İçinde bulunduğumuz günler oldukça yoğun ve kaotik. Sanki her yönden sıkıştırılıyoruz hissini bir türlü atlatamıyoruz. Hal böyle olunca da zihin ve bedenen çökme başlıyor. Zihin doldukça rahatlamak için farklı yollar arıyoruz. Bu çoğu zaman da kolaya kaçarak oluyor. Koltuğa geçip televizyon izlemek, daha çok yemek veya daha çok uyumak gibi... Zihin karmaşasının başlattığı bu döngüyü, beden olarak da harekete geçirmediğimizde bu defa ruhsal sıkışmalar, depresyon, fiziksel ağrı, ikili ilişkilerde karmaşa olarak hayatımıza yansıyor.

Peki, yoga gerçekten tüm bunların çözümü olabilir mi? 

Aslında evet.

Yoga yıllarca hakkettiği değeri göremedi, çünkü yanlış değerlendirildi. Kimi “yoga bir din” dedi; kimi “yogayı sadece kadınlar yapar” dedi; kimi “yogada oturup parmakları birleştirip ohmm yapıyorlar” dedi… 

Neyse ki son yıllarda yoganın ne bir din ne sadece kadınlara özel ne de oturup gözleri kapatma sanatı olmadığı anlaşılmaya başlandı. 

Yoga neydi o halde? Farkındaysanız evimize bir alet, cihaz aldığımızda içinden kullanma kılavuzu çıkıyor. Ama biz dünyaya geldiğimizde bir prospektüsle gelmiyoruz. Önce ailede gördüğümüzle, sonra oturduğumuz çevreden, sonra okul, sonra edindiğimiz arkadaş ortamlarıyla kendimizi şekillendirmeye; yeni bilgiler edinmeye başlıyoruz. Duygularımız, düşüncelerimiz, yaşayış biçimimiz; gördüklerimiz, duyduklarımızla şekilleniyor. Hangi çevrenin doğrusu neyse bir süre onu deneyimliyor, etrafın bize yakıştırdıklarını kimlik ediniyoruz.  İyi, kötü, sinirli, hassas, anne, baba, mühendis, öğretmen, yaramaz… İnsanların gördükleri kadar mıyız sadece? Okuduğumuz meslek kadar mı? Yoksa ailendeki kimliğin kadar mı? Hem hepsi hem de hiç biriyiz diyebilirim. Ama asıl kimim ben sorunun cevabını aradığın noktada yoga devreye giriyor. Çünkü yoga için, kendini kullanma kılavuzu dersek yanlış olmaz. Bu kullanma kılavuzu sayesinde kişi içinde bulunduğu duygu durumunu fark edebiliyor, bedeninin sınırlarını keşfediyor. Tüm bunları nefes pratikleri, yoga pozları ve meditasyon teknikleri aracılığıyla gün be gün kendi bedeni üzerine çalışarak sağlayabiliyor.

Belki de yoganın faydaları nelerdir diye özetlersem, neden yoga hepsinin çözümü olduğunun cevabını daha kolay anlayabiliriz.

Öncelikle sinir sistemini dengeler. 

Bu sayede ruhun ve bedenin neye ihtiyaç duyduğunu gözlemleyebilir; yapılan pratik sayesinde mattan başka bir ruh haliyle kalkmanı sağlar. Hangi yoga akışlarının nelere faydası var, başka bir yazıda detaylı paylaşacağım.

İlişkiler alanını dengeler.

Kişi kendini daha iyi tanımaya başladığı için neyi neden yaptığını fark etmeye başlar. Gerçek ihtiyaçlarını fark eden kişinin de etrafıyla uyumlanması değişir.

Beden farkındalığı artar.

Bu sayede hem vücut koordinasyonu, denge ve konsantrasyon gelişir hem de hastalık ve sakatlık risklerinin önüne geçilir.

Kişide özgüven artışı sağlar.

Matta yapılması zor görünen hareketleri yapmaya başladığında, bir şeye emek, çaba ve zaman ayırdığında başarabildiğini görmek, hayatta da emin adımlarla ilerleyebileceğini, başarabilirim/ yapabilirim motivasyonunu deneyimlemene katkıda bulunur. 

Esneklik, güç ve dengeyi geliştirir. 

Nefes farkındalığı ile yapılan pratikler, uzun süre bir poz içinde kalarak bedenin esnekliğini arttırdığı gibi zihinde de aynı şekilde esnek yani çok yönlü düşünebilme kapasitesini geliştirir.

Aslında evde ya da dışarda sadece bir mat aracılığıyla ister online videolardan ister öğretmen eşliğinde yapılan bu pratiklerin kişiye bütünsel yönden bir geri dönüşü olduğunun önemine dikkat çekmek isterim. Ne mutlu ki yoga yapan kişilerin sayısı günden güne artıyor. Kimi ağrılarım var diyerek doktor tavsiyesi ile başlıyor kimi içsel olarak kendini keşfetmek, bedenini keşfetmek için yogaya çekiliyor. Sebebi her ne olursa olsun, hayatta insanın kendine yapacağı en önemli, az maliyetli yatırımlardan biri yoga yapmak diyebilirim. Bu yüzden bu haftanın tavsiyesi bir an önce kendin için yogaya başlamak olsun. Başka yazılarda hangi hareket neye etkili daha detaylı içeriklerle tekrar bu konuyu paylaşacağım…

Herkese sağlıklı haftalar dilerim.