Dolar $
32.51
%-0.1 -0.03
Euro €
34.81
%0.01 0
Sterlin £
40.72
%0.15 0.06
Çeyrek Altın
3991.98
%0.86 33.69
SON DAKİKA
EKONOMİ Pazar 05 Haziran 2022 02:26

BAŞKA BİR EKONOMİK MODELE GEÇMELİYİZ

ABD ve Avrupa Birliği'nin kendi hayat tarzına ve ekonomik yapısına göre geliştirdikleri sistemi diğer ülkelerin aynen uygulamasının yanlış olduğunu vurgulayan Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Mahfi Eğilmez, "Türkiye dahil her ülke bu ekonomik sistemi kendine göre uyarlaması lazım" dedi.

Başka bir ekonomik modele geçmeliyiz

Sedat YILMAZ

Türkiye’de enflasyonun zirvelere çıkmasıyla ekonomik meselelerle ilgili çözüm önerileri birbirini takip etmeye başladı. Ülkede yaşanılan krizin daha derinleşme ihtimalinin olduğu, para politikasında Merkez Bankası’nın yeniden merkeze alınıp önemli hale getirilmesi gerektiği, Türk Lirası’nın korunamaması ve fiyat istikrarının sağlanamaması durumunda krizin ağırlaşarak devam edeceği yolunda uyarılar yapılıyor. Mevcut ekonomik sorunla ilgili uygulanan sisteme dikkat çekilen önerilerde modelin ülke şartlarına ve yapısına göre düzenlenmesi ve yürütülmesinin gereğine dikkat çekiliyor.

Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, dünyada kabul gören ekonomik modellere rağmen her ülkenin kendi yapısına göre bir ekonomik sistemle yürümesi gerektiğini söylüyor. Her ülkenin sosyal, siyasi ve iktisadi farklı yapısının olduğunu, mevcut küresel sistemin aynen uygulanması durumunda devletlerin büyük sorunlar yaşayabileceğini dile getiriyor.

Küresel Neo Klasik modeli her devletin uygulamaya çalıştığını ancak ekonomi biliminin temel kurallarına uygun olmakla birlikte modelin evrensel olmadığının bilinmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Mahfi Eğilmez, “ABD ve Avrupa Birliği’nin (AB) kendi hayat tarzlarına göre geliştirdiği ve uyguladığı Neo Klasik Model, aynı şekilde farklı ülkeler tarafından aynen uygulanırsa büyük hata olur” diyor.

Başka bir sisteme geçilmeli

Her ülkenin kendine göre temel sorunları olduğunu ve küresel ekonomik sistemi kendine uyarlaması gerektiğini vurgulayan Dr. Mahfi Eğilmez, “Oysa Türkiye dahil her ülkenin kendine göre uyarlaması lazım. Mesela bizim kur sorunumuz var. Ama ABD’nin zaten kendisi kur. Bizim gibi böyle bir sorunları yok” bilgisini veriyor.

Devletin piyasalara kur garantisi vermesinin yanlış olduğunun altını çizen ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, “Bizde önemli bir kur sorunu, döviz problemi var. Eğer devlet kendi borçlanmasını dolar kuruna endekslerse insanların da kirasını dolarla ayarlamasına ses çıkarmamalı” diyor.

Türkiye’deki ekonomik gelişmelere değinen ekonomist Dr. Eğilmez, ülkede kur yükselince enflasyonun arttığına dikkat çekiyor. Dr. Eğilmez, “Kur yükselince maliyetler, fiyatlar, daha doğrusu enflasyon artıyor. Türkiye gibi diğer ülkeler de öyle” şeklinde konuşuyor.

Türkiye’nin sosyal, siyasal, ekonomik ve göç gibi büyük problemleri olduğunu ve bu sorunlarla tek tek ilgilenmenin bile büyük mesele olarak ortaya çıktığını belirten Dr. Mahfi Eğilmez, “Türkiye’nin durumu belki de diğer ülkelere göre iki kat daha karışık. Türkiye’de batılı olma ideali var ama, bunun karşısında sosyo-ekonomik ve siyasi meselelerimiz de var. Başımızı kaldırıp tarafımızı dahi belirleyemiyoruz” açıklamasını yapıyor.

ABD’nin dolar basıp bankalara verdiğinde veya faizi artırdığında faiz nerede yüksek ise paranın oraya gittiğinin altını çizen Dr. Mahfi Eğilmez, “Piyasalarından dışarıya para çıkan ülkede kur ve enflasyon birden yükseliyor. Dolayısıyla başka bir sisteme geçmemiz lazım” diye konuşuyor.

Devletin işi kur değil

Türkiye’nin küresel ekonomik model içinde diğer büyük riskinin bilimden uzak, önyargılardan ibaret ideolojik yaklaşım olduğuna işaret eden Dr. Mahfi Eğilmez, “Tabii ki faiz çözüm değil. Ancak sistemin yanlış belirlenmesi ve uygulanması halinde ekonomiye büyük sorunlar yaşatabiliyor. Modelin ülke gerçeklerine göre iyi kurgulanması lazım” diyor.

