SON DAKİKA

Türk Devletlerinin Kardeşliği (Azerbaycan-Kazakistan)

Türk medyası, Azerbaycan'ın Ermenistan'a mal geçişlerini serbest bırakmasını çok önemli bir bilgiyi atlayarak ve/veya ihmal ederek haberleştirdi. Oysa atlanan bilgi haberin kendisi kadar olmasa da çok önemliydi.

Aliyev maşallah çok hareketli. BDT Zirvesini takip eden hafta Kazakistan’a gitti. Tokayev, basına açık heyetler arası görüşmelerde Aliyev’e hitaben ‘’Sayın Başkan, Ermenistan’la barış anlaşması imzaladınız. Ülkenize büyük bir zafer kazandırdınız. Ermenistan eskiden en büyük tahıl müşterilerimizdendi. Bizden büyük hacimde tahıl almak istiyorlar. Onay verirseniz Ermenistan’la ticaret yapmak istiyoruz. Tahıllarımızı Azerbaycan üzerinden sevk etmek istiyoruz. Çiftçilerimizin buna ihtiyacı var’’ diyor.

Aliyev heyete dönerek, ’’Hemen hazırlayın, hemen imzalayalım’’ talimatını veriyor. Tokayev’e ‘’İstekleriniz bizim için emir niteliğindedir.’’ mukabelede bulunuyor. Türkiye dışındaki Türk ülkeleri, Ermenistan, İran, Tacikistan ve Rusya televizyonları bu gelişmeyi, özetlediğim görüntüler eşliğinde verdiler. 

Şu tablonun güzelliğine bakar mısınız? Bu diyalog elbette doğaçlama, kendiliğinden gelişmedi. Taraflar önceden paylaştılar, kim ne diyecek planladılar. Öyle ki kararname bir saat sonra imzalandı. Buğday yüklü vagonlar ertesi gün yola çıktı. Peki bu diyaloga neden ihtiyaç duyuldu? Amaç neydi? 

Öncelikle şunu ifade etmeliyim, kısa bir görüşmeyle, birden çok yere, çok güçlü mesajlar verildi. Uluslararası kamuoyuna ‘’Türk devletleri etle tırnak gibi’’ dendi. Türk milletine ‘’Biz çok devleti olan tek milletiz. Birbirimizi destekliyoruz, desteklemeliyiz.’’ mesajı verildi. Azerbaycan halkına ‘’Kazaklar bizim can kardeşimiz. Ermenistan’a sevkiyat yapmak için onayımızı istiyorlar. Bize, bizim kararımıza, tavrımıza önem veriyorlar’’ kanaati hakim kılındı. Kazaklara ‘’Azerbaycan bizim bir ricamızı ikiletmedi, anında yerine getirdi.’’ dendi.

Bu diyalog liderleri de güçlendirdi. Kazak halkı ‘’Liderimiz çiftçilerimizin sorununu çözmek için girişimde bulundu. Çocuğu yaşındaki Aliyev’den ricacı oldu. Aliyev’de ikiletmedi, üzerine düşeni hemen yaptı. Tokayev hem mütevazi hem de sözünün, ricasının ağırlığı olan muteber bir lider’’ diye düşünecek. Aliyev’in güçlü lider imajı pekişecek. Bu liste uzatılabilir. Medyamızın bu enstantaneyi kaçırması büyük talihsizlik. Ya gelişmelerden verilen mesajları anlayamayacak kadar uzaklar ya da Türklük şuurları zayıflamış.

Haddizatında Türk devletlerinin kardeşlik ruhuyla hareket ettiklerine şahit olduğumuz ilk vakıa bu diyalog değil. Çin gaz ihtiyacının %50’sini Türk devletlerinden tedarik ediyor. Türkmenistan’dan başlayan dört nakil hattı, Özbekistan ve Kazakistan üzerinden Çin’i doğudan batıya kat ederek Şanghay’da son buluyor. Kazakistan’ın hem Türkmenistan’la hem de Çin’le ortak sınırı var. Yani Türkmenler ve Kazaklar hattı Özbekistan’dan geçirmeye bilirlerdi. ‘’Biz daha fazla gaz satalım’’ diye düşünebilirdi. Zira her iki devletinde aktife edebilecekleri rezervleri var. Özbekistan ise, satabileceği gaz hacmi, nakil hattı inşa edecek düzeyde olmadığından rezervlerini atıl tutuyordu. Ortak hat inşa edilmeseydi atıl tutmaya devam edecekti.

İlaveten ilk başta ilk hat inşa edildi. Ardından üç kere kapasite artırımına gidilerek ikinci, üçüncü ve dördüncü hatlar yapıldı. Üç devletinde atıl kapasitesi vardı. Buna rağmen ‘’sen, ben kavgası ve hangi devlet daha fazla gaz verecek’’ mücadelesi çıkmadı.

Bir başka örnek vermem gerekirse Türk devletleri Hazar denizinin statüsünün belirlenmesi sürecinde de aynı tavrı gösterdiler. Hazar denizinde beş devletin kıyısı var: Rusya, İran, Kazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan. Rusya ve İran Hazar’ın statüsünün netleşmesini istemiyorlardı. Zira statü netleştiğinde Türk devletleri zenginleşecekler ve daha bağımsız politikalar takip edilecekti. İlaveten petrol ve gaz üretimi artınca fiyatlar yani Rusya ve İran’ın gelirleri düşecekti. Türk devletleri birlikte hareket ederek Rusya ve İran politikalarını değiştirmeye zorladılar. Moskova ve Tahran, üç Türk devletiyle aynı anda ilişkilerinin bozulmasını göze alamadı.

Hazar’ın statüsü netleştikten sonra daha radikal bir gelişme oldu. Türkmenistan ve Azerbaycan’ın kara sularının sınırlarında iki ülkenin ihtilafa düştüğü zengin petrol ve gaz yatakları vardı. Birinin Kepez, diğerinin Serdar dedikleri ve milli sınırları içinde gösterdikleri bu saha bir savaş sebebi olabilirdi. İki devletin başkanları bir araya geldiler ve ‘’Dostluk’’ ismini verdikleri bu sahayı eşit hisselerle kurulacak bir şirketin işleteceğini duyurdular. Macaristan, Bulgaristan ve Romanya’ya sattığımız gaz, bu sahadan geliyor.  

Azerbaycan böylece Ermenistan’a uyguladığı yaptırımları kaldırma sürecini başlattı. Bu aynı zamanda Ermenistan’ın, Türk okyanusunda bir ada olan bu memleketin, Türk dünyasına entegrasyon sürecinin de başlangıcı. Türkiye şimdiye kadar adım atmadı. Muhtemelen ilk adımı Azerbaycan’ın atmasını bekliyorduk. Zaman kaybetmeden Ermenistan ile normalleşmemizi sağlayacak adımları peş peşe atmalıyız. Zira 2026 seçimlerinde Türkiye düşmanlarıyla Paşinyan yarışacak. Ermenistan ekonomik ve siyasi açılardan rahatlar ve bu sayede seçimleri Paşinyan kazanırsa Türk dünyası da kazanmış olacak.