Yüzyıllık Markalar Derneği üyesi Tarihi Sultanahmet Köftecisinin Üst Yöneticisi (CEO) Mert Tezçakın, 1920'de yolculuğuna başlayan şirketin dördüncü nesil temsilcisi olduğunu söyledi.

Tezçakın, 1910'lu yıllarda Doğu Türkistan'dan hac için yola çıkan büyük dedesi Mehmet Seraceddin Tezçakın'ın yolda dedesini kaybettiğini, İstanbul'da akrabalarının yanına yerleştiğini ve bir kömür dükkanını satın alıp köfte yapmaya başladığını anlattı.

Dedesinin ardından oğullarının işe devam ettiğini dile getiren Tezçakın, "Daha sonra dedem ve kardeşi Selim usta işleri devralıyor. Selim ustanın çocuğu olmadığı için dükkana 'Selim Usta' ismini ekliyorlar. Babam ve amcam senelerce bu işi yaptıktan sonra bize devrettiler. Ben ve iki ağabeyim bu işi yapmaya devam ediyoruz." diye konuştu.

Tezçakın, 10 yaşından beri dükkanda çalıştığını, çocukluğunun burada geçtiğini dile getirdi.

Mert Tezçakın, "Şimdi de ağabeyimin çocukları aynı şekilde gelip gidiyorlar. Çocuk yaşta paranın nasıl kazanıldığını gördük. Parayla ilişki kurmayı öğrendik. Liseyi Üsküdar Amerikan Lisesi'nde, üniversiteyi Sabancı Üniversitesinde okudum. Eğitimim sonrası işletme ile ilgilenmeye başladım." dedi.

Tarihi Yarımada'nın ruhuna uygun olarak kalitelerini ve çizgilerini korumaya çalıştıklarını vurgulayan Tezçakın, şöyle devam etti:

"Biz tarihsel bir turun parçası olduk. Ayasofya, Sultanahmet, Yerebatan Sarnıcı gezilir ve bir köfte yenir. Büyük bir sorumluluğumuz var. Türkiye'de hem hizmet sektörü hem mutfağımız çok gelişmiş fakat tanıtımda biraz eksik kalıyoruz. Sultanahmet'in merkezinde olduğumuz için işimizi özenle yapıyoruz. Bizim personelimiz uzun süreden beri bizimle çalışır ve iyi eğitimlidir. Gelen herkese turist olsun olmasın hizmetin ve ürünün en iyisini veririz."

- "Kültürel olarak nesilden nesile bir aktarım var"

Tarihi Sultanahmet Köftecisi personelinin çok uzun yıllardır işletmenin bir parçası olduğunu belirten Tezçakın, hala devam ettirdikleri esnaflığın en önemli özelliklerinden birinin usta-çırak ilişkisi olduğuna işaret etti.

Tezçakın, "Bizim ustalarımız birini yetiştirmeden emekli olmaz. Kültürel olarak nesilden nesile bir aktarım var. Selim ustanın bir lafı vardır, 'yemediğimi yedirmem' der. Duvarlarda asılıdır bu söz. Kendimiz yemediğimiz bir ürünü asla servis etmeyiz. Personel haftanın bir günü köfte yer normal yemeklerin dışında. Dedem 'kapıya gelen kimseyi boş göndermeyin' der. Halen bu kültürü devam ettiriyoruz. Buranın bir özelliği de halk köftecisi olmasıdır. Burada ayakkabı boyacısıyla başbakan yan yana yemek yer. Herkesin gelebileceği, ulaşabileceği bir restoran." diye konuştu.

Tezçakın, Sultanahmet köftesinin en önemli özelliğinin etin en iyi kısmından yapılması ve asla baharat kullanılmaması olduğunu söyledi.

2015'te yurt dışına açıldıklarını dile getiren Tezçakın, "İlk adımı Azerbaycan Bakü'de attık. Daha sonra Almanya ve Kuzey Kıbrıs'ta şubelerimizi açtık. Önümüzdeki yüzyılda hedefimiz, markamızı ve mutfağımızı yurt dışında daha fazla temsil etmek." dedi.