Bir ülkenin ekonomisini ayakta tutabilmesi için yerel parasına sahip çıkması gerektiğini belirten Dr. Mahfi Eğilmez, “Devletin işi kur değildir. Devletin işi fiyat istikrarı ve yerel parasının değerini korumaktır. Dolayısıyla Türkiye’de kurdan önce Türk Lirası’nın öncelik hale getirilmesi gerekiyor” bilgisini veriyor.

Türkiye’de kurun öncelik haline getirildiğini ve Türk Lirası’nın ikinci planda kaldığını hatırlatan ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, “Ülkenin ciddi bir kur problemi var. Neo Klasik modeli her ülke kullanmaya çalışıyor. Ancak modelin ekonomi biliminin temel kurallarına uygun olmasına karşılık evrensel olmadığı ortada. Dolayısıyla eğer devlet kendi borçlanmasını dolar kuruna endekslerse insanlar da kirasını dolarla ayarlamasına ses çıkarmamalı” ifadelerini kullanıyor.

Liberal politikalar bitmiştir

Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Işın Çelebi de dünya ekonomik sistemi ve Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

ABD Merkez Bankası’nın (FED) enflasyonla mücadelede geç kaldığını belirten Prof. Dr. Çelebi, “FED'in geç kalması bugün daraltıcı politikaların etkisini de çok ciddi biçimde yavaşlattı. Dünyadaki kapitalizm yani liberal politikalar sistem olarak bitmiştir” diyor.

Prof. Dr. Işın Çelebi, dünya düzeninin çökmeye başladığını ve kilitlendiğini dile getirerek, bir iki yıl önce çok popüler olan teknoloji firmalarının çöküşün ilk emarelerini verdiğine, Nasdaq firmalarının 2 milyona yakın kişiyi işten çıkardığına dikkati çekiyor.

Toprak Mahsülleri Ofisinin sadece ihracata yönelik çalışmasının, gelecekte gıda sorunu yaşayacağımızın göstergesi olduğunu belirten Prof. Dr. Çelebi, “Yılbaşından bu yana petrol fiyatları yüzde 44, buğday fiyatları yüzde 52 arttı. Bugün buğday altından daha değerli” bilgisini veriyor.

İnsanlar inanılmaz fakirleşiyor

Gelir dağılımının iyice bozulduğu bir sitemde, dijitalleşme ve teknolojik gelişmelere baktığımızda mekanizmanın sadece savaş sanayi için çalıştığını görüyoruz. Zenginler inanılmaz zenginleşiyor, fakirler inanılmaz fakirleşiyor. Dünya insanlıktan giderek uzaklaşıyor, böyle bir garip bir tablo içerisindeyiz” bilgisini veriyor.

Prof. Çelebi, Türkiye’de de devletin gelir dağılımındaki bozulmaya dikkat etmesi gerektiğini belirterek, “Gelir dağılımından en fazla etkilenen emekliler. Emekli maaşı ve asgari ücret ortada. Sosyal refah devleti olabilmek için emekli ve yaşlı insana özellikle sahip çıkılması gerekiyor” diye konuşuyor.

Hukukun temel ilkeleri öne çıkarılarak genç ve girişimci beyin gücünün etkin kullanılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Işın Çelebi, günümüzde üniversite ve eğitimin giderek öneminin arttığını, ezberci sistemin ülkeye zarar verdiğini vurguluyor.

Türkiye’nin eğitimde en çok geliştiği dönemin 1933 sonrası olduğuna işaret eden Prof. Dr. Işın Çelebi, “Bu dönemde Almanya'dan göç eden bilim insanlarının, Türkiye ekonomisine, sanayine, eğitim ve kültür hizmetlerine, kentleşmeye yaptığı katkıları unutmamak lazım. Beyin göçünü tersine çevirerek, Türkiye’de bu ortamı yeniden tesis etmek çok önemli” önerisini paylaşıyor.

Ne kadar dış açık ve büyüme o kadar enflasyon

Ekonomide haftalık gelişmelere bakıldığında büyüme, enflasyon ve dış ticaret rakamları dikkat çekti. Büyük bir enflasyon sorunu yaşayan Türkiye’de dış ticaret açığı rekor seviyelerde gerçekleşirken aynı zamanda GSYH büyüme rakamı da ilk çeyrekte yüzde 7,3 ile yüksek seviyede gerçekleşti.

Ticaret Bakanlığı verilerine göre 2022 Mayıs ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 157 artışla 10,7 milyar oldu. İhracatın ithalatı karşılama oranı 15,9 puan azalarak yüzde 64 olarak gerçekleşti. Enerji verileri hariç tutulduğunda, ihracatın ithalatı karşılama oranı 12,3 puan azalarak yüzde 77,4 oldu. Ocak-Mayıs döneminde dış ticaret açığı yüzde 136 artışla 43,2 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.

