SON DAKİKA

Avrupa Güvenliği Türkiye'siz Kurulabilir mi?

Aycan Babuc 01 Kas 2025

Geçtiğimiz aylarda kaleme aldığım "Avrupa Güvenlik Mimarisinde Türkiye'nin Kaçınılmaz Rolü" başlıklı yazımda, Avrupa'nın güvenlik stratejisinin Türkiye olmadan inşa edilemeyeceğini vurgulamıştım.

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara’da yaptığı görüşme ise bu tezin somut teyidi niteliğinde. Bu temas, diplomatik nezaket sınırlarını aşan, Avrupa’nın stratejik yönelimi, Türkiye’nin jeopolitik ağırlığı ve transatlantik güvenlik denklemindeki yeni kırılmalar açısından belirleyici bir dönemeç.

Berlin–Ankara Hattında Stratejik Dönüşüm

Eskiden Türkiye’ye sert eleştiriler yönelten ve politikalarında mesafeli duran Merz, bugün Ankara’da tam tersine bir tutum sergileyerek Türkiye’yi Avrupa’nın yakın ortağı olarak tanımlıyor. Bu yalnızca diplomatik bir dönüşüm değil; Avrupa’nın yeni jeopolitik gerçeklerini kabullenmesinin de açık bir göstergesi. Ziyaret, Avrupa güvenlik mimarisinde yeniden ölçeklenme arayışının sembolü olarak okunabilir. Berlin yönetimi, Ukrayna Savaşı sonrası çok kutuplu düzenin dinamiklerini yeniden değerlendirirken, Türkiye’nin jeopolitik omurgasını artık göz ardı edemiyor.

Türkiye’nin Normatif Diplomasi Vurgusu

Erdoğan’ın Gazze konusundaki sert eleştirileri, Türkiye’nin yalnızca bölgesel değil, normatif diplomasi alanında da farklı bir konum inşa ettiğini ortaya koyuyor. Ankara, Batı merkezli söylem hegemonyasına karşı çok eksenli bir dış politika yürütüyor ve bu da Türkiye’yi klasik merkez–çevre kurgusunun ötesine taşıyarak denge kurucu bir bölgesel güç haline getiriyor. Bu durum, Avrupa’nın güvenlik paradigmasını yeniden tanımlama gereğini açıkça ortaya koyuyor.

Türkiye Olmadan Avrupa Güvenliği Eksik

Avrupa, stratejik özerklik söylemini dillendirirken hala transatlantik güvenlik mimarisine bağımlı bir çizgide ilerliyor. Türkiye ise NATO üyeliğiyle Batı sisteminin bir parçası iken, Rusya, Körfez ve Asya ile geliştirdiği çok yönlü diplomatik hatlar sayesinde de bu mimarinin sınırlarını genişletiyor. Merz–Erdoğan görüşmesi, yalnızca ikili ilişkilerin ısınması değil; Avrupa güvenlik paradigmasının jeopolitik anlamda yeniden tanımlanmasının ilk adımı olarak değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak; Merz–Erdoğan görüşmesi, Avrupa güvenlik denkleminde yeni bir sayfa açtı. Avrupa, güvenliğini artık Türkiye’nin dışında değil, Türkiye üzerinden inşa etmek zorunda. Bu temas, klasik diplomasi pratiğinin ötesinde, yeni bir jeopolitik yeniden yapılanmanın işaret fişeği niteliğinde. Bugün geldiğimiz noktada, Avrupa güvenliğinin geleceği bir kez daha aynı gerçeği hatırlatıyor: Türkiye, Avrupa güvenlik mimarisinin sadece bir unsuru değil, eksenidir.