SON DAKİKA

BRİCS' in Brezilya zirvesi

BRİCS' in Brezilya'da toplanan 17. Liderler Zirvesi epey sönük geçti. Zira liderler zirvesinde lider yoktu. Göreve geldiğinden beri bütün zirvelere katılan Şi ve Putin bile Brezilya'ya gitmedi.

Örgütü kuran iki devletin liderlerinin olmaması büyük eksiklikti. Her zirve öncesinde dünya nüfusunun yarısının yaşadığı, global ekonominin üçte birini kontrol eden ülkelerin üye olduğu vurgulanarak, BRİCS’ in güçlü ve iddialı olduğu imajı oluşturuluyor. Oysa verilen bilgilerin BRİCS’ le ilgisi yok. BRİCS’ in üyelerine zerre kadar faydası yok. 

Geçen yıl yapılan Kazan zirvesine üye devletlerin liderlerinin yanında yirmiden fazla ülke, başkan veya başbakan seviyesinde katılmıştı. Otuzdan fazla devlet üyelik başvurusunda bulunmuştu. Peki bir yılda ne değişti? Biden gitti, Trump geldi. Trump BRİCS üyelerine ekstra vergiler koyabileceğini söyleyince ondan fazla ülke üyelik başvurusunu çekti. Üyeliğe kabul edilen Suudi Arabistan ve Arjantin üye olmaktan vaz geçti. Trump bir beyanatıyla BRİCS’ in parlayan yıldızını söndürdü. 

BRİCS’ in asıl sorunu üyelerine hiçbir avantaj sağlamaması. Üye ülkeler gümrük vergilerini birbirlerinden daha düşük almıyorlar. Yatırım indirimi uygulamıyorlar. Yatırımcılara hiçbir avantaj sağlamıyorlar. Devlet adamlarında ‘’Bugün avantajı olmasa da ileride olabilir. Devlet başkanımızın, güçlü ülkelerin liderleriyle zirve vesilesiyle bir araya gelmesinin birçok faydası olur’’ görüşü hakimdi. Fakat Trump’ın beyanatından BRİCS’ le irtibatı olan devletlerin cezalandırılacağı anlaşılınca hava değişti. 

Üyeliğe kabul edilmelerine rağmen Kazakistan ve Özbekistan’ın örgüte üye olmaması ve bu ülkeler için ‘’ortak statüsünün’’ oluşturulması bence zirvenin en önemli gelişmesiydi. Bu gelişme Türk devletlerinin bağımsızlık eğilimlerinin arttığını ve her geçen gün kendilerine daha fazla güvendiklerini gösteriyor. Çin ve Rusya’nın kurucuları olduğu bir örgüte, onlara ve daha önce istekli olmalarına rağmen üye olmama kararı verebildiler.

BRİCS siyasi olarak ta etkisiz. İran hiçbir meşru sebep yokken saldırıya uğradı. BRİCS, bir kınama mesajı bile yayınlamadan, 12 gün boyunca üyesinin bombalanmasını seyretti. Zirve bildirgesine İran’a yapılan saldırıyı eleştiren bir cümle, faillerden bahsetmeden koyuldu. Sizce BRİCS devletleri ileride ABD’ye tavır alabilirler mi? 

BRİCS’ in asıl sorunu, üyelerin örgütün konsepti konusunda zıt perspektiflere sahip olmaları. Çin örgütün ekonomiye yoğunlaşması ve mevcut ekonomik düzene alternatif olması gerektiğini, Rusya siyaset ve ekonominin eşit ağırlıkta olması gerektiğini düşünüyor. Diğer üç kurucu üye, Hindistan, Brezilya ve G. Afrika, Batıya alternatif olma hedefine karşılar. Onlara göre örgüt üyeleri, birbirlerine avantajlar sağlayarak ticari ilişkilerini arttırmalı. Bu fikir farklılıkları, örgütün yol haritası belirlemesini engelliyor. BAE ve Mısır gibi yeni üyelerin ABD’ye yakın olmaları ‘’ticari ilişkileri geliştirmeye yoğunlaşma’’ görüşünü güçlendirdi. 

BRİCS’ in kurulma hedeflerinin en önemlilerinden biri dolara alternatif para birimi geliştirmekti. Bu konuda bir adım bile atılmadı. Hala üye ülkeler ticaretlerini dolarla yapıyorlar. Rezerv döviz olarak dolar tutuyorlar. Sadece Çin’in dolar rezervi altı trilyonun üzerinde. 

Mevcut düzenin berbat olduğu muhakkak. Ama bu düzenin böyle derme çatma yapılarla değiştirilemeyeceği de muhakkak. Dünya, zirvelerde liderleri bir araya getirmekten başka işlevi olmayan örgütlerle doldu. 

Gözbebeğimiz Türk Devletleri Teşkilatımızın da bu örgütlerden biri haline dönüşmemesi için çok dikkatli hareket etmeliyiz. TDT’ nin faaliyet alanlarını sürekli geliştirdiği bir gerçek. Fakat üç hususta geri kalıyoruz. Üyeler birbirlerine avantajlar sağlamalı. Mesela üye ülkelerin vatandaşları vizeye tabi olmamalı. Üye ülkeler birbirlerinden daha düşük gümrük vergisi almalı. Üyelerden birinin verdiği standart belgesi diğerlerinde de geçerli olmalı. TDT ülkelerinden gelen yatırımcılara ilave teşvikler verilmeli. 

Ortak projeler geliştirmekte başarısızız. Türkiye ile Azerbaycan; Bakü-Ceyhan, TAP, TANAP, Star rafinerisi, Bakü-Kars demiryolları ve Şahdeniz doğalgaz hattı gibi devasa projeleri ortaklaşarak gerçekleştirdikleri için etle tırnak gibi oldular. Aynı noktaya Türkistan cumhuriyetleriyle de gelmeliyiz. Özbekistan, Türkmenistan ve Kazakistan Çin’le birlikte dünyanın en uzun ve en yüksek kapasiteli doğalgaz hatlarından birini inşa ettiler. Biz Hazar geçişli nakil hatlarını yirmi yıldır konuşuyoruz.

Geri kaldığımız son husus ise TDT’ nin çok yavaş genişlemesi. Türk ailesinin üyeleri olarak kabul ettiğimiz Arnavutluk, Bosna, Kosova, Gürcistan ve Tacikistan’ı en kısa sürede teşkilata üye yapmalıyız. Rusya’yı gözlemci üye yaparak Rusya’ya bağlı özerk Türk devletlerini de üye yapmalıyız. Rusya bunu kabul etmez demeyin, TÜRKSOY’ da ettiler. Son olarak kendilerini Turani olarak kabul eden Kore, Japonya ve Finlandiya gibi devletlerle Pakistan, Libya, Somali, Bangladeş, Moğolistan ve Suriye gibi dost devletleri gözlemci olarak TDT’ ye eklemlemeliyiz.