB’de yıllar önce hayata geçirilen pasif bina uygulamasının çevre dostu bir örnek teşkil ettiğini belirterek, “Binamız kendi enerjisini ve ısısını üretecek şekilde tasarlandı. Atık oluşturmuyor ve kirlettiği suyu yeniden temizliyor” ifadelerini kullandı. Bölgedeki tüm işletmelerin çevresel etkileri düzenli takip edilirken, bacalardan kirli duman çıkmasına izin verilmiyor.

Enerji dönüşümü çalışmalarına da değinen Aydın, imar planında tüm çatılar için güneş paneli kullanımının zorunlu hale getirildiğini ve bölgedeki binalarda güneş enerjisi sistemlerinin bulunduğunu vurguladı. OSTİM, boş alanlarına Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı destekleriyle yeni bir güneş enerji santrali kurarken, mevcut iki santraliyle birlikte bölgedeki temiz enerji kapasitesini artırıyor.

Aydın, OSTİM OSB’nin sürdürülebilirlik ve çevre duyarlılığını artırarak altın kategori sertifikasını da hedeflediklerini belirtti. “Bunu Avrupa Birliği için değil, insan ve toplum olarak yapıyoruz. Dünyayı sürdürülebilir halde bırakmak hepimizin görevi” dedi.