“Ne kadar dış açık ve büyüme, o kadar enflasyon” kuralı hayata geçti. Aynı dönemde GSYH bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,3 gerçekleşirken Mayıs ayı enflasyonu da yıllık yüzde 73,50 ile zirve yaptı.

Büyümede iç talep etkisi

Hanehalkı yüksek enflasyon beklentileri ile talebini öne çekerken büyümenin kompozisyonuna bakıldığında en yüksek katkının buradan geldiği gözlendi. Dolayısıyla BDDK haftalık verilerindeki kredi ve kredi kartı istatistiklerinin kuvvetli artışı ile işgücü ödemelerinin GSYH içindeki payının azalıyor olması büyümenin sürdürülebilirliği konusunda negatif sinyal veriyor.

Enflasyonda henüz tepe noktasının netleşmediği ve iç talebin giderek arttığı ortamda bazı ekonomistler zirveyi Ekim’de yüzde 87 olarak belirtirken bazı ekonomistler ise Kasım ayında yüzde 100’leri geçecek bir enflasyon rakamından bahsediyor.

Küresel tarafta FED’in 50 baz puanlık periyodik faiz artışlarının yanında Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz artırmada devreye girecek olması, Türkiye’de döviz fiyatlarında belirsizliği artırıyor. TL üzerinde Türkiye’nin 700’ün üzerinde seyreden CDS’leri de etkili oluyor. Söz konusu durum TL faizlerini de yukarı çekiyor.

Yurtiçi yatırım araçları kazançlı

Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 6,66, altının gram satış fiyatı yüzde 1,65, dolar/TL yüzde 1,37, euro/TL yüzde 1,23 değer kazandı. Yurtiçinde 1000 TL’lik yatırım borsada 1066,6 lira, altında 1016,5 lira, dolarda 1013,7 lira ve euroda 1012,3 lira oldu.

6-10 Haziran haftasında piyasalar yurtiçinde Hazine nakit dengesi, işsizlik oranı, ABD’de TÜFE, Michigan tüketici güven endeksi, Euro Bölgesi’nde GSYH, ECB faiz kararı, Çin’de PMI imalat dışı, dış ticaret dengesi, enflasyon, Japonya’da GSYH ve ÜFE verileri takip edilecek.

Söz konusu gelişmelerde piyasalardaki performans şöyle oluştu:

BIST 100… Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi en düşük 2.466,70, en yüksek 2.623,17 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 6,66 artarak 2.601,25 puandan tamamladı. BIST 100 endeksinde 2.620 ve 2.650 seviyelerinin direnç, 2.560 puanın destek olarak öne çıktığı gözleniyor.

DOLAR/TL… Haftayı yüzde 1,37 değer kazanarak 16,5250 liradan kapatan kurda 16,57 ve 16,85 seviyeleri ilk direnç bölgeleri olarak izlenebilir. Destekler ise 16,35 ile 16,45 seviyeleri.

EURO/TL…  Kur yüzde 1,23 artışla 17,7180 liraya yükseldi. Hafta için ECB faiz kararını bekleyen kurda direnç 18 lira, destek ise 17,60’lar olarak görülüyor.

ALTIN… Yurtdışında ABD faizleri ve verilerini yakından takip eden altında henüz anlamlı bir hareket gözlenmedi. Ons altın 1850 dolar seviyelerinde sabitlendi. Yurtiçi ise doların değer kazanması ve düğün sezonunun girmiş olmasıyla altın fiyatları yükseliyor. Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 1,65 kazanımla 982,80 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 1,67 artışla 6.585,00 liraya yükseldi. Geçen hafta sonu 1.585,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı da 1.611,00 liraya çıktı.

PETROL… OPEC tarafından arz artırım kararı alınmasına rağmen Rus Sberbank üzerinden yeni yaptırım açıklaması petrol fiyatlarını yukarı çekti. Brent petrol varili 120 dolar seviyesini test etti. Devam eden Rusya – Ukrayna savaşı sebebiyle petrol tarafından henüz netlik oluşmuş değil. Brent petrolde 120 dolarda yüksek bir direnç bulunuyor.

KRİPTO PARA… Kripto firmaları, binlerce dijital para birimi ve blok zincirin çökeceğine dair kötü senaryolar çiziyor. Pazarda 20 bine yakın kripto para birimi ve düzinelerce blok zincir platformu bulunuyor. Olumsuz haberlere karşılık Bitcoin haftalar sonra bu haftayı yüzde 1,74 (29,597$) artıda kapattı. Ethereum yüzde 1,57 (1,764$) değer kaybederken Ripple yüzde 0,74 (0,38$) kayıpla haftayı tamamladı. Piyasada en yüksek kazancı yüzde 20 ile Cardano, en yüksek kaybı ise yüzde 12,27 ile Solana yaşadı.

ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR