Bolşoy, İstanbul'da unutulmaz geceler yaşattı!
Yıllar önce Moskova'ya gittiğimde Bolşoy'da bir gösteri izlemeyi planlamıştım. Fakat meşhur Bolşoy tadilattaydı. Bizde küçük bir binada yine Bolşoy prodüksiyonu olan Hırçın Kız balesini izlemekle yetinmiştik.
Hayaller Bolşoy gerçekler küçük bir salon olmuştu. O gezimden pek çok anım var ama St. Petersburg’daki anılarım bambaşka.
AKM’de büyülü geceler
Bolşoy’u Moskova’da izleyemedim ama, ünlü topluluk Türkiye Kültür Yolu Festivali çerçevesinde İstanbul’a geldi. Bizlere AKM’de unutulmaz geceler yaşattı. İstanbul’a ilk kez gelen topluluk iki klasik başyapıtı ile seyirci karşısına çıktı. Prokofyev’in bestelediği “Romeo ve Jüliet” ile Çaykovski’nin bestelediği “Kuğu Gölü” baleleri. Her ikis de kusursuzlukları ile izleyenleri büyüledi.
Romeo ve Juliet
Bolşoy’un baş dansçıları tarafından sahnelenen bu zamansız eserler, nesiller boyu izleyicilerin gönlünde yer aldı. İlk kez 1940’ta sahnelenen “Romeo ve Juliet”, besteci Prokofyev’in müziğinden, Verona’nın tarihinden, , Orta Çağ aşk hikâyeleri ve tarihsel dans geleneklerinden ilham alan Leonid Lavrovski’nin koreografisiyle hayat buldu.
Kuğu Gölü
Bolşoy’un bir diğer gösterisi Kuğu Gölü ise Rus (ve dünya) bale repertuvarının âdeta simgesi. İlk kez 1877’de sahnelenen bu eser ayrıca besteci Çaykovski’nin Bolşoy Tiyatrosu için bestelediği ilk bale olma özelliğini de taşıyor. Efsanevi müziği, ünlü “Küçük Kuğular Dansı” ve Kara Kuğu Odile’in nefes kesen 32 fouetté dönüşüyle Kuğu Gölü, dünyanın en sevilen, en bilinen balesi diyebiliriz.
Bolşoy her iki gösterisiyle bizlere adeta bir rüya yaşattı. Olağanüstü koreografileri, dekor, kostüm ve adeta uçarcasına yaptıkları dansları ile hem İstanbullu sanatseverlerin kalbine hem de AKM’nin unutılmazları arasına girdiler.
Bolşoy Tiyatrosu Orkestrası
Her iki baleye Anton Grişanin yönetimindeki Bolşoy Tiyatrosu Orkestrası eşlik etti. Rusya’nın en eski müzik topluluğu olan Bolşoy Tiyatrosu Orkestrası, dünyanın önde gelen senfoni orkestralarından biri olarak tanınıyor. Orkestranın üyeleri arasında uluslararası yarışmalarda ödül kazanmış birçok isim bulunuyor. Açıkcası bu muhteşem orkestra alkışı en az sahnedekiler kadar hak etti.
Mariinski Tiyatrosu
Dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü topluluklarından bir tanesi olan Bolşoy’u İstanbul’a getiren Kültür Bakanlığı’na da teşekkür ederim. Dilerim önümüzdeki Türkiye Kültür Yolu Festivali’nde Rusya’nı bir diğer önemli topluluğu “Mariinski Tiyatrosu”nu getirirler. İnanın onlarda en az Bolşoy kadar iyiler. St. Petersburg’a gittiğimde “Mariinski Tiyatrosu”nda tesadüfen Nazım Hikmet’in eseri “Ferhat ile Şirin’in balesini izleme şansım olmuştu. Benim için gerçekten unutulmaz bir anıdır.