Turizmin kalbi TÜRSAB'ta bıçak sırtı seçim
Türkiye'nin bacasız sanayisinin lokomotifi olan seyahat acentelerinin çatı kuruluşu TÜRSAB, belki de tarihinin en kritik seçimlerinden birine hazırlanıyor.
Koridorlarda fısıltılar, sosyal medyada yankılanan vaatler ve Anadolu’nun dört bir yanında sıkılan eller... Bu manzara, basit bir başkanlık yarışından çok daha fazlasını, adeta bir yol ayrımını işaret ediyor.
Seçim atmosferine girildiğinden beri şahit olduğumuz tablo, sektörün ne denli hareketli olduğunu ve farklı çözüm arayışlarının ne kadar arttığını gözler önüne seriyor. Üç kutuplu yarışta adaylar, bir yandan projelerini anlatırken diğer yandan rakiplerinin yaklaşımlarını eleştirerek kendi vizyonlarını parlatıyor. Bu yoğun tempo, TÜRSAB başkanlık koltuğunun değerini ve ateşten bir gömlek olduğunu da kanıtlıyor.
Peki, bu vaat çeşitliliği ve vizyonlar savaşının ortasında seyahat acenteleri ne görüyor ne bekliyor?
Bir yanda, mevcut Başkan Firuz Bağlıkaya'nın temsil ettiği "istikrar ve tecrübe" ekolü var. Bağlıkaya ve ekibi, sadece pandemi gibi zorlu süreçlerdeki deneyimini değil, aynı zamanda sektörün haklarını savunmadaki kararlılığını da öne çıkarıyor. Özellikle son dönemde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile yaşadığı sert ve kamuoyuna yansıyan tartışmalarla, "acentenin hakkını en üst perdeden savunduğu" imajını pekiştirdi. Bu tartışmayı her ne kadar muhalefet eleştiriyor ve seçim çalışmalarında kullanıyor olsalar da yaşananların tabanda bir karşılığının olduğu yapılan İstanbul BTK (Bölgesel Temsil Kurulu) seçimlerinde Bağlıkaya’nın desteklediği listelerin ezici bir üstünlükle kazanmasıyla kanıtlanmış oldu. Bu iki gelişme, Bağlıkaya'nın seçim kampanyasını "hem mücadeleci hem de teşkilatına hakim bir lider" söylemi üzerine kurmasını sağladı.
Ona karşı en dikkat çeken alternatiflerden biri, "yenilikçi ve dijital" bir vizyon vaadiyle öne çıkan Aylin Özsavaş. Kampanyasını teknoloji, şeffaflık ve modern bir yönetim anlayışı üzerine kuran Özsavaş, ezberleri bozmayı ve TÜRSAB'ı dijital çağa tam entegre etmeyi hedefliyor. Çalışmaları, özellikle genç ve teknolojiye yatırım yapan acentelere sesleniyor; daha dinamik, daha hızlı çözüm üreten ve iletişim kanalları sürekli açık olan bir yönetim modeli sunuyor.
Seçim arenasının bir diğer iddialı adayı ise tabanın sesi olmayı hedefleyen Mehmet Nezih Hacıalioğlu. Yıllardır sektörün içinde yer alan ve özellikle Anadolu'daki acentelerin sorunlarına hakimiyetiyle bilinen Hacıalioğlu, "birlik ve beraberlik" ve "adaletli temsil" vurgusu yapıyor. Çalışmalarını acentelerin aidat yükü, haksız rekabet gibi temel ve can yakan sorunları üzerine yoğunlaştıran Hacıalioğlu, daha ulaşılabilir bir başkan ve tüm bölgelerin sesini Ankara'da eşit duyuracak bir yönetim anlayışı vadediyor.
Ancak acente sahipleri, bu üç farklı yolun ötesinde bir şeye odaklanmış durumda: kendi geleceklerine. Peki, acente sahipleri kimi daha samimi bulacak? Bakan'a karşı sergilenen sert duruşu ve teşkilat gücünü gösteren Bağlıkaya'yı mı, teknoloji odaklı vizyon sunan Özsavaş'ı mı, yoksa tabanla sıcak temas kuran Hacıalioğlu'nu mu? Asıl kritik soru bu.
Her ne kadar şu an için Firuz Bağlıkaya net favori görünse de muhalefetin yapacağı yeni hamleler (Özellikle Aylin Özsavaş ve Mehmet Nezih Hacıalioğlu’nun tek listede birleşmesi gibi) durumu değiştirebilir. Ancak sandıktan kim çıkarsa çıksın kesin olan bir şey var: Seçimin ertesi sabahı, kazanan adayı beklentileri yükselmiş, farklı çözümler duymuş ve icraat talep eden bir sektör bekliyor olacak. Bu seçimin galibi, sadece en çok oyu alan değil, aynı zamanda seçim biter bitmez rakiplerine zeytin dalı uzatıp, "artık yarış bitti, hizmet zamanı" diyerek tüm sektörü aynı masa etrafında toplayabilen kişi olacaktır. Yoksa, şu anki gibi ayrışmaların had safhada olduğu ve çözüm üretmeyen sığ tartışmaların devam ettiği bir ortamda, çok zaman geçmeden TÜRSAB’ta yeniden seçimli olağanüstü genel kurul görebiliriz ve bu durum böyle önemli bir kurumu istikrarsızlığın pençesinde bırakır.