SON DAKİKA

ABD-Çin anlaşmasının dünyaya ve Türkiye'ye etkileri

Tahmin ettiğimiz gibi oldu ve Trump ile Şi Cinping anlaştılar. Çin, ABD'nin gümrük vergilerini düşürmesinin karşılığında, NTE satmaya ve soya almaya devam edecek. ABD NTE'nde teknolojisini geliştirecek, tesisler kurabileceği sahalar ele geçirecek ancak ondan sonra Çin'le mücadele etmeye hazır olacak.

Yani ilk raundu Çin kazandı. Çünkü açık ara en büyük iki müşterisi olan ABD ve AB’ye sorunsuz ihracat yapabilecek.  

Soya da Çin’den çok ABD için önemli. Çinliler soya yerine pirinç veya buğday yiyebilirler. Çin çiftçileri soya tarımına başlayabilir. Ya da Çin diğer ülkelerden soya ithal edebilir. Ama Çin alım yapmazsa milyonlarca Amerikalı işsiz kalır. ABD bu kadar büyük hacmi satın alacak bir başka müşteri kesinlikle bulamaz. Zira Çin hem çok kalabalık hem de kişi başına soya tüketimi olağanüstü yüksek. (Kazakistan’da tarıma müsait ama tarım yapılmayan milyonlarca hektar boş arazi var. Devlet önayak olursa Kazaklar bu büyük pastadan pay alabilirler)

Anglosakson devletler dış politikada eş güdümlü hareket ederler. Fakat İngiltere Trump ile (ilk döneminde de öyleydi) büyük bir fikir ayrılığı yaşıyor. İngilizlere göre Batı bloku için asıl tehdit elinde beş binden fazla nükleer bomba olan ve yayılmacı politikalar izleyen Rusya. ABD için başlıca tehdit çok hızlı büyüyen ve süper güç olmasına ramak kalan Çin. 

Bu fikir farklılığı gayet normal zira Çin’in ekonomik büyümesi İngiltere için tehdit değil. Tek kutuplu dünya, ABD dışındaki ülkeler için cazip değil. Rakibi olmayan ABD için İngiltere neden değerli olsun? Ama Çin’le rekabet eden Amerika için, İngiltere çok önemli hale geliyor. Rusya Doğu Avrupa’da. O nedenle İngiltere ve AB ile menfaat çatışması yaşıyor. Avrupa’nın doğuya doğru genişlemesi Moskova’yı rahatsız ediyor.

Bu anlaşmayla birlikte ABD Çin ile açıktan mücadeleyi öteledi. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Ukrayna’yla barış yapmamakta direnen Rusya, nükleer anlaşmayı imzalamayan İran ve uyuşturucu merkezine dönüşen Venezüella, ABD’nin öncelikli hedefleri olacaklar. Bu devletler Çin’in en yakın müttefikleri olduğundan, onları zayıflatmak Çin’i de zayıflatacak. Yani bu devletlerin zayıflatılması ABD’nin uzun vadeli stratejisiyle uyumlu. 

Yine tahmin ettiğimiz gibi anlaşma Rusya ile ilgili bir madde içermiyor. Yani ABD ve AB’nin Rusya’ya koyduğu en sonuncusu da dahil olmak üzere bütün ambargolar geçerli. Sonuncuyu özellikle belirttim zira Çin’i (ve Türkiye’yi) en çok ilgilendiren, etkileyecek olan son yaptırım. Uygulanabilirse Rusya’yı çökertecek olan da o. 

Son ambargo paketine göre ABD, Rusya’dan petrol alan ülkelere yaptırım uygulayacak. Rusya petrol ihracatının %40 kadarını Çin’e, %30 kadarını Hindistan’a ve %20’ye yakınını Türkiye’ye yapıyor. Bu paket açıklandığında Çin denizden yaptığı petrol ithalatını durdurdu ki bahsettiğimiz hacim günde 1,5 milyon varil. Hindistan -ki bütün ithalatı denizden- her ay biraz daha azaltarak yılbaşında ithalatı sıfırlayacağını açıkladı. Türkiye hiçbir açıklama yapmadı ama temmuz ayından beri petrol alımını her ay biraz daha azaltıyor.

Eğer üç devlet mevcut siyasetlerini sürdürürlerse Rus ekonomisi çöker. Hindistan ve Türkiye’nin ithalata her ay biraz daha azaltarak devam edeceklerini tahmin ediyorum. Ama büyük baskı uygulanırsa bu devletler ABD ile ticaret yapmamayı göze alamazlar. Çin ise denizden yaptığı alımları nakil hatlarına, kara ve demiryollarına kaydıracaktır. Yani Çin’in ürün maliyetleri artacak ve rekabet gücü azalacak. Bu gelişme Türkistan devletlerinin yer aldığı orta koridoru hareketlenecektir.

ABD Rusya’yı sadece ekonomik olarak sıkıştırmayacak. Eşzamanlı olarak askeri olarak ta zorlayacak. Vermeyeceğiz dedikleri Tomehawk füzelerini Ukrayna’ya vermeleri uzun sürmez. Rusya barışa razı olmadığı ve AB silahların bedelini ödediği sürece, ABD, Ukrayna’ya olan desteğini artırarak sürdürecektir.

HAMAS, Hizbullah ve Haşdi Şabi’nin silahsızlandırılması İran’ı yalnızlaştırma politikasının kritik adımları. HAMAS silah bırakmayı, diğerleri Lübnan ve Irak ordusuna katılmayı kabul ettiler. İsrail Lübnan’ı Hizbullah’ın üzerinde baskı kurmak için bombalıyor. Şu an Irak süt liman gözüküyor ama Kasım’daki seçimlerden sonra Haşdi Şabi orduya katılmazsa Irak’ta bombalanır. İran ise ya önüne koyulan kağıtları imzalayarak nükleer iddialarından tamamen vaz geçecek ya da iç savaş ve devrimle sonuçlanacak sürece muhatap olacak. 

Venezüella’nın muhatabı İsrail değil ABD olacak. ABD rejim devrilene kadar durmayacaktır.

Türkiye bu gelişmelerden kısa vadede olumsuz etkilenecek. Enerji maliyetleri artacak, bu ülkelere yaptığı ihracat azalacak. Ankara bu süreci bugüne kadar çok iyi yönetti. Bundan sonra da denge politikasını devam ettirmeli. İran nükleer anlaşmayı imzalamaz ve iç savaşa sürüklenirse Türkiye göç dalgalarına muhatap olabilir. Bu senaryonun gerçekleşme ihtimalinin düşük olmadığını belirtmeliyim.