Bu hafta uzun bir aradan sonra yurt dışına çıkmayı planlamıştım. Arkadaşlarıma da, "savaş çıksa da giderim öylesine sıkıldım" demiştim. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Savaş çıktı.
Bu ayın başında Erdoğan ve Lübnan Başbakanı Necib Mikati, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaptıkları görüşme sonucunda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün olduğu gibi bugün ve yarın da kara gün dostu olarak Lübnan'ın yanında durmaya devam edeceğini söyledi.
Umarım bu sene "Sevgililer Günü " sizin için çok hayırlı geçmiştir. Ben aslında bu tip günlere çok rağbet etmeyen bir adamım. Çünkü sevgi bir güne indirilemez. Her gün sevgililer günü bence.
Bazı işler başımıza gelince hemen gündemin birinci maddesi oluyor geçince hemen unutuyoruz. Oysa geçen hafta en büyük değere sahip gündemimiz Enerji açığımız ve İran'ın doğal gaz vanalarını kapamasıydı. Bir çok fabrika güç duruma düştü.
Kendi başına mülayim bir şekilde yaşarken biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde ortalık birden karıştı. Aslında bu karışıklık Dünyadaki yeni düzen arayışının bir parçası. Paşa paşa büyürken Kazakistan Dış ülke baskılarının artmasıyla büyümesi yavaşlıyor.
Marketlerde görüyorsunuzdur. Marka olan bir ürünün yarı fiyatına o marketin adını taşıyan ürünler satılıyor. Marka yerine, indirimli fiyat ve taksit ile sürekli "satın alma kolaylığı" satılır ve fiyatın öneminin arttığı enflasyonist ortamda yeni fiyat indirimleri için boş alan kalmamışken çözüm nerede? Herkesin aynı anda uyguladığı benzer promosyonlar, indirimler ile rekabetçi olup, fark ve tercih yaratılabilir mi?
Bu kelimeyi artık sık sık duyuyorsunuz. Belki de bu kelimenin gereğini de yapıyorsunuz. Ben biraz geç bu terimle tanışanlar ve unutanlar için ne demek olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim.
Bazen yazı yazmak o kadar zor geliyor ki. Aslında fikrimi sizinle paylaşmak ne hoş bir his benim için size anlatamam. Söylemek istediğim yaşadığımız bu zorlu hayatta her şey o kadar değişken akıyor ki kendi dertlerimizle boğuşurken başkalarının dertlerine koşamıyoruz.