SON DAKİKA
Son Yazıları

TL'nin değer kaybı önlenebilir mi?

25 Nis 2023

Öteden beri Türkiye ekonomisinin önemli sorunları var. Cari açık, bütçe açığı, işsizlik, enflasyon ve kur gibi. Elbette bunların hepsi de önemli sorunlar.

Bunlar içinde son zamanlarda belki de gündemi meşgul eden en önemli sorun hiç kuşkusuz ki kur artışı. Ya da herkesin bildiği ifade ile döviz artışı. Aslında biz kur deyince direk aklımıza dolar gelir. Peki, ama neden? Somut bir örnek ile başlayalım. Neden kimse Euro’daki artışı konuşmuyor? Neden Sterlindeki artışı konuşmuyoruz? Hiç düşündünüz mü?

Aslında bu ve bunun gibi soruların cevabı çok basit. Ekonomi gündeminde fazlaca dolar konuşuyoruz çünkü Gerek kamu gerek borçlanmamız gerekse dış ticaretimizin büyük çoğunluğu Dolar cinsinden de ondan. Peki, bundan kurtuluş var mıdır? Yine son zamanlarda çok sıklıkla duyduğumuz başka bir olgu. Yerel para ile ticaret mümkün olabilir mi? Bu sorunun cevabı teknik olarak elbette mümkün. Ama sorun şurada: Vazgeçtiğiniz para biriminin ikamesi var mı? Küresel ticaretin farklı para birimi dışında başka bir para birimi tarafından kabul edilip kullanılması zaman alacak bir olgudur. 

Günümüz koşullarında hem özel hem de komu borçlarınızın büyük bölümü dolar cinsinden. Borçlanmanız dolar cinsinden. Yatırımcıdan tutun bireylere ve hatta hane halkına kadar hemen hemen herkes TL’den kaçıp farklı bir alana yönelmekte. Diyelim ki farklı bir para birimini kullanmayı azaltın. Peki, Ekonomik aktörlerin davranış, tutum ve beklentilerini nasıl şekillendireceksiniz? Bunu yapamadığınız sürece – Serbest Piyasa Kuralı- gereği ekonomik aktörler kendisi için daha az riskli varlıklara devamlı yönelecektir. O zaman temel husus sermaye kontrolünü sağlamalısınız. Burada da sorun şu: Bu kadar sermaye hareketliliğinin serbest olduğu bir ortamda bu nasıl sağlanabilir? 

Yazı okurken birçoğunuz şunu düşünmüş olabilir hatta belki de aklınızdan geçiyordu: Kardeşim TCMB var, ekonomi politikasını oluşturan var onlar önlemini alsın. Alsın da nasıl? Bunun için finansal alt yapınızın güçlü olması lazım. Rezervlerinizin yeterli olması lazım. Bunlar ihracat yapmak için bile ithalat yapmak zorunda olan bir ekonomi için kolay işler değil. Alınan ve uygulanan politikaların kalıcı, ileriye dönük olması gerekir. Rezerv artırmak için finans ve finans dışı kurumlara yaptırım getirerek piyasaya güven aşılanamaz. Ancak günü kurtarabilirsiniz. 

Çözüm önerileri

1-Herşeyden önemlisi kalıcı, istikrar sağlayan ve piyasaya güven veren para ve maliye politikası uygulanmalı.

2-Çok acil bir şekilde Türkiye’nin kambiyo rejiminden tutun, enflasyon hedefleme stratejisine kadar tüm politikalarında köklü iyileştirilme yapılmalı. 

3-Liralaşma politikası adı altında izlenen; TCMB ve Hazine’yi borç altına sokan, finansal kuruluşlar üzerinde baskı oluşturacak politikalara son verilmeli.

4- Piyasa faizi ile kamu tarafından uygulanan faiz politikası arasındaki makas ı kapatacak para politikası uygulanmalı.

5-Kamu ve özel finansal kuruluşların uygulanan para politikasına uyumu sağlanmalı.

6- Para politikası enstrümanları ile maliye politikası çıktıları arasındaki ilişki tekrar gözden geçirilmeli.

7-Para politikası uygulanırken piyasadaki likidite ortamı iyi analiz dilmeli.

8- Yüksek faizden borçlanılma terk edilmeli. Özellikle bankaların Hazineden düşük faizle varlık alıp, onu piyasada yüksek faizle satmasının önüne geçecek politikalar uygulanmalı.

9-Yüksek enflasyon dönemlerinde Hazineden direkt ya da dolaylı borçlanma kanalları terkedilmeli.

10- Rezervleri artırmak için gelip geçici politikaları uygulanmasına son verilmeli. Bu anlamda hem Reeskont Kredileri hem de Zorunlu Karşılık Oranları iyi analiz edilip uygulanmalı.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları