TÜNELİN UCUNDAKİ IŞIK GÜÇLÜ
Tera portföy strateji grup direktörü Yusuf Doğan, "Önümüzdeki tablo net diyebiliriz. Enflasyonda trend aşağıya döndü, faizler piyasa dostu bir patikaya girdi ve faiz indirim döngüsünün de devamı bekleniyor ve Borsa İstanbul 11292 puanla tarihi zirvelerinde, güven tazeliyor görünümde. Yatırımcılar için 2026 stratejisi; sadece endeksi takip etmek değil, faiz indirimlerinden olumlu etkilenecek, borçluluğu yüksek ancak büyüme potansiyeli olan şirketleri seçmek üzerine kurulmalıdır. Fırtına dindi, şimdi yelkenleri rüzgarla doldurma zamanı 2026 yılında Borsa İstanbul' un ana teması olabilir. Yani tünelin ucundaki ışık güçlü" dedi. Yusuf doğan ile yıl biterken 2025'i ve 2026'da ekonomide bizi nelerin beklediğini konuştuk.

Şehnaz DEMİRDAL
2025 yılı finansal piyasalar açısından oldukça hareketli geçti. Özellikle Türkiye'nin risk priminde (CDS) yılın ilk çeyreğindeki stresin yerini, yıl sonunda belirgin bir normalleşmeye bıraktığını görüyoruz. Önümüzdeki CDS ve Gelişmekte Olan Piyasalar karşılaştırmalı tablosuna baktığınızda, 2025'in risk hikayesini nasıl özetlersiniz ve bu tablo 2026 yılı için bize nasıl bir finansman iklimi vadediyor?
Türkiye'nin risk primi (CDS), 2025'in ilk çeyreğindeki volatiliteyi geride bırakarak yılı 213 baz puan seviyesinde, yatırım yapılabilir algısının kapısını aralayarak kapatıyor. Gelişmekte olan ülke (EM) ortalamalarıyla makasın hızla daraldığı bu tablo, 2026 için hazine ve reel sektör adına daha ucuz finansman maliyeti demek.
Fırtınadan sonra gelen sakinlik
2025 yılını geride bırakırken, ekonomi yönetiminin en somut karnesi şüphesiz CDS (Kredi Risk Primi) tarafında yazıldı. CDS yılın son çeyreğinde dramatik bir iyileşme gösterdi ve küresel emsalleriyle yakınsama (konverjans) sürecine girdi.
Yıla 260 baz puan seviyelerinde başlayan, Mart-Nisan aylarında 380 baz puana yaklaşarak acaba? sorularını gündeme getiren CDS, yılın ikinci yarısında kararlı bir düşüş trendine girerek yazının hazırlandığı dönemde 213 baz puan seviyesine kadar geriledi. Bu sadece bir veri seti değil; Türkiye ekonomisine duyulan güvenin sayısal ispatıdır diyebiliriz.
2025 yılında neler oldu?
2025 yılında iki kritik kırılma noktası gördük;
İlk Çeyrek Stresi (Mart- Mayıs 2025): Mart ayında başlayan ve Nisan sonunda zirve yapan sert yükseliş genel EM trendinden negatif ayrışma, yılın en kırılgan dönemiydi. Küresel likidite koşullarındaki belirsizlikler ve iç piyasadaki gelişmeler ve enflasyonist katılık, risk algısını geçici olarak yukarı taşıdı. Bu dönemde CDS 350-380 bandını test etti.
Büyük Normalleşme (Haziran- Aralık 2025): Yılın ikinci yarısı, tam anlamıyla meyve toplama dönemi oldu. Türkiye CDS’i, Gelişmekte Olan Piyasalar (EM) endeksindeki yatay/hafif aşağı yönlü seyre kıyasla çok daha agresif bir düşüş sergiledi. Bunun sonucunda da yılın zirvesinden yaklaşık 170 baz puanlık bir düşüş gözlemledik. Yıl başında Türkiye, benzerlerinden (EM Benchmark) yaklaşık 100 baz puan daha riskli fiyatlanırken, bugün bu makasın 80 baz puanın altına indiğini ve korelasyonun yeniden güçlendiğini görüyoruz.
Ucuz kaynak ve not artışı döngüsü kapsamında 2026 beklentileri nelerdir?
213 baz puan seviyesiyle devraldığımız 2026 yılı için beklentilerim şu üç ana başlıkta şekilleniyor:
1. Hazine ve Şirketler İçin Fırsat Penceresi: CDS’teki bu geri çekilme, doğrudan dış borçlanma maliyetlerine yansıyacaktır. 2025'te %6-%7 bandında seyreden dolar cinsi borçlanma maliyetlerinin, 2026’da %5.5 ve altına sarkması muhtemel. Bu durum, sadece Hazinenin değil, bankaların ve büyük reel sektör şirketlerinin de Eurobond ihraçlarında elini güçlendirecek, sendikasyon maliyetlerini aşağı çekecektir.
2. Kredi Derecelendirme Kuruluşlarından Yeni Notlar: Piyasa her zaman not kuruluşlarından önde gider. Şu anki 213 puanlık CDS fiyatlaması, mevcut kredi notumuzun (kabaca BB- seviyeleri) üzerinde, Yatırım Yapılabilir (Investment Grade) seviyesine göz kırpan bir fiyatlamadır. 2026 yılında not artırımı veya görünüm iyileştirmesi gelme ihtimali güçleniyor diyebiliriz.
3. Yabancı Yatırımcı Kompozisyonunda Değişim: 2025’te daha çok carry trade odaklı gelen sıcak para, CDS’in 200 baz puan sınırına yaklaşmasıyla yerini daha uzun vadeli tahvil yatırımcısına bırakacaktır. Risk algısındaki bu kalıcı düşüş, Türkiye tahvillerinin global fonlardaki ağırlığının artırılmasını tetikleyecektir.
Sonuç olarak rehavete kapılmadan yola devam diyebilir miyiz?
CDS’ in geldiği seviye ortodoks para politikalarındaki ısrarın ve mali disiplinin bir ödülüdür. 2025, risklerin minimize edildiği bir yıldı. 2026 ise bu düşük risk primini, yatırıma ve büyümeye dönüştürme yılı olmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki; 213 baz puan hala gelişmiş ülkeler seviyesinde değildir. EM Ortalaması olan 126 seviyesini yakalamak, enflasyonla mücadelenin tavizsiz devam etmesine bağlı. Rüzgâr arkamızda, rota doğru; şimdi yelkenleri daha da şişirme zamanı.
2025 yılında, bir yanda %50’lerden %31’e gerileyen bir enflasyon, diğer yanda yılın ikinci yarısında %38’e kadar basamaklı düşüş gösteren bir faiz oranı gördük. Özellikle yılın ilk çeyreğinde bankacılık endeksinde yaşanan sert düşüşün ardından gelen bu muazzam V-dönüşünü nasıl okumalıyız? Para politikasındaki bu gevşeme döngüsü, 2026 yılında sanayi ve bankacılık hisseleri arasındaki makası nasıl etkileyecek; piyasa liderliği el mi değiştirecek?
2025 yılı, Borsa İstanbul için iki farklı yarının hikayesi oldu. Yılın ilk yarısında sıkı para politikasının baskısını hisseden endeksler, yılın ikinci yarısında Merkez Bankası’nın faiz indirim döngüsüne girmesiyle bankacılık öncülüğünde hızlandı. Enflasyonun %31 seviyesine gerilemesi ve faizin %38’e çekilmesi, 2026 için reel getiri arayışındaki yatırımcıya hisse senedi piyasasını işaret ediyor.

Sabrın sonu selamet oldu
Ekonomi yönetiminin 2025 yılı boyunca uyguladığı sabır politikasının bir röntgeni niteliğinde grafikler gözlemliyoruz. Yıla yüksek faiz ve yüksek enflasyon sarmalında başlayan Türkiye piyasaları, yılı; enflasyonda ana trendi aşağı çekmiş, faiz indirimlerine başlamış ve tarihi zirvelerini test eden bir borsa ile kapatıyor.
Politika faizinin seyrine baktığımızda; yılın ortasına kadar yatay ve yüksek seyreden faizlerin, üçüncü çeyrekle birlikte basamaklı bir şekilde inerek yılı %38 seviyesinde kapattığını görüyoruz. İşte bu kırılma anı, piyasanın kaderini değiştiren temel katalizör oldu diyebiliriz.
Bankacılık ve Sanayi Endeksi nasıl bir profil çizdi?
Verileri derinlemesine incelediğimizde, 2025 yılının dikkat çeken sektörünün hem makro konjonktür hem de sürekli diplerden dönen bankacılık sektörü olduğunu görüyoruz. Ancak bu zafer kolay kazanılmadı diyebiliriz.
Bankacılıkta V dönüşü ve sanayi direnci
Büyük Ayrışma (Mart- Mayıs 2025): Yılın ilk çeyreğinde bankacılık endeksinde sert düşüş yaşadık. Sıkı para politikasının, kredi büyümesini durdurması ve marjları daraltması bankaları baskıladı. Bist Banka bu dönemde endeksten negatif ayrışarak dibi gördü.
Faiz İndirimi Beklentisi ve Ralli (Haziran- Aralık 2025): Ne zaman ki enflasyondaki düşüş kalıcı hale geldi (%50'lerden %31.07'ye) ve Merkez Bankası faiz indirim döngüsünü başlattı ve devam etti verdi, bankacılık hisseleri hızlıca yukarı yönde fiyatlanmaya başladı.
XBANK (Bankacılık): Yazının hazırlandığı zaman diliminde Bist Banka 16463 puanla zirveye yakın seviyede performans sergiledi.
XUSIN (Sanayi): Sanayi endeksi, bankacılığa göre daha defansif kaldı diyebiliriz. Yazının hazırlandığı zaman diliminde 14275 seviyesinde olsa da, bankacılık kadar volatilite yaşanmadığını gözlemledik. Bu da yüksek faiz ortamında sanayicinin finansman maliyeti baskısını hissettiğinin bir kanıtı diyebiliriz.
2026 beklentilerinde yeni hikâye, “büyüme olacak” diyebilir miyiz?
2025 yılı “Dezenflasyon ve Dengelenme” yılıydı. Mevcut metrik ve datalar ışığında 2026 yılı ise” Büyüme ve Normalleşme” yılı diyebiliriz. 2026’da neler olacak?
1. Faiz indirimleri devam edecek, borsa beslenecek: %38 seviyesine inen politika faiz oranının, %31 seviyesindeki enflasyonla uyumu, reel faizin daraldığını gösteriyor. 2026'da faizlerin %25-30 bandına çekilmesi, mevduat faizinin cazibesini azaltacak ve yerli yatırımcıyı yeniden Borsa İstanbul'a, özellikle de temettü verimliliği yüksek sanayi şirketlerine (XUSIN) yönlendirecektir.
2. Sanayi Hisselerinin Dönüşü: 2025'te bankacılık önden koştu. 2026'da ise faiz indirimlerinin finansman maliyetlerini düşürmesiyle, sanayi şirketlerinin karlılıklarında toparlanma göreceğiz. Bu bağlamda da 2026 yılında sanayi sektörünün, bankacılık sektörünü yakalama potansiyelinde artış gözlemleyeceğiz.
3. Yabancı Yatırımcı Girişi: Enflasyonun %30'lu seviyelere oturması ve kur oynaklığının azalması, TL varlıkları üzerindeki risk primini düşürdü. BİST 30(12237) şirketleri, çarpan bazında hala gelişmekte olan ülke emsallerine göre iskontolu. 2026, bu iskontonun kapanacağı yıl olabilir.
Tünelin ucundaki ışık güçlü
Önümüzdeki tablo net diyebiliriz. Enflasyonda trend aşağıya döndü, faizler piyasa dostu bir patikaya girdi ve faiz indirim döngüsünün de devamı bekleniyor ve Borsa İstanbul 11292 puanla tarihi zirvelerinde, güven tazeliyor görünümde.
Yatırımcılar için 2026 stratejisi; sadece endeksi takip etmek değil, faiz indirimlerinden olumlu etkilenecek, borçluluğu yüksek ancak büyüme potansiyeli olan şirketleri seçmek üzerine kurulmalıdır. Fırtına dindi, şimdi yelkenleri rüzgarla doldurma zamanı 2026 yılında Borsa İstanbul’ un ana teması olabilir. Yani tünelin ucundaki ışık güçlü.