Denizlerdeki darboğaz: Süveyş ve Panama krizleri
Enerji fiyatlarını belirleyen unsurlar denildiğinde akla genellikle üretim, rezerv miktarları, siyasi krizler veya talep artışları gelir. Oysa küresel enerji denkleminde gözden kaçırılan, fakat en az bu faktörler kadar kritik bir unsur var: lojistik.
Deniz taşımacılığı, yalnızca malların hareketini değil, aynı zamanda enerji fiyatlarının seyrini de belirleyen görünmez bir güç olarak öne çıkıyor. Son dönemde Süveyş ve Panama kanallarında yaşanan krizler, enerji güvenliğinin artık sadece yeraltındaki rezervlere değil, deniz üzerindeki rotalara da bağlı olduğunu gösteriyor.
Panama Kanalı: Kuraklığın enerjiye etkisi
Panama Kanalı, Atlantik ile Pasifik’i birbirine bağlayan en önemli ticaret arterlerinden biri. Her yıl yaklaşık 14–15 bin gemi geçişiyle küresel ticaretin %5’ini taşıyor. Küresel LNG taşımacılığının ise yaklaşık %7’si Panama üzerinden gerçekleşiyor. Ancak son yıllarda bölgede yaşanan kuraklık, kanalın işleyişini doğrudan etkiliyor. Su seviyelerinin düşmesi, geçiş yapabilecek gemi sayısını ve tonaj kapasitesini sınırlıyor. 2023’teki kuraklık nedeniyle günlük geçiş kapasitesi 36 gemiden 24’e düşürülmüş, bu da LNG taşıma maliyetlerinde %15’e varan artışa yol açmıştı.
Bu durum özellikle ABD’nin Meksika Körfezi’nden Asya’ya yaptığı LNG sevkiyatlarını sekteye uğratıyor. Uzmanlara göre Panama’daki gecikmeler, enerji arz zincirinde yeni maliyetler yaratıyor; bu da küresel gaz fiyatlarının dalgalanmasına yol açıyor. Kuraklığın ardında iklim değişikliği ve El Niño etkisinin olması, lojistiği küresel iklim politikalarıyla doğrudan ilişkilendiriyor.
Süveyş Kanalı: Jeopolitik fay hatları
Ortadoğu’nun kalbinde yer alan Süveyş Kanalı, Basra Körfezi’nden çıkan petrol ve LNG için Avrupa’ya en kısa rota. Her gün yaklaşık 8–10 milyon varil petrol bu kanaldan geçiyor. Avrupa Birliği’nin petrol ithalatının %10–12’sinin Süveyş üzerinden gerçekleştiği tahmin ediliyor. Ancak Kızıldeniz’de artan jeopolitik gerilimler, korsanlık olayları ve son dönemde yaşanan güvenlik tehditleri kanalın enerji ticaretindeki kırılganlığını açığa çıkardı. Süveyş’te yaşanabilecek herhangi bir kesinti, Avrupa’nın enerji arz güvenliği üzerinde ciddi baskı oluşturabilir. Zira Ümit Burnu üzerinden yapılacak alternatif rota, taşıma süresini 10–12 gün uzatıyor ve milyarlarca dolarlık ek maliyet yaratıyor. Bunun yanı sıra, risk arttıkça gemi sigorta primlerinin de yükselmesi, enerji maliyetlerine ek bir baskı oluşturuyor. Bu da doğrudan Brent petrol fiyatlarına yansıyan bir risk anlamına geliyor.
Deniz taşımacılığının gizli gücü
Petrol ve LNG fiyatlarının seyrinde yalnızca üretim kararlarının değil, gemilerin rotalarının da belirleyici olduğu gerçeği artık daha görünür. Panama’daki kuraklık yüzünden Asya’ya ulaşamayan LNG kargoları ya da Süveyş’teki güvenlik riski nedeniyle Akdeniz’e uğramayan petrol tankerleri, piyasaların hassas dengelerini kolaylıkla altüst edebiliyor. Enerji ekonomistlerinin sıkça vurguladığı gibi, “lojistik maliyetleri” artık yalnızca taşımacılık şirketlerini değil, doğrudan tüketicilerin ödediği faturalara da yansıyor.
Türkiye’nin perspektifi
Türkiye, hem Akdeniz hem de Karadeniz havzasında enerji geçiş yolları üzerinde bulunan bir ülke. Dolayısıyla Süveyş ve Panama’daki gelişmeler, dolaylı da olsa Türkiye’nin enerji ticareti ve fiyatlamaları üzerinde etkili oluyor. Özellikle LNG ithalatında yaşanan gecikmeler, fiyatlarda ani artışlara yol açarken; petrol taşımacılığında Süveyş alternatifsizliği, bölgesel enerji diplomasisini daha da kritik hale getiriyor. Türkiye’nin son dönemde LNG depolama kapasitesini artırması ve FSRU (yüzer LNG terminali) yatırımlarına hız vermesi, bu tür küresel lojistik şoklara karşı kısmi bir koruma sağlıyor.
Küresel enerji güvenliği artık yalnızca rezervlere, boru hatlarına ya da üretici ülkelere bağlı değil. Panama’daki kuraklık ve Süveyş’teki jeopolitik fay hatları, enerji fiyatlarını belirleyen en görünmez ama en güçlü faktörlerden biri olan deniz lojistiğini yeniden gündemin merkezine taşıdı. Önümüzdeki dönemde enerji güvenliğini tartışırken, haritalarda yalnızca kuyulara ve boru hatlarına değil, deniz rotalarına da bakmak gerekecek.
Enerji çağının haritaları artık yalnızca yerin altını değil, denizlerin akışını da gösterecek.