Geleceğin yükselen yıldızları
Dünya ekonomisi önümüzdeki on yılda önemli bir dönüşüm sürecine girecek. Küresel güç dengelerini belirleyen yalnızca siyasi hamleler değil, aynı zamanda ekonomik büyüme oranları da olacak. Bu bağlamda öne çıkan ülkelerin listesi, klasik batı merkezli ekonomik düzenin yavaş yavaş yerini çok kutuplu bir yapıya bıraktığını gösteriyor.
Hindistan, güçlü iç pazarı, genç nüfusu ve teknoloji yatırımları sayesinde büyük ekonomiler arasında %6’nın üzerinde yıllık büyüme potansiyeliyle zirvede yer alıyor. Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi enerji ve ticaret merkezleri ise altyapı yatırımlarıyla dikkat çekiyor. Türkiye de bölgesel lojistik ve üretim üssü olma hedefiyle %4’lük ortalama büyüme beklentisi yaşıyor.
Afrika’da ise petrol ve doğal gaz rezervlerinin keşfiyle Güney Sudan ve Senegal gibi ülkeler tek yıllık bazda çift haneli büyümeler yakalayabilir. Ancak bu büyümenin sürdürülebilirliği, siyasi istikrar ve çeşitlenmiş ekonomik yapıyla mümkün olacak. Aksi halde bu ülkeler ‘kaynak laneti’ olarak bilinen kısır döngüye kapılabilir.
Küresel ölçekte yatırımcılar için bu tablo, yeni fırsatlar kadar yeni riskler de barındırıyor. Altyapı, enerji ve teknoloji sektörlerinde büyüme potansiyeli yüksek olsa da jeopolitik gerilimler, iklim krizi ve ticaret savaşları gibi faktörler dengeleri hızlı değiştirebilir. Bu nedenle yatırım kararlarında yalnızca bugünün verilerine değil, geleceğin trendlerine de odaklanmak kritik önem taşıyor.
Sonuç olarak, önümüzdeki on yıl sadece ekonomik büyüklüklerin değil, küresel etkilerin de yeniden tanımlandığı bir dönem olacak. Belki de 2035 yılına geldiğimizde, bugün ‘yükselen’ dediğimiz ülkeler küresel ekonominin yeni direkleri haline gelmiş olacak. O zamana kadar, ekonominin pusulası hızlı ve kararlı adımlar atan bu ülkeleri işaret etmeye devam edecek.