SON DAKİKA

Yeşil baskı ve kırmızı çizgiler

Ülkemizin doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomiye geçiş vizyonuna şekil veren Türkiye'nin Döngüsel Ekonomiye Geçiş Potansiyelinin Değerlendirilmesi için Teknik Destek Projesi (DEEP Projesi) için, 15 değerlendirme raporu hazırlandı. İki binden fazla kişinin katıldığı eğitim ve çalıştaylarda Türkiye'nin 'Ulusal Döngüsel Ekonomi Stratejisi ve Eylem Planı' hazırlandı.

Avrupa Birliği'nin (AB) Döngüsel Ekonomi Yasası (CEA), kıtanın endüstriyel geleceğini şekillendirecek en iddialı düzenlemelerden biri kabul ediliyor. Bu yasa, ürünlerin tasarlanma, üretilme ve ömrünü tamamlama biçiminde köklü bir değişim vaat ediyor. Ancak tekstil ve konfeksiyon endüstrisinin en büyük temsilcisi olan EURATEX'in 2025 Pozisyon Belgesi, bu büyük dönüşümün yol haritasına dair hem heyecanı hem de ciddi endişeleri gözler önüne seriyor.

AB, CEA ile birlikte, özellikle tekstil gibi yoğun kaynak kullanan sektörlerde döngüselliği ölçeklendirmeyi ve 2030'a kadar materyallerin önemli bir kısmını döngüsel hale getirmeyi hedefliyor. Bu, daha dayanıklı, onarılabilir ve geri dönüştürülebilir ürünler anlamına geliyor. EURATEX, bu genel vizyonu ve sürdürülebilirlik hedefini elbette destekliyor. Zira tekstil sektörü, atık ve çevresel etki açısından en çok eleştirilen alanlardan biri durumunda.

Duruma bu açıdan bakınca çok önemli ve gerekli bir çalışma. Ancak, Pozisyon Belgesi'nin satır aralarında yatan en büyük kaygı, yeni düzenlemelerin getirdiği uyum maliyeti ve idari yük.

Bu konuda KOBİ'lere aşırı yük binmesinden korkuluyor. Dijital Ürün Pasaportu (DPP) ve Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS) gibi karmaşık mekanizmalar, özellikle sektörün belkemiği olan Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler (KOBİ'ler) için büyük bir maliyet ve işgücü gerektiriyor. EURATEX, bu yükün oranlı olması ve KOBİ'lerin rekabet gücünü baltalamaması için basitleştirme talep ediyor.

Döngüsellik sadece ülkemiz ya da Avrupa Birliği için değil, küresel bir sorun. EURATEX, AB pazarının, daha düşük çevresel standartlara sahip üçüncü ülkelerden gelen ucuz, doğrulanmamış ürünlerle dolmasını engellemek için güçlü bir dış sınır mekanizması kurulması gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde, dürüst ve sürdürülebilir üretim yapan Avrupalı firmalar haksız bir rekabetle karşı karşıya kalacak. Bu konuda ülkemiz de AB ile ortak çalışma içinde bulunuyor. Tekstil sektörünün önemli bir bölümü AB ihracatı ile oluyor. 

Bu model yalnızca sürdürülebilir kaynak yönetimini desteklemekle kalmıyor; aynı zamanda yenilikçi iş modelleri ve istihdam yaratma fırsatları da sunuyor ülkemiz için. Türkiye olarak dünya normlarında sanayicilerimizden akademisyenlere, sivil toplum kuruluşlarından gençlerimize kadar tüm paydaşlarla  el ele vererek bu dönüşümü gerçekleştireceğiz.

Dijital Ürün Pasaportu (DPP), tedarik zinciri boyunca ham maddeden nihai ürüne kadar çevresel verilerin toplanmasını ve paylaşılmasını zorunlu kılacak. Sektör, bu veri toplama sürecinin şeffaf, uyumlu ve pratik olmasını istiyor. Veri akışındaki karmaşa ve parçalanmışlık, döngüsel bir ekonominin 

Tekstil sektörü, döngüsel ekonomiye geçişi bir tehdit olarak değil, yeni bir rekabet avantajı yaratma fırsatı olarak görmeli. Ancak bu avantajı yakalamak, sadece kural koymakla değil, aynı zamanda sektörün sesini dinlemekle mümkün olacaktır.

Yasa koyucular, sürdürülebilirlik hedeflerinden taviz vermeden, pratikte uygulanabilir, ekonomik olarak sürdürülebilir ve küresel piyasada oyun alanını eşitleyen bir mevzuat oluşturmak zorundalar. Aksi takdirde, amaçlanan "temiz sanayi anlaşması" (Clean Industrial Deal) hayali, AB tekstil endüstrisini aşırı regülasyon yükü altında ezebilir ve üretimin Avrupa dışına kaymasına neden olabilir.

Döngüsel Ekonomi Yasası, Avrupa'nın geleceğe yönelik en büyük sınavıdır. Bu sınavda başarı, sadece çevreyi korumakla değil, aynı zamanda rekabetçi, yenilikçi ve güçlü bir sanayi yapısını sürdürmekle ölçülecektir. EURATEX'in Pozisyon Belgesi, bu zorlu dengeyi kurmak için atılması gereken adımları gösteriyor. Artık top, AB Komisyonu'nda.

Avrupa tekstil endüstrisi, Döngüsel Ekonomi Yasası (CEA) ile hedeflenen yeşil geleceği kucaklamaya hazırdır. Ancak EURATEX'in Pozisyon Belgesi, bu dönüşümün başarısının, yalnızca çevresel hedeflere değil, aynı zamanda ekonomik gerçeklere de bağlı olduğunu gösteriyor.

Özellikle KOBİ'ler üzerindeki idari ve mali yük, rekabeti baltalamayacak şekilde hafifletilmelidir. Düşük standartlı ithalata karşı güçlü sınır mekanizmaları ile haksız rekabet engellenmeli, dürüst Avrupalı üretici korunmalıdır. Dijital Ürün Pasaportu (DPP) gibi araçlar için belirlenen standartlar, teoride değil, pratikte uygulanabilir olmalıdır.

EURATEX'in çağrısı, "Sürdürülebilirlik evet, ancak sanayi gücümüzden vazgeçmek pahasına değil" şeklinde özetlenebilir. AB Komisyonu, elindeki bu yasayı, sadece bir çevre düzenlemesi olmaktan çıkarıp, Avrupa'nın küresel pazarda rekabet gücünü artıran, yenilikçiliği teşvik eden ve binlerce istihdamı koruyan stratejik bir araca dönüştürmelidir. Aksi takdirde, iddialı hedefler kağıt üzerinde kalırken, tekstil üretimi Avrupa kıtasından sessizce uzaklaşmaya devam edecektir. Şimdi, yeşil vizyon ile endüstriyel gerçeklik arasında o kritik dengeyi kurma zamanıdır.