SON DAKİKA

Ulusal ve küresel bağlamda Türkiye ekonomisinin röntgeni

Gelişen teknoloji ile yapay zekada gelinen nokta, jeopolitik riskler, enerji krizi, salgın hastalıklar, büyük güçlerin hegemonya mücadeleleri, savaşlar, karışıklıklar, devletler ve insanlar arası yaşam seviyesi ve derinleşen ekonomik krizler…

Günümüz dünyasındaki ekonomi yaklaşımını tek başına sayılarla, grafiklerle bir tablo şeklinde değil; politik olayların, ekonomik değişkenlerin, sosyo-kültürel ve teknolojik faktörlerin iç içe girdiği büyük bir portre olarak değerlendirmek daha doğru bir yaklaşım olur.

Küresel ekonominin pandemi sürecinde yaşadığı kaos, Rusya’nın bölgesel hegemonyasını koruma refleksi, Orta Doğu’yu ve hatta dünya evrensel hukuku ve insanlık sistemini krize sokan İsrail’in işgalci politikaları, Gazze’de devam eden katliam, Çin’in yükselen gücü, Trump ile dönüşen Amerikan’ın güç endeksli realist politikaları ve AB’nin küresel olarak var olma çabaları, sadece küresel diplomasiyi değil, ekonomik değişkenleri, enerji piyasalarını, küresel ticareti ve finans piyasalarını doğrudan etkileyerek ucu görünmeyen bir belirsizliğe neden olmuştur. Tüm bu etkenler, Dünya ekonomisinin kırılgan bir dönemece sokmuştur.

İsrail’in Orta Doğu’yu ateşe atan işgalci ve katliamcı politikaları bu bölgede güvenlik risklerini zirveye çıkardı. İsrail’in politikalarından kaynaklanan etkiler, İran ve Yemen denkleminde özellikle Kızıldeniz ve Hürmüz Boğazı’ndan akan enerji ve ticaret yollarının tıkanmasına yol açtı. Böylece lojistik maliyetleri de buna bağlı olarak artış gösterdi. Trump’ın ticaret tarifelerini artırarak tüm dünyayı ticari bir belirsizliğe itmesi de küresel enflasyon için bir tehdit oluşturdu. Tüm bu hadiseler, mevcut durumda gelişen ekonomiler üzerinde hem fiyat hem de kur baskısı oluşturarak krizin etkilerine maruz kalma konusunda daha açık bir hedef haline getirdi.

Gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye’nin ekonomik açıdan yaşadığı sorunları anlamak için bu küresel faktörleri göz önünde bulundurarak değerlendirmek daha doğru olur. Enerjide bağımlı, hammadde açısından zengin, ancak üretimde katma değer konusunda fason anlayıştan kopamayan bir ülke olarak Türkiye’nin, yaşanan küresel jeopolitik krizlerden oldukça büyük oranda etkilendiği görülmektedir. 

2008 krizinin teğet geçmesi ve 2011 Euro borç krizinden diğer ülkelere göre daha az etkilenmesine rağmen, özellikle Gezi olayları ile başlayan ve 15 Temmuz hain darbesi ile zirveye çıkan istikrarsızlık süreci, Doların yükselmesine neden oldu. Rahip Brunson olayı nedeniyle Türkiye’ye karşı başlatılan ekonomik operasyon, Doların daha da azmasını doğurdu. Bu süreçte Ortodoks politikalar yerine Heterodoks politikaların tercih edilmesi, üretime endeksli bir ekonominin henüz oturmaması ve paradan para kazanmanın daha sıcak görülmesi nedeniyle durum daha farklı bir boyuta sürüklendi. Bu durum, kur baskısının da etkisiyle yüksek enflasyonu kontrol edilemez hale getirdi. Ne yazık ki denetim kurumlarının pasif kalmasını fırsat bilen fırsatçı sektörler, enflasyon ateşine benzin serpti. Enflasyon 10 yıl gibi bir sürede olduğundan 10 kat fazla yükseldi. Kur Korumalı politikaların izlenmesi, geçici de olsa kurun yükselmesini engelledi; ancak yüksek oranda karşılıksız bir paranın da kasadan buharlaşmasına neden oldu. Ardından Dünyada baş gösteren Covid-19 Pandemisi, dünyada olduğu gibi ekonomiyi Türkiye’de de durdurma noktasına getirdi. Üretim durdu, Fiyatlar yükseldi. Asrın en büyük felaketi olan 6 Şubat depremi yaşandı. 53 bin kişi hayatını kaybetti. Depremin Türkiye’ye maliyeti 105 Milyar Dolar gibi yüksek bir rakam oldu. Seçim yatırımı olan EYT, çalışabilecek genç yaşta nüfusu erken emekli ederek geri dönüşü olmayan para çıkışına neden oldu.

Tüm bu hadiseler, Türkiye’nin 10 yılda ekonomisini olumsuz etkileyen olaylar silsilesidir. Başta savunma sanayii olmak üzere birçok alanda dünyaya örnek olan bir gelişme sağlamasına rağmen Türkiye, ne yazık ki son 10 yılda yaşanan ulusal ve küresel olayların etkisiyle büyük bir ekonomik imtihanın içinden geçti. Buna rağmen memur ve çalışan maaşlarına oldukça iyi sayılabilir düzeltmeler yapıldı. Asgari ücrette düzeltmelere gidildi. Umarım daha iyi bir rakam çıkarılır. Emekliler için her ne kadar kayda değer bir artış görülmese de EYT kapsamında erken emekliliğe sahip olanların emekliler için engel oluşturması kötü bir sonuç doğurdu.

Velhasıl, küresel sorunların hala etkili bir şekilde devam ettiği şu süreçte ekonominin sağlam temellere oturtulması için yatırımcı güvenini taze tutacak serbest piyasa koşullarının denetimli olarak düzeltilmesi, kapasite kullanımının artırılması, kamu personeli olma anlayışında değişikliğe gidilmesi ve beşeri sermayenin nitelikli hale getirilmesi, yer altı ve yer üstü kaynaklarının devlet teşvikiyle ve kurumsal denetimle, üretim ve markalaşma odaklı, serbest piyasa koşullarının fiyat mekanizmasına uygun, yüksek ithalat ve enerji bağımlılığının iç kaynaklar yoluyla teşviki sağlanması ve yapısal reformların daha disiplinli olarak hayata geçirilmesi, stratejik bir zorunluluk haline getirmektedir.