Özlem Çerçioğlu'nun AK Parti'ye geçmesi
Ak Parti 23 yıldır ülkeyi idare ediyor. Partinin önde gelenlerinin ve teşkilat mensuplarının önemli kısmı milli görüş kökenliyken oy verenlerin çok büyük kısmı merkez sağ seçmen.
Partinin kurucuları ve ilk kadroları arasında toplumun her kesiminden temsilciler vardı. Fakat zamanla o kadrolar tasfiye oldu. Ak Partinin yeni yöneticileri de doğal olarak teşkilatlarından ve gençlik kollarından süzülerek geldiklerinden ağırlıkla milli görüş çizgisindeler.
Oysa merkez sağ partilerde milliyetçi, muhafazakar, liberal, mukaddesatçı hatta sosyal demokrat kanatlar olur ve olmalıdır. Bu kanatlar partiyi fikri olarak zenginleştireceği gibi toplumun geniş kesimlerinin partiye yakınlaşmalarını sağlarlar. Ak Partinin iki vatandaştan birini oyunu aldığı ve belediyeleri silip süpürdüğü seçimlerde kadrolar ve söylemler merkez sağ dinamiklere göre inşa edilmişti.
Ak Parti ‘’Neden Demokrat Partinin, Adalet Partisinin, DYP ve ANAP’ın kaleleri olan Ege, Akdeniz ve Trakya kentlerinde fark yiyoruz?’’ sorusunu masaya yatırmalı. Ak Parti bu sorunun cevabını bulmadan ve gereklerini yerine getirmeden oylarını arttıramaz.
Aslında son yıllarda Ak Partide kadrolarını zenginleştirmeyi hedefleyen bir yönelim var. Kürşat Zorlu, Ünal Karaman, Salim Ensariğolu ve Serap Yazıcı gibi isimlerin Ak Partiye katılmaları bu çerçevede değerlendirilebilir. Yapılması gereken bu yönelimi artırmak. Ak Parti teşkilatlarını ve partiyle özdeşleşmiş kadrolarını ihmal etmeden, sevilen ve toplumda karşılığı olan isimleri partiye katmalı ve aday göstermeli.
Bu çerçeveden bakıldığında Özlem Hanım’ın Ak Partiye katılmasını son derece önemli buluyorum. Zira Özlem Hanım toplumda karşılığı olan bir CHP’liydi. Aydın, sanılanın aksine CHP’nin kalesi değil. Özlem Hanım ilk kez başkan seçildiği 2009 yılında, oyların sadece %26’sını almıştı. Ak Partinin oy oranı %25, MHP’nin %24’tü. Özlem Hanım 2024’te rakibi de sevilen bir isim olmasına rağmen oyların yarıdan fazlasını aldı. Bence oylardaki bu artış CHP’den çok Özlem Hanımdan kaynaklanıyor. Zira 2023 genel seçimlerinde CHP’nin oy oranı %35’ti.
Eğer Özlem Hanım hizmet ağırlıklı çizgisini devam ettirirse önümüzdeki seçimleri çok rahat kazanır. Ak Partinin ihtiyacı olanda bu. Partiye geldiğinde beraberinde oy getiren ve farklı kesimlerin partiye olan rezervlerini kaldırmalarını veya en azından gevşetmelerini sağlayan isimler lazım Ak Partiye.
Aslında geçmişte bu böyleydi. Seçimleri birçok metropolde Ak Parti değil, Ak Parti+ Çerçioğlu gibi isimler kazanıyordu. Sadece Ak Partiyi yönetenler bunun farkında değillerdi. Mesela İstanbul’da seçimleri Ak Parti değil Ak Parti+ Kadir Topbaş kazanıyordu. Ankara, Bursa, Balıkesir ve Ordu böyleydi. Daha önceleri Adana ve Urfa’da böyleydi. Ak Parti Aytaç Durak’ı kaybettikten sonra bir daha Adana’yı kazanamadı. Aday gösterilmeyen Fakıbaba oy oranı çok düşük olan Saadetten aday olarak seçimleri aldı.
2014 seçimlerinde Ak Partinin oy oranı Bursa ve Balıkesir’de, İzmit ve Antep’ten fazlaydı. 2024’te İzmit ve Antep kazanılırken Bursa ve Balıkesir kaybedildi. Bu kaybın nedeni, sevilen ve halkta karşılığı olan başkanların refüze edilerek istifa etmeye zorlanmalarıydı. Eğer Fatma Hanım istifa ettirilseydi Antep’te kaybedilirdi.
CHP’de yerel seçimleri aynı yöntemle kazandı. Ülkücü Mansur Yavaş’ı aday göstermeseler sittin sene Ankara’yı kazanamazlardı. İyi Parti ve Yeniden Refahın yerel seçimlerde kazandıkları ve kaybetseler de yüksek oy aldıkları belediyelerde Ak Partili sevilen isimleri aday göstermiş olmaları tesadüf mü?
Yanlışın neresinden dönülse kardır. Ak Parti yerel seçimleri kazanmak istiyorsa Özlem Hanım gibi isimleri bünyesine katmalı. Bu isimleri kökten, damardan Ak Partililerle kaynaştırmalı. Destekleyerek, önlerini açmalı. Büyük hizmetlere imza atmalarını sağlamalı. Parlatmalı ki çekim ve cazibe merkezi olabilsin.
Ak Parti bugün güçlü lider görüntüsü veriyor. Milletle devlet ve milletle parti arasında köprü görevini ağırlıkla Erdoğan üslenmiş durumda. Bakanlar siyasiden çok teknokrat kimliğindeler. Başkanlık sistemi bugünkü haliyle onların tamamen siyasileşmelerine uygun değil. Böyle olunca bütün yükü Erdoğan sırtlanıyor.
Milletle parti ve iktidar arasındaki genel ve yerel köprülerin sayısı artırılmalı. Bakanlıklarda müsteşarlık makamı tesis edilerek bakanlar siyaset ve hizmet ağırlıklı pozisyonlara çekilmeli. Popüler, kendi oyları olan ve partiye oy toplayacak belediye başkanları partiye kazandırılmalı. Ak Partinin kadroları millette karşılığı olan, farklı fikirleri savunan, yıpranmamış ve heyecanlı siyasetçilerle takviye edilmeli.