SON DAKİKA

Enerji Bakanlığı ne diyor?

Son zamanlarda enerji ve madenler üzerine çok sayıda makale kaleme alınca bakanlığın basın bürosundan bilgi vermek amacıyla aradılar. İlk gündem maddesi Kerkük-Ceyhan petrol nakil hattıydı. DEAŞ çekilirken nakil hattına zarar vermiş. Bölgesel Yönetim sınırları dahilindeki hattı onarmış. Ama hattın Kerkük kısmı onarılmamış. Bağdat ile Erbil kimin onaracağı konusunda anlaşamıyormuş.

Irak’ın günde üç milyon varil ihracat yapabilecek kapasitesi var. Bu hat devreye alınmadan 1,5 milyon varil ihraç ediliyordu. Şimdi 1,75 milyon varil ediliyor. Yani 1,5 milyon kapasitesi olan hattan sadece 250 bin varil sevkiyat yapılıyor. Bakanlığın Kerkük’e ilaveten hattı uzatarak daha güneyden de petrol tedarik etme planı var. Bunun için Bağdat’ın sunulan yeni anlaşmayı imzalamasını bekliyorlar. Bu anlaşmaya göre nakil hattını kimin tamir edip uzatacağını Bağdat belirleyecek. Türkiye bedelini petrol gelirlerinden düşmek şartıyla, hasarlı kısımları onarmaya ve Kerkük’ün güneyindeki sahalara ulaşacak yeni hat yapmaya hazır olduğunu bildirmiş.

Hatta ‘’Kuzey Irak-Ceyhan’’ denmesinin özel bir sebebi yokmuş. ‘’Hat an itibariyle Kerkük’e gitmiyor. Kerkük petrolünü taşımıyor. Bu nedenle Kerkük-Ceyhan denmesi yanıltıcı olur. Hatlar başlangıç ve bitiş yerleriyle isimlendirilirler. Hatta başlangıç Kerkük olursa Kerkük, daha güneyde bir yer olursa, orasının ismi verilir’’ dediler.

https://www.habererk.com/makale/azerbaycan-suriye-dogalgaz-nakil-hatti_285213/ isimli makalede Azerbaycan doğalgazını iç nakil hatları vasıtasıyla Suriye’ye ulaştırdığımız gibi elektrikte ulaştırabileceğimizi ifade etmiştim. Doğalgazda asıl kar Azerbaycan’da kalıyor. Eğer elektrik sevk edebilirsek Türkiye’de kalır. Bakanlık atıl kapasite olan Bilecik’ten Suriye’ye elektrik sevk etmeye karar vermiş. Katarlılarla görüşmeler başlamış. İmza törenine davet edeceklerini ifade ettiler. Kış döneminde Antalya ve Muğla’dan da sevkiyat yapılması gündemdeymiş.

Her fırsatta gündeme getirdiğim Hazar geçişli nakil hatları konusunda sitem ettiler. Özellikle TDT zirvelerini değerlendirdiğim makalelerde tekrar ettiğim ‘’Her zaman yapıldığı gibi Hazar geçişli nakil hatlarına desteklerini açıkladılar. Destek var ama hiçbir gelişme yok’’ mealindeki ifadelerime tepkililer. 

‘’Hazar geçişli nakil hatları Türk dünyası için hayati. Türkistan ülkeleri anlaşmaya hazırlar. Azerbaycan’da bütün hazırlıklar tamam. Düğme basılınca gaz sevk edilebilir. O derece. Ama AB’de hiçbir hareket yok. Görüşmelerde çok istekliler. Doğalgaza inanılmaz ihtiyaçları var. Hazar gazı alternatiflerinden daha ucuz. Kafkasya ve Türkistan devletleriyle ilişkilerini geliştirmek istiyorlar. Ama dört yıldır tek adım atmadılar.’’ Söylenenler bu mealde. Bakanlık bu sorunu aşmak için alternatif bir strateji geliştirerek Macaristan, Romanya ve Bulgaristan gibi devletlerle anlaşmalar imzalamış. Bu devletlere Azerbaycan gazı sevk ediliyormuş. Anlaşılan hacimler yüksek olmadığından Hazar geçişli nakil hattı ekonomik değilmiş.

Modüler nükleer santrallerin geleceğin projesi olduğunu, en çok 30 yıl sonra her şeyin elektrikle çalışacağını belirttiler. Bu alanda geç kalınmadığını, yüksek teknolojiye sahip olunan ilk ülkelerden biri olunacağını vurguladılar. İthalat ve üretim süreci Sanayi ve Ticaret Bakanlığıyla birlikte yürütülüyormuş. Görüşmeden bu reaktörlerin öngördüğümden daha farklı alanlarda da kullanılacağını anladım. 

Özel sektörün önünün açılmasının yanında Bakanlık Akkuyu, Sinop ve Kırklareli santralleriyle benzer büyüklükte modüler santraller yapacakmış. Katarlılarla anlaşabilirler ve satın alma garantisi alabilirlerse Suriye sınırına yakın beldelere de modüler santraller yapmayı planlıyorlar. Modüler santrallerin hammaddesi olan uranyum Kazakistan, Rusya ve Afrika’dan kolaylıkla tedarik edilebilir. Bu arada santrallerde, uranyum yerine bor kullanarak aynı randımanı almayı hedefleyen çalışmalar olumlu sonuçlanırsa, Türkiye’nin enerji maliyeti hem düşer hem de ithalat azalır. Enerji temininde yerlilik oranı artar.

Enerji ve madenler konuları ülkemiz açısından en hassas konular. Cari açığımızın ana sebebi enerji ve maden ihtiyacımızı büyük oranda yurtdışından karşılamamız. Bu sektörlerde yerlilik oranını arttırmalıyız. İthalatta hem tedarik noktalarımızın sayısını arttırmalıyız hem de enerji temin ettiğimiz kaynakları çeşitlendirmeliyiz.

AB’nin çok kötü yönetildiğini daha önce defalarca ifade etmiştim. Hazar geçişli nakil hatlarının hayata geçirilememesi de tespitimi teyit ediyor. 25 yıl kadar önce Türkiye’nin öncülük ettiği NABUCCO projesi de AB’nin hantallığı yüzünden çöp oldu. Türkistan devletleri tam üç yıl AB’nin karar almasını beklediler. Hiçbir gelişme olmayınca Çin’le anlaştılar. AB karar verdiğinde yani projeyi onayladığında, Çin’e doğalgaz akmaya başlayalı iki yıl, ikinci hattın inşaatına başlanalı bir yıl olmuştu.

Dışişleri Bakanlığımız çok yoğun. Hepsi birbirinden acil ve hayati birçok konuyla aynı anda ilgilenmek zorundalar. AB ile ilgili konularımız çok önemli ama diğer konular kadar acil değil. AB’nin yavaşlığını AB üzerinde yoğunlaşarak aşabiliriz. Bu nedenle AB Bakanlığının yeniden kurulması gerektiğini düşünüyorum.