Hindistan süper güç olabilir mi?
1991 yılında serbest pazar ekonomisine dönüşüm sürecini başlatan Hindistan, 1991-2021 yılları arasında, ortalama %7 büyüdü. Hindistan, 2023 yılı itibariyle, GSMH'ye göre altıncı, satın alma paritesine göre üçüncü büyük ekonomi.
Hindistan’ın sahip olduğu kömür, petrol, doğalgaz ve maden rezervleri ihtiyacını karşılayacak seviyede değil. Sadece petrol ithalatına her yıl ortalama 100 milyar dolar ödeniyor. Taşımacılığa müsait on beş bin km uzunluğunda nehirleri, yeterli su kaynakları, bereketli ve geniş tarım arazileri olan Hindistan’ın nüfusu, arazilerinin besleyebileceğinden çok fazla. Hindistan’ın yüzölçümü, yerkürenin sadece %2,4’ü. Fakat toplam nüfusun %17’si Hindistan’da yaşıyor. Dolayısıyla, Hindistan, en büyük tarımsal ürün ithalatçılarından biri.
Bilişim en hızlı büyüyen sektör. Hindistan, uzun süredir Amerika’ya Çin’den sonra en çok öğrenci gönderen ikinci ülke. Öğrencilerin ekseriyeti, başta bilişim olmak üzere teknik konularda eğitim görüyor. Mezun olanların bir kısmı Hindistan’a dönerken bir kısmı Amerika’ya yerleşiyor. ABD’de bilişim sektöründe, çok sayıda Hintli çalışıyor. Üniversitelerde binlerce Hintli akademisyen araştırmalar yapıyor. Hintliler bu strateji sayesinde Amerika’daki en tesirli lobilerden biri oldular.
Hindistan’daki üniversitelerden her yıl bir milyonun üzerinde, iyi düzeyde İngilizce bilen ve çok iyi bilgisayar kullanabilen mühendisler mezun oluyor. Eğitimli kesimlerin yanında halkın baskın çoğunluğunun anadil seviyesinde İngilizce bilmesi, Hindistan’ın bir başka avantajı. Bu gelişmelere rağmen, ülkede yoksulluk, işsizlik ve yolsuzluk hâlâ yüksek. Okur yazar oranı çok düşük. Kadınların çoğunluğu okuma ve yazma bilmiyor. Dünyadaki hiç eğitim almamış insanların %33’ü Hindistan’da yaşıyor.
Nüfus artış hızı kontrol altına alınabilmiş değil. Çünkü dindar Hindular, doğum kontrolünü büyük günah olarak kabul ediyorlar. Bazı dini gruplar, cinayet olarak nitelendiriyor. Hindistan, 2023 yılında, bir milyar dört yüz milyonluk nüfusuyla, en kalabalık memleket oldu.
En zengin %1’lik kesim toplam servetin %58’ine sahip. En zengin 16 kişinin serveti, 600 milyon Hintlininkinden fazla. Yoksulların %50’den fazlası kronik fakirlik çekiyor. Yani fukaralık, nesilden nesle aktarılıyor. Halkın %25’i, günlük 1,5 doların altında gelire sahip. Halkın %70’den fazlası kırsal kesimde yaşıyor, %58’den fazlası tarımla uğraşıyor. Bu yüksek oranlara rağmen, tarımın GSMH’ de payı %15’in altında.
Ekonominin %81’i kayıt dışı. Vatandaşların sadece %3’ü gelir vergisi ödüyor. Yatırım çekebilmek için şirketlere kurumlar vergisi muafiyeti verildiğinden, bütçede bu verginin payı da düşük. Vergi toplanamıyor ama on milyonlarca memura maaş ödeniyor. 2,5 milyon mensubu olan ordu hazır tutuluyor. Gelir az, gider fazla olunca, eğitim ve sağlık alanlarına yeterli kaynak aktarılamıyor. Hindistan büyüyor ama kalkınamıyor.
2014 seçimlerini kazanarak başbakan olan Modi, Hindu milliyetçiliğini esas alarak dini azınlıklara özellikle Müslümanlara ayrımcılık uyguluyor. Bu politika, gerilimi yükselterek 300 milyon Müslümanı, Hindistan’a yabancılaştırıyor.
Hindistan’da şiddet eylemlerine de baş vuran, kuvvetli ayrılıkçı hareketler var. Pencap’ta çoğunlukta olan Sihler, Assam’da Müslüman Kaplanlar ve Bado halkı, Nagaland’ın %75’ini oluşturan Baptistler ve Tamiller, en güçlü ayrılıkçı gruplar. Hindistan’ın ayrı dinler, milliyetler, kültürler ve kastlar nedeniyle birliğini muhafaza etmesi oldukça zor.
Sorunlu komşuları ve istikrarsız coğrafyası Hindistan’ın bir başka dezavantajı. Hindistan bugün Şanghay İşbirliği Örgütünde birlikte olduğu Çin ve Pakistan’la defalarca savaştı. Hint ordusu diğer süper güç adayları olan Çin ve Rusya’yla karşılaştırıldığında çok zayıf. Nüfusun %30’unu oluşturan Müslümanların, Tamillerin ve Sihlerin ekseriyeti Hindistan’ı vatanları olarak görmüyorlar. Dindar Hindular insan öldürmeyi affedilemez bir günah olarak görüyorlar. Bu yaklaşımlar, ordunun insan boyutunu zayıf hale getiriyor.
Hindu inanç sistemi bir başka handikap. Dindar ve fakir Hindular, önceki hayatlarında işledikleri günahlar nedeniyle şu anda fakir olduklarını ve fakirliğe rıza göstermeleri gerektiğini düşünüyorlar.
Kontrol altına alınamayan hızlı nüfus artışı, ayrılıkçı ve sorunlu azınlıklar, teneke evlerde ve sokaklarda yaşayan dört yüz milyonluk dev kitle, kast sistemi, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve enerji ile tarımda dışa bağımlı olması, Hindistan’ın çözümsüz sorunları. Dolayısıyla Hindistan, son yıllardaki ekonomik performansına rağmen, süper güç olamayacak. ABD, Çin ve AB’den sonra dördüncü büyük güç olarak çok kutuplu dünyanın inşasında kritik rol oynayacak.