Dolar $
32.53
%0.15 0.05
Euro €
34.86
%0.32 0.11
Sterlin £
40.74
%0.24 0.1
Çeyrek Altın
3956.95
%-0.71 -28.11
SON DAKİKA
AA | EKONOMİ Çarşamba 06 Mart 2024 09:28

TÜRKİYE 21 YILDA 262 MİLYAR DOLAR YATIRIM ALDI

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu, "Türkiye 2003 yılından bu yana 262 milyar dolar yatırım çeken bir ülke" dedi.

Türkiye 21 yılda 262 milyar dolar yatırım aldı

Uluslararası Yatırımcılar Derneğinin (YASED) düzenlediği 43. Olağan Genel Kurulu Toplantısı'nda konuşan Dağlıoğlu, 6 binden daha az uluslararası sermaye şirketi varken artık 80 binin üzerinde uluslararası sermaye şirketi olduğunu söyledi.

Dağlıoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 2003 yılından bu yana büyüme hikayesi Türkiye'nin birçok alanda atılım hikayesini görüyoruz." açıklamasında bulundu.

Türkiye'nin 2003 yılında 3 bin dolar kişi başı milli geliriyle orta düşük gelirli ülkeler arasında olduğunu belirten Dağlıoğlu, "Artık 13 bin dolar kişi başı milli gelirle orta yüksek gelirli ülkeler arasında. Yine baktığımız zaman Türkiye o zaman dünyadaki ticaretten yaklaşık binde 5'in az üzerinde pay alan bir ülkeyken artık yüzde 1,1 üzerinde ihracat payıyla dünyadaki o reel olarak da payını arttırmış durumda." diye konuştu.

Türkiye'nin aynı zamanda 2003'ten bu yana 262 milyar dolar yatırım çeken bir ülke olduğunu belirten Burak Dağlıoğlu, şunları kaydetti:

"Sanayi Bakanlığımız ve Ticaret Bakanlığımızın verileriyle, biraz geçmişe yönelik veriler üzerinde bir çalışmamız var. Yakın zamanda onu da kamuya açık platformlarda paylaşmaya başladık. 2006-2021 arasındaki dönemi inceledik. Özellikle 2021 verilerinden gidelim. Uluslararası sermayeli şirketler Türkiye'deki istihdamın, özel sektör istihdamının yüzde 8,4'ünü oluşturuyor. Bu bence çok kıymetli bir oran. Yine baktığımız zaman Türkiye'deki ihracatın 2021 verisi itibarıyla yüzde 30'unu uluslararası sermaye şirketlerimiz sağlıyor.

Uluslararası sermayeli şirketler Türkiye'deki özel sektör AR-GE harcamalarının da yüzde 30'unu gerçekleştiriyor. İhracatın yüzde 60'ı ise yüksek ve orta yüksek ürünlerden oluşuyor. Bu bağlamda aslında YASED üyelerinin Türkiye'deki o yatırım ortamını pozitif yönde, katma değeri arttırır şekilde iyileştirdiğini, uluslararası tedarik zincirlerine Türk şirketleri de çekerek o katma değer zincirini daha yukarı halkalara ilerlemelerini sağladıklarını görüyoruz."

Yatırım Ofisi Başkanı Dağlıoğlu, yatırımcıların geçmiş verilere baktığını ancak gelecek için yatırım yaptıklarını belirterek, geçen yıl Cumhuriyet'in 100. yılını kutladıklarını ve Türkiye Yüzyılı vizyonunu YASED üyelerin de katılımıyla dünyada 16 şehirde çeşitli resepsiyonlarla anlatma fırsatı bulduklarını dile getirdi.

Türkiye'nin 13 bin dolarlık seviyesindeki orta yüksek gelir grubundan, hızla 15 bin doları aşarak yüksek gelir grubundaki ülkeler arasında yer almak istediğini vurgulayan Dağlıoğlu, "Yine baktığımız zaman uluslararası doğrudan yatırımlardan dünyadaki payımız şu anda yaklaşık yüzde 1 civarında. Bunu da yüzde 1,5'a taşımak istiyoruz." diye konuştu.

Dağlıoğlu, dünyadaki ihracat payını hızla artırarak küresel tedarik zincirindeki hem hacmi hem de sağlamış oldukları katma değeri artırmayı hedeflediklerini açıkladı.

700 kadar uluslararası şirketin Türkiye'de AR-GE faaliyeti olduğunu belirten Dağlıoğlu, uluslararası şirketlerin tasarım merkezlerini, ürün ticarileştirme faaliyetlerini, üretimin öncesindeki ve sonrasındaki bütün aşamaları Türkiye'de yerelleştirmek istediklerini belirtti.

