SON DAKİKA
Son Yazıları

Osmanlı ve Türk tarihi

24 Eki 2023

Osmanlı coğrafyasında yaşayan Türkler, Osmanlı Türkçesi kullanırdı. Tabi ki aynı coğrafyayı, inanışı, kültürü, tarihi ve yaşam şeklini paylaştıkları için Farsça ve Arapça dillerinden etkilenmişlerdir.

İslam dininde ilim öğrenmek farz kıldığından çocuklara akılları ermeye başlayınca 5-6 yaş civarında "Sıbyan Mektebi" denilen ve cami ve külliyesi içindeki mektepte daha çok dini eğitim verilirdi. Selçuklulardan gelen medrese kültürü Osmanlıda daha çok Fatih’in İstanbul’u fethi sonrası yeni açılan medreselerle eğitim hayatında büyük ilerlemeler görülmüştür. Bu dönemin en önemli medresesi Sahn-ı Seman da felsefe, fen, hukuk, ilahiyat ve edebiyat öğretimi yapılırdı. Kanuni zamanında Medreseler en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Bu dönemde yapılan Süleymaniye Medresesinde ayrıca ordunun hekim ihtiyacını karşılamak için Tıp Medresesi, Darüş Şifa ve riyaziyyat(matematik) öğrenimi ile din dışı alanlara da nitelikli eleman yetiştirilmiştir. Aynı zamanda bu medreselerde kadı, müderris, müftü gibi ilmiye mensupları ile, devletin değişik kadrolarına doktor, mimar, operatör mühendis vb. elemanlar yetiştiriliyordu. Zamanla medreselerin ders programlarında bulunan matematik, kelam ve felsefe gibi aklî ilimlerin(bilim) yeri naklî ilimlerle(dini) doldurulması ile eğitimde bozulmalar başlamıştır. İlk ve orta basamaktaki medreselerin ülke genelinde yaygın olmaması farklı şehirlerdeki talebelerin eğitimlerini devam ettirememeleri, müderris ve kadı atamalarına himaye, adam kayırma ve rüşvet karışması, sayıca az olduğundan medreselerde başlayan yığılmaların giderilmesi için eğitim süresinin düşürülmesi ve ayrıca ilköğretim verilen Sıbyan mektepleri, orta ve yüksek öğrenim veren medreseler, saray mektebi olarak bilinen Enderun ve az sayıdaki askeri teknik okuldan oluşan eğitim kurumları arasında yaşanan kopukluklar belli başlı eğitim sorunlarıydı. Tanzimat Dönemi eğitimi kurallara bağlama girişimleriyle başlar. Düzensiz eğitim sistemi Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile kurallara bağlanır. Ancak eski tutucu geleneklerden kopamayan medreseler kapatılmamış, cemaatlerin eğitim alanında adeta söz sahibi olmalarının önüne geçilememiş, öngörülen okullaşma sayısına ulaşılamamış, taşralarda ise kız rüştiyeleri yeterince ilgi görmemiştir. Bunca sorunlara rağmen; ilköğretimin zorunlu kılınması ve yaygınlaştırılması, kızlar için ortaokul, öğretmen okulu, meslek okullarının açılması, eğitim sisteminin kurallara bağlanması, öğretmen yetiştirecek kurumların açılması, eğitimin halka inmesi, öğretmen, okul gibi kavramların normalleşmesi Türk Eğitim Sistemi’nin temellerini atmış atmıştır. 

Osmanlı topraklarında yabancı okulların açılması Kanuni zamanında Fransa ile imzalanan dostluk anlaşması ile başladığı bilinse de Fatih’in İstanbul’u fethinden sonra din adamları yetiştirilmek suretiyle kiliselerde sınıf açılmasına izin vermesi ve bunların zamanla yabancı devletler tarafından desteklenmeleri ile Amerikan, İngiliz, Fransız, Rus, Alman, İtalyan, Avusturya, Bulgar Azınlık okulları açılmaya başlamıştır. Bu okullar önce kendi dinlerini kültürlerini unutmama amacı taşısa da daha sonra Osmanlı aleyhine çalışan kurumlara dönüşmüşlerdir. Örneğin Elazığ’da 1894 yılında 83 protestan okulunun eğitim vermesi o gün için şehrin nüfusu ile orantılandığında veya Manastır vilayetindeki Kesriye’de hiç Bulgar olmamasına rağmen Bulgar okulu açılması ya da Kudüs’te 6 İngiliz protestan okulunun yanına yeni bir tane açılması ne çeşit düşüncelerin olduğunu göstermektedir. Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile kontrolsüz bir şekilde artan bu okullar denetim altına alınmak için okulların açılması ruhsata bağlanmış, okullarda okutulan kitaplar kontrol edilmek istenmişse de ülkede okulu bulunan devletler bu yaptırımları siyasi olarak ve haçlı zihniyeti olarak görmüş ve bunun savaşa sebebiyet vereceğini bildirip itiraz etmişlerdir. Maalesef Osmanlı Devleti’nde de bu kitapları kontrol edecek bir kurum veya kişi bulunamadığından bu sistem zaten gerçekleştirilememiştir. O dönemde Osmanlı topraklarında 3245 adet gayrimüslim okulu bulunmakta idi. Ancak bu okulların eğitim tarihimize ders geçme yerine sınıf geçme sistemini getirmesi, diploma usulünün kabul görmesi, okulları basitten karmaşığa geçen eğitim aşamasının başlatılması, öğrencinin başarısının derecelendirilerek belgelenmesi, öğretmenlerin hayat şartlarının düzenlenmesi, okul sonrası eğitim tamamlayıcı kuruluşların açılması gibi olumlu katkıları da olmuştur. Bu olumlu ve olumsuz etkenler Cumhuriyet döneminde eğitim alanında dikkate alındığını bir sonraki yazıda işleyeceğim.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları