Dolar $
32.59
%0.18 0.05
Euro €
34.75
%0 0
Sterlin £
40.56
%-0.13 -0.05
Çeyrek Altın
4090.66
%0.57 23.06
SON DAKİKA
EKONOMİ Cuma 31 Aralık 2021 02:22

EKONOMİNİN KORUMA KALKANI; YENİ MODEL

Türkiye portföyle yatırımıyla gelen sıcak parayı ikinci plana iterek, cari fazlayı öncelleyen ve döviz girdisini ihracat, turizm ve yurtdışı hizmetlere odaklayan "yatırım, üretim, istihdam ve ihracat" modelini benimsedi. Ülke yeni modelle salgın, kur ve ekonomik risklere karşı daha korunaklı hale geldi.

Ekonominin koruma  kalkanı; yeni model

Sedat YILMAZ

Türkiye ekonomisi kovid sürecinin etkin olarak devam ettiği 2020 ve 2021 yıllarında güçlülüğünü başta reel üretim ve finans sektöründe gösterdi. Küresel bazda belirsizliğin had safhaya ulaştığı bu dönemde ülkedeki sağlık, üretim, ticaret ve ihracattaki dinamiklerin sağlam, tutarlı ve sürdürülebilir seyretmesi ülkenin 2022 yılına daha dirençli gireceğinin işareti oldu.

Geçen 2 yılda enerji, gıda ve sanayide hammadde ile emtia üretimi ve tedarikinde oluşan küresel darlık, artan fiyatlar, yükselen enflasyonlar, kura dayalı riskler ve beraberinde para ve maliye politikalarında gözlenen dalgalanmalara rağmen Türkiye ekonomisinin ihracat ve tüketim ağırlıklı dünya sıralamasında zirveleri zorlayan ekonomik büyümeleri gözlerden kaçmadı.

Pandemi şartlarına rağmen Türkiye’de sadece reel sektör istikrarlı yürümedi. Finans sektörü de 2021’de başarılı bir yıl geçirdi. Bankacılık sektörü toplam kârı ilk 11 ayda yıllık yüzde 31,4 arttı ve 75,3 milyar liraya yükseldi.

Ancak Türkiye’nin sıcak paraya dayalı ve borçlanmayı süreklilik haline getiren yıllarca uyguladığı ekonomik sistemden kurtulması gerekiyordu. Siyasi irade büyük bir sorumluluk alarak sıcak parayı ikinci plana iten, cari fazlayı öncelleyen ve döviz girdisini tamamen ihracat, turizm ve yurtdışı hizmetlere bağlayan “yatırım, üretim, istihdam ve ihracat” modelini benimsedi. Fakat ani makas değişikliği yıllarca sıcak paraya alışmış ekonomik bünyeye ilk etapta uymadı ve kur spekülasyonları yüksek seviyelere ulaştı.

Reel kesim güveni zirvede

Pandemi sürecinde ekonomiye güvenin rakamlara yansıdığı ve özellikle Aralık ayına kadar devam eden Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE) verilerindeki yükselişler gerçek ekonomiye dair kanaatleri hep üst seviyede tuttu. 4’üncü çeyrekte yavaşlama tahminleri paralelinde RKGE’nin Aralık ayında 2,3 puan azalmasına karşılık 106,1 seviyesinde gerçekleşmesi, özellikle mevsimsellikten arındırılmış RKGE’nin sadece 1,9 puan azalarak 110,1 olması ekonominin iyimser tarafta olduğunu gösterdi.

Yine aynı dönemde İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (KKO) yeni varyanta rağmen 0,6 puan artışla 78,7 şeklinde güçlülüğünü koruması, sanayi üretiminin aylık yüzde 0,6 ve yıllık yüzde 8,5 artması reel sektörün direncini gösteren büyümeye etki eden önemli datalar arasına girdi.

Gelecek üç aydaki ihracat sipariş tutarı, toplam istihdam, mevcut mamul stoku ve üretime ilişkin değerlendirmeler ve yine aynı döneme yönelik hacimsel iyileşme endeksleri iyimser yukarı yönlü etkiledi. İhracat ve mal stoklarındaki pozitiflik, bu yılın 4’üncü çeyreğine yönelik sabit sermaye yatırımlarındaki ve iç piyasada mal sıkışıklığına bağlı olan aşağı yönlü hareketi sınırladı.

Neticede yıllık bazda Türkiye ekonomisinin yüzde 10’un üzerinde çift haneli büyüyeceği ortaya çıktı. Türkiye reel ekonomi olarak kur, salgın, mal tedariki ve dış risklerden etkilense de tüm olumsuz şartlara rağmen aldığı tüm ekonomik tedbirlerle yürüyüşünü devam ettirdi.

En büyük sorun enflasyon

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin ekonomik olarak en büyük sorunu enflasyon. Kasım ayı itibariyle yüzde 21,32 olarak ölçülen TÜFE ve yüzde 55’e dayanan üretici fiyatları (ÜFE) Aralık ve diğer aylar için de risk oluşturmayı sürdürüyor. Öncü tahminler Aralık ayı enflasyonunun aylık bazda yüzde 8, yıllık enflasyonun ise yüzde 29’un üzerinde olacağını ifade ediyor.

Gelişmelere bakıldığında enflasyona en fazla etki eden kur yükselişi ve yüksek seviyede seyreden ithalat. Küresel olarak enerji ve hammaddede fiyatların artması yurtiçinde de üretici fiyatlarını yüzde 55’lere taşıdı. Kura bağlı ÜFE’nin yüksekliği tüketici fiyatlarında beklenmedik oranları ortaya çıkardı.

Kasım ayı başından bu yana yaşanan kur krizine ve enflasyona karşı son dönemde devreye alınan “döviz korumalı mevduat” aracı ve ardından Merkez Bankası (TCMB) yürürlüğe giren kur yükselişini önleyen tedbirler dövize yönelik krizin büyümesini önledi.

2022 yılı Para ve Kur Politikası Raporu’nu yayımlayan TCMB, “döviz korumalı mevduat” enstrümanı doğrultusunda yabancı para yükümlülüklerinde maliyetleri artırdığını, TL mevduat gelişimini bütün araçlarıyla destekleyeceğini ve Rezerv Opsiyon Mekanizması’nın (ROM) tamamen kaldırıldığını açıkladı. Hatta yürütülen politikanın uygulamada olduğu gösterme açısından ilk TL uzlaşmalı vadeli döviz ihalesi gerçekleşti.

Ekonomide yeni model

Türkiye 2002 yılında yola çıkarken bir model çizdi ve bu model üzerinde politika üretti. 2008 küresel krizinden çıkmak için merkez bankaları genişleme politikaları uygulayarak piyasaları paraya boğdular. Türkiye de aynı kanalda döviz bolluğu içinde cari açığını fazlaya dönüştürdü. Enflasyon tek haneye düşmüş, faizler yüzde 5’in altına gelmişti. Fakat o günün şartları sıcak para ile ekonomi çevirmeyi gerektiriyordu. 2013 yılına gelince sıcak paranın ülkeyi yüksek borçlanmaya ittiği gözlendi.

Pandemiyle birlikte üretim, istihdam ve beraberinde ihracatın gerekliliği anlaşıldı. Geçen son 2 yılı pandemi tedbirleri, ekonomiyi ayakta tutma ve pandemi sonrasına hazırlanma şeklinde geçiren Türkiye, konjonktürün de verdiği destekle maliye ve para politikalarıyla sıcak para modelini terketti ve üretim – ihracat modeline yöneldi.

Politika faizini yüzde 19’dan yüzde 14’e kadar çeken Türkiye, düşük faiz – serbest kur ortamında ekonomide yeni bir yol haritası belirledi. TCMB de 2022 Para ve Kur Politikası raporuyla söz konusu modeli perçinledi. Özellikle ticarette fiyat belirlemesini kolaylaştırmak için ihracatçı ve ithalatçı firmalara forward kur verilmesi modelin en önemli uygulamalarından biri olarak görülüyor.

İstikrarlı büyüme patikası

Bundan sonra ekonomik önlem setinin döviz kurlarındaki etki derecesine ve fiyat istikrarı gidişatına bakılacak. Yol haritasında en riskli alan enflasyon. Kurların gerilemesinden kaynaklı fiyat indirimleri, yılbaşından itibaren uygulamaya geçecek ücret ve maaş artışları enflasyon üzerinde baskı oluşturabileceği gözleniyor.

Diğer taraftan yeni modelin bel kemiği durumundaki ihracata yönelik başta Avrupa olmak üzere dış dünyada Omicron varyantının ciddi seviyeler katetmesi bir olumsuz olarak yansıyabilir. Yurtiçinde de giderek artan yeni salgın vakasının bugünden yarına ekonomi üzerinde tahmin yapmayı zorladığı gözleniyor.

Hükümetin istihdam kaybına tahammül etmeyeceği, genişlemeci politikaları sürdüreceği ve bu paralelde faizleri düşük tutmayı sürdüreceği ve kredi kanallarını açık tutacağı ortada. 2021 yılını yüksek büyüme ile tamamlayan Türkiye’nin sayılan gelişmeler çerçevesinde 2022 yılında tek haneli olsa da daha istikrarlı bir büyüme patikasında yer alacağını bugünden görmek imkansız değil.

60 milyar lira sistemde

Yeni model cari fazla üzerinde hareket alanı buluyor, üretim ve ihracatı öncelik haline getiriyor. Modelin önünü tıkayan yüksek kur dalgalanmalarını “kur korumalı TL mevduatı” sistemiyle kısa vadede de olsa aşan Türkiye, bu modelle bir yandan mevduat sahibinin kayıplarını korurken diğer taraftan döviz bağımlılığını azaltacak.

Sistemin devreye girdiği bir haftalık süreçte 60 milyar lira “kur korumalı TL mevduatı” sistemi içine dahil oldu. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin ifadesiyle bireysellerin bankalardaki döviz mevduatı 169 milyar dolardan 162 milyar dolara geriledi.

Türkiye’nin belirlediği ekonomik yeni model faizin artırılması değil, düşürülmesinden yana. Döviz girdisini ihracat ve turizme bağlıyor. Genel olarak bakıldığında Türkiye düşük bir cari açıkla 2022 yılına giriyor. Bütçe açığı beklentilerin altında. İhracatta rekorlar sürüyor. Turizm gelirlerinde yükseliş tahminleri var. Türkiye bugün İspanya’dan fazla turist çekmiş ve Avrupa ve Akdeniz çanağında bu alanda birinci. Söz konusu gelişmeler Türkiye’nin ekonomide makas değiştirmesine neden oldu.

Gelecek yıllara hazırlanıyor

Pandemiyle birlikte üretim, istihdam ve beraberinde ihracatın gerekliliği anlaşıldı. Geçen son 2 yılı pandemi tedbirleri, ekonomiyi ayakta tutma ve pandemi sonrasına hazırlanma şeklinde geçiren Türkiye, konjonktürün de verdiği destekle maliye ve para politikalarıyla sıcak para modelini terketti ve üretim – ihracat modeline yöneldi.

Politika faizini yüzde 19’dan yüzde 14’e kadar çeken Türkiye, düşük faiz – serbest kur ortamında ekonomide yeni bir yol haritası belirledi. TCMB de 2022 Para ve Kur Politikası raporuyla söz konusu modeli perçinledi. Özellikle ticarette fiyat belirlemesini kolaylaştırmak için ihracatçı ve ithalatçı firmalara forward kur verilmesi modelin en önemli uygulamalarından biri olarak görülüyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de, “Model ortak akıl ile ortaya çıktı. Modelimiz bu, faiz artırımı olmayacak. Bankalarla toplantı yaptık. Hazırlıklarınızı buna göre yapın dedik. Kararlılığımızı gördüler. Biz buradan asla geri adım atmayacağız. Ekonomi yönetiminde tam bir uyum var.  Akşam rahat uyumak istiyorsunuz kur korumalı mevduat hesabına geçin. Türkiye’de serbest piyasa koşullarından geri adım atacak hiçbir iktidar, ayakta kalamaz” sözleriyle sistemin çerçevesini çiziyor.

ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR