SON DAKİKA

Deprem güvensiz binaların performans problemi

Bu günlerde korkutucu deprem olmaması ve yaz tatili modu, insanlarımızın deprem konusundaki beklentilerini yok saymasıyla birleşince benim aklıma ilk gelen önemli konu, nedense deprem güvensiz binaların performans problemi oluyor.

Zira, bu binaların hangileri olduğunu açarak bu hafta ki yazıma başlamak istiyorum.

01-01-2011 tarihinden itibaren Yapı Denetim Sistemi ülkemizin tamamında başlamıştır. Doğal olarak binalar bu tarihten sonra ciddi anlamda denetlenmeye başlamışladır diye düşünecek olursak 2011 tarihinden önce yapılmış olan herhangi bir mühendislik ve yapı denetim hizmeti almamış bütün binaların deprem analizi yaptırmaları gerektiğini söyleyebiliriz. 

*Peki, size göre öncelikli riskli olan binalar hangileri diye soracak olursanız?

2000 yılı öncesi yapılmış olan, zemin etüdü yapılmamış, yapı denetim hizmeti almadığı halde zemin mekaniği açısından baktığımızda zemini kötü olan binaların ciddi risk altında olduğunu söyleyebilirim. *Peki, zaman aralığı ve bina kriterleri belliyse biz bu deprem analizini niçin yapıyoruz?

Çünkü bina, güçlendirme ile kurtulabilir mi yoksa yıkılarak kentsel dönüşüme mi girmesi gerekiyor bunu anlayabilmek için yapıyoruz.

Şu ana kadar yaptığımız deprem analizlerinde zemini kötü olan (ZD ve ZF Zemin sınıfında yer alan) ve beton dayanımı C10 (10 Mpa)’dan daha düşük olan binaların güçlendirme ile de kurtarılamadıklarını şahit oldum.

*Peki biz ısrarla neden güçlendirmenin önemli bir seçenek olduğunu düşünüyoruz?

Çünkü, güçlendirme iyi bir şekilde projelendirildiğinde ve profesyonel bir ekip tarafından uygulama yapıldığında, güvenli bir seçenek olduğu gibi binayı yıkıp yapma maliyetinin 1/3’ü gibi bir maliyete, binayı yıkıp yapma süresinin 1/3 kadar bir sürede yapılabilir.

Bakınız kıymetli okurlarım, ülkemizde her alanda derin bir ekonomik krizi hepimiz an be an yaşıyoruz, böylesine kötü bir ortamda kimsenin sokağa atacak 1 kuruşu bile olmadığını bilerek bu satırları yazıyorum. 

Düşünsenize; ev kirasının emekli maaşı ve asgari ücret kadar olduğu bir ülkede, benzinin 50 tl olduğu, etin kilosunun 1000 tl olduğu ve karpuzu artık dilimle alınabildiği bir ülkede yaşıyoruz.

Eskiden evin babası tek başına çalışıp 5 kişilik bir aileye bakabilirken şimdi 5 kişi çalışsa ancak evin giderlerini karşılayabileceği asgari ücretin tüm çalışanlara oranının neredeyse %70’e ulaştığı fakir bir ülkede yaşıyoruz.

Gönül isterdi ki tüm binaları yıkalım tekrar ve daha sağlam yapalım ancak elimizde ne böyle bir para var ne böyle bir zaman var, nede mühendislik açıdan buna gerek var.

*O halde ne yapmalıyız?

Riskli yapı tespiti konusunda yetkili olan kurum ve kuruluşları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sitesinden indirerek bize en yakın olan üniversite, laboratuvar ya da mühendislik firmalarıyla irtibata geçip süreci başlatmalıyız.

Zaten çok yakın bir zamanda devlet, bakanlık ve ilçe belediyeleri vasıtasıyla bize tebligat göndererek, deprem analizi yaptırmamızı isteyecek. Burada kritik olan şey, sizin bu süreci deprem olmadan önce başlatmanızdır.

Bu arada, bu analiz için veri toplama aşamasında da ciddi alternatifler olduğunu söyleyebilirim. Örneğin, sadece kendiniz ve bina sakinleri için bilgi maksatlı olarak deprem analizi yapıyorsanız binanın beton dayanımı, donatı röntgeni çekilmesi, donatılarda korozyon tespiti ve Sismik Masw yöntemiyle zemin etüdü verilerinin tayini konusunda, JEOFİZİK yöntemlerden yararlanabilirsiniz. 

Zira tüm bu veriler binadan hiç karot almadan ve yaklaşık 2 saat gibi bir sürede çok uygun bir fiyata güvenilir bir şekilde yapılabilir.

Artık bu önemli konuyu ertelemeyin, süreci kendiniz ve aileniz için bir an önce başlatın. 

Zira, beklediğimiz büyük İstanbul depreminin tıpkı diğer büyük depremler gibi hiç beklemediğimiz bir zamanda olacağından, hiç kimsenin şüphesi olmasın…