"Türkiye'de şu an yüzde 55 oranında yenilenebilir enerji kullanılıyor"

Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez de enerji üretiminin çok kritik bir sektör olduğunu belirterek, elektriğin üretimi ve karbonun azaltılmasının da çok önem arz ettiğini, bu konuda Türkiye örneğinde çok güzel haberlerin olduğunu söyledi.

Lopez, gelecek mali yıl içerisinde 750 milyon dolarlık bir bütçeyi enerji iletimi için tahsis ettiklerini ifade ederek, buradaki önemli darboğazlardan birinin de enerji dönüşümünde iletim kısmı olduğuna işaret etti. Lopez, özel sektörü güneş ve rüzgar santrali yatırımı yapmaya cezbetmenin önemini de vurguladı.

Türkiye'de şu an yüzde 55 düzeyinde yenilenebilir enerji kullanıldığını aktaran Humberto Lopez, "Bu çok güzel bir şey. Sadece gelişmekte olan ülkeler arasında değil, tüm dünyada aslında çok iyi bir tablo var. Aynı zamanda üretim tarafında da biraz çaba göstermek gerekiyor. Çünkü özel sektörün burada bir çaba göstermesi gerekiyor. Bu yeni duruma adapte olmanız gerekiyor. Üretiminizi de buna adapte etmeniz gerekiyor. Aksi halde rekabetçi olamazsınız ve bu uyarlamanın olması için de rekabetçi olmak gerekiyor." diye konuştu.

Lopez, Türkiye hakkında iyimser olduğunu ifade ederek, "Türkiye gibi bir ülkede iyi olmak için çok sebebiniz var. Arap dünyasına yakın olmak istiyorsanız buraya gelebilirsiniz. Avrupa'ya yakın olmak istiyorsanız buraya gelebilirsiniz. Türkiye'nin insan sermayesi açısından da harika bir potansiyeli var." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin inanılmaz bir özel sektörü olduğunu belirten Lopez, şöyle devam etti:

"Sizden de daha fazla şeyler öğreneceğimi düşünüyorum. Ülkede, geçen yıl belirsizlik durumlarının o tam da ortasındayken yüzde 4,5 bir büyüme sağlandı ve bunun büyük bir kısmı da özel sektör kaynaklı büyümeydi. Dolayısıyla biz daha fazla özel sektör yatırımı olsun istiyoruz. Daha fazla doğrudan yabancı sermaye gelsin istiyoruz. Daha iyi bir hukuki ve mevzuat çerçevesinin olabilmesi lazım. Bunu kolaylaştırıcı adımların atılması önemli olacaktır. Buradaki ortamın belirsizlik üzerine değil, belirlilik üzerine kurulması halinde Türkiye harika bir destinasyon olacaktır."

"OVP çerçevesinde belirlenmiş olan hedeflerin gerçekleşmesine destek vermeye çok önem veriyoruz"

Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Engin Aksoy ise uluslararası yatırımcıların Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınmasına ekonominin tüm sektörlerindeki yatırımlarıyla katkı verdiğini, üretim, ihracat ve istihdama destek sağladığını dile getirdi.

Aksoy, "Ülkemizin bölgesel bir üretim ve hizmet merkezi olması hedefi çerçevesinde, üyelerimizin üçte biri çevre ülkelere Türkiye’den hizmet veriyor, her geçen gün daha fazla üyemiz de Türkiye’nin 'hub olma' fonksiyonunu güçlendirecek hizmetleri gündemlerine almayı planlıyor." ifadelerini kullandı.

Makroekonomik istikrarın sağlanmasına yönelik olarak, Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde belirlenmiş olan hedeflerin gerçekleşmesine destek vermeye önem verdiklerini belirten Aksoy, "Enflasyonla mücadelenin, rasyonel politikalar çerçevesinde, öngörülen yol haritası ile sürdürülmesi, fiyatlama mekanizmalarında ortaya çıkan belirsizliklerin planlandığı şekilde giderilmesi ülkemize duyulan güvenin yeniden inşasında da büyük önem taşıyor." dedi.

Türkiye'nin bugüne kadar 249 KÖİ projesini başarıyla hayata geçirdiğini ve KÖİ projelerinde önde gelen ülkelerden biri olduğunu belirten Şimşek, "Mevcut demografik trendlere ve büyümeye göre Türkiye'nin yatırım ihtiyacının ne olduğuna dair bir tahmin var. Ancak Türkiye'yi en iyi gelişmekte olan ülke uygulamalarıyla karşılaştırdığınızda açıkçası 2040'a kadar 405 milyar dolarlık bir yatırım açığı tahmini yapılıyor." dedi.

"TCMB, yeterli sıkılaştırma yaptığını düşünüyor"

Bakan Şimşek, Türkiye'nin eylül ayından bu yana uyguladığı ekonomi programına da değindi.

Ekonomi programının amaçlarını anlatan Şimşek, "Program, fiyat istikrarını sağlamayı, mali disiplini yeniden tesis etmeyi, cari açığı azaltmayı, büyümede yeniden dengelenmeyi ve tabii ki verimliliği ve rekabet gücünü artıracak yapısal reformları hayata geçirmeyi hedefliyor. Fiyat istikrarı hedefimiz doğrultusunda para politikasında gerekli adımlar atılarak, sıkılaşma süreci başladı. Ayrıca bazı seçici kredi sıkılaştırmaları, niceliksel sıkılaştırmalar yaptık. Destekleyici maliye ve gelir politikaları uyguladık. Önümüzdeki dönemde de daha destekleyici gelir ve maliye politikalarını uygulamaya devam edeceğiz." diye konuştu.

"TCMB, yeterli sıkılaştırma yaptığını düşünüyor" diyen Mehmet Şimşek, uygulanan ekonomi programının işe yarayacağına inandıklarını dile getirerek, programın henüz çok erken aşamalarında olunduğunu, sabırlı ve ileriye dönük kararlı olunması gerektiğini vurguladı.

"Türkiye'nin büyüme sorunu yok"

Türkiye'nin büyüme sorunu olmadığını belirten Şimşek, şöyle devam etti:

"Dengeli bir büyüme patikasıyla cari açığı azaltmak istiyoruz. Türkiye'nin büyüme sorunu yok. Başta da söylediğim gibi Türkiye büyüklük açısından Çin ve Hindistan değil ama kesinlikle en iyi performansı gösteren gelişmekte olan piyasalarla aynı seviyede. Neden? Çünkü burası girişimci bir ülke. Nüfusta nispeten olumlu bir demografik yapıya sahibiz. Yani iyi bir altyapımız var. Biliyorsunuz, sadece iç talebe baktığınızda Türkiye son 20 yılda ortalama yüzde 5,5 büyüdü, net ihracatı da eklerseniz yüzde 5,4 büyüdü. Sorunun olduğu yer burasıdır. Kompozisyonu geliştirmemiz gereken yer burası."

"Merkez Bankası rezervleri geçen yıl mayıs ayından bu yana önemli ölçüde iyileşti"

Merkez Bankası rezervlerinin geçen yıl mayıs ayından bu yana önemli ölçüde iyileştiğini ve ihracatçıların liranın zayıflaması yönündeki çağrıları nedeniyle son birkaç haftadır baskı altında olduğunu söyleyen Şimşek, şunları kaydetti:

"Seçim yaklaşırken birçok spekülasyon var. Dün katıldığım bir televizyon programında da seçim sonrası bakış açımızı anlattım. Ama elbette, biliyorsunuz, insanlar geçmişe bakma ve geçmişi geleceğe taşıma eğilimindeler. Geçen yılın seçim öncesi ile karşılaştırıldığında mevcut koşullar önemli ölçüde farklı olduğundan para politikası seyrinin düzeltilmesi önemlidir. Attığımız diğer adımlar da var. Derecelendirme kuruluşları attığımız adımların sonunda görünümü yükseltti. Piyasaya baktığımızda ise Türkiye'nin risk algısı kredi notundan iki kademe daha iyi ve gerçekten önemli olan da bu."

Bakan Şimşek, sunumu sonrasında panelde yaptığı konuşmada ise yapay zekanın önemine dikkati çekerek, "Elbette insanlara yatırım yapmak, becerileri geliştirmek, yeni kabiliyetler kazandırmak gerekiyor. Yapay zeka ortaya çıkana kadar üniversite diplomasına sahip insanlar ayrıcalıklıydı çünkü kaliteli işlere sahiplerdi ve gelirleri artıyordu. Ancak yapay zekayla birlikte eğer iyi bir altyapımız ve ekosistemimiz yoksa üniversite diplomaları bile tehdit altında." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin kentsel dönüşüme ihtiyacı olduğunu da dile getiren Şimşek, İstanbul gibi bir şehirde deprem risklerinin azaltılması için yatırım yapılması gerektiğini ve bunun da uzun vadeli bir bakış açısı gerektirdiğini sözlerine ekledi.

